ÜNLÜ MAKYAJ ARTİSTİ ANLATIYOR

Bobbi Brown Makyaj Artisti Eduardo Ferreira ile çok özel bir röportaj…

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 26 Şubat 2014
ÜNLÜ MAKYAJ ARTİSTİ ANLATIYOR






EBRU KILIÇOĞLU





Bugün, tam da şu sıralarda, Nişantaşı'nda bizlere hitap eden bir mağaza açılıyor. Ünlü makyaj markası Bobbi Brown'un yeni şubesi... Dünyaca ünlü makyaj artisi Eduardo Ferreira'nın da katıldığı bu özel açılıştan önce, Eduardo'ya sorduk... ‘Eduardo Ferreira kimdir ve ayrıca nedir Bobbi Brown'u bu kadar özel yapan?'...





Aydınlık, modern ve girer girmez sizi sıcacık saran bir mağaza. Sanki bir mağazaya değil de arkadaşınızın evine gelmişsiniz gibi. Harika bir avize, ‘Nereden aldın?' diye sormaya teşvik eden tahta bir tabure, pembe çiçekler ve bir kavanoz dolusu yeşil elma... Mermer masaların üzerine yerleştirilmiş makyaj malzemeleri olmasa, ‘Eee nasılsınız bakalım görmeyeli' diye soracaksınız Bobbi Brown mağazası ekibine... Bu his bize ait değil. Mağaza tamamen Bobbi Brown'un sevdiği hatta evinde olan parçalarla, onun evine gelmişsiniz hissi yaratacak şekilde dekore edilmiş. 1991 yılında ‘sade makyaj' gibi iddialı ve o dönemin anlayışına tamamen zıt bir motto ile ortaya çıkan ve diplomasını aldıktan sonra New York'a gidip orada markayı sıfırdan yaratan güçlü bir kadının gölgesi var burada... Herşeyi ellemek, denemek istiyorsunuz. Üstelik ense kökünüze yapışıp ‘Buyurun ne vardı sizin?' diye rahatsız eden bir eleman da yok arkanızda. Haa böyle dediğimiz için ilgisiz bir kadrodan bahsettiğimizi sanmayın. Bilakis son derece iyi eğitilmiş ve bildiklerini size de öğretmek üzere son derece istekli bir ekip var içeride...





Velhasıl, makyaj sever bir ELLE kızıysanız eğer, Nişantaşı'nda Teşvikiye Caddesi No:8'de açılan yeni Bobbi Brown mağazasına bir uğrayın bu deneyimi siz de yaşayın deriz. Biz de bu arada size hem markanın arkasındaki güçlü kadını hem de onun son derece ilginç Makyaj Artisti Eduardo Ferreira'yı tanıtmak istiyoruz...~

KİMDİR BU EDUARDO?
Makyaja meraklıysanız, onunla yolunuz kesişmiştir mutlaka... Eduardo enerjisi ve karizmasıyla odayı hemen dolduran bir insan. O karizmaya eşlik eden son derece etkileyici bir de öyküsü var. Portekizli... ‘Benim iki hayatım oldu' diye anlatıyor onu dünyanın en başarılı makyaj artistlerinden biri haline getiren öyküsünü... Hayatının ‘birinci sezonunda' o bir finansçı! Bankacılık sektöründe çalışıyor. Zeki ve başarılı bir öğrenci olması onu bu noktaya getirmiş. O da kendini akıntıya bırakmış öylece. Sıkılyor ama çok sorgulamadan devam eden ve 10 sene süren bu hayatı ona öyle bir sürpriz yapıyor ki, hayatının birinci sezonu kapanıp, ikinci sezonu açılıyor! Zira Eduardo çok büyük bir trafik kazası geçiriyor.





‘Ölmem gerekiyordu!' diye açıklıyor kazanın ciddiyetini ve ekliyor ‘Ama ölmedim!' Siz ahlanıp vahlanmaya yeltendiğinizde durduruyor sizi gülerek: ‘O kaza aslında hayatımdaki en iyi andı. Çünkü o zaman durdum ve düşündüm. Şimdi buradayım ama ya olmasaydım? Hayatımı sevmediğim şeyler yaparak geçirmek zorunda kalacaktım!' Böylece hayatını sıfırdan kuruyor. Tabii arada kazadan yüzünde kalan izleri silmek için geçirdiği ameliyatlar için verdiği 2 senelik es'i saymazsak... ‘Yüzüm hazır olduktan sonra ben de yeniden başlamaya hazırdım' diyor. Bir süre ‘deli' muamelesi görmesine rağmen tam 36 yaşında ‘ben bir makyaj sanatçısı olacağım' diyor...


