5 GÜNLÜĞÜNE EVREN DEĞİŞTİRDİM, SANIRIM…

5 Günlüğüne beni dünyadan alıkoyan Primavera'dan bilmedikleriniz, haberimizde.

Handan ORAL HANDAN ORAL 16 Haziran 2016
5 GÜNLÜĞÜNE EVREN DEĞİŞTİRDİM, SANIRIM…

 


1  GÜN / PERŞEMBE

Parc Del Forum’dayız. Barcelona’ya geldiğimizin 2. günü, iyice dinlendik kendimizi uykusuzluğa alıştırdık, önümüzdeki tek engel bileklilerimizi almak sonrasında hop alandayız. Festival alanı devasa.



Tame Impala’yla açılışı yaptık ama ne açılış. Bütün güne damgasını vurdu bence, zaten psychedelic-rock başlı başına güçlü bir müzik resmen mest etti bizi hemen sonrasında LCD Soundsystem aynı etkiyi 2’ye hatta 3’e katladı. Thee Oh Sees’in konserininde baya iyi olduğu konuşuldu ama dediğim gibi hayat zor, hangi sahneye gideceğine karar vermek daha da zor. Sonrasında dinlenmeli, bol DJ set’li bir kapanış yaptık.

2. GÜN / CUMA

Cuma gününe Selda Bağcanla başlıyoruz. Her dönem yeniden ve yeniden keşfedilen bir kadın Selda hanım.  Hepimiz biliyoruz müzik acayip bir şey, az önce dj performansı dinledik, şu an kollarımız açmış göbek atıyoruz. Selda Bağcan kalabalık bir gruba sesleniyor, benim tüylerim diken diken. Oradan çevirdiğim insanlara bu şarkılarda nasıl dans edilmesi gerektiğini öğretiyoruz, bağıra çağıya “Yaylalar”ı söylüyoruz. İki şarkı arasında, Selda Bağcan kollarını iki yana açıp “Don’t forget us.” diyor. 

Beirut artık bizden, kendileri benden daha İstanbul’lu. Diğer taraftan Radiohead için güzel bir yer tutmak zorundayız. İlk günkü keşfimizde yerlerin beton olduğunu gördüğümüz için kendimize hemen kalın bir yer örtüsü edinmiştik. Seriyoruz yere, elimizde içecekler, uzaktan Beirut’un müziği, başlıyoruz beklemeye. Ben etrafı kesiyorum tabi, kimler var kimler yok diye. Yaptığım minik gözlemlerimle söyleyebilirim ki, global alanda müziğin yaşı yok. Türkiye’deki festivallerin ortalaması genel olarak baya genç, bir de, bir kesim var çok takdir ettiğim, azıcık erken evlenmiş çocuk yapmış, bebek arabalarıyla festivaldeler. Burası öyle değil, 60 yaşında date’e çıkarmış gibi gelip, ellerinde sigaraları, rahat takılan çiftlerde gördüm, bizim gibi festival için ülke ülke gezeni de, daha küçüğünü de. Yelpaze baya genişti. Türkiye’den çok insan vardı. Gittiğini bilmeyip orada karşılaştığım ahbaplarım vardı, sadece Türkçe konuştuğumuzu duyup yanımıza gelen insanlar, komik hikayeler var.

~


Nerede kalmıştım, ha en son battaniyenin üstünde bekliyoruz diyordum, sahnenin önünde yer bulma imkanı yok zaten 3 tane büyük sahne var, Primavera sahnesi girişte, Heinekein ve H&M karşılıklı, Bakınız;











Konser 22:15’de başlıyor, Primavera 11:00 de instagramdan içeri hücum eden bir grup insan post’u atmış, biz gelmişiz sahneye ‪21:00’de, hesabı siz yapın artık.





 

Primeros fans de @radiohead #primaverasound

Primavera Sound (@primavera_sound) tarafından paylaşılan bir video ()










Bulabildiğimiz en iyi yerdeyiz. Kesinlikle o geceliğine dünya üzerindeki şanslı insanlardanız. Burn the Witch le başlıyor mucize. Radiohead o gece 22 şarkı + Creep’i çaldı. Müziği başımızı döndürdü, videoları aklımızı aldı, zaman bence geçmedi durdu. Orada bulunan insanların zaman çizelgesi diğerlerinden 2 saat daha farklı işliyor şu an.











Hemen ardından Alex Turner ve Miles Kane. The Last Shadow of Puppets tutkunun canlı hali. İki adamdan saçılan tek duygu, müziklerine, birbirlerine, hayata, onları dinleyenlere duydukları tutku ve aşk. Onların uçarı hali beni benden alıyor. Muhteşem bir müzik, muhteşem bir sahne enerjisi.











Beach Boys programımızda var fakat dermanımız kalmıyor. Otelimize dönüyoruz, ve size yemin ederim ki alandan çıkıp tramvaya bindiğim andan, şu yazıyı yazdığım ana kadar sadece ve sürekli The Last Shadow of Puppets dinliyorum.








~


3. GÜN / CUMARTESİ


Barcelonatta sokaklarındayız, bir yanımız deniz diğer yanımız Gaudi ekolü muhteşem binalar ve açız. Barcelona’yla ilgili bana sorsanız ne hissediyorsun diye açık ara korku derim. Adamlar asla fiesta’larından taviz vermiyorlar, haliyle bende sürekli bir aç kalacağım korkusu var. Kahvaltıya diye gittiğimiz yer bu seferde kapalı ve ‪14’de açılacak, daha 2 saat var. Ama illa orada yiyeceğiz, 7 Portes (bknz; Barcelona’da ne yenir yazıma), kadim dostum cips yardımımıza yetişiyor, başlıyoruz ara sokakları dolanmaya. Tabi ki fırsat bu fırsat Piccasso müzesine uğruyoruz. Tatlış pastaneler keşfediyor, dönüyoruz 7 Portes’e. Midemize kahvaltı girmemiş ama öğle yemeği vaktini geçtik, o yüzden bence Paella yiyebiliriz. Şu kadarını söyleyebilirim ki herşey 15 dk önce oltayla tutulmuş ve önünüze direkt gelmiş kıvamda.





 

Barcelona'da ilk yemeğiniz🍴 Siesta vaktine denk geldik de 😒

Handan (@handanoral) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ()







Festival alanına geçiyoruz yavaştan PJ Harvey ve Sigur Rós listemizin 2 ana ismi. Sahne almalarını beklerken hem dinleniyoruz hem de küçük sahnelerin yanına koyulan minderler var, her minderin yanında kulaklık, o esnada sahnede çalan sesi veriyor.











PJ Harvey siyahlara bürünmüş, elinde saksafonu bütün gerçekliğiyle karşımızda. Eskilerden yenilerden bir karma yaparak hazırlanmış setlist’i bizi bazen nostaljiye sürüklüyor bazen şimdiye çekiyor. Karışık duygularla hemen arka sahnemizdeki Sigur Rós’a geçiyoruz. Harika müziklere harika videolar eşlik ediyor. 12 parça boyunca görsel bir şölen adeta. İçlerindeki enerjiyi, kullanabildikleri bütün yöntemleri kullanarak bize iletiyorlar.











Benimle ilgili kötü şeyler söylediğinizi duyar gibiyim ama yapmayın! Malum, gerçek hayata döndüm ve İstanbul’dayım. Festivaller burada da devam ediyor. Dileğimse ‘birgün’ Primavera Sound’u aratmayacak etkinlikleri, Barcelona’yı aratmayan İstanbul’da yaşamak!






SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.