Suyun Sonsuz
Global ısınmanın yansıması olarak, su en değerli kaynak haline geldi.
ELLE ONLINE 04 Ekim 2011ekonomik hem de insani boyutlardaki tehlikelenin farkında oldukları için öncelikli olarak bu nadide yaşam kaynağının
korunmasını hedefliyorlar. Su, kozmetik dünyasında da aynı derecede önceliğe sahip. Çünkü cilt için yaşamsal ve nem
zamanın yarattığı hasarlara karşı en etkili önlem.
SUYUN ÖZÜ: DÜNYA
Dünya üzerinde bulunan suyun çoğunluğu tuzlu sudan oluşuyor. Varlığımız için gerekli olan tatlı su ise gezegenimizin kaynaklarının yalnızca %3'ünü oluşturuyor. Farklı kıtalarda, düzensiz olarak dağılmış durumda ve yaklaşık %2.5'i
kutuplardaki buzullarda saklı. Sadece %0.5'i yer altında, nehir ve göllerde akıyor. 1900'den bu yana tüketim dokuz kat
artmış durumda ve her yıl %2-3 arasında bu oran büyüyor. Denklem son derece basit, bir o kadar da trajik.
SU TAŞIYICI VÜCUT
Dokuz ayımızı, amniyotik sıvıyla sarmalanmış olarak bir su evresinde geçiriyoruz. Su vücudumuzun %71'ini oluşturuyor. Hidrojen ve oksijen moleküllerinin dahil olmadığı, tek bir kalp atışımız ya da tek bir nefesimiz dahi yok. Organlarımızın çoğu sudan oluşuyor: Kanın %83'ü, kemiklerin %22'si, kasların %76'sı ve beynin %75'i sudan ibaret. Tümüyle “suya
bağımlı” varlıklarız biz! Su, tıpkı vadilerden akar gibi, dokulara nem verir, hücre üretimini sağlayarak vücudu canlandırır, bir organdan diğerine bilgi iletimi için elektrik akımını yönetir ve tüm toksinlerin atılmasını sağlar. Dinamiktir, yorulmak bilmez ve vücudun heryerinde hiç durmadan dolanır. Yani diyebiliriz ki, biz baştan aşağı tümüyle sıvıdan ibaretiz!
İnsanoğlu ne büyük bir paradokstur: Üç günden fazla susuz yaşayamaz.
Susadınız mı? Vücudumuzdaki suyun %2'sini kaybettiğimiz zaman susarız. Bu demektir ki, susadığımızı hissetmeyi
beklemeden içmeliyiz! Her gün vücut iki litre su kaybeder. Terle (0,5 litre), nefesle (0,5 litre) ve dışkıyla (1 litre). Bizim bu açığı kapatmak için her gün düzenli olarak beslenmemiz gerekir. Özellikle de spor yaparken, sıcak havalarda ve yaşımız ilerledikçe. 2 m2'lik cildimiz vücudumuzdaki suyun %20'sini içinde barındırır ki, bunun %80'i dermistedir. Cildin esnekliği, yumuşaklığı ve zindeliği tümüyle suya bağımlıdır, su cildin doğal gençliğini korur. Yüz, vücudun en fazla açıkta kalan ve otuzdan fazla kasıyla değişime en müsait bölgesidir. Yaşın en yakın tanığıdır ve yargılayan hakim de aynalardır. 20'li
yaşlardan sonra, cildin temel yapısı değişir. Git gide matlaşır ve cilt esnekliğini kaybetmeye başlar.
Daha kuru bir hale gelir. Elli yaşla birlikte, cildin su içeriği yarı yarıya azalır. Dermisteki su seviyeleri yetersiz olduğunda, tüm hücre biyomekanizması bloke olur. Tıpkı uzun süre yağmurdan mahrum kalan bir bitkinin yaprağı gibi, cildimiz de vücudumuzun susuzluk seviyesini yansıtır. Tıpkı hayatın muhafızı gibidir! Tabii ki çabuk davranıp doğru önlemleri
almadığınız takdirde! Cilde ihtiyacı olan tüm suyu sağlamadığınız ve kendi kaynaklarını daha iyi kullanmasına yardım
etmediğiniz takdirde. Nasıl mı? Akıllıca nem tedavileri uygulayarak elbette. Bu tedaviler özel ajanlarla cildin üst tabakasını nemlendirir ve anında rahatlama ve esneklik ve sağlıklı bir aydınlık sağlar.
