DİJİTALİN YENİ 'MODASI': IMRAN AMED
DİJİTALİN YENİ 'MODASI': IMRAN AMED
ELLE ONLINE 03 Kasım 2014






Moda yazılarını okumak çoğu zaman zordur. Çünkü moda yazısı yazmak aslında zordur. Okuyucuya, yıllar boyunca okuduğu yazılardaki uçuşan eteklerden, çiçek bahçesi ilhamlarından, 60'ların özgür ruhundan, 90'ların cool'luğundan “bay gelmiştir”. Şimdi bir de bu yetmezmiş gibi, sektör dijital bir hale gelmiştir. Artık -yani uzun zamandır- internet diye bir şey vardır. Parmağının ucuyla sayfa kaydırıp fotoğraf bakmaya hemencecik alışan okuyucu, uzun uzadıya okumaktan iyice sıkılmıştır. Gözler az ve öz yazı arar. Bir de okuyucu, işin “iç yüzünü” merak eder. Kim, kiminle, nerede, nasıl, ne zaman açmazını moda sektörünün “iş” kısmına bağlayan Imran Amed, hem birtakım moda meraklısı yeni nesil okuyucunun hem de işin içindekilerin yeni kutsal kitabıyla bir tık yakınınızda. Konuşmaya başladığında herkes onu dinliyor. Belki de yazdıklarını herkes okuyor desek daha iyi olur. Koltuğunda başlattığı, sektör devrimi blogu Business of Fashion (BoF), şimdi iki milyon takipçiye ulaştı. Modanın çiçeklerini, böceklerini ve diğer “yıkılan” kısımlarını bir kenara koyup işin “iş” kısmının altını çizen, gerçekçiliğiyle ve objektif eleştirileriyle birçok markanın kabusu değil (çünkü orası Türkiye değil), en çok ciddiye aldığı merci olan Imran Amed'le konuştuk. Eğer gönlünüzü bu mesleğe verdiyseniz, ekmek kapınız moda sektörüyse, söylediklerini dikkatle okuyunuz. Gerekirse, aklınızın bir köşesine postit'le yapıştırınız.





2007'de tam olarak “koltuğunuzdan” başlattığınız bloğunuz ve siz, şimdi 2014'de moda sektörünün kültlerinden biri oldunuz. Bu nasıl hissettiriyor?


BoF önce, kişisel bir yaratıcılık akış ve modaya olan merakımı deştiğim bir tutku projesi olarak başladı. İlk ay sadece 191 ziyaretçimiz vardı. Çoğunluğu arkadaşlarımdı. Altı ay sonra dört bin ziyaretçimiz oldu. Bir yıl sonra 20 bine çıktık. Şimdi 500 bin ziyaret alıyoruz ve sosyal medyada iki milyon takipçimiz var.





Peki bu yükselmeyi sağlayacak bir pazarlama stratejiniz var mıydı?


Hayır. Kulaktan kulağa duyuldu. Elbette sosyal medya sayesinde turbo hızla yayıldı. Yani BoF markasını yaratan, içeriği ve onu takip eden kitleydi. Her şey onlarca planlama ve hazırlık olmadan, çok organik bir şekilde ilerledi.





Pes etmeden devam etmenizi ne sağladı?


Hiç azalmayan bir yazma isteğim vardı. Geri dönüşler alıyor olmam, inancımı artırdı. Bugün çok değerli yatırımcılarım var ve ekibim olmadan bundan sonra hiçbir şey yapamam! Ve şuna inanıyorum ki eğer bir işe başlarken yeterince tutkulu olursanız ve çok çalışırsanız her şey olabilir. Hayattaki hedefinizi ve tutkunuzu kariyerinizle birleştirirseniz, bu sizin için çok tatmin edici olur ve harika işlere imza atabilirsiniz.





Uzun yıllar planlama danışmanlığı yaptığınızı biliyorum. Kariyer yolunuzu değiştirmeye nasıl karar verdiniz? Sizi bu yola sokan en önemli şey neydi?


Daha yaratıcı bir alanda çalışmak istiyordum. Analitik ve iş becerilerimi yeni bir alana yönlendirmek istiyordum. Bu yine bir planlamadan çok, bir önseziydi.





Harika bir proje olan BoF Careers nasıl ortaya çıktı? Amacından biraz bahseder misiniz?


Yıllarca insanlar bana kariyer danıştı. Moda sektöründe yeni yetenekler arayanlar, iş arayanlar fikrimi soruyorlardı. Yetenekleri ve imkanları buluşturacak global bir yol yoktu ortada. Ve böylece BoF Careers kurulmuş oldu.





Kariyeriniz boyunca size en çok ilham veren insan kim oldu?


Bu soruya cevap vermem zor, çünkü ilham veren ve esin kaynağı olan birçok insanla tanıştım ve tanışmaya da devam ediyorum. Ama yakın zamanda tanıştığım Brunello Cucinelli'nin hikayesi, küçücük bir noktadan koca bir iş kurması, etik ve prensip olarak beni çok etkiledi. Kısa süre önce onunla yaptığım röportajı okursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Bence o harika biri!





Modanın geleceğiyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Sektörün dijital tarafı nereye doğru gidiyor?


Bundan çok kısa bir zaman önce, birçok insan Twitter'ın ya da Instagram'ın ne demek olduğunu bile bilmiyordu. Twitter nişti ve teknik kafalı insanların ilgisini çekecek türden, yeterince “nerdy” değildi. Ve şimdi Twitter ana akıma giriş yaptığından beri milyonlarca kullanıcısı var. Beş yıl önce Facebook kolej öğrencisi üyeleriyle sınırlıyken, şimdi 1.3 milyardan fazla kullanıcısı var. Instagram 2010 yılında kuruldu ve şimdi moda camiasındaki herkesin tek ortak takıntısı! Modanın geleceğini kestirmekse zor, ama emin olduğum bir şey var ki devamlı olarak, az önce anlattığım gibi dijital büyümelerle ve yeni jenerasyon sosyal elementlerle karşı karşıya olacağız. Markalar -aslına bakarsanız hâlâ daha- yeni akım dijital kollara hayır demek gibi bir refleks geliştirmişlerdi. Hem de en büyükleri bile. Ama bakış açılarımızı değiştirmemiz gerek ki, her karşımıza çıkan yeni sosyal medya ve dijital yenilikle karşılaştığımızda “hayır” demek yerine kendimize sormamız gereken soru, “bunu nasıl kullanabiliriz?” olmalı.





SILA GÜVEN
SON HABERLER