MODA NEDEN YAŞLILARI SEVİYOR?
Peki ama tüm bu soyut kavramlar için mi seviyor yaşlıları moda?
ELLE ONLINE
09 Şubat 2017
YAŞASIN YAŞLILAR VE ÖLÜMSÜZ MODA!
Trend avcısı ve tasarımcı Vincent Gregoire, insanların artık standartlaşmış görüntülerden ve benzer silüetlerden sıkıldığını, farklı olmanın ve kurallara karşı çıkmanın her daim ilgi çektiğini anlatırken, yaşlı moda ikonlarının popülerleşmesini bu çerçevede yorumlamak gerektiğine parmak basıyor. Yine içinde yaşadığımız çağda sınırların kalkması ve küreselleşmenin etkisiyle, sadece kültürler arasında değil yaşlar arasında da çizgilerin netliğini kaybetmesiyle yaşlılar ve gençler bir arada bulunuyor, yaşlılar bir zamanlar sadece gençlere bahşedilen her sosyal alanda varlıklarını gösterebiliyor.
Masters Models ajansının kurucusu Sylvie Fabregon’un, “Yaşlı modellere baktıkça gördüğümüz çizgiler, kusurlar, yorgunluk ve yaşın verdiği güçlü ifade aslında bize yaşanmışlığı, tecrübeyi ve kimliği hatırlatıyor” sözleriyse moda markalarının gerçeklik, süreklilik ve en önemlisi miras bırakma ve ölümsüzlük arayışlarında anlam kazanıyor. Bir markanın isminin ölümsüz olması, kimliğinin hep güçlü kalması ve kuşaktan kuşağa iletilmesi fikri tam da bu yaşlı ve tecrübeli kadınlarda, onların o sağlam duruşlarında vuku buluyor. İlerlemiş yaşlarına rağmen stil kodlarını çok iyi yorumlayan ve hala güzel olduklarını kanıtlayan bu kadınlar ölümsüzlüğe övgü yapıyor aslında. Yaş alırken ölümden pekala uzaklaşılabileceğini de anlatıyorlar. Dolce&Gabbana’nın son reklam kampanyasında yer verdiği, gençlerin yanı sıra yaşlı kadınların da boy gösterdiği Sicilyalı aile, markanın kökleriyle bugünü arasında bağ kurma arayışının ve ölümsüz kimliğinin temsili değil de ne?
Aynı şekilde Louis Vuitton’un 2012 yılında “Temel Değerler” reklam kampanyası için genç yüzücü Michael Phelps’le 79 yaşındaki Ukraynalı ünlü jimnastikçi Larisa Latynina’yı bir araya getirmesi, markanın kuşaktan kuşağa ilettiği kimliği ve değerler bütününün yanı sıra yaşlı ve genç iki insanın birlikteliğiyle markanın devamlılığı fikrine gönderme yapıyor.
Bugünlerde çok sık kullanılan “silver economy” (gümüş ekonomi) kavramı yaşlı modellerin gümüş saç rengine gönderme yaparken, onların sahip olduğu yüksek satın alma gücünü tanımlıyor. İşte moda endüstrisi bu ekonomik gücü ele geçirmek adına 60 yaş üstü modellerle tutkulu bir aşk yaşıyor.
VE ZENGİNLER MODAYI FETHETTİ
Dünya nüfusunun tıptaki ilerlemeler sayesinde sağlıkla yaşlandığı günümüzde, baby-boomer kuşağı (50-65) ve aktif emeklilerin (65-75) profesyonel ve ailevi zorunluluklardan arınmış olarak harcamaya, tüketmeye, seyahat etmeye, iyi ve lüks içinde yaşamaya ne kadar istekli olduğu yadsınamaz bir gerçek. Yaşlı modellere yönelen moda sektörü, reklam ve pazarlama stratejilerini tamamen bu gerçeklik doğrultusunda oluşturuyor. Kısaca J.Crew’un reklam kampanyası için 71 yaşındaki Lauren Hutton’la iş birliği yapması ya da American Apparel’in iç çamaşırı koleksiyonu için 62 yaşındaki model Jacky O’Shaughnessy’yle anlaşmasının ardında, lüks markaların 60 yaş üstü kitlelerin yüksek alım gücünü yönetme arzusu yatıyor.
~ MODA: HEM GENÇ HEM DE ÇOK YAŞLI
Aslında moda hep gençleri, taptaze yüzleri, sıfır bedenleri ve kusursuz vücutları sevmeye devam ediyor. Ve iktidarını daha da sağlamlaştırmak, daha çok kazanmak için istisnalar yapıyor, olgun olanın gücü önünde eğiliyor. Bir yandan gençliğe tapınıyor, diğer yandan yaşanmışlığın erdemlerini alkışlıyor. Moda aslında hep tezatlardan beslenmiyor mu? Öyle ki hayvan hakları savunuculuğu yapıp, hayvankişilerine reklam kampanyalarında yer verirken bir yandan da kürk ya da deri tasarımlar üzerinden para kazanmaya devam ediyor. Yazın kış koleksiyonlarını gösteriyor.
Peki geçmişin stil kodlarını bugüne yeniden taşırken, örneğin 60’ları 2014 sezonunda yeniden yaşatırken ya da mini eteği trend ilan ederken, kısaca “eski”yi, “yaşlı”yı “yeni” ve “genç” diye sunarken modanın da aslında ne kadar “yaşlı” olduğu, hep geçmişten, “yaşlı” olandan beslendiği hiç aklınıza geldi mi? Bu sezon yine 70’lerle, “geçmiş” ve “yaşlı” hiç olmadığı kadar moda! Trençkot, beyaz gömlek, siyah mini elbise, kalem etek, jean pantolon gibi hem yaşlı ama her daim genç ve zamansız parçaların da modanın “ölümsüzlük-sonsuzluk-gençlik” üçgeninde nasıl yer edindiğini unutmayalım.
HEPİMİZ YAŞLIYIZ
Ünlü İngiliz markası Selfridges geçtiğimiz ocak ayında düzenlediği “Bright Old Things” adlı sergisinde yaşları 50 ila 85 arasında değişen tasarımcı, müzisyen, sanatçı ve fotoğrafçının eserlerine yer verdi. Markanın baş tasarımcısı Linda Hewson, “Bu insanlar, yaşlanırken de pekala modern ve ileri görüşlü kalınabileceğini gösterdi” diyor.
“MODA HIZLI ÖLMELİ”
Son olarak, modanın yaşlılık kavramıyla ilişkisinin ne kadar karmaşık olduğu apaçık ortada. Moda tekrarlayan devinimiyle hep “yaşlı” kalırken, ekonomik zorunluluklar doğrultusunda sürekli ölen ve yeniden dirilen trendleriyle de her daim genç kalıyor aslında. Ne demiş Coco Chanel: “Ekonominin yaşaması ve güçlenmesi için moda ölmeli ve hatta hızlı ölmeli!”
Yazı: Selin Miloşyan
Bu yazının orijinali, 2015 ELLE Nisan sayısında yayımlanmıştır.
SON HABERLER
%20copy.jpg)
