Sağlıklı Çalışan Bir Vücut İçin Detox

Son yıllarda detoks terimini çok sık duymaya başladık.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 04 Ekim 2011
Sağlıklı Çalışan Bir Vücut İçin Detox
Detoks, vücudumuzun dahili olarak toksinlerden arındırılmasıdır. Toksinlerin bir kısmı vücudumuz tarafından üretilir, bir kısmı ise dışardan vücuda nüfuz eder. Vücudumuz düzenli günlük fonksiyonlarından biri olarak toksin üretimini gerçekleştirir. Sistemimiz düzgün çalışıyorsa üretilen toksinler vücuttan atılır. Ne yazık ki, çok az kişinin vücudu mükemmele yakın olarak çalışmaktadır.


Dengesiz beslenme, hareketsizlik, aşırı stres ve suni yaşam koşulları metabolizmamızı yavaşlatarak vücudumuzun olması gerektiği şekilde çalışmasını engeller. Normalde vücudumuz toksinleri nötralize eder ve sistemden atar. Ama toksin seviyesi yükseldikçe ve metabolizma yavaşladıkça vücut sistemini tamamen toksinlerden arındıramaz.





SAĞLIKLI ÇALIŞAN BİR VÜCUT İÇİN DETOX


Çeşitli detoks yöntemleri olmakla birlikte sıkça uygulanan bir yöntem detoks diyetleridir. Bu diyetler sayesinde vücudumuzu kısım kısım toksinlerden arındırabiliriz. Ancak bu uzun ve zorlu bir süreçtir ve bilinçli yapılması gerekir. Yanlış uygulanan diyetlerin sonunda ciddi rahatsızlıklar gözlemlenebilir. İnsan vücudu, hem harici (ekzojen) kaynaklar hem de dahili (endojen) kaynaklar tarafından toksik hale gelir ya da kirlenir. Toksisitenin en yaygın harici geçiş yolu, soluma (sigara içme, hava kirliliği, diş amalgam dolguları, dağınık binalar), beslenme (gıdalardaki kimyasal kalıntılar, sudaki kimyasallar, ilaçlar), enjeksiyon (aşılamalar, grip iğneleri, dövmeler), emilim (sentetik kumaşlardan kimyasallar, boyalar, plastikler, pestisitler ve çimenlerin üstüne sıkılan kimyasal gübreler) ve ışınlamadır (tıbbi x-ray'ler, nükleer enerji santralleri, bomba denemeleri, uranyum madeni artıkları, cep telefonları, bilgisayar ekranları, televizyonlar, mikrodalga fırınlar, güç şebekeleri, radyo ve uydu iletimleri).


Toksisitenin dahili kaynakları, fermantasyon, arıtma, sindirilmeyen gıdalar, dehidratasyon, dengesiz beslenme, toksik düşünceler ve duygulardır. Bu endojen toksisite, aynı zamanda dengesiz beslenmeye katkıda bulunan ve sinir sistemine, bağışıklık sistemine ve enzim sistemlerine zarar vermek yoluyla sindirimi inhibe eden ekzojen toksinlerin etkilerinden de kaynaklanabilir.


ABD'de ticari üretimde kullanılmakta olan 70.000 adet kimyasal bulunmaktadır. EPA (Environmental Protection Agency - Çevre Koruma Örgütü) bunların 65.000 tanesini, insan sağlığına kesinlikle tehlikeli değilse de potansiyel olarak sınıflandırmıştır. Her hafta ABD'de 6.000'den fazla yeni kimyasal denenmektedir. Üç yüz bin kimyasalın kasıtlı olarak gıda maddelerine ve 700'den fazlasının da içme suyuna eklendiği belirtilmiştir. Gıda işleme ve depolaması sırasında, 10.000'den fazla diğer bileşen, yaygın olarak kullanılan pek çok gıdanın ayrılmaz bir parçası haline gelebilmektedir. Kimyasal toksisitenin önemli semptomlarından birinin, vücutta semptomların tüm çeşitlerini teşvik eden, bağışıklık fonksiyonunda çökme olduğu görülmektedir.


