BEDEN DERSİ

Meslekleri gereği vücutlarıyla ilgilenen dört kadının keşifleri, haberimizde.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 15 Temmuz 2016
BEDEN DERSİ
Kusursuz vücut var mıdır? Yoksa kendimizi iyi hissettiğimiz noktada mı mükemmel bir bedene sahip oluruz? Meslekleri gereği vücutlarıyla farklı açılardan ilgilenen, her biri başka alanlarda uzman olan dört kadınla iyi bir fizik yaratmanın kurallarını ve bu yolculuktaki keşiflerini konuştuk.





NUR BİLEN YAVUZER, GÜZELLİK UZMANI





Bir Instagram fenomenine dönüşen Nur Bilen Yavuzer, Renee Klinik Estetik ve Güzellik Merkezi’nin kurucu ortağı. Uzun yıllar devam ettiği turizm kariyerine son verip büyük tutkusu olan güzellik hobisini işi haline getiriyor.





ELLE: Vücudunuzla ilgili farkındalığı ne zaman kazandınız?


NUR BİLEN YAVUZER: Çok küçük yaşlarda baleyle öğrendim vücudumun ne kadar önemli ve değerli olduğunu. Sonrasında uzun yıllar dans ettim ve lisanslı yüzdüm. Hayatımda her zaman hareket oldu, bunun adına spor, dans, yürümek deyin... Ben durmayı sevmem, çünkü durursam yorulurum.





ELLE: Spor, beslenme, bakım rutinlerinizi anlatır mısınız?


N.B.Y.: Güzel olmak gerçekten içten gelen bir şey ve içten gelmesi için öyle yaşamak, hissetmek gerek. Güzel olmak; sağlıklı kiloda olmak, kas dengesini korumak, cildine bakmak demek. Sebze ağırlıklı besleniyorum. Düzenli spor yapıyorum ve her fırsatta yürüyorum. Ödeme yatkın bir vücudum var, fmf hastasıyım, bu yüzden haftada birkaç kez mutlaka masaj yaptırıyorum. Bence vücudun şeklini korumasında masaj da en az spor kadar önemli. Cilt bakımı benim için çok önemli, neredeyse hiç makyaj yapmıyorum bu yüzden cilt tonumu ve yağ dengesini koruyorum. Yüzümü temizlemeden asla uyumam ve sabahları birkaç dakika buz sürerim. Nemlendirici ve güneş koruyucudan başka bakım ürünü kullanmıyorum.





HER YERE YÜRÜMEK





ELLE: Sıradan bir gününüz nasıl geçiyor?


N.B.Y.: Uyku benim için çok önemli, sekiz saatten az uyuduysam o gün zehir olur. Kalkınca ilk işim su içmek. Mutlaka soğuğa yakın bir duş alır evden öyle çıkarım. Ev ve iş yerim çok yakın olduğu için hiç araba kullanmıyorum. Gün içinde gitmem gereken her yere yürüyorum. Haftada üç gün pilates yapıyorum, eğer o gün spor yaptıysam protein ağırlıklı beslenirim. Saat 11’den sonra klinikte oluyorum yoğunluğuma göre kalıyorum. Her gün en az iki litre su içiyorum. Saat 8’den sonra akşam yemeği yememeye çalışıyorum. Günün çoğunu ayakta geçirdiğim için mutlaka rahat ettiğim düz ayakkabılar tercih ediyorum.





ELLE: Disiplininizi ve iradenizi artırmak ya da korumak için özel bir taktiğiniz var mı?


N.B.Y.: Hayır, yok aslında, çünkü bunu irade olarak değil yaşama şekli olarak görüyorum; böyle öğrendim. Taktik olarak da eve girmeyen bazı şeyler var, ekmek ve abur cubur gibi. Böylece elimin altında olmuyor ve canım istemiyor.





ELLE: Diyelim ki sabah kalktınız ve hiç sağlıklı beslenme, kişisel bakım ya da spor yapma modunda değilsiniz. Bu ruh halini nasıl alt ediyorsunuz?


N.B.Y.: Etmiyorum. O gün öyle geçiyor. Demek ki buna ihtiyacım var diyorum. Çünkü bu, kendini dinlemek aslında.





ELLE: İyi bir vücuda sahip olunca giydiğiniz kıyafetler ne açıdan fark yaratıyor. “Her giydiğimi taşıyabiliyorum” gibi bir durum oluşuyor mu?


N.B.Y.: Sağlıklı kiloda olmak her zaman bir avantaj. Her giydiğimi taşıyorum diyemem ama kendimi tanıyorum ve ona göre giyiniyorum diyebilirim. Fazla zayıf olmak da kilolu olmak da kıyafet seçimini kısıtlar, ne çıkmış kemikler ne de sarkan bir göbek kimseye yakışmaz bence.


