MAKYAJ ÇABASIZ OLMALI
Lisa Eldridge'le makyaj sohbetimiz, bu sayfalarda.
ELLE ONLINE
14 Temmuz 2016
kısa sürede Solve Sundsbo, Mert&- Marcus gibi dünyanın en iyi moda fotoğrafçıları tarafından aranan, en prestijli dergi ve lüks moda markalarıyla çalışan, makyaj dünyasının vazgeçilmez ismi olmayı başardı. Birçok makyaJ artistinin arasından sıyrılıp, ona gerçekten güvenen milyonlarca kadın tarafından takip edilerek popüler bir figüre dönüştü. Nedeniyse 2009’da yarattığı eşsiz blog. Podyum şovlarından alınan trendler ya da sezonun öne çıkan tonuna dair öneriler değil, kadınların var olan sorunlarını çözümleyen nitelikteki bu blog gerçekten pratik ipuçları sunuyor. Bugün YouTube’da 1 milyonu aşkın takipçisi var ve www. lisaeldridge.com adresli internet sitesini aylık olarak 2.5 milyon kişi ziyaret ediyor. Her bir videosuna yönelik 1500’ü aşkın yorum alıyor. Lisa Eldridge’i daha yakından tanımaya ne dersiniz?
ELLE: Makyaj sizin için ne ifade ediyor?
LISA ELDRIDGE: Makyaj nesilden nesle geçen harika bir güzellik unsuru. Bütün kadınlar büyükannelerinin rujlarını ve makyajla ilgili annelerinden öğrendikleri ipuçlarını hayatları boyunca hatırlar. Aynı zamanda makyaj, kişinin kendisini şımartması ve rahatlatması için eşsiz bir fırsattır.
ELLE: İşinizin bilinmeyen gereklilikleri neler?
L.E.: Profesyonel bir makyaj sanatçısı olarak çalışmak, sürekli başka kişilerle yüz yüze olmak anlamına geliyor. Bu nedenle bu kişilerin içinde bulundukları ruh hallerini kavramalı ve yaklaşımınızı onlara uydurmalısınız. Dolayısıyla sürekli dinliyorum. Örneğin, eğer ilk kez bir aktrisle çalışıyorsam, onunla neleri sevdiği ve ona nelerin yakıştığı konusunda uzun uzun konuşuyorum, çünkü kendi yüzünü benden daha iyi tanıyor!
“MAKYAJ KAMUFLAJ AMAÇLI YAPILMAMALI”
ELLE: İyi makyajın temelini ne oluşturuyor?
L.E.: Cilt, her stildeki makyajın güzel görünmesi açısından önemli bir başlangıç noktası. Pürüzsüz cilt, makyajda farklı stil denemelerine ve renk oyunlarına imkan sağlıyor. Teniniz muhteşem göründüğünde göründüğünde asla kullanmaya cesaret edemeyeceğinizi düşündüğünüz renkleri bile kullanabiliyorsunuz. Cildin dokusu, tonu ve genel görünümü konusunda oldukça takıntılıyım. Bu nedenle kamuflaj amaçlı makyaj yaklaşımı taraftarı değilim. Daha ziyade cildin doğal güzelliklerini açığa çıkarmayı tercih ediyorum.
~ELLE: Renklerle ilişkiniz nasıl?
L.E.: Renklerle aramda kesinlikle duygusal bağ var; özellikle rujlar konusunda, çünkü yüzde ilk dikkati çeken unsur, dudaklar bence. Bana nasıl bir ton seçmeleri gerektiğini soran kadınlara, önce duygularının sesini dinlemelerini söylüyorum. Kişiye bir rengin diğerinden daha cazip gelmesinin mutlaka sebebi olmalı! Ardından seçtikleri rengi uyguluyor ve genel etkisini gözlemliyoruz. Ruj yüze parlaklık ve enerji mi getiriyor, yoksa kişiyi cansız ve yorgun mu gösteriyor, buna dikkat ediyorum.
“TAVSİYELERDE BULUNMAYI SEVİYORUM”
ELLE: İş birliği yaptığınız İngiltere’deki televizyon şovu serisi “10 Years Younger” kariyerinizi nasıl etkiledi?