Epidermiste doğal olarak bulunan suyu tutar. Böylece cildi kuruluğa, iritasyona ve dirençsizliğe karşı korur. Shiseido
Araştırma Laboratuvarlarının 2000 yılında yaptığı araştırma nemlendirmede anahtar rol oynayan dermal ve epidermal
birleşimi hedef alarak cildin kendini nemlendirme sistemini harekete geçirmeyi öneriyor. Ne zaman? İhtiyacını ilk
hissetmeye başladığınız yaştan itibaren. 10 veya 20 yıl sonrasında sahip olmayı isteyeceğiniz yüzü hazırlarken, önlem
almanın anında çözüm üretmek anlamına geldiği yaşta. Yani 30 yaşında! 30 yaşındaki kadınlar tüm ümitleri kristalize ederler, sorumluluklara odaklanırlar, tüm enerjilerini yaşamlarını biçimlendirmeye adarlar ve cesaret ve güzellikle
ışıldarlar. Sosyal ve kişisel yaşamlarının merkezindedirler.
~
EŞSİZ BİR KADIN
Otuz yaş, tercihlerin ve karar almanın yaşıdır, bu tercihler geleceğin büyük bir bölümünü oluşturmakta hayati önem taşır. Başlangıç olarak, bir kariyer tercihinde bulunmak, birlikte ilk çocuğa sahip olunacak bir eş seçmek gibi... Kadınlar
çocuklarını büyük bir şevkatle severken, aynı zamanda kariyerlerini de sürdürürler. Ve yatırımlarla ilgili tercihlerde 30 yaş, insanların ilk mülklerine sahip oldukları ortalama yaştır. Günler asla tümüyle gelişmek için yeterli gelmez. Sosyal yaşam, aile, arkadaşlıklar ve kariyer konusunda ise 30 yaş, sanki hiç yorulmak bilmeyen bir orkestra şefi olmak gibidir!
Avrupalıların %76'sı kentlerde yaşar. Çoğu aktiviteler şehirlerle bağlantılıdır. Dolu dolu geçen bir yaşamın hiperaktif ritmi ve aynı zamanda çevresel stres, modern kadın kahramanımızın ruhsal durumuna, sinirlerine ve cildine ağır bir yük
oluşturur.
Sonuç? Yüksek dozlarda tekrar ettiğinde hücrelerin erken yaşlanmasına neden olan oksidasyon reaksiyonlarını tetikleyen serbest radikallere bağlı olarak, sinirsel direnç ve hücrelerde yıpranma. Ayrıca, biyolojik saati olumsuz etkileyen kısa
geceleri de unutmamak gerek. Bebek hemen hemen bütün vakti alıyor ve bebek uyuduktan sonra kimbilir kaç şirket
raporu hazırlandı. Uyku üzerine yapılan araştırmalar, maksimum cilt onarımının geceleri gerçekleştiğini ve cildin
canlandığını kanıtlamıştır. Hücre bölünmesi en üst seviyeye gece 01:00'de ulaşır. İyi bir gece uykusunun ardından son
derece canlanmış göründüğünüze şaşmamak gerek!
Cilt öylesine hassas ki, aydınlık bir yüz ve muhteşem bir cilt olağanüstü bir interaktif reklam aracıdır. Yüz daima görünür durumdadır; ruh hali, sağlık ve aynı zamanda çevresel etkiler hakkında ipuçları verir. Cildimiz için zeki tanımını
kullanabilir miyiz? Evet, çünkü cilt beyin ile aynı embriyonik dokudan (ektoblast) meydana gelmektedir. Her iki organ da yirmidört saat boyunca bir “özel hat” ile iletişim kurarlar – sinir uçlarının olağanüstü elektrik ağı ile. Evet, son derece sıra dışı, ancak asla yorulmak bilmez. Cilt 30 yaşındayken 20 yaşındaki gibi görünüyor olsa bile, yine de yorgunluk belirtileri gösterebilir.
