Cilt kuruluğuna son

Cilt kuruluğundan şikayet edenlere öneriler.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 11 Ekim 2011
Cilt kuruluğuna son
Cilt kuruluğu birçok insanı rahatsız eden ve özellikle kış aylarında sıkça görülen bir durum. Kış mevsiminde havadaki nem kaybı, kalorifer sistemlerinin havadaki suyu/nemi azaltması ve de soğuklar dolayısıyla terlemedeki azalma cilt kurumasını artıran nedenler arasında yer alıyor. Bu tip sıkıntılarla karşılaşanlar için Memorial Hastanesi ve Etiler Memorial Polikliniği Dermatoloji Bölümü'nden Uz. Dr. Zerrin Baysal, cilt kuruluğu için pratik önerileri şöyle anlattı.





ELLE: Cilt kuruluğu neden oluşur? Niye özellikle kış aylarında cildimizle ilgili daha çok sıkıntı yaşarız?
Uz. Dr. Zerrin Baysal:
Cilt kuruluğu özellikle kış aylarında kadın erkek pek çok insanın rahatsız olduğu ve görülme sıklığı fazla olan bir durumdur. Latince “kserozis” denilen bu tabloda deride kalınlaşma, pullanma ve kaşıntı görülür. Kış döneminde görülme sıklığının artması ya da daha şiddetli olması havadaki nem kaybına, kalorifer sisteminin havadaki su ve nemi azaltmasına ve de soğuk hava dolayısıyla terlemedeki azalmaya bağlıdır. Yaz döneminde derinin terlemesi deriyi nemlendirir. Ter bezlerinin çalışması yağ bezlerinin çalışmasıyla paralellik gösterir. Bu yüzden terlerken aynı zamanda yağ bezleri de yağ üretimi yaparak deri üzerinde yağ tabakası oluşturur. Bu da derinin nemlenmesine katkıda bulunur. Oysa kış dönemi ya da soğuk havada terleyemeyiz, dolayısıyla yağ bezlerinin aktif olarak çalışması da azalmıştır. Bu da normal nemlenme mekanizmasını çalıştıramaz. Kuruluk için önlem alınmazsa deri nemlenemez.





ELLE: Kuruluk problemi özellikle bazı bölgeleri daha çok mu rahatsız ediyor?
Uz. Dr. Z.B.:
Cilt kuruluğu vücudun tüm bölgelerini ilgilendirebilir ama daha çok uzuvlarda yani kollarda ve bacaklarda görülür. Ön kol ve alt bacakta daha şiddetlidir. Beyaz pullanma, sert ve kalın deri görünümü tipiktir. Birçok kişi doktora gitmeden bu kuruluğun tanısını kendileri koyabilir. Fakat bir grup hastada görüntüsel farklılık gelişmese bile dermatolog muayenesinde tespit edilir. Bu hastalar doktora çoğunlukla kaşıntı şikayeti ile gelirler. Kaşıntıya neden olabilecek hiçbir faktör yoktur ve sadece derileri kurudur. Kaşıntı şikayeti ile gelen bu hastaların birçoğu sadece cilt kuruluğunun tedavisi yapılarak iyileşir.





ELLE: Bu durumda çok sıcak su ile banyo yapmanın sakıncalı olduğunu biliyorum. Doğru mu?
Uz. Dr. Z.B.:
Cilt kuruluğunun özellikle kırk yaş üstünde görülme sıklığı fazladır. Ayrıca kadınlarda daha sık görülür. Sık banyo yapanlarda ve banyoda sıcak su kullananlarda yine görülme sıklığı artar. Spor yapmayanlarda, hareketli olmayanlarda ve bol su içmeyenlerde sık karşılaşılan bir sorundur. Özellikle sebze, meyve ve omega asitlerini içeren gıdaları tüketmeyenlerde deri kuruluğu artar.





ELLE: Kışın cilt kuruluğu önlenmezse egzamaların oluşumu kolaylaşır denir? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Uz. Dr. Z.B.:
Egzamalı deri kaşınır, kaşınma sonrası deride kalınlaşmalar oluşur, kaşınırken tırnaklar yoluyla yırtıklar gelişir ve enfeksiyon için kapı açılmış olur. Tüm bunların sonucunda gelişen tabloların çoğu iz bırakarak iyileşir. Düşünülenin aksine cilt kuruluğu mutlaka önlem alınması gereken bir durumdur.





ELLE: Egzamayı gözlemlemek veya kendi kendimize teşhis etmemiz mümkün mü?
Uz. Dr. Z.B.:
Pretibial bölge dediğimiz alt bacak önyüzünde gelişen egzamalı deri sinirsel egzama halini aldığında durum kronik bir seyir izler. Sinirsel egzamadan kasıt şudur: Herhangi bir gerginlik durumu, üzüntü, sıkıntı, stres, endişe, korku gibi psikolojik durumu etkileyen faktörler derinin kuru olduğu bölgede kaşıntı isteğini artırır. Kaşınan bu bölgeler kaşındıkça kızarık, kabuklu, yırtılan yaralar halini alır. Bu tablo artık bir hastalıktır. Kuru deriye alınacak basit önlemler bu tablonun giderilmesine yetmez. Kortizonlu kremler, ağızdan alınacak kaşıntı giderici haplar, hatta sistemik kortizon tedavisine bile ihtiyaç duyulacak bir tablodur.


