Çoğu zaman ünlülerin kendilerinden çok oynadıkları karakterlere hayran oluyoruz. Oyuncuların canlandırdıkları dizi veya film karakterleri adeta arkadaşlarımız haline gelirken, hem ekranlarda hem de stil dünyasında ikon haline gelen bazı karakterler, ünlülerin en ‘nefret’ ettikleri rolleri arasında! Televizyon ve film camiasında efsane haline gelen Carrie Bradshaw veya James Bond gibi karakterlere hayat veren Sarah Jessica Parker ve Daniel Craig’in bu rollerden hiç haz etmediklerini düşünür müydünüz? Birçok ünlü kariyerlerinde basamakları hızla atlamalarını sağlayan rollerini hiç sevmemişler!
Bazı durumlarda karakterin kendisinden bazen ise performanslarından nefret eden oyuncular gerçek hayatta canlandırdıkları isimler ile asla arkadaş olamayacaklarını söylüyorlar. Tekrar tekrar izlediğimiz ve kendimizi özdeşleştirdiğimiz karakterlerin sevilmeden oynanması itiraf edelim ki bizi biraz üzdü!
Fotogaleride canlandırdıkları ikonik karakterlerden ‘nefret’ eden 10 oyuncuyu görebilirsiniz…
BLAKE LIVELY (SERENA VAN DER WOODSEN-GOSSIP GIRL)
New York’un geçmişteki ‘it-kızı’ olan Serena van der Woodsen karakteri Blake Lively’nin favorilerinden değil! Herkes tarafından tekrar tekrar izlenen ‘Gossip Girl’ dizisinde Serena karakterini canlandıran Lively, kariyerini yükselişe geçirten bu karakterden pek haz etmiyor! 2015’te verdiği bir röportajda, “İnsanlar sizi çok iyi tanıdığınızı düşünüyor ama aslında bu hiç doğru değil. Ben başka birini vuran biri olmaktan veya başka birinin erkek arkadaşı ile birlikte olmaktan gurur duymazdım. İnsanlar bunu sevdi ama bu benim için çok tuhaftı, ben daha iyi bir karakter ile daha iyi bir mesaj vermek isterdim,” diyen Blake Lively, Serena karakterinden gurur duymuyor.
KATE WINSLET (ROSE-TITANIC)
Yapılan en ikonik filmlerden biri: Titanic! Başroldeki Rose karakterini canlandıran Kate Winslet, performansından pek de mutlu değil! The Telegraph’a röportaj veren Winslet, “Her sahnede kendi kendime ‘Gerçekten, gerçeken? Bunu böyle mi oynadın?’ diye sitem ediyorum. Tanrım… Amerikan aksanım bile, gerçekten dinleyemiyorum. Bu korkunç,” demişti. Karakterinden çok performansından nefret eden Kate Winslet, “Umarım şimdi daha iyiyimdir. Bu çok kendini beğenmiş duyuluyor ama oyuncular genelde çok öz eleştiride bulunuyor. Ama Titanic filmini izlediğim zaman ilk düşündüğüm şey, ‘Tanrım, bu yeniden çekilmeli,’ oldu,” diye eklemişti.
SARAH JESSICA PARKER (CARRIE BRADSHAW-SEX AND THE CITY)
Bu başlığı okuduğunuzda “Ne? Olamaz!” dediğinizi duyuyor gibiyiz, ya da bu kendi iç sesimiz de olabilir çünkü biz Carrie Bradshaw’u çok seviyoruz! Dizi sektöründeki en ikonik karakterleden biri olan Carrie Bradshaw’u canlandıran Sarah Jessica Parker, karakteri ile kendini asla özdeşleştirmiyormuş. 2016’da CBS News’a röportaj veren Parker, Carrie’nin aşk ile olan takıntısını ve sürekli çocuksu bir şekilde sevilme isteğini anlamadığını söylemişti. Aynı zamanda Wall Street Journal’a konuşan Parker, bazı zamanlarda Carrie karakterine giremediğini de söylemişti. “Bazen benziyoruz, aynı şehirde yaşıyoruz aynı semtlerde geziyoruz ama bir açıdan kum havuzunda gibiydim. Her gün Carrie olmaya çalışmak, onu anlamak ve yargılamak çok zordu,” diyen Parker, Carrie’den çok uzak olduğunu söylemişti.
ALISON WILLIAMS (MARNIE MICHAELS-GIRLS)
‘Girls’ serisinde Marnie Michaels karakterini canlandıran Alison Williams, karakterine ısınamadığını söylemişti. “Marnie ile arkadaş olsaydım beni deli ederdi,” diye 2014’te BuzzFeed’e röportaj veren Williams, “Onu oynayabilmek için bunu düşünmemeye çalışıyordum,” diye eklemişti.