Diğer bir önemli semptom da, sinir sistemine ve nervosizme verilen hasardır. “Kötü alışkanlıklarımızı değiştirir değiştirmez, iyi bir sağlık ve parlayan bir refah ile hemen ödüllendirilmiyoruz. Çevremizdeki kimyasalların en yoğun olduğu gıdalar ve ilaçlar, vücudun kendi toksinlerinden kurtulması yeteneğini büyük ölçüde değiştirmektedir. Sıklıkla, sağlığın iyileşmesi ve diyetin düzeltilmesi, tatsız semptomlara neden olur. Gerçekten sağlığı arayan insanlar, eski rahat diyet modellerini ve alışkanlıklarını, iyi bir sağlık ile ödüllendirilmek için feda etmeye karar vermelidirler. Diyetlerini düzelttikten sonra, bazen çok daha kötü hissettiklerini (geçici olarak) fark etmeleri uzun sürmez. “Gerçekten bunu çekmek zorunda mıyım?” yaygın bir şikayettir. Çektiklerine, detoksifikasyon adı verilir. Kötü sağlık ve hastalık ilerleyicidir; bir gecede ortaya çıkmaz. İyi sağlık ve refah da ilerleyicidir; haftalar, aylar hatta yıllar sürebilir.


~


TOKSİNLERİN ÇEŞİTLERİ


Cep Te­le­fon­la­rı:
Cep telefonu kullanan insanların sayısı, geçtiğimiz on yıl içinde önemli ölçüde artmıştır ve artmaya devam etmesi beklenmektedir. Cep Telefonu Telekomünikasyonları Endüstrisi Birliği (CTIA)'a göre, Amerika'da halen (2002) 110 milyondan fazla telsiz telefon kullanıcısı bulunmaktadır. Bu sayı, her gün yaklaşık 46,000 yeni abone oranı ile artmaktadır. Uzmanlar, 2005 yılı sonu itibariyle, dünya çapında 1,26 milyar telsiz telefon kullanıcısı olacağını tahmin ediyorlar. Finlandiya'daki bilim adamları tarafından yapılan bir çalışma, cep telefonu radyasyonunun, insan hücrelerinde, beyni etkileyebilecek değişikliklere neden olabileceğini saptamışlardır. Finlandiya'nın Radyasyon ve Nükleer Güvenlik Yetkilisinin bulgusuna göre, cep telefonlarından radyasyona maruz kalma, laboratuvarda üretilen insan hücrelerindeki yüzlerce proteindeki aktivitenin artmasıyla sonuçlanmıştır. Çalışmayla birlikte, Haziran 2002'de, bilimsel gazete Differentiation'da yayınlanan ilk bulgular, cep telefonlarının beynin zararlı maddelere karşı koruyucu kalkanını zayıflatıp zayıflatamayacağı yönünde yeni soruları artırmıştır. Çalışma, kan damarlarına yakın olan hücrelerdeki değişiklikler ve bu tarz değişmelere bağlı olarak kan dolaşımı ile beyne giren zararlı maddelere karşı potansiyel koruma olan kan-beyin bariyerinin işlevini zayıflatıp zayıflatamayacağı konusunda yoğunlaşmıştır.


Araştırmacılar, bir saat cep telefonu radyasyonuna maruz kalmanın, kültür edilmiş insan hücrelerinin büzülmesine sebep olduğunu da bulmuşlardır. Bu, normal olarak sadece bir hücre hasar gördüğü zaman meydana gelen bir bulgu ile başlamıştır. Bir insanda bu tarz değişiklikler, beyne kan dolaşımı yolu ile girebilecek zararlı maddelerden koruyan güvenlik mekanizmalarını hasara uğratabilir. Radyasyon ile uyarılmış hücrelerdeki değişiklikler, apoptozisin (hücre ölümü) normal sürecini engelleyebilir. Eğer ölüme “işaretli” hücreler ölmezse, tümörler oluşabilir. Çalışma bulmuştur ki, kan-beyin bariyerinin işlevi ile bağlantılı, hsp27 adı verilen bir protein, ışınlamaya bağlı olarak artan bir aktivite göstermiştir ve bu tarz bir aktivite olasılığına gelmek, kalkanı daha fazla geçirgen yapabilir. Artan protein aktivitesi, hücrelerin büzülmesine neden olabilir – fakat kan damarlarının değil sadece hücrelerin kendilerinin – ve sonrasında bu hücreler arasında, içlerinden moleküllerin geçebildiği küçük boşluklar meydana gelebilmektedir.