~


ELLE: Bu durumda ne yapılabilir?

Uz. Dr. Z.B.:
Kış yaklaşırken mutlaka cilt muayenesi yapılmalı ve uygun cilt bakımı planlanmalıdır. Bu bakımlar hiçbir zaman zahmetli değildir. Kişinin kendi kendine evde yapabileceği bakımlardır. Önemli tek faktör uygun ürün kullanımıdır. Uygun üründen kasıt en pahalı olanıdır kanısı çok yaygındır. Fakat bu doğru değildir. Çok ucuz, uygulanması kolay, kokusu cazip bir çok ürün mevcuttur ve bu ürünler sorunu çok kolay bir şekilde giderir. Ayrıca sıcak su ile banyo yapılmamalıdır. Özellikle her gün yıkanma alışkanlığı olan kişilerin yıkanma sıklıklarını azaltmaları gerekir. Sık yıkanmak deri üzerindeki yağ tabakasını yok ederek, suyun su çekmesi özelliği ile deri hücreleri arasından su kaybına neden olarak kuruluğa katkıda bulunur. Yıkanırken kullanılan ürünlerin mutlaka doğru ürünler olmasına dikkat edilmelidir. Kurutmayan sabunlar, şampuanlar kullanılmalı, bunun için de ürünlerin gliserin, lanolin ve buna benzeyen yağ içerikli olanları seçilmelidir. Yıkandıktan sonra cilt çok kurulanmamalı ve hafif nemliyken cilt tipi için uygun olan nemlendiriciler uygulanmalıdır. Bir çok kişinin cilt kuruluğu sadece banyo sonrası nemlendiricilerin kullanılmasıyla giderilir. Bu da çok kolay uygulanarak sorunu ortadan kaldıracak bir yöntemdir.





ELLE: Beslenme veya bulunduğumuz ortamla ilgili neler yapabiliriz?
Uz. Dr. Z.B.:
Ortamı nemlendirmek de cilt kuruluğunu azaltmaya katkıda bulunur. Kalorifer peteklerine konulan su kapları ya da ıslak havlular, buhar aletleri gibi önlemler kolayca uygulanabilir. Ortamın nemli olması, derinin su kaybetmesini engellediği için önemlidir. Bol su içmenin mutlaka yararı vardır ama bu konuda bilinmesi gereken şudur ki, aslında birçok kişinin düşündüğü “az su içiyorum o yüzden cildim kuru” fikri de yanlıştır. Yine de su içmenin deri hücrelerindeki ve de hücreler arasındaki suyu korumada önemleri fazladır. Cilt kuruluğunu önlediği düşünülen bazı gıdaların (fındık, fıstık, ceviz, kuru üzüm, balık, havuç, ıspanak...) fazla tüketilmesi yine kuruluğu önlemede yardımcı olur.





ELLE: Anladığım kadarıyla nemlendiricilere bu aşamada büyük görev düşüyor.
Uz. Dr. Z.B.:
Evet, cilt kuruluğunu önlemede en önemli silah nemlendiriciler... Özellikle lanolin, gliserin, üre, pantetol gibi güçlü nemlendiricilerin kullanılması her zaman gerekir. Günde bir kez çoğunlukla yeterlidir. Ama el gibi deri kuruluğunun fazla olduğu bölgelerde iki-üç kez sürülebilir. Yapılan çalışmaların çoğu güçlü nemlendirici özelliği olan ürünlerin kullanılmasının deri yaşlanmasını azalttığı, kırışıklıkların görünümünü düzelttiği, renk değişikliklerini önlediği saptamıştır.





ELLE: Tabii bir de doğru ürünü kullanma konusu var.
Uz. Dr. Z.B.:
Uygun yaş grubuna yönelik uygun ürünü kullanmak da çok önemli. Genç bir kişinin kullanacağı bir ürün ile yaşlı bir kişinin kullanacağı ürün tabii ki aynı değil. Aynı olması da beklenemez. Bu farklılığı yaratan faktör yaşlı derilerdeki su kaybının fazla olması, özellikle derinin yağlanmasındaki hormonal faktörlerin miktarının azalmasıdır. Sadece yaş faktörü kullanılacak ürünün seçimini engellemez. Aynı zamanda deri rengi, deri kalınlığı, derinin seboreik olup olmadığı, akneye yatkınlık gibi faktörler nemlendirici seçiminde önemlidir.





ELLE: Son olarak söylemek istediğiniz birşey var mı?
Uz. Dr. Z.B.:
Evet, bir konuya çok dikkat çekmek istiyorum. Uygun nemlendirici o nemlendiriciye uygun ciltte faydalıdır. Aksi takdirde sorunlar artar. Deri nemlenemediği gibi, nemlendiriciye bağlı alerjik reaksiyonlar gelişir. Tablo kozmetik boyuttan hastalık boyutuna ulaşır. Tüm bunların yaşanmaması için uzman görüşü çok önemlidir. Parlayan, nemli, pürüzsüz ciltler için tek yapılması gereken günde 3-5 dakikamızı cildimize ayırmaktır.

ETİKETLER
SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.