‘Vazgeçmedim. Yapmak istiyordum ve denemeye karar verdim. Bunu yapabileceğimi düşünüyordum. Çünkü renklere ilgim vardı. Resim çizmek hobimdi. Artık çizmiyorum gerçi. Diğer taraftan da insanların egolarıyla nasıl çalışabilirim diye merak ediyordum. İnsanları nasıl daha mutlu kılabilirim? Böylece Portekiz'de free lance olarak çalışmaya başladım...' Makyaj zor bir konu... Ama o resim konusundaki yeteneğini bu alana aktarıyor. Bir beklentisi yok. Ama çok çalışıyor. Bir de karar alıyor. Bu onun başarısı olacak! Bir takım insanlar tanıdığı için iltimas geçilsin istemiyor. Onun adı yavaş yavaş duyulurken, yolları Bobbi Brown ile kesişiyor. Bundan sonrasını bizim sorularımız onun cevaplarıyla öğrenmeye ne dersiniz?





ELLE: Peki makyaj konusunda kendinizi nasıl eğittiniz?
Eduardo:
‘Fark ettim ki çok yetenekliydim bu konuda. Ne olacağını bilmiyordum. Yapabileceğimi düşünüyordum. Ve kendime bunu deneyeceğim dedim. Ama sadece bir takım insanlar tanıdığım için ilerlemeye çalışmayacaktım! Çünkü bizim sektörlerimizde işler biraz da böyle yürüyor sonuçta. Bobbi'yi de bu yüzden çok seviyorum. Diplomasını alıp New York'a gitmiş sonuçta ve kimseyi tanımıyorumuş. Ve free lance olarak çalışmış, tıpkı benim yaptığım gibi başlangıçta... Ve bugün olduğu noktaya da çalışarak gelmeyi başarmış... Böylece herşey çok hızlı gelişti. Ben başladığımda yaşım 36'ydı. Geç bir başlangıç. Gerçekten zordu. Şaşırtıcı ama eğlenceli.~

ELLE: Bobbi Brown ile nasıl tanıştınız?



Eduardo:
Önce onu ilk fark ettiğim anı anlatayım... Televizyon seyrediyordum. Tabii ki Bobbi'yi duymuştum. Ama onu asla görmemiştim. Televizyonda konu New York moda haftasıydı. Sahne arkasında Bobbi ile röportaj yapılıyordu. Editör, ‘Trendler hakkında ne düşünüyorsunuz?' diye sordu. Ondan ‘Trendler şöyle böyle' diye anlatmasını beklerken eminim çok hayal kırıklığına uğradı. Çünkü Bobbi birden bire ‘Trendleri umursamıyorum' dedi. İşte o zaman ‘Bu beraber çalışmak istediğim kadın' diye düşündüm.





ELLE: Trendleri umursamıyor musunuz gerçekten?
Eduardo:
Trendler tabii ki bir yön veriyor. Ama makyaj konusunda onları ben de umursamıyorum. Çünkü trend sana yakışabilir yakışmayabilir. Bu nedenle trendleri gerçeğe dönüştürmek zorundasın. Kendi stilini bulmalısın. Bu noktada tesadüfen değil bilerek onunla çalışmaya başladığımı söyleyebilirim ve gerçekten büyük bir deneyim oldu. Bunu özellikle söylemek istiyorum çünkü günümüzde herşey kişinin bireyselliğinin karşısında çalışıyor. Trendler dikte ediliyor, güzellik ‘yapmak zorundasın, olmak zorundasın' gibi bir şeye dönüştü. Güzellik keyif alınan bir olgu olmalı. Ve keyif alınan bir konuda baskı olmaz! Hiçbir şey olmak zorunda değilsin. Sadece iyi hissetmelisin.





ELLE: Bobbi Brown markası için çalışmanız nasıl oldu?
Eduardo:
O zamana kadar zaten makyaj konusunda çalışmaya devam ediyordum. Sonrasında Bobbi Portekiz'de bir şube açmaya karar verdi. Ben de davetliydim. Bobbi ile tanıştım ve hemen kuvvetli bir bağ oluştu. Yeni bir marka, yeni bir başlangıç oldu benim için. Üzerine bir de benim tedavi edilemez kusurum eklendi: Konuşmak! Bu konuda iyi olunca, röportajlar, konuşmalar ve ardından TV programı geldi peşpeşe... O günden bu güne, ki 11 yıl oldu ve bir 11 yıl daha olacak diye düşünüyorum, Bobbi ile beraberim!~

Makyaj hem rekabetin zor olduğu hem de artık keşiflerin fazla olmadığı bir alan. Sizin vaadiniz ne? Hem Eduardo hem de Bobbi Brown markası olarak sizi ayrıcalıklı kılan özellik ne?
Bobbi Brown ekibine eğitim verirken hep bunun altını çiziyorum açıkçası: Ruj sonuçta rujdur... Biraz pahalı ya da çok ucuz, pek sofistike veya çok şık.... Ama sonuçta bir ruj! Farka gelince... En büyük fark Bobbi. Farkı yaratan o. Çok kuvvetli bir vizyonu var. Düşünün, markayı 1991'de kurdu. 1980'lerin hemen ardından. Üstelik ortaya ‘doğal makyaj' fikrini attı. Herkes abartılı olmanın peşinden giderken o doğal olma mottosuyla çıktı ortaya. O zaman çok şaşırtıcı geldi herkese... Ama şimdi bugünkü başarısına bakın!