İlaç Toksinleri: Vücut toksinlerinin en büyük kaynaklarından biri, sözüm ona insanların hastalıklarla mücadele için aldığı reçeteli ilaçlardır. Tıbbi ilaçlar oldukça güçlüdür – vücudun doğal savunma sistemini alt etmeleri gerekmektedir. Bu tarz ilaçlar alındığında, ya vücuttan elimine edilmelidirler ya da daha sonraki eliminasyon için depolanmalıdırlar. İlaçlar kesildiği zaman, eski toksinler eliminasyon için kan dolaşımına girebilirler. Bu eski ilaçların sistemde dolaşması, uyarıcı olabilecek şaşırtıcı semptomlar üretebilir. İlaçlar vücudu terk ederken, onların tadını ağzınızda hissedebilirsiniz. Kullanılan her ilaç, yasal olsun ya da olmasın, vücutta izini bırakır. Vücut sağlığını geri kazanırken, ilaç artıkları, eliminasyon için kan dolaşımı içine konulurlar. ~


Alınmış olan eski ilaçlar, çok uzun yıllar sonra bile, yağlı doku ve organlar bırakarak kan dolaşımında yeniden belirebilir. Geçmiş ilaç kalıntılarının bir kombinasyonunun kan dolaşımına bir an önce girmesi yüzünden, beklenmedik semptomlar açığa çıkabilir. İlaç toksini eliminasyonu kendini, vücuttan deri aracılığıyla çıkarken bir dizi döküntü ile ifade edebilir. İlaç detoksifikasyonu, uzun bir süreç olabilir, ancak meyve suyu içimi, meyve ve yeşil yapraklı sebzelerce yüksek bir diyet ve acı yeşiller de yardımcı olacaktır.





Kafein ve Nikotin: Yoğun sigara ya da kahve içicileri, ilaçları geri çekilirken benzer semptomları yaşayabilirler. Sinirsel duyarlılık ve duygusal patlamalar, bu tarz ilaç bağımlılarının detoksifikasyonu sırasındaki yaygın semptomlardır. Nikotin ve kafein, sinir sitemine zarar verir ve vasküler sistemi bozar, bu yüzden baş ağrıları, sinirlilik, aşırı halsizlik ya da akli bulanıklık (gerçekle ilişkisini kaybetmiş hissi) beklenir. Bu tarz semptomlar, genellikle üç ila on gün içinde azalır.





Tuz ve Di­ğer Ba­ha­rat­lar: İş­len­miş tuz bir kez bı­ra­kıl­dı­ğın­da ve uy­gun bi­çi­mi kul­la­nıl­dı­ğın­da, vü­cut­ta­ki es­ki tuz ka­lın­tı­la­rı, de­ri ve böb­rek­ler yo­luy­la vü­cut­tan çı­kar. Ba­zen eli­mi­nas­yon öy­le yo­ğun­dur ki, ki­şi ağ­zın­da de­vam­lı tuz­lu bir tat his­se­de­bi­lir. Be­yaz ?e­ker: Diyetten şekeri çıkarmak, enerji seviyesi çiğ-gıdaya uyarlanana kadar kişinin biraz sinirli ve hiperaktif hissetmesine neden olur. Ruh hali değişiklikleri, yine de, şeker atılırkenki herhangi bir fiziksel semptomdan genellikle daha fazla fark edilebilir. Geliştirilmiş şeker bağımlıları, kan şeker seviyeleri kendisini düzeltirken, anlaşılmaz depresyon dönemleri hissedebilirler. Şeker seviyesinin kanda hızlıca yükselip alçalmasından kurtulma, çiğ gıdaca yüksek salatalar ve avokado ile takip edildiğinde daha kolaydır.



Ağır Metaller:
Vücuttaki ağır metal kalıntıları neredeyse herkesi zehirler. Kurşun, alüminyum, civa, bakır, kadmiyum ve arsenik vücudun tamamında birikir. Yoğun ağırlıkları nedeniyle, atılmaları zordur ve vücudu terk etmeleri rahatsızlıklara neden olabilir. Bu metaller çıkarken, baş ağrıları ve tüm vücutta genel ağrı hali ortaya çıkabilir. Bu metaller organları ve kemikleri terk ederken dişetleri zarar görebilir ve böbrekler ağrıyabilir. Ağır metal zehirlenmesinde kendinizi tamamen rahatsız hissedebilirsiniz ve bu, tüm çevresel toksinler ve insanların dişlerine konulan amalgam dolgulara bağlı olarak oldukça yaygındır. Bu metalleri atarken, eğer rahatsız vücut ağrılarına katlanabilir ve bunların vücudunuzdan sonsuza kadar gidiyor olduklarını fark ederseniz, bu durumu daha incelikle atlatabilirsiniz. Aşılar: Aşılar, insan için zehirli olan maddeler içerirler (örn. cıva, formaldehit, alüminyum, vb.) Aşı paketinin içeriği, halka açıklanması için bu ve kanunca gerekli olan diğer bilgileri içerir. Her ne kadar bu içerikler tüketiciler için üretilmişse de doktorlar hastaları için bunları kullanılır yapmaz. Aşılar gelişmektedir ve yabancı doku, hem insan hem de hayvansal kökenli değiştirilmiş genetik materyal içermektedir.