~ DUYGU AKDENİZ, MODEL





Uzun zaman modellikle uğraşan Duygu, bir süredir de oyunculuk yapıyor. Aynı zamanda eşi Uğurhan Akdeniz’le Uğurhan Akdeniz Fashion Events and Production şirketinin de ortağı.





ELLE: Vücudunuzla ilgili farkındalığı ne zaman kazandınız?


DUYGU AKDENİZ: V ücudumu i lk k ez l isede o kurken l isanslı olarak jimnastik yapmaya başladığım yıllarda keşfetmeye başladım sanırım. Çok yakın bir aile dostumuzun “Duygu, model olmalı” önerisi de vücudumla ilgili farkındalığımın artmasına sebep oldu. Bu dönemde profosyonel spor hayatının içinde olduğum için zaten disiplinli bir tempodaydım, modellik kariyeriyle beraber Egeli olmanın avantajını da kullanarak daha da sağlıklı beslenmeye başladım ve bir süre sonra hayat biçimim haline geldi.





ELLE: Spor, beslenme, bakım konularındaki rutinlerinizi anlatır mısınız?


D.A.: Spor olarak çok uzun süredir kendi geliştirdiğim bir yöntem var, onu yapıyorum ve mutluyum. 45-50 dakika süren bir spor yöntemi bu; vücudun alt bölgesi için dört aletle uzun ve hızlı tekrarlarla dört set uyguluyorum, ardından TRX’le üst bölge çalışması yapıp, pilates topu ve lastiğiyle genel vücut esnekliğimi sağlayıp sporumu bitiriyorum ve en son 5 dakika nefes çalışıyorum. Bu teknikle kaslarım uzun, vücudum ince duruyor. Beslenme olaraksa her sabah evde hazırladığım ve “Yeşil İksir” adını verdiğim karışımımı yulafla karıştırarak yiyorum. Ara öğünlerimde mutlaka çiğ bademim vardır, en güzel bitkisel protein olmasının yanında da tatlı isteğimi karşıladığı için kuru kayısı. Hem de cildim için E vitamini takviyesi sağlamış oluyor, daha ne olsun.





DÜZEN MESELESİ





ELLE: Diyelim ki sabah kalktınız ve hiç sağlıklı beslenme, kişisel bakım ya da spor yapma modunda değilsiniz. Bu ruh halini nasıl alt ediyorsunuz?


D.A.: Arada bozduğum oluyor tabii ama çok küçük yaşlardan beri oturmuş bir düzenim olduğu için geri dönmek çok zor olmuyor sanırım. Üç günü geçtiğinde, ki genelde tatil programlarında oluyor, İstanbul’a dönüşte kendini düzene oturtuyorsun hemen Duygu, diyorum.





ELLE: Diyelim ki sabah kalktınız ve hiç sağlıklı beslenme, kişisel bakım ya da spor yapma modunda değilsiniz. Bu ruh halini nasıl alt ediyorsunuz?


D.A.: Karşı koymuyorum, direkt mutfağa girip kendime güzel bir kaşarlı tost yapıyorum; o an kendi kendime diyorum ki, “Duygu, vücudun bunu istiyor, kendini dinle.” Yanına da güzel bir salata hazırlıyorum; zeytinyağlı domates, kapya biber, salatalık ve bol maydanozlu... Hatta belki de omlet. Baktım ki canım hala bir şeyler istiyor, o zaman bir dilim de ballı ya da annemin yaptığı çilek reçelli ekmek yiyorum. Nasılsa sabahın erken saati ve önümde yakacağım çok saat var; dedim ya ben bunları dert etmiyorum, canım istiyorsa yiyorum.





ELLE: Karşı koyamadığınız “guilty pleasure”ınız var mı?


D.A.: Sütlü t atlı ve y ulaflı bisküvi, hem de her a kşam desem! Hayatımdan bir ay çıkardım bu ikiliyi, dört kilo verdim fakat inanılmaz sağlıksız bir görüntüydü (Şu an 53 kiloyum, 49 olmuştum o dönem). Yemek yemeyi seviyorum, arada porsiyonlarımı azaltsam da bu tatlı ikiliyle her akşam bir ritüelim var.





ELLE: Bize kişisel bir tavsiye verir misiniz?


D.A.: Kişisel tavsiyem, “o ne yapıyor, bu ne yapıyor”dan ziyade lütfen kendinizi tanıyın; damak tadınızı iyi bilip sağlıklı beslenmek için neler yapabilirim, hangi spor dallarından daha keyif alabilirim gibi konuları araştırarak kendi yolunuzu çizin. En önemlisi de bir şeylere körü körüne bağlanacağım derken hayatın tadını çıkarmayı unutmayın.


