İki yabancı, iki sır, arlarındaki uçurumu kapatacak otuz altı soru. Hildy ve Paul’un, üniversitedeki psikoloji deneyine katılmalarının farklı sebepleri vardı. Deney basit bir soru soruyordu: Sevgi planlı bir şekilde yaratılabilir miydi?
“En kötü anınız nedir?” ve “En son ne zaman kendi kendinize şarkı söylediniz?” gibi sorular, karşınızda oturan yabancıya rahat bir şekilde cevaplayacağınız türden değildi. Fakat siyah-beyaz kadar zıt olan Hildy ve Paul, sorular ilerledikçe çokça sinirlenmiş, kaygılanmış, gülmüş ve ağlamış olacaktı. Bazen sinirden kalkıp gidecek, bazen de soruları cevaplamaya devam edebilmek için birbirlerine ihtiyaçları olacaktı. Sorular bittiğinde ise, ikisi de birbirlerinden sakladıkları sırlarını açığa çıkarmak zorunda kalacaktı. Fakat asıl soru şuydu: Birbirlerini sevebilecekler miydi?
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın eseri “Ben Deli Miyim?”, İstanbul’un yeraltı dünyasına delilerle yapılan bir yolculuğu anlatıyor. Okuyucu Şadan ile Kalender Nuri’nin “Bu iş karakolda biter” dedirten maceralarına tanık oluyor. İkili zaman zaman herkesin kendini yokladığı bir durum olan deliliğe de vurgu yapmadan geçmiyor, entrikaların yanı sıra deli kimdir, akıllı kimdir, dâhilikle deliliği ayıran çizgi nedir gibi soruların yanıtlarını arıyor
Gökhan Çınar’ın kaleminden çıkan Geçecek Mi?, gerçeklerle, olduğumuz kişi ile, eksiklerimizle, hatalarımızla, güzel yanlarımızla ancak gerçekten yüzleşirsek, rol yapmadan aynanın karşısında durabilirsek işte tüm o karın ağrısı durumların, duyguların geçeceğini anlatmış. Ve çok net olarak demiş ki; “Bu dünyaya “beklenti olmaya” gelmedim. Bu dünyaya başkası olmaya, ezberlere uymaya, hep aynı şarkıyı duymaya gelmedim...”
Zeki Kayahan Coşkun’un kaleme aldığı Meğer Annem Haklıymış, kitapta da söylendiği gibi, anneleri anlama kılavuzu. Küçükken bize anlamsız gelen, ne demek istiyor diye kafamızda dev soru işaretleri oluşturan, “annem yine çamura yattı”, “evde aynısı yok haydi oradan” diye içimizden geçirdiğimiz tüm anne söylemleri karşıtı savunmalarımızın dönüp dolaştığı yerin, en güzel kürkçü dükkanı olan “anne haklılığı” gerçeğine bizi götüren bu kitapta, kendinizden daha çok ama çok şey bulabilirsiniz.
Çevirmenliğini Kerem Sanatel’in yaptığı 40. Yılında 40 Öyküyle Farklı Açıdan STAR WARS ile tarihte sağlam bir yolculuk sizi bekliyor. 25 Mayıs 1977’de Han Solo, Luke Skywalker, Leia Organa, C-3PO ile R2-D2, Chewbacca, Obi-Wan Kenobi, Darth Vader ve olasılıklarla dolu bir galaksiyle tanıştık. Ardından gelen 40 yıl içinde Star Wars, hayranlarına ve sanatçılara nesiller boyu ilham vererek eşi görülmemiş kültürel bir fenomene dönüştü. Bu müthiş derleme, filmlerde görüp de hikâyesini merak ettiğimiz diğer karakterlerin başlarından geçen maceraları anlatan 40 öyküden oluşuyor.