Bütünsel Sağlık ve Ayurvedik Yaşam Danışmanı, Yükselen Çağ Wellbeing Merkezi’nin kurucusu, Ebru Şinik’e bunları sorduk. Bu sayının güzellik bölmünüdeki ayurvedik yaşamla ilgili yedi sayfalık yazı da onun imzasını taşıyor, mutlaka okuyun.
Nasıl en iyi versiyonunuz olursunuz?
Sağlıklı beslenmek, doğru nefes almak ve “slow life” felsefesini hayatımıza entegre etmek bir modern zaman trendi gibi görünse de aslında kendimizin en iyi versiyonunu yaratmak için bir yol. Yukarıdaki sorunun yanıtını uzmanından, Ebru Şinik’ten dinliyoruz.
Şiddetli anksiyete ve depresyonunu şifalandırmak üzere sakinleştirici ilaçlar kullanmak yerine koruyucu tıp yöntemlerini denemeye karar verip, uygulamaya başladıktan bir süre sonra 5 bin yıllık kadim bilgilerin bedeni ve zihnindeki iyileştirici etkisinden çok etkilenerek, Ayurveda ve bütünsel sağlık uzmanı olmaya karar veriyor Ebru Şinik. Bunun üzerine dünyadaki en saygın ve en başarılı dönüşüm merkezlerinden biri olarak gösterilen, Dr. Deepak Chopra tarafından kurulmuş bulunan California’daki Chopra Center’a giderek önce meditasyon, daha sonra da Ayurveda bölümlerini bitiriyor. Ardından ihtiyacı olan herkesin bu uygulamaları bilimsel altyapısıyla birlikte öğrenerek, yaşamlarına entegre edebilmeleri için beş yıl kadar önce Yükselen Çağ Wellbeing Merkezi’ni kuruyor.
ELLE: Aldığınız eğitimlerden ve Ayurveda hakkında bilinçlendikten sonra hayatınız ne yönde değişti?
EBRU ŞİNİK: Adeta zihnimin esaretinden kurtulmuş gibi hissetmeye başladım ve yaşam amacım doğrultusunda çok daha özgürce eyleme geçebilme yeteneği kazandım. Geriye dönüp baktığımda altı sene öncesinden çok daha dinç, enerjik, sağlıklı, mutlu ve güzel hissediyorum kendimi... Böyle hissetmem dışında beni tanıyan herkes de bu değişiklikleri onaylayıp bunun için ne yaptığımı soruyorlar. Yaptığım tek şey, kitaplarımda uygulamalarıyla birlikte anlattığım Ayurvedik Yaşam Tarzı ana prensiplerini beni rahatsız etmeyecek bir hızda yaşamıma entegre etmek oldu.
ELLE: Ayurvedik beslenmeyle ilgili bize birkaç tüyo verebilir misiniz?
EBRU ŞİNİK: Ayurvedik beslenmenin temeli sindirim sisteminin sağlıklı olarak çalıştırılmasında yatar. Ayurveda’da üç ana bünye tipi vardır; Vata, Pitta ve Kapha. Her bünye tipinin sindirim sistemi çalışma eğilimi farklıdır. Baskın Pitta bünye tipleri yemek yer ve neredeyse martılar gibi hemen dışkısını tahliye ederken Vata bünye tipi kronik kabız olma eğilimdedir, Kapha’larsa sindirim ateşi sönmeye yüz tutan bir bünyeye sahiptir. Ana amaç her bünye tipinin sindirim ateşini kuvvetlendirecek bir beslenme, baharat karışımları ve bireye özel gündelik rutin oluşturmaktır.
İYİ YAŞ ALMAK
ELLE: Şu sıralar “anti-aging” tanımının değişimine şahit oluyoruz; kelime “well-aging” olarak evrilmiş durumda. Bu ikisinin ne gibi farkları var?
EBRU ŞİNİK: “Anti-aging” kelime anlamı olarak zaten çok oturmayan bir terimdi. “Yaşlanma karşıtı” veya “yaşlandırmaz” olarak Türkçeleştirilebilecek bu kavram neredeyse ölümsüzlüğü çağrıştırıyordu. Oysa bu boyutta doğan her şey büyüyüp yaşlanarak ölmeye kodlanmış. Bu gezegenden ölmeden çıkış yok! Demek ki “yaşlanma karşıtı” kelime anlamını taşıyan “anti-aging” kavramı aslında ifade edilmek istenileni tam olarak yansıtmıyordu. “Well-aging” terimiyse bu ihtiyacımıza tam olarak oturdu. “Well-aging” kavramını, “iyi yaş almak” anlamında kullanıyoruz. Bu, kronolojik olarak yaşımız yükselirken biyolojik olarak sağlıklı, zinde, mutlu, neşeli ve dinç bir şekilde, yaşlanma emareleri göstermeden yaş almayı anlatan bir terim.