ENDİŞENİN İLK İZLERİ
Kırışıklıklar? Bu kelimeyi asla 30 yaşında kullanmazsınız, ilk mimik çizgileri cildin en ince olduğu yer olan göz çevresinde oluşmaya başlamış olsa bile. Yine de, yüzde ortaya çıktığı gözlenen küçük değişimler endişeye neden olur. “Cildim iki-üç yıl öncesine göre sıkılığını kaybetmiş gibi görünüyor”, “Yeterince uyumadığımda, gözlerimin çevresinde çizgiler oluşuyor”, “Her gün aynada cildimin cansız olduğunu görüyorum.” Bunlar dermatologların genç kadınlardan duyduğu şikayetler. Ciltlerini artık daha az kusursuz hissediyorlar, ancak makyaj hilelerine başvurmak istemiyorlar. Belirli cilt problemlerini, yani genel olarak kuruluk, gerginlik ve cansızlığı hedef alan, kolay ve pratik cilt bakım tedavileri ve ürünleri istiyorlar. Cilt her 10 yılda kalınlığından yüzde 6 kaybeder. Şu anda görünmez olsa bile, genetik yaşlanma 20 yaşından itibaren başlayacak şekilde programlanmıştır. Ciltte incelme başlar, çünkü bazal zar (dermis ve epidermis arasındaki bağlantı) bozulmaya ba?lar. Gittikçe kurur, hiyalüronik asit seviyeleri giderek azalır.
Esnekliğini kaybetmeye başlar, sıkılık ve esnekliği sağlayan kolajen ve elastisin lifleri giderek güçlerini kaybeder. Son
olarak, oksidasyona bağlı olarak, cilt tıpkı diğer organlar gibi, “pas��lanmaya” başlar, koşturmacalı bir yaşantınız varsa,
yeterince uyumuyorsanız, hava kirliliği, sigara dumanı, UV ışınları ve strese maruz kalıyorsanız ve tabii ki cildiniz
yeterince nem alamıyorsa bu durum daha da hızlı meydana gelir. Ama hala umut var!
İYİ CİLT İYİ ALIŞKANLIKLAR GEREKTİRİR
Sizce de herkes farklı yaşlanmıyor mu? Aslında bu artık günümüzde çok da doğru sayılmaz. Her ne kadar hücrelerimizin DNA'sını kontrol edemesek de, iyi önlemler alarak yaşlanmayı minimize edebiliriz, hatta her gün düzenli olarak doğru cilt bakımı ürünleri kullanarak yaşlanma sürecini yavaşlatabiliriz bile. Başlangıç olarak, nemlendirici bakım ürünleri
kullanarak. Düşmanlarınızı tanımakta da yarar var. Güneşe maruz kalmak cildin en ciddi tehditlerinden olsa da, aslında kaçınılması en kolay olanıdır. UVB ışınları cildi kurutur ve zarar verirken, UVA ışınları daha derinlere inerek, serbest
radikallerin oluşması yoluyla erken yaşta elastin liflerinin onarılamayacak şekilde “kırılmasına” neden olur. Cildi~
heliodermiden (güneş ışınlarından kaynaklanan erken yaşlanma) korumak demek, yüzü gölgede tutmak ve yıl boyu güneş koruması kullanmak anlamına gelmektedir. Peki ya hava kirliliği? Kaçınılması çok zor olsa da, en azından sigara
dumanından kaçınabilir, daha düzenli uyuyabilir ve cildinize daha fazla özen gösterebilirsiniz.
Zayıf noktalarınızı tanıyın! Bunun için yüzünüzü incelemeniz gerekiyor. Bakıma ve neme en çok ihtiyacı olan bölgeleri
daha iyi hedef almak için oluşmakta olan ince çizgileri okumayı öğrenin. Talepkar, tedirgin, endişeli biri misiniz?
Kaşlarınızı çattıkça ilk oluşacak çizgiler kaşlarınız arasında olacaktır. Çok mu gülersiniz? Kaz ayağına karşı korumak için göz
kenarlarınıza daha fazla özen göstermeniz gerekir. Meraklı mısınız? Alında oluşacak enine çizgileri dikkat edin. Göz
çevrenizde koyu halkalar oluşma eğilimi mi var? Göz kapaklarınız en büyük önceliğiniz olmalı.
Tüm küçük cilt problemleriniz için her gün banyonuzda kolay ve hedefe odaklı çözümler üretebilirsiniz.
