HER ŞEYİ TUTKUYLA YAŞAYIN!
Hayatında tutku olursa en küçük hadiseden bile mutlu olursun.
ELLE ONLINE 14 Mayıs 2014
Hatırlarsanız Ebru KILIÇOĞLU, Hofit Golan'la buluşmuş ve çok keyifli bir röportaj yapmıştı. İşte o söyleşimize Golan'ın tutkularıyla devam ediyoruz...





ELLE: Twitter profilinizde, her şeyi tutkuyla yaşayın, yazıyor. Neden tutku?
H.G.:
Tutku bence her şey demek. Ben tutkuyla seviyorum, tutkuyla nefret ediyorum. Hepimiz bu dünyaya var olmaya geldik. Ama bazılarımız “mevcut” bile değil! ELLE Style Awards'dan örnek vereyim. Harika bir mekanda, denizin üzerindeydik. Etrafta en şık markaların en güzel elbiselerini giymiş başarılı insanlar vardı. Ama bazıları bunun keyfini çıkarmak yerine barda çok sıra olduğu için söylenmeyi tercih etti. Ne kadar yazık! Hayatında tutku olursa en küçük hadiseden bile mutlu olursun. Güneşin batışını izlemekten, anne-babanın hâlâ seni arayıp nasılsın, diye sorabilmesinden... Bu sebeple tutkunun peşinden gidiyorum.





ELLE: Hemen hemen bütün ünlü tasarımcıların yakın arkadaşınız olduğunu biliyorum. Ama hangisi favoriniz?
H.G.:
Cevap vermesi imkansız bir soru. Böyle yakın arkadaşlarım olduğu için o kadar şanslıyım ki. Açıkçası, daha çok İtalyan tasarımcıları beğeniyorum diyebilirim. Benim gibi Kanadalı Dean ve Dan'in (Dsquared2) çizgisine bayılıyorum. Haute couture'e hippi şıklığını katabilen onlardan daha başarılı bir isim yok. Dolce&Gabbana'nın her sene kendini aşan tarzını seviyorum. Cavalli'nin seksiliğine, Chanel'in elegansına hayranım.~ ELLE: Sizin nasıl bir tarzınız var?
H.G.:
Bence markalara takılmamak lazım. Stilini bilmen, ona göre giyinmen en iyisi. Ben ayakkabıdan başlıyorum işe. Sonra devamı geliyor. O gün nasıl hissettiğimi yansıtacak şekilde giyinmeyi seviyorum. Depresifsem eşofman ve spor ayakkabı giyiyorum mesela. Bence moda eğlenceli olmalı.





ELLE: Hayatınızın amacı ne? Kendinize bir hedef koydunuz mu?
H.G.:
İşimde insanlara neşe ve umut vermek istiyorum. Onlara gösterdiğimiz bu parlak dünyaya bir parça da olsa sahip olabileceklerini göstermek istiyorum. Ama gerçek tutkum sağlık. Doğanın uyumunu insanlar tekrar kazanmalı. Doğa aslında o kadar çok tedavi veriyor ki, ilaçlar ve kimyasal tedaviler bunu bizden geri alıyor. İyi hissetmek için ilaçlara bağımlı hale geliyoruz. Son derece yozlaşmış bulduğum bu sağlık sistemine karşı bir şeyler yapmak istiyorum.





Ebru KILIÇOĞLU
SON HABERLER