Facebook ya da Twitter gibi sosyal medya platformlarında çok vakit geçiriyorsanız, bu habere dikkat etmenizde fayda var. Oralarda geçirdiğiniz zaman gerçekten çok mu, değil mi anlamak içinse şu soruları kendinize sormanız yeterli:
- Twitter, Facebook veya Intagram'da ne kadar vakit geçiriyorsunuz?
- Bu platformlara sıkça giriyor musunuz, yoksa zaten ana ekranınızda ikonları var da sürekli bakıyor musunuz?
- Son olarak da, ne sıklıkla buralarda paylaşım yapıyorsunuz?
İşte bu soruların cevaplarına göre durumunuz daha iyi anlaşılacak. Peki, bunları neden mi soruyoruz. Şöyle ki, şimdiye kadar bu sosyal medya ağlarıyla ilgili yapılan araştırmalarda Facebook'un genç kızları depresyona ittiğini ortaya çıkarmıştı. Sonrasında yapılan araştırmalar da bu platformların kişiyi kendilerine bağladığı için, sefil bir hale getirdiğini işaret ediyordu. Ama Pittsburgh Üniversitesi'nin yaptığı en yeni araştırmayla görüldü ki, sosyal medya bağımlılarının depresyona girme ihtimalinin diğerlerinden 2.7 kat daha fazla. Araştırmayı yürütenlerin çıkarımına göre, depresyona giren kişiler sosyal medyada geçirdikleri vakitle hayatlarındaki boşluğu doldurmaya çalışıyor. Ancak bu girişimleri depresyonlarının ağırlaşmasına da sebebiyet verebiliyor.
Şöyle ki, sosyal medya kullanıcıları gerçek hayatlarının belirli kesitlerini paylaşarak, harika bir hayatları varmış izlenimini yarattıkları için depresyondaki bireyler gördüklerinin 'yeniden yaratılan bir hayat algısı' olduğunu algılayamıyor. Kıyas yapmaya başlıyor, bu da daha çok üzüntüye neden oluyor. Ancak tüm sosyal medya kullanımının da etkileri aynı değil. Örneğin Instagram'da yansıtılan harika hayatları görenler kendilerini kötü hissederken; Twitter'da yaşadıkları en özel sorunları komik bir dille paylaşanların yazılarını okuyunca, yalnız olmadıklarını düşünebiliyorlar.
Yani hangi platformu ne kadar sıklıkla kullandığınız, ruh sağlığınız için büyük önem taşıyor. Bunun için, hepsini ölçülü kullanmakta ve kendinizi kaptırmamanızda fayda var. Unutmayın; gördüklerinizin büyük bir kısmı zaten gerçek değil. Zira gerçek hayatta daha hoş görünmek için yüzüne takıp gezebileceğiniz bir filtre veya kimin daha iyi yaşadığı belirleyecek bir ölçer de yok.