Klor/Su: İçme suyumuzdaki klor, hem damar sertleşmesi (ateroskleroz) hem de kanserde tümör gelişimini tetikleyen bir katalizör gibi davranır. İçme suyumuza klor eklenmesi, 1890'ların sonlarında başlamıştır ve 1920'lerde Amerika'da geniş bir kabul görmüştür. Joseph Price, M.D., 1960'larda, halen çoğunlukla görmezden gelinen, Koronerlerin Kolesterolü başlıklı büyüleyici bir kitap yazmıştır. Klor, Dr. Price'a göre, damar sertleşmesinin birincil ve esas sebebidir. “Hiçbir şey, damar sertleşmesinin kalp krizleri ve felçlerin çoğunun tartışılmaz temel sebebinin klor olduğunu reddedemez. İşlenmiş içme suyunun içerdiği klor.”





Çalışma Çevreleri: Kapalı mekan hastalıklarının ana sebebi, bakteriler, mantarlar, virüsler, toz maytları, böcek parçaları ile temas ve panel kumaşının iplikleri içinde biriken biyolojik kirlenmedir. Bizi dışarıda etkileyen kontaminantlar, kapalı çevremize taşınırlar. Sonuç, bu kontaminantların yapının sınırları dahilindeki “tuzak”larına bağlı olarak daha yüksek ve daha tehlikeli konsantrasyonlardır. Araçlardan, hava borularından ve bina egzozlarından gelen kirleticiler, hava yolumuz aracılığı ile taşınırlar. Mekanik havalandırma sistemleri, ofisinizin fiberleri kapsamında büyüyen mikroorganizmalar için beslenme zemini olarak hizmet ederler. Kirleticiler kendilerini çalışma ortamında fiberlere bağladıklarında, etkilenen alanın ayrışması belirgin biçimde artar. Fiberlerde hapsolmuş kokular, çalışanlar üzerinde rahatsızlığa ve strese neden olur. Sağlıksız bir çevrenin sonucu olarak ortaya çıkan baş ağrıları, göz rahatsızlığı, bitkinlik, alerjik reaksiyonlar, soğuk algınlığı ve gribin yayılması gibi, sağlık etkileri; kanser, kronik akciğer hastalıkları ve solunum hastalığı dahil olmak üzere ciddileşebilir. Sağlıklı bir çevreye sahip olarak yıllık hasta olunan günler azalabilir, genel moral düzelebilir ve üretkenlik artabilir. Her yıl, yüz binlerce kişi, kendi kapalı çevrelerinde mikroorganizmalara (bakteriler ve virüsler) maruz kalmaya bağlı olarak hastaneye yatmaktadır.


~


ORGAN TEMİZLENMESİ


Karaciğer: Siroz, normal karaciğer dokusunun tahrip olmasıdır. Karaciğer, daralmış ve fibröz doku ile dolu hale gelir. İşlevi zayıflar ve karaciğer boyunca kan akışı sınırlanır. Sonuç olarak, karaciğer nakli gerekebilir. Doğru şekilde çalışan bir karaciğer, kanı süzmek, safrayı salgılamak ve şekerleri glukajone dönüştürmek dahil olmak üzere vücut için pek çok önemli görevlere sahiptir. Karaciğer, detoksifikasyon ya da yabancı madde veya toksinlerden kurtulma konusunda vücudun en önemli organlarından biridir. Çalışmalar göstermiştir ki; metionin eksikliği, kendi içinde, karsinojen varlığı olmaksızın, karaciğer kanserine neden olabilir, ve aynı zamanda metionin eksikliği,bir ağır metalin toksik etki yaratmasına da izin verebilir.





