Parıs ajandası

Paris, ah güzel Paris!

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 24 Şubat 2013
Parıs ajandası
Paris'in en buz gibi olduğu bir dönemde, yeni yılın ilk ayında ufak bir Paris ajandası hazırladım size. İstanbul'a sadece 3 saat uzaklıkta olan Paris'e atlayıp gitmek çok kolay.İşte size tavsiyelerim: Paris'e gelmişken gördüğüm müthiş sergiden bahsetmek istiyorum. Moda dünyasının tanrıçası: Madeleine Vionnet! Madeleine Hanım, 1876 senesinde Fransa'nın Loiret bölgesinde doğmuş, kendisi geçmiş yüzyılın en önemli moda tasarımcılarından... 16 yaşında Paris'te Rue de la Paix'de bulunan Vincent adındaki bir moda evinde çalışmaya başlamış, 18 yaşında evlenmiş, 20'sinde kızını kaybetmiş. Daha sonra İngilizce öğrenmeyi bahane ederek İngiltere'ye taşınmış. Burada önce bir akıl hastanesinde, sonra da Kate Peilly adında bir bayanın yanında terzilik yapmış. İngiliz ustalarından yeni teknikler öğrenmeye başlamış. Les soeurs Callot ve Doucet adındaki moda evlerinde çalıştıktan sonra 1912 senesinde kendi moda evini Paris'te kurmuş. Birinci Dünya Savaşı'nda moda evini kapatmak zorunda kalması, onu kesinlikle pasif bir döneme sokmamış; hatta en cüretkar modellerini o dönem tasarlamış.


~ Asıl başarılarını savaştan sonra elde etmiş. O dönemde giyilen korselere karşı çıkıp, kadınların özgür bir tarzda giyinmesi üzerine çalışmış, hayatı boyunca rahat kıyafetler tasarlamış. (Coco Chanel'le ortak noktaları budur.) Bu yüzden Amerikalı dansçı İsadora Duncan'dan etkilenip, rahat kesimler ve drapeler üzerine çalışmaya başlamış. Korse kullanımını kaldırınca moda akımı yerine, bir devrim yaratmış! Zamanına göre hep birkaç adım ötede bulunan Madeleine, bir yandan feminist tavrıyla biliniyor; modae vinde çalışan kadınlara birçok kolaylık sağlıyormuş; konuşma odası, kreş ve zamanından çok önce tatil uygulamasına başlamış.Ayrıca copyright'la ilgili bir sistem bile geliştirmiş: Modellerinin çalınmaması için her modelinin üstüne etiketin dışına parmak izi ve seri numarası eklemiş. Bir de her modelini önden ve arkadan fotoğraflayarak büyük bir arşiv oluşturmuş. Bu Demir Lady, modellerini mimari bir mantık ve karmaşıklıkla geliştirmiş. İkinci Dünya Savaşı'nda yine moda evini kapatmak zorunda kalmış ve artık emeklilik dönemi başlamış. Kendini yazıya ve bahçesine adamış. Bütün arşivini yakın arkadaşı olan François Boucher'ye vermiş, adam 1952 senesinde moda müzesini açmış. Biye ve drapeyi icat eden Madeleine, eşsiz tekniği sayesinde 20.yüzyılın en etkileyici ve yenilikçi modacısı olmuştur.


~İşte bu inanılmaz kadının sanatını Arts Decoratifs müzesindeki sergide 31 Ocak tarihine kadar gezebilirsiniz. Kaçırmayın! Les Arts Decoratifs: 107, Rue st Honore 75001 Paris (Pazartesi dışında her gün akşam 6'ya, Perşembeleri 9'a kadar açık.)Tarih kokan bu romantik şehirde, parklarda yürüyüş yapın, Arts Decoratifs müzesinin hemen yanındaki Tuileries bahçesinde yürüyüş yaptıktan sonra Angelina'da bir tatlı yiyebilirsiniz. Biraz yürüyüş ve ardından, bir sergi gezmek ve sonra bir cafe'de ısınmak ne güzel! Paris, moda merkezi olduğuna göre ve hepimiz de alışverişi sevdiğimize göre, ikinci önerim Sonia Rykiel for H&M koleksyonuna bir göz atmanız. Paris'in en parizyen markası Sonia Rykiel, yeni koleksiyonunu şaşalı bir partiyle Grand Palais'de tanıttı. Gösterişin artık üzerimde sıfır etkisi olduğu için, ne kadar beğenmesem de hakkını vermeliyim ki, parayı veren düdüğü çalar: Dört buçuk milyon Euro gibi bir para harcayıp Grand Palais'nin içini panayıra çevrilmişler. Fazlasıyla klişe geldi bana: Parıldayan bir mini Eyfel Kulesi eşliğinde, büyük arabalarda koleksiyonu tanıtan mankenler popo salladılar. Ne de olsa genç, güzel ve neşeliyiz! Rusya'nın ödüllü “Majorette” ekibi gösteriyi açtı,


~Liliy Cole'unda aralarında bulunduğu ünlü ve ünsüz mankenler, geçidin bir parçası oldu. Ama durun bir dakika; bazı kızların bacaklarında selülit mi var? Dükkanlara ilk çıkan koleksiyon iç çamaşırı oldu, ikinci partideyse şubat ayında kazak koleksiyonu çıkacak. Sonia'yi sevenlere duyurulur, her şey kapış kapış gidiyor. H&M yorar adamı! O yüzden önerim La Duree'de bir macaron'la enerji toplamanız. Paris'te yapabileceğiniz o kadar çok şey var ki! Benim en sevdiğim şeylerden biri sinemaya gitmek. Forum des Halles'in içinde bulunan UGC sinemasında son çıkan filmleri yakalayabilirsiniz, tabii ki tatlı popcorn eşliğinde. Delicatessen ve Amelie'nin ünlü yönetmeni Jean Pierre Jeunet'nin yeni filmi,"Mics macs a tirelarigot"yu izleyebilirsiniz. Hikaye kısaca şöyle: 70'lerde Fas çölünde bir patlama sonucu Bazil adında bir çocuğun babası ölür. 30 sene sonra Bazil kafasına bir kurşun yer ve yine de hayatta kalır. İşinden olur ve kendini sokakta bulur, paçavracılar ona kucak açar (Remington, Calculette,  Fracasse, Placard, La Môme Caoutchouc, Petit Pierre,Tambouille). Bir gün, tesadüfen başına bu kadar talihsizliğe sebep olan silah markasının logosunu tanır ve arkadaşlarıyla beraber ona kötülük yapanlara savaş açmaya karar verir. Bundan sonrasında inanılmaz maceralar başlar! Heyecanlı, güzel bir yıl dilerim...

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.