DÜĞÜN 1 2!

Vakit, evlilik hazırlıklarının bilinmeyen yüzüyle tanışma vakti.

Hande Öztürk HANDE ÖZTÜRK 01 Aralık 2016
DÜĞÜN 1 2!
Tüm o düğün, dernek, kutlama mevzularında en zor olan şey bir ömrü beraber geçirmek istediğiniz insanı doğru zamanda bulmak aslında. Gerisi kolay iş, diye düşünenler; çok tatlısınız..