Kolon: Kolon büyük bağırsağın bir parçasıdır. Küçük bağırsağın sonundan, rektuma kadar uzanır ve çeşitli parçalardan oluşur.Kolonun fonksiyonu, katı materyali anüse doğru hareket ettirmek ve küçük bağırsak boyunca geçen yoldan sonra kalan tuz ve suyu emmektir. Kolon, vücudunuzun kanalizasyonudur. Eğer temizlenmezse, kafadan ayağa kadar atıklar, dışarı çıkamaz. Bazı tahminlere göre, yaklaşık 70 milyon Amerikalı, bağırsak problemleri çekmektedir. İstatistikler, problemleri sadece bir tıp doktoruna danışmaya neden olacak kadar şiddetli olanları kapsamaktadır. Vücut dokuları, kolon çalışmadığı sürece atıkları elimine edemez. Vücut sistemleri bağlantılıdır. Kolon temizlendiğinde, vücut her yerden atıkları çekmeye başlar, çünkü bunu yapabilir. Kolondan atıklar sızabilir ve diğer organları kirletebilir. Diğer organlar, doğal yöntemlerle – sadece kısmi sonuçlar ile – tedavi edilebilirler, çünkü bu organlar, kolondan gelen zehirler tarafından tekrar en fekte olmaya ya da rahatsız edilmeye devam ederler. Etkilenen kolon, fekal (dışkıya ait) maddeler içeren, kolonun duvarındaki fıtıklar ya da cepler olan divertikülozisi meydana getirir. Eğer orada yeterince uzun kalırsa, vücudunuza sızar ve oto-intoksikasyon denilen duruma yol açar. Bu divertikül, kolonoskopi ile genellikle içten tespit edilemez, ancak dışında göremeyeceğiniz yerde tespit edilebilir. Bağırsak cepleri iltihap, kan ve fekal maddeleri yeniden kan dolaşımına sızdırır.


Vücut toksik olduğu zaman, hücreler kan dolaşımından besin maddelerini alamazlar çünkü hücreleri çevreleyen interstisyel (doku içi) sıvı, yavaş lenfatiklerden gelen atıkları tıkar. Bu dahili zehirlenme, aynı zamanda mental depresyon ve hastalıklı düşüncelere neden olur. Bu tehlikeli bir döngüdür – bir durum diğerini besler, tıpkı bir köpeğin kuyruğunu kovalaması gibi. Çoğu insan, kolonlarını temizletmek yerine, kokularını kapamak için tütsü, air wick (oda kokuları), koltukaltı deodorantları, ayak pudrası, gargara, diş macunu, nefes tazeleyiciler, parfümlü spreyler ve kolonyalar kullanırlar, çünkü etkilenmiş fekal madde ile doludurlar. Eğer kolon temizletilmezse, diğer organlar kendi atıklarını temizleyemezler. Eğer bir kişi bağırsaklarını temizletmezse, arterlerindeki rahatsızlığı giderse bile – vücuda tekrar geri dönecektir. Yeniden absorbe edeceklerdir. Kolonu temizlemedikleri sürece, güçlü sağlıklarını asla yeniden elde edemezler.





Böbrekler: Böbreğin temel görevi, ekstra hücresel niceliğin hacmini ve kompozisyonunu korumaktır. Bu, değişen bir dış çevreye ve değişen girdiye rağmen yapılmalıdır. Bu görevin bir parçası – fakat sadece bir parçası – hücrelerin daha fazla parçalayamadığı metabolizma ürünü atıklarını vücuttan uzaklaştırmaktır. Yani böbreğin temel fonksiyonu, boşaltım değil düzenlemedir. Dörtte üçümüz su olmasına rağmen, kuru bir arazide hareket edebilir, yaşayabiliriz ve hayatta kalırız; hücrelerimiz, yaşam destek sistemimizin önemli bir parçası olan böbreklerce şiddetli bir kesinlik ile korunan içeriğe ekstra hücresel sıvının okyanusunda gizlenirler. Çöllerde dolaşabilir ve hayatta kalabiliriz ya da altılı bir bira paketini içebilir, tıka basa doyabiliriz. Ekstra hücresel çorba, sabit bir kompozisyonun kalıntısıdır ve bu yüzden hücrelerin kendi kompozisyonları sabittir. ~