Bobbi her konuyla ilgileniyor. Her noktayla. Mağazada gördüğünüz herşeye hakim. Çünkü markasının amacı oradaki herşeyin kendi filozofisine uyması. Onun filozofisiyse son derece basit: Kimseniz o olun! Biz de ekibimizi bu mantıkla eğitiyoruz... Biz sanatçılarız iyi ve kötü yönlerimizle... Kötü tarafımız yüksek egolarımız... Bunu seviyorum, bunu beğeniyorum diyoruz. Bir makyaj sanatçısı da tıpkı bir kuaför gibi, müşterisine kendi beğendiğini uygulamaya çalışıyor. Oysa ki bu yanlış! Oysa ki biz o kişinin kendi stilini bulabiliyorsak, kendi özelliklerini öne çıkartabiliyorsak başarılıyız. Bu da Bobbi Brown ve benim diğerlerinden farkımız. Evet iyi bir sanatçı olmalısın . Ama aynı zamanda yaptığın makyaj konusunda esnek olup karşındakinin ihtiyacını karşılayabilmelisin.


Bir diğer farkmız da şu: Biz sadece makyaj satmıyoruz. Aynı zamanda makyajı öğretiyoruz. Bu nedenle makyaj dersi programımız var. Müşterilerimiz göz, temel, dudak makyajını öğreniyorlar. Gece makyajını. Tıpkı bir okul gibi...





ELLE: Açıkçası bu da bir merak konusu! Bir ürün satın aldığımızda mağazada pek mutlu olup eve geliyoruz. Sonra evde onları nasıl kullanacağımızı bilmez bir halde, acaba mağazadaki farklı mıydı diye kalakalıyoruz...


Eduardo: Evet bir kabusa dönüyor. Neden buna para harcadım diye düşünüyorsun. Bunu aşmak için en ideali, -ideal diyorum çünkü asla gerçekleşmeyeceğini biliyorum- ama rastgele satın almaktan vazgeçmek en doğrusu... Bence bir kadın herkes gibi olmaya çalışmamalı. Ben ekibime de bu yönde tavsiye veriyorum. Burada iletişim şart. Benim tavsiyem, kadınların ‘kendi uzmanını' bulmaları... Makyaj artisti de tıpkı kuaförünüz gibi olmalı. Aynı mantalite... Sizi tanıyan, zevklerinizi bilen, size ‘tahammül eden' o kişiyi bulun. Ona güvenin. Bu sektörde problem bu. Bir çok kadın öylesine girdiği bir makyaj mağazasından hiç tanımadığı birinin tavsiyeleriyle ürün alabiliyor. Oysa ki bunu saçı için asla yapmıyor! Kadınların yüzde 90'ını kuaförlerine sadık. Neden diye sorarsanız, kuaförüm beni tanıyor, ne istediğimi biliyor, rengini biliyor diyorlar. İşte aynı şekilde makyajda da kendi uzmanınızı bulmalısınız. Onu bulduğunuzda da anlayacaksınız ki satın alıp kullanmadığınız ürünlerle dolu o çekmece yavaş yavaş boşalacak!~

ELLE: Peki makyajı öğretiyoruzdan kastınız nedir? Bu eğitimi nasıl sağlıyorsunuz?
Eduardo:
Bununla ilgili bir mönümüz var. Tabii ki bir mağazamıza gidip full makyaj yaptırabilirsiniz. Bu ayrı bir konu. Bunun belli bir fiyatı var. Yine onu da öğretiyoruz... Ancak klasik makyaj, buğulu makyaj, makyaj bazını yapmak... Bir ürün satın aldığınızda bunu ücretsiz öğretiyoruz. Ayrıca bir de ek hizmetimiz var. Üç gün sonra sizi arıyoruz. Soruyoruz, denediniz mi, beğendiniz mi, nasıl hissediyorsunuz. Bu duygusal bağ gelişiyor. Bunun için çalışıyoruz.





 Burada bir parantez açalım: Bobbi Brown mağazasının üst katında bir eğitim odası var. Arkadaşlarınızla grup olarak gidip bir uzmandan eğitim alabiliyorsunuz. Herkesin kendine ait bir aynası ve çalışma alanı var. Burada uzman bir modele uygularken, herkes ona bakarak aynı uygulamayı kendi üzerinde deniyor. Daha sonra makyaj artisti burada yapılan yanlışları düzeltiyor. Böylece eğitim almak istediğiniz makyaj konusunda ustalaşıyorsunuz!





ELLE: Son bir soru... Bazı sabahlar kötü başlar! Yüzünüzü görmek istemezsiniz... Böyle zamanlarda bir kadın için en etkili makyaj ipucunuz nedir?
Eduardo:
Öncelikle kendinize o kadar kötü davranmayın! Bunun dışında en etkili sır kapatıcı... Göz altı ve çevresine biraz kapatıcı sürün. Sadece biraz pudra, allık ve maskara ile rötuşlayın derim.





Telefon: 0212 234 32 40

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.