ELLE: Son zamanlarda “slow life” kavramı ve yaşam biçimi oldukça trend oldu. Sizin tanımınızla “slow life” nedir?
EBRU ŞİNİK: Benim için “slow life”, kendine, yaşadığın her günün anlamını idrak edebilecek bir alan yaratmaktır. Eğer her gün bedeninin gerçek ihtiyaçlarını farkına varabiliyorsan, onları temiz beslenme ve doğru fiziksel aktiviteyle karşılamak, zihnini dinlendirmek, sağlıklı uyumak, sevgi-neşe-şefkat duygularıyla ilişkiler geliştirmek üzere bilinçli olarak zaman dilimleri yaratmayı seçiyorsan, istersen dünyanın en büyük metropolünde yaşa, “slow life’”a geçmiş olursun. Kısacası “slow life”a geçmek için illa sahil kasabalarına veya İtalya’nın bilmem hangi taraflarına göç etmene gerek yok.
ELLE: Doğru nefes tüm bu döngünün neresinde kalıyor?
EBRU ŞİNİK: Nefes, yaşam enerjimizi yöneten birincil etken, insanoğlunun sahip olduğu esas fiziksel ve zihinsel detoks sistemidir. Ayrıca otonom sinir sistemimiz üzerinde de birinci derecede etkilidir. Bu şu demek: nefesinizi bilinçli bir şekilde düzenleyerek zihninizi de regüle edebilirsiniz. Ayurveda tıbbı der ki, nefes ve zihin birbirinin aynasıdır. Nefesiniz sakin ve sessizse zihniniz de öyledir. Nefesiniz hızlı ve sesliyse zihniniz de öyledir.
ELLE: Birçoğumuzun doğru nefes almadığını artık biliyoruz. Doğru nefes almak için neler yapmalıyız?
EBRU ŞİNİK: Öncelikle nefes almak için lütfen ağzınızı kapayın. Ağız, yemek yemek için yaratılmış bir organ; nefes alıp vermek için mükemmel bir filtreleme ve otonom sinir sistemi arka planında çalışan tüm fonksiyonları dengelemek üzere yaratılmış olan muhteşem burnumuz var.
ELLE: Nefesimizi doğru aldığımızda hayatımız nasıl değişecek?
EBRU ŞİNİK: Nefes doğru alındığında öncelikle zihin daha dingin olur, sinir sistemi daha stabil çalışır. Depresyon ve anksiyete uzak durur. Fizyolojide herhangi bir dengesizlik varsa, onları gidermeye başlar. Bunun içinde sindirim sistemi, kalp-damar sağlığı, lenfatik drenaj sistemi, hormanların regülasyonu, metabolizma hızı, üreme sistemleri gibi tüm bedeni etkileyen fonksiyonlar bulunur.
BU BİR TREND DEĞİL
ELLE: Sizce sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam geçici bir trend mi, yoksa kalıcı bir felsefe mi?
EBRU ŞİNİK:
Bu kavramlar bence ne bir trend ne de felsefe. İnsanoğlu gerçek benliğini keşfetmek üzere hem bedenine hem de zihnine iyi bakmak zorunda. Aksi halde bu dünyadan doğduğu bilinçle, yaşam amacını bulamadan göç eder. Özetle temiz beslenme ve sağlıklı yaşam unsurları kendimizin bu yaşamdaki en iyi versiyonunu ortaya çıkarmamız için elzemdir.ELLE: Böyle bir hayat biçimi bize neler vadediyor, hayatlarımız nasıl değişecek?
EBRU ŞİNİK: Daha mutlu, sağlıklı, dengeli, tatminkar, daha farkında, sevgi ve şefkat dolu, hafif ve özgür hisseder, öyle de yaşarsınız. Affedebilme yeteneğiniz yükselir, kin, öfke, nefret, kıskançlık gibi duyguları barındırmaz, yaşama güvenirsiniz.