Böb­rek, in­tra­sel­lü­ler su­yun kon­tro­lün­de da­ha az pa­ya sa­hip­tir, eğer böb­rek­ler iş­le­ri­ni ge­rek­ti­ği gi­bi yap­maz­lar­sa eks­tra hüc­re­sel sı­vı­dan ne­ye ih­ti­ya­cı var­sa ya da ne­ye ih­ti­ya­cı yok­sa ayırır ya da dı­şa­rı atar. Böb­rek, ne­ye ih­ti­ya­cı­mız var­sa onu mu­ha­fa­za eder, fa­kat da­ha­sı, bi­ze faz­la­lı­ğın öz­gür­lü­ğü­nü ve­rir. Ya­ni, pek çok ih­ti­ya­cı­mız­dan – su ve tuz me­se­la – ih­ti­ya­cı­mız ola­nın­dan faz­la­sı­nı al­ma­mı­za izin ve­rir ve tam ola­rak ge­rek­me­yen ka­da­rı­nı dı­şa­rı atar. Bu önem­li­dir, çün­kü ne ata­la­rı­mız ne de biz, ne hay­van ne de in­san, ye­di­ği­miz yi­ye­cek­le­rin ni­te­li­ği­ni bi­li­riz ve her şe­yin ye­ter­li­li­ği­ni sağ­la­ma­nın tek yo­lu, hiç ol­maz­sa ba­zı­la­rın­dan faz­la­sıy­la ye­mek­tir. Diyetlerdeki, egzersiz ya da alınan gıda miktarı değişikliklerine rağmen, sonuçlar sabit kalmaktadır. Eğer böbrekler aniden bozulursa, birikmiş metabolik atık ürünlerinin kalbe toksik olup durmasını sağlaması yüzünden birkaç gün içinde ölüm meydana gelir. Daha ilginci, böbreğin yavaş yıkıma ya da disfonksiyona adapte olduğu yoldur, böylece tüm böbrek fonksiyonunun %5 kadar az bir kısmı ile hayatta kalabilir.





Alternatif Detoks


Platinum Detox SPA seansı, bedensel yaşam enerjisi olan Bio-enerji'yi temizlemek, dengelemek ve geliştirmek için uygulanan ayak banyo terapisidir. Bu enerji, vücudumuzda depolanan ve hücrelerimizce kullanılan elektro-manyetik kuvvettir. Çin tıbbı bu enerjiyi “chi” diye adlandırmıştır. Kompleks enerji alanları, vücudun enerji alanına nüfuz eder ve oksijen seviyelerini geliştirerek enerji alanını yeniden düzenler. Ayak banyosu sıkça fiziksel ve ruhsal enerji seviyelerini, canlılığı ve direnci yükseltmek için uygulanırken, aynı zamanda vücudu toksinlerden, kimyasallardan, radyasyon, kirlilik, sentetikler ve cilt katmanlarında bulunan, vücudun toksin atmasını engelleyen diğer yabancı maddelerden arındırır. Bunun sonucunda metabolizma hızlanır, vücut daha az su tutar, enfeksiyon riski azalır, hafıza güçlenir, idrar kontrolü kolaylaşır, pH dengelenir, bağışıklık sistemi güçlenir, başağrısı, romatizma ağrılarını hafifletir, zayıflamaya yardımcı olur. Refleksoloji'ye göre, her ayak aslında vücudun toksinlerden arındırılma işleminde görev alan bir kanaldır, iletim hattıdır. Ayağınızın tabanı, 60'dan fazla refleksoloji noktası içerir, bu da vücudunuzda enerjik olarak oldukça aktif bir yer olduğu anlamına gelir. Detox SPA seansları, ayaklarınızın tabanı aracılığı ile toksinleri çıkararak vücudunuzun detoksifiye olmasına yardım eder. Ayak tabanının merkezi ön bölgesi, böbreklere ve karaciğer karşılık gelir.


Ayak banyosu sırasında, su elektrik akımı ve manyetik alan ile karşılaştığında arındırılma işleminin başladığı gözlemlenir. Bu arındırma işlemi, hücrelerin sağlıklı duruma dönmeleri ve yıllarca hücrelerde biriken atıkların vücuttan atılması için gerekli olan doğru frekansla sonuçlanır. Bu iyileştirici detoks işlemi ayrıca diğer terapilerin etkisini artırır. Platinum Detox herkese uygulanabilir mi? Hayır! Kalp pili ile kalp atışlarının düzenlenmesine yarayan bir cihaz ya da ilaç kullanan kimseler, organ naklameliyatı olmuş kimseler, ruhsal bozukluğu ya da nöbetleri olan kimseler, diyabet hastaları, sara hastaları, hamile veya çocuk emziren kadınlar, kan basıncı sorunu olan kimseler, açık yarası olan kimseler, hekim kontrolü altında olanlar, yakın zamanda bir operasyon geçirmiş kimseler Platinium Detox'tan yararlanamazlar.

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.