O artık Bodrumlu. Televizyon dizilerinde oynuyor, Gezi Parkı olaylarının ön saflarında yer alıyor ve hep yalnız adam görüntüsü çiziyor. Nejat İşler, işine, kadınlara, arkadaşlığa bakışını anlatıyor.
#text>
#text>
#text>
—Yazı: Suzan Yurdacan~“15 yıldır Bodrum'dayım. Canım istediği zaman İstanbul'a gelebiliyorum. Oradaki yaşamı sorarsanız, cevabım: Basit!”~“Yaz,
kış, ama daha çok kışın Bodrum'da kalıyorum. Sabah kalkıyorum, İddia,
at yarışı oynuyorum... Bazen kazandığım oluyor. Kahvede oturup
arkadaşlarla okey, tavla onuyorum. Böylece akşam oluyor.”~“Hayat
dersi mi? Bana yaşadığımız her an ders gibi geliyor. Yaşadığım her an
bir hayat dersi. Zaten hayatımı ders olarak yaşıyorum.”
#text>
~“Ben
hiçbir şeye inanmıyorum, evlilik de buna dahil. Ama biri hayatımda
olsun, bu olur tabii ki. Yani birlikte yaşamaktan bahsediyorsan, olur
tabii, çok güzel olur.”
#text>
~“Çocuk? Olursa... Ama çocuk tek kişiyle
olmuyor biliyorsun. Ve tabii önemli bir mesele. Araba kullanmak için
ehliyet veriyorlar, çocuk yapmak içinse yok öyle bir şey. Sonra da
ortada sorunlu çocuklar dolanıyor.”
#text>
~("Bir kız çocuğunuz olursa,
ona erkeklerle ilgili vereceğiniz en önemli öğüt ne olur?” sorusuna
istinaden) “Hepsi salak, kafana göre takıl” derim.”
#text>
~“Ben her şeyimi paylaşırım, hiçbir şeyi içimde tutmam. Allaha şükür çok arkadaşım var. Kalabalığı severim.”
#text>
~"Kolay
yeni arkadaş edinmem zor. Eskiden olurdu da, şimdi öyle kolay kolay
olmuyor. Bu meşhurluk, ünlülükle, yaptığım işle beraber zorlaştı. Oradan
kafadan bir arıza var, biraz daha temkinli davranıyorsun.”
#text>
~“Bir
erkek olarak insan gördüğü kadınlarla yatağı girmeyi düşünüyor da... Ama
arkadaş olmaya hangi anda karar veriyor?.. Aslında bir şey söyleyeyim
mi, birlikte olduğum kadınlarla önce hep arkadaşımdı. Bu benim için
önemli.”
#text>
~“Bir şarkı var: Birine seni seviyorum diyorsan eğer, iki
şey bekliyor seni: Ya ölene kadar beraber yaşamak ya da çok kötü
ayrılık... Yoksa tabii ki ayrılık sonrası arkadaş kalmaya da gayret
ediyorsun, ama yoğun bir şey yaşanmışsa bazen mümkün olmuyor.”
#text>
~“Her
anlamda ilişkiden bahsediyorsak, ben aynı anda bin tane kadın
sevebilirim! Kadınları seviyorum, ne yapayım. Siz kadınlar şahanesiniz.”
#text>
~“Geleceğimi merak etmiyorum. Geleceğimde çok da farklı bir şey
olmayacağını tahmin ediyorum. Sihirli değnekle bir anda çok farklı bir
şey olmayacak. Hayat böyle devam edecek.”
#text>
~“Hayatımda hiç pişman
olmadım lafı bana çok gerzekçe geliyor. Ben pişman oldum, çok oldum.
Aslında hepimiz pişman olmuşuzdur da, sonra o duruma alıştığımız için
‘hiç pişman olmadım' diyoruz. Mesela en gündelik örneği vereyim: O gün
az uyumuşsam, çok yorulduysam, fazla içtiysem zaten bir şey
hatırlamıyorum. Ertesi gün de arkadaşıma neler olduğunu sorup
anlatmasını istiyorum. Şöyle oldu, böyle dediğinde, yapma ya diyorum.
Ama bu pişmanlık 10 dakika filan sürüyor. Yani olan zaten öyle büyük bir
şey değil, ki büyük olsa da arayıp özür dilersin. Geçti gitti bitti...
Yapacak bir şey yok, insanlık hali. Pişman olmak çok insanca bir şey.”
#text>
~“En büyük keyiflerim spor yapmak ve spor izlemek. Müzik dinlemek. Arkadaşlarımla olmak. Tatlı bir kadınla olmak.”
#text>
~“Heyecan
değil de her yeni projede telaşlanıyorum. Eskiden dizi, film, reklam
diye ayırıyordum. Şimdi ayırmıyorum. Hepsinde aynı telaşı yaşıyorum.
Yapabilecek miyim diye düşünüyorum.”~“Hangi iş olursa olsun
yapabilecek miyim sorusunu her gün kendi kendime soruyorum. Aslında
üstten 'Aman ne olacak, kıçımla yaparım' diyorum ama alttan alttan o
‘Yapabilecek miyim?' sorusu hep var. Onu bırakırsam zaten geçmiş olsun.
Bunu bırakmayayım diye de yapmıyorum, gerçekten öyle hissettiğim için
oluyor. İşe başlarken hep hasta oluyorum.”
#text>