Modern erkeğin gardırobu artık sadece stil değil, aynı zamanda bir yolculuk, bir anlatı ve bir keşif alanı. Louis Vuitton’un bu sezondaki mesajı açık: Kültür, evrensel bir dildir.
Louis Vuitton, 'Studio Homme' yaklaşımını daha geniş bir vizyonla yeniden yorumlayarak, klasik ‘dandy’ estetiğini Hindistan’ın canlı ruhu ile buluşturdu. Kreatif direktör Pharrell Williams’ın liderliğindeki koleksiyon, sadece giyim değil seyahat, zanaat, doğa ve kültür arasındaki geçişlerden beslenen bir stil manifestosu. Paris’te Centre Pompidou önünde gerçekleşen defile, Studio Mumbai’den mimar Bijoy Jain’in tasarımı olan devasa bir ‘Snakes and Ladders’ (Yılanlar ve Merdivenler) sahnesi üzerine kurgulandı. Tamamen ahşap, yerel mermer ve pigment uygulamalarıyla hazırlanmış bu sahne, izleyici ile modelleri bir oyun tahtasında buluşturdu. Bu oyun, kişisel gelişim ve risk alma metaforlarıyla koleksiyona yeni bir bakış açısı kazandırdı. ‘Snakes and Ladders’, merdivenleri tırmanmak, inişleri aşmak ve yeniden yola devam etmenin karma, erdem, günah, reenkarnasyon ve nihai kurtuluş gibi Hindu felsefesine ait kavramları öğretmek için geliştirilmiş bir oyun. Oyundaki merdivenler doğruluk, merhamet, sabır, sadelik gibi iyi davranışları ve erdemleri temsil eder. Oyuncu bu karelere geldiğinde, bir üst seviyeye sıçrar. Bu, doğru yolda olmanın ruhu yukarı taşıdığı anlamına gelir. Yılanlar yalan, kibir, açgözlülük, öfke gibi negatif davranışları ve günahları temsil eder. Oyuncu yılana geldiğinde düşer, bu da kötü davranışların kişiyi geri götürdüğünü, ruhun gelişimini engellediğini sembolize eder.
Pharrell Williams bu sezon: “Hayat iniş çıkışlarla doludur. Erdemli olursan ilerlersin, hatalara düşersen geriye gidersin. Fakat her zaman yeniden başlamak için şansın vardır.” diyerek ahlaki değerleri öğretmekte. Fransız lüks moda evi için temel bir kavram olan seyahat ruhu, miras, zarafet ve keşif arasında kurulan bir diyaloğa dönüşüyor.
Bu koleksiyon, stilin sınırlar ve kültürler ötesinde paylaşılan bir dil olduğunun kanıtı. Doğa unsurları ile şekillenmiş yeni 'dandy'izm, güneşte solmuş ipekler, eskimiş deri yüzeyler ve yumuşak, ham kenarlı yünler ile yaşanmış bir lüks hissi yaratıyor.
Yalın ama güçlü silüetlerde zarafet ile işlevsellik arasında dengeli bir dil kurulmuş. 'Shell' ceketler, yürüyüş botları ve sportif dış giyim detayları, klasik takım elbise kalıplarına yeni bir boyut kazandırıyor. Ekoseler, ‘dandy’ gardırobunun ilk sırasında ama alışılmadık teknikler ile sunuluyor.
Bu koleksiyonda Louis Vuitton’un sinematografik geçmişine ince bir gönderme de yer alıyor. 2007’de Wes Anderson’un ‘The Darjeeling Limited’ filmi için yapılan iş birliğinden, filmde önemli bir rol oynayan Louis Vuitton sandıkları görüyoruz. Bu sandıklar, dönemin Louis Vuitton kreatif direktörü Marc Jacobs ile Wes Anderson’un kardeşi Eric Chase Anderson tarafından birlikte tasarlanmışlardı.
Wes Anderson filmde, karakterlerin geçmişle yüzleşmelerini anlatırken duygusal yük temasını görselleştirmek için bavulları bir araç olarak kullanmıştı. Louis Vuitton’un bu yeni koleksiyonunda Pharell Willams, bu ikonik bavullardan esinlenerek gezgin estetiği yeniden gündeme taşıdı.
Markanın seyahat tutkusuna sadık kalarak farklı estetikleri ve teknikleri harmanlayarak bir füzyon-moda koleksiyonu oluşturan Pharell Willams, Hindistan’ın modern stil unsurları, kumaşları, kesimleri ve renklerinin cömertçe kullanılması ile erkeğin, şehirle ve doğayla olan bağını yansıtan bir çizgi ortaya çıkarıyor.
Bu koleksiyon, kültürler arası etkileşimi, hikaye anlatımı ve insani yolcuğu ile stilin diliyle moda dünyasında bir diyalog başlatıyor.