İDEAL BİR CİLT BAKIMI
Aşama 1: Temizleme: Avrupa pazarında yenilikçi bir varoluş ile Shiseido 60'larda çoğu Japon kadının uyguladığı cilt bakım alışkanlığının öncülüğünü yaptı: Köpük temizleyiciler. Bugün Shiseido The Skincare Extra Gentle Cleansing Foam, fayda sağlama ve narinliğin mükemmel dengesini sunuyor. Hafif köpük hidrolipidik tabakayı korurken yüzünüzü derinlemesine temizlemekte. Cleansing Massage Brush ile kullanıldığında, mikrodolaşımı harekete geçiren narin bir masaj sayesinde
sağlıklı ve aydınlık bir cilt sağlıyor.
Aşama 2: Dengeleme: Japon kadınların %90'ı dengeleyici losyon kullanır, acaba kaç Avrupalı kadın gerçekten bunun
nedenini bilir? Temizlemenin ardından ve nemlendiriciden önce, bu önemli aşama, hijyen ve cilt bakımı arasındaki sınırı belirler. Shiseido The Skincare Hydro-Nourishing Softener hafif bir enzimatik soyma işlemiyle yumuşatma özelliğinin
faydalarını birleştirir. Tüm Shiseido dengeleme losyonları gibi ciltin üst tabakasında maksimum yumuşaklık sağlar ve
uygulama sonrasında cildi kurutmaz. Böylece, dengeleyici losyonun ardından uygulanan bakım ürünlerinin faydalar en iyi şekilde ve en doğru miktarda alınır.
Aşama 3: Nemlendirme: Nemlendirme, “normal” bir cildin temelindeki esas bakımdır. Gündüz ve gece kremi ayrımı ilk olarak 30 yaşında yapılır. Gün içerisinde cilt çevresel bir organdır, gece ise kalp atışları yavaşladığında, faaliyetleri ve
beslenme oranı zirveye ulaşır. Dolayısıyla, gündüz ve gece dönemlerindeki ihtiyaçları farklıdır. Bu nedenle, Shiseido The Skincare Day Moisture Protection cildin nem* ihtiyaçlarını hedef alır ve cildi UV ışınlarının hasar verici etkilerine karşı
korur. The Night Moisture Recharge ise, nem vermenin yanı sıra, cildin dokusu üzerinde etkili olan besleyici içerikler
sağlar. Tüm bu bakım ürünleri aromakolojik parfüm ile formüle edilmiştir. Ürünlerin uygulanmadan önce parfüm formülünün etkilerini arttırmak için avuç içinde hafifçe ısıtılması tavsiye edilmektedir.
SHISEIDO UZMANINDAN DOĞRU VE YANLIŞLAR
Cildinizin gerçekten neye ihtiyacı olduğunu bilmek ve ideal cilt bakımınızı belirlemek kolay değildir. Öncelikle genel olarak yanlış bilinen hususları düzeltmekte fayda var.
“İyi nemlendirilmiş bir cilt daha güçlüdür”
Doğru. Çünkü cilt bariyeri böylece maksimum koruma sağlayabilir. Cildin tüm nemini, esnekliğini ve sağlığını korumasına izin verir. Ciltteki direnç kaybını ve hatta dış etmenlerden kaynaklanan alerjileri hafifletir.
“İyi nemlendirilmiş bir cilt daha genç görünür”
Doğru. Mekanik bir süreç sonucunda, cilt bariyerinde su tutulmasını sağlayan içerikler cildin su ile dolgunlaşmasını sağlar. Ayrıca içerikler bazal zarda etkisini gösterdiğinde bir onarma süreci oluşur.
~
“Nemlendirici krem kullanılması gereken ilk anti-aging ürünüdür”
Doğru. İlk olarak, cildi anında yumuşattığı ve nemle doldurduğu için. Çünkü cildin kendi nemini üretme mekanizmasını harekete geçirmesine yardım eder, bu da cildimizin hücre ömrü için hayati bir unsurdur.
“Nemlendirici krem nemli cilde uygulandığında daha iyi nüfuz eder”
Hem doğru, hem yanlış. Epidermis bir dengeleyici losyon kullanıldıktan sonra daha geçirgen olur, ancak su uygulandığında aynı şey söz konusu değildir.
