Climax
Climax, yönetmeninden mütevellit oldukça sıra dışı ve ilgi çekici. Film 71. Cannes Film Festivali’nde The C.I.C.A.E. Art Cinema Ödülü’nü almış. “Doğum ve ölüm sıra dışı deneyimlerdir. Yaşam, geçici bir hazdır.” diyen film 90’ların ortasında geçiyor. Prova için ormanda bir yatılı okulda bir araya gelen 20 dansçının, okuldan ayrılmadan önce verdikleri son partide kendi cennet ve cehennemlerini keşfetmelerini anlatan film, Gaspar Noe hayranları için kaçırılmaması gerekenler serisinde yerini alıyor.
Bohemian Rhapsody
Film, kuşaklararası, çok kültürlü ve küresel bir fenomen olan Queen’in müziklerine, klişelere meydan okuyan dünyanın en efsanevi sanatçılarından biri haline gelen ikonik solistleri Freddie Mercury’e bir saygı duruşu niteliğinde. “Bohemian Rhapsody” şarkısının nasıl ortaya çıktığına dahi şahit olunacak film, sadece Freddie Mercury ve grubun hikâyesi değil, aynı zamanda sesi nasıl yarattıklarının hikâyesi!
Tutsak
Ann Patchett’in çok satan romanından uyarlanan filmin konusu dramatik bir aşk hikayesi. Tutuklu arkadaşlarının salınmasını isteyen bir grubun diplomat ve seçkin kalabalıktan oluşan bir partiyi ele geçirmesini ele alıyor. Dünyaya farklı bakan, yarı dilleri konuşan bu insanların kendi aralarında oluşturdukları ortak dil ve bağı hayran kalarak izleyeceksiniz.
Fındıkkıran ve Dört Diyar
E.T.A. Hoffmann’ın eserinden uyarlanan Fındıkkıran ve Dört Diyar oldukça güçlü bir kadroyla izleyicinin karşısına çıkıyor. Hoffmann’ın 1816 yılında kaleme aldığı Fındıkkıran ve Fare Kral’ın Alexandre Dumas Pére’in son uyarlamasında besteler büyüleyici olarak Tchaikoscky tarafından yapılmış. Filmde Clara, ölmüş annesinden hatıra kalan, eşsiz bir anahtarın peşine düşer. Ve anahtarı almak için Helen Mirren’ın canlandırdığı Ginger’ın evi olan dördüncü Diyar’a, tüm uğursuzluğuna rağmen meydan okumak zorunda kalır.
Dünya Hali
Haftanın Türk filmleri arasında ilk sırayı Dünya Hali alıyor. Murat Dalkılıö’ın başrolünü paylaştığı film 29 yaşındaki Serdar’ın kendi halindeki hayatının aşık olduğu kız yüzünden nasıl zorlu bir sınava dönüştüğünü konu alıyor. Aşık olduğu Gizem’e kendini filofobik olarak tanıştıran Serdar’ın tek sınavı bu değildir, aynı zamanda hem rakibini hem de Gizem’in annesini alt etmek zorundadır.