~ GİZEM ERDEN BALTAOĞLU, YOGA EĞİTMENİ-KOREOGRAF



Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Modern Dans bölümü mezunu Gizem Erden Baltaoğlu aslındaa ktif olarak dans etmeyi dört sene önce bıraktı. Şu an koreograflık ve yoga eğitmenliği yapıyor. Instagram hesabından paylaştığı yoga pozlarında kedisi Piu da onun kadar ilgi çekiyor. Hatta #bukediyogaseviyor diye bir de hashtag yaratmış.





ELLE: Vücudunuzla ilgili ilk farkındalığı ne zaman kazandınız? Bu yolculuğu anlatır mısınız?


GİZEM ERDEN BALTAOĞLU: Vücudumla ilgili ilk farkındalığımı tabii spor yapmaya başladığım zaman kazandım. İlkokulda atletizm takımında... Bence spor yapmaya başlayan herkes ilk andan itibaren bedenine farklı gözle bakmaya, onu daha çok dinlemeye başlıyor. Daha sonra dans eğitimim ve profesyonel dans hayatım boyunca beden farkındalığım mesleğimin olmazsa olmazı oldu. Yogayla beraber bedensel farkındalığıma nefes farkındalığı eklendi. Gündelik hayatımda en çok daha iyi nefes almanın getirdiği değişikliği fark ettim, ayrıca duruş bozukluklarım ve yanlış oturma alışkanlıklarım minimuma indi.





DOĞAL İÇERİKLER





ELLE: Spor, beslenme, bakım konularında rutinlerinizi anlatır mısınız?


G.E.B.: Beslenmeme dikkat ediyorum, Ege mutfağı alışkanlığım sayesinde zeytinyağlılar, yabani otlar ve yeşiller favorim ve maalesef bir de makarna. Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketirim. Gün içinde bol su içmeye özen gösteriyorum. Yoga ve yürüyüş yapıyorum, yüzüyorum. Kullandığım şampuan, temizlik malzemeleri, deterjanların ağır kimyasallar barındırmamasına, doğada çözünebilir olmasına ve çoğunlukla meyve asitlerinden oluşmasına veya içeriğinin doğal olmasına dikkat ederim.





ELLE: Bu durum ve bilinç sadece fiziksel açıdan mı iyi geliyor, yoksa mental olarak da artılarını görüyor musunuz?


G.E.B.: Biraz klişe belki ama zararlı besinler nasıl ki bedene iyi gelmiyorsa zihne de iyi gelmiyor. Aklın ve ruhun berraklığını, odaklanma yetilerini zayıflatıyor. İyi beslenmeyle birlikte uygulanan yoga ve nefes pratiği zihinsel farkındalığı, zihnin kendi kendini yatıştırma potansiyelini ortaya çıkarıyor.





ELLE: Sabah kalktığınızda neler yapıyorsunuz?


G.E.B.: Sabah çok erken kalkanlardanım (evet hiç işim olmadığında da). Hindistan cevizi yağını 10 dakika ağzımda çalkalayıp dil ve diş temizliği rutininden sonra sabah pratiği, sabah müziği ve ardından ılık, limonlu ya da sirkeli su içip güne başlıyorum.





ELLE: Diyelim ki sabah kalktınız ve hiç sağlıklı beslenme, kişisel bakım ya da spor yapma modunda değilsiniz. Bu ruh halini nasıl alt ediyorsunuz?


G.E.B.: Neden bilmiyorum ama ben hep sabahları neşeli kalkarım ama tabii arada o “hiçbir şey yapmak istememe hali” olunca kısa bir meditasyon, güzel bir sabah müziği ve su terapisinden (yani duş) sonra çok daha iyi hissederim.





ELLE: Karşı koyamadığınız “guilty pleasure”ınız var mı?


G.E.B.: Olmaz mı! Mesela çikolatanın her türü ama uzun zamandır daha çok kakaolu, bitter ve organik olanlarını tercih ediyorum. Bir de “Friends” tekrarları...





ELLE: Bize tüm konular için kişisel bir tavsiye verir misiniz?


G.E.B.: Naçizane tavsiyem, herkesin kendine vakit ayırması. Özellikle yoğun tempoda çalışanlar “vakit bulamıyorum” bahanesini unutup günde 15 dakika bile olsa kendini bedenini dinlemeli, sevdikleriyle bol vakit geçirmeli ve sahip olduğu iyi şeyler için şükretmeli.


~ GÖKÇEN ARIKAN, NİKE T+C EĞİTMENİ



Dünyaca ünlü master trainer’lardan özel eğitimler alarak kişisel egzersiz uzmanlığını belgeleyen Gökçen Arıkan, iki çocuklu bir anne olmasına rağmen “taş gibi kadın” benzetmesini fazlasıyla hak ediyor. Kişisel egzersiz uzmanlığının yanında pilates, stretching, bosu, balance training, kinesis, power yoga ve tae bo grup dersleri veriyor. Aynı zamanda Nike bünyesindeki Nike+ Training Club’ta N+TC Trainer ve Running Coach olarak görev alıyor.





ELLE: Vücudunuzla ilgili ilk farkındalığı ne zaman kazandınız? Bu yolculuğu anlatır mısınız?


GÖKÇEN ARIKAN: Spor, yaşamımın her döneminde, hem akademik hem de mesleki tercihlerimi belirlerken önceliğim oldu. Sporcu bir aileden geliyorum. Çok küçük yaşlarda spor yapma alışkanlığı edindim. Beslenme alışkanlığı, spor alışkanlığıyla birlikte kazanılıyor. Spor yaparken, branşınıza göre beslenmeye dikkat etmeniz şarttır, ayrıca bazı dönemlerde kilo kontrolünün sağlaması gerekebilir. 20’li yaşlarımda hiç kilo problemim olmadı. Fakat 30’lu yaşlarımla birlikte vücudumda bazı değişimler yaşamaya başladım. Yaşam tarzım ve beslenme düzenimdeki değişimler, hamilelik süreçlerimin de etkisiyle kilo problemi yaşamama sebep oldu. Ancak ben her zaman fit olan vücudumun bu değişimini kabul etmedim ve kendime bir düzen oluşturdum. Bu program doğrultusunda sporumu hiç aksatmadım ve sağlıklı beslenmeye mher zaman dikkat ettim.





ELLE: Spor, beslenme, bakım rutinlerinizi anlatır mısınız?


G.A.: Düzenli beslenme ve spor benim için bir yaşam biçimi. Haftanın altı günü spor yapıyorum. Sabahları koşuyorum, öğle saatlerindeyse günlük antrenmanımı uyguluyorum. Doğal ve sağlıklı yemekleri tercih ediyorum. Yemeklerimi kendim yapıyor, öğün atlamadan yemeye özen gösteriyorum.





MENTAL MOTİVASYONUN SIRRI





ELLE: Bu durum ve bilinç sadece fiziksel açıdan mı iyi geliyor,


yoksa mental olarak da artılarını görüyor musunuz?


G.A.: Aynaya baktığımda vücut proporsiyonumu iyi gördüğümde hissettiklerim beni mental olarak daha üst seviyeye taşıyor. Bu his beni daha çok motive ediyor.





ELLE: Spor ve sağlıklı beslenme konusunda disiplininizi ve iradenizi


artırmak ya da korumak için özel bir taktiğiniz var mı?


G.A.: Alışkanlıkları sürdürmek, disiplini ve iradeyi korumak için hedefinizin olması gerekiyor. Aktif sporculuk döneminde hedefimde yarışmalar olurdu. Şimdiyse, ileride sağlıklı yaşlanmak ve çocuklarımla bol bol spor yapabilmek en büyük hedeflerimden...





ELLE: Diyelim ki sabah kalktınız ve hiç sağlıklı beslenme, kişisel


bakım ya da spor yapma modunda değilsiniz. Bu ruh halini


nasıl alt ediyorsunuz?


G.A.: Aslında bu durumu hayatımda çok sık yaşamıyorum. Ancak ara vermeden uzun süre antrenman yaptığım dönemlerde, seyrek de olsa, sabah kalktığımda kendimi yorgun hissettiğim ve hiçbir şey yapmak istemediğim zamanlar oluyor. Böyle hissettiğim günlerde vücudumu dinliyorum, spor


ve dengeli beslenme adına hiçbir şey yapmıyorum. Burada önemli olan spor ve dengeli beslenmenin yüzde 100 mental olması gerektiğini anımsamak. Psikolojik olarak kuvvetli olduğunuzda bu tarz durumlar problem olmaktan çıkıyor.





ELLE: Bize bu konular hakkında bir tavsiye verir misiniz?


G.A.: Sporun, sabah kalkıp diş fırçalamak, yüz yıkamak, kahvaltı etmek gibi olmazsa olmaz alışkanlıklarımızdan biri olması gerekiyor. Eğer uzun ve kaliteli bir hayat yaşamak, ileride çocuklarımızla beraber aktif olabilmek istiyorsak, hayatımızın her döneminde spora önem vermeliyiz. Yaşımıza göre fit olmak ve fit kalmak kendimize ve sevdiklerimize yapabileceğimiz en büyük iyilik olacaktır.





Yazı: SERLİ GAZER BOYACI


Bu yazının orijinali ELLE 2015 Ağustos sayısında yayımlanmıştır.



SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.