ROBERT PATTINSON (EDWARD CULLEN-TWILIGHT)
Robert Pattinson, kesinlikle ‘Twilight’ film serisindeki Edward Cullen karakterini oynamaktan haz etmediğini söylüyor! 2009’da Empire dergisine bir röportaj veren Pattinson, “Edward tanıdığım en saçma insan ve her şeyde başarılı. Ben bunu yapamazdım. Senaryoyu okudukça ondan daha çok nefret ettim ve o yüzden Edward’ı böyle canlandırdım, kendinen nefret eden manik-depresif bir adam,” demişti.
MILEY CYRUS (HANNAH MONTANA)
‘Hannah Montana’ serisinde Hannah Montana’yı canlandıran Miley Cyrus, bu Disney Channel karakteri ile kariyerinde yükselişe geçmişti. Ergenlik çağlarında bir yıldız haline gelen Cyrus, bu şovun gerçek dışı güzellik standartlarını savunduğunu ve kendisine bakış açısına zarar verdiğini söyledi. 2015’te verdiği bir röportajda, “İlk başladığımda 11 yaşındaydım ve ‘Sen bir pop yıldızısın! Bu yüzden sarışın olmalısın, uzun saçlı olmalısın ve her şeyin ışıltılı olmalı’ gibi bir düşünceye sahip oldum,” diyen Cyrus, “Ama aynı zamanda ben 16 yaşında peruk takan ve makyaj yapan bir kızı oynayan hassas bir küçük çocuktum. Olmadığım biri gibi görünmem gerekiyordu ve bu bende beden dismorfisine sebep oldu çünkü her gün ‘güzel’ gözükmem gerekiyordu. Şovun dışında kendime baktığım zaman ‘Bu kim?’ oluyordu,” diye ekledi.
JAMIE DORNAN (CHRISTIAN GREY-FIFTY SHADES OF GREY)
Gişelerde rekor hasılat yapan ‘Fifty Shades of Grey’ film serisinde Mr. Grey karakterini canlandıran Jamie Dornan, bu filmlerden pek mutlu değil. Karakteri ile gerçek hayatta asla anlaşamayacağını söyleyen Dornan, aynı zamanda birçok sahneden rahatsız olduğunu söyledi. “Bazı zamanlarda Dakota’nın üzerinde fazla kıyafet olmuyordu ve ona bir takım şeyler yapmam gerekiyordu. Ben bir kadına asla böyle davranmam,” diyen Dornan, Christian Grey karakterini oynamaktan keyif almamış!
DANIEL CRAIG (JAMES BOND)
‘James Bond’ film serisinde son yılların 007 ajanı olan Daniel Craig, bu rolünden bizim kadar etkilenmemiş! Tarihteki en başarılı ‘James Bond’ filmleri arasında olsa da Daniel Craig, bu karakterinden pek de memnun değil. “Şimdi oynayacak olsam bunun yerine cam kırarım veya bileklerimi keserim. Şu an olmaz. Asla. Şu an bununla işim bitti. Artık tamam. Yapmak istediğim tek şey bunu geride bırakmak,” diyerek Time Out dergisine konuşan Daniel Craig, ‘James Bond’ ile tamamen işinin bittiğini söylemişti ancak nasıl olduysa Craig’i yeni James Bond filminde de göreceğiz!
KATHERINE HEIGL (ALISON SCOTT-KNOCKED UP)
2008’de Vanity Fair dergisine bir röportaj veren Katherine Heigl, ‘Knocked Up’ filmindeki Alison karakterini oynamaktan hiç zevk almadığını söylemişti. “Film biraz cinsiyetçiydi. Kadınları kurnaz, mizahsız ve sinirli, erkekleri sevimli, şapşal, eğlenceyi seven insanlar olarak çiziyor. Karakterleri abartı ve bazı günler onu oynamakta zor zamanlar geçirdim. Neden kadınları böyle canlandırıyorsunuz? Zamanımın %98’i inanılmaz bir deneyimdi ama filmi sevmek benim için zordu,” diyen Heigl hem karakterini hem de filmin konusunu pek de beğenmemişe benziyor.
MARLON BRANDO (STANLEY KOWALSKI-A STREETCAR NAMED DESIRE)
‘A Streetcar Named Desire’ filmindeki Stanley Kowalski karakteri, Marlon Brando’nun en ikonik rollerinden biri olarak görülüyor. Ancak Brando’nun açıklamalarına göre bu karakter, film bittikten sonra bile Brando’nun kabusu olmuş. ‘Songs My Mother Taught Me’ adlı otobiyografisinde bile Stanley karakterine olan nefretini anlatan Brando, insanların kendisini bu karakter ile karşılaştırmalarını sevmediğini yazdı. Karakter ile asla benzemediğini yazan Brando, performansını tanıdığı farklı erkeklerden esas aldığını ekledi.