“Dengeleyici losyonlar gerçek birer bakım ürünüdür”
Doğru, ancak Avrupa'da bir çok kadın dengeleyici losyonların makyaj temizleme için kullanıldığına inanıyor. Shiseido losyon, ciltte soyma işlemi yapan ve cildi dengeleyen, kendi açısından bir cilt bakım ürünüdür. Sonrasında uygulanan kremlerin etkisini ideal seviyeye çıkarır. Japonya'da günlük bakım kürlerinin vazgeçilmez bir aşamasıdır ve yoğun faydaları vardır. Hydro-Nourishing Softener doğal soyma işlemini harekete geçirirken nemlendirici bileşeniyle cildin üst tabakasına bolca nüfuz eder. Mükemmel derecede rahatlamış olan cilt, takip eden tüm bakım ürünlerinden maksimum etkiyi alır.
“Gece kremi kullanmak gereksizdir”
Yanlış. Ancak bir gece kremi gün boyu hasara uğramış cilt dokusunun “onarılmasına” yardımcı olabilir. Böylece uyandığınızda tümüyle taze bir görünüme sahip olursunuz!
“Yağlı cildin de nemlendirilmeye ihtiyacı vardır”
Doğru. Uygun nemlendirme, yağlı cilde sahip kişilerin göz çevresi ve elmacık kemiklerinde kuruluktan dolayı sıklıkla karşılaştığı problemleri ortadan kaldırır. Cildin dengesini geri kazanmasına yardımcı olur. Uygun olmayan ürünler genellikle sebum üretimini tetikler.
“Makyaj temizleyici losyonlar köpük temizleyicilere göre cilt üzerinde daha hassastır”
Doğru ve yanlış. Bu iki aşama arasındaki farkı ayırt edebilmek önemlidir. İkisinin görevleri farklıdır ve aslında birbirlerini tamamlarlar. Makyaj temizleyici makyajı çıkarmak için zorunlu bir aşamadır. Yağ bazlı olan ve suyla dururlanabilen Rinse-Off Cleansing Gel, tüm makyaj kalıntılarını yok eder. İdeal olarak, biz gece Extra Cleansing Foam da kullanılmasını tavsiye ediyoruz, vakti olmayanlar bu ürünü duşta bile kullanabilirler. Makyaj yapmayan kadınların tabii ki yalnızca Extra Cleansing Foam kullanması yeterlidir.
“Göz çevresi için özel bir ürün kullanmak gerekir”
Doğru. Çünkü göz kapaklarındaki epidermis dört kat daha ince ve hassastır. Aynı zamanda daha hareketli bir bölgedir ve yaşlanma etkilerine karşı daha hassastır. Son olarak, göze yakınlığı en üst derecede hassas formüller gerektirir. Göz çevresi, koyu halkalar, torbalanma ve ince çizgiler gibi bir çok farklı problemin görüldüğü bir noktadır. Shiseido The Skincare serisi hassas göz bölgesi için ideal koşulları sağlamak amacıyla Eye Moisture Recharge ürününü sunar.
“Cilt uygulanmakta olan kremden bıktığında, krem daha az etki göstermeye başlar”
Bir ürünün uzun süreli olarak kullanıldığında daha az etki gösterdiğini kanıtlayan bir araştırma bulunmamaktadır. Buna rağmen, cildin verdiği sinyallere dikkat etmeniz gerekir. Aşırı stres veya yorgunluk, normal cilt bakımının yanında özel bir bakım gerekmesine neden olabilir. Haftada bir veya iki kez kullanılacak Purifying Mask cildin mat görünümü yerine sağlıklı bir parlaklık verirken, Moisture Relaxing Mask ise yorgun görünen cilde enerji vererek sıkılık sağlayacaktır.
“30 yaşına gelindiğinde, 20'li yaşlarda kullanılan kremden daha fazla nem verecek bir krem kullanılması gerekir”
Doğru. Özellikle de cildinizde bazen matlık sorunu oluşuyorsa ya da cildinizin daha kuru ve belirli bölgelerde pul pul olduğunu hissediyorsanız ve göz çevrenizde ince çizgiler oluşmaya başlamışsa. Yaşlanma geri döndürülemez bir oluşumdur ve 20'li yaşlarda başlar. 30 yaşına gelindiğinde, cildinizde oluşmuş hasarların ilk işaretlerine karşı harekete geçme zamanıdır ve bu anlamda ilk hasar nem kalitesinde düşme olarak ortaya çıkar. Yuzu çekirdeği özü sayesinde, Shiseido The Skincare bakım serisi, nem kalitesini ve miktarını artırabilmeniz için nem mekanizmasını hedef almanızı, böylece 30 yaşındayken de 20 yaşındaki kadar canlı bir cilde sahip olmanızı sağlar.
SON HABERLER