L.E.: Bu program kadınlarla aramda olağanüstü bir ilişki geliştirmeme yardımcı oldu. 2007 yılında benden şova iştirak etmem istenildiğinde açıkçası bunun kariyerime zarar verebileceği konusunda endişelenmiştim. Ancak izleyicilerin adaylar üzerinde kullandığım ürünlerle ilgili detayları ve ipuçlarını öğrenme istekleri, beni yanlış bir şey yapmadığım konusunda kısa sürede ikna etti. Program içeriğinde öncelikle plastik cerrah kavramına ve büyüsel şeyler gerçekleştirebilme konseptine karşı çıktım. Birlikte çalıştığımız kadınlar, güzellikle ilgili hayatları boyunca kullanabilecekleri beceriler öğrenebildiler. Kanalın web sitesi bana gönderilen e-postalarla dolup taştı. Şahsen yaşları 13’le 74 arasında değişen kadınların hikayelerini dinlemeyi ve bu kadınlara tavsiyelerde bulunmayı çok sevdim! Onlara ciltlerini şımartmalarını, temizliğin önemini ve temel makyajın onlara kazandıracağı keyfi ve avantajları öğrettim.
ELLE: Bu “gerçek” kadınlar aynı zamanda kariyerinizde dönüm noktası oluşturdular değil mi?
L.E.: Evet, çünkü onlara yardım etmek istiyordum ancak bütün sorularını bireysel cevaplandıracak zamanım ve bu yönde bir platform mevcut değildi. Muhteşem iletişim araçları olarak düşündüğüm YouTube ve blog’lar gibi yeni sosyal medya kanalları konusunda son derece tutkuluydum. Moda endüstrisindeki meslektaşlarım, YouTube kanalımı ilk duyduklarında kaşlarını çatmıştı ancak görüşleri son beş yılda kesinlikle değişti!
ELLE: Kadınların makyajda ana endişeleri neler?
L.E.: İster Tokyo’da ister Minnesota’da yaşasınlar, ister 18 yaşında ister 50 yaşında olsunlar, kadınlar
sürekli belirli soruları gündeme getiriyor. “Rujumu hangi ton allıkla tamamlamalıyım?”, “Gözlerimin şekline dayanarak eyeliner’ı nasıl uygulamalıyım?”, “Doğru fondöten tonunu nasıl bulabilirim?” şeklindeki sorular beni videolar hazırlamaya teşvik etti.
ELLE: Lancome’la nasıl tanıştınız?
L.E.: Markayı çocukluğumdan beri biliyorum (öğrencilik dönemimde annem sayesinde evde markayla güçlü bağlar oluşturma fırsatım olmuştu!). Hatta bir dönem Harrods mağazasındaki Lancome reyonunda güzellik uzmanı olarak çalıştım.
~ELLE: Öyleyse Lancome kadınını uzun zamandır tanıyorsunuz. Peki bugün onu nasıl görüyorsunuz?
L.E.: Lancome kadınında kaçınılamaz bir Fransız dokunuşu söz konusu; daha azın aslında yeteri kadar çok olduğuna inanan bir kadın. Aşırıya kaçmaksızın kendisine önem vermeyi seviyor. Doğal görünmekle birlikte son derece çekici.
ELLE: Fransız kadınlarında sevdiğiniz bu mu?
L.E.: Dayatılana uymak yerine kendi estetik algılarını geliştirme konusunda son derece rahatlar. Kendilerine nelerin yakıştığını çok iyi biliyorlar ve ilgili trendleri takip ederek stillerine adapte etmeyi başarıyorlar. İnsanların dikkatini çekmek ve yorum yapmalarını sağlamak için değil, stillerini tamamlamak için makyaj yapıyorlar.
LISAYLA KISA KISA
ELLE: Sizi en çok ne mutlu ediyor?
L.E.: Ailem. Annem, eşim ve iki oğlum.
ELLE: Kişiliğinizi üç kelimeyle nasıl özetlersiniz?
L.E.: Eşime göre: Tutkulu, düşünceli ve sadık.
ELLE: Onsuz yaşayamayacağınız bir şey?
L.E.: İyi bir yüz temizleyicisi.
ELLE: Sahip olmayı arzu ettiğiniz bir yetenek var mı?
L.E.: Mükemmel bir saç stilisti olmayı ve böylece kendi saçımı yapabilmeyi isterdim.
ELLE: Eğer makyaj sanatçısı olmasaydınız ne olurdunuz?
L.E.: Floransa’daki muhteşem antika tabloları restore ederdim.
ELLE: Rahatlamak için ne yapıyorsunuz?
L.E.: Duş alıyorum.
ELLE: En sevdiğiniz yiyecek ne?
L.E.: Bitter çikolata.
Bu yazının orijinali ELLE Beauty Book 2015 sayısında yayımlanmıştır.
SON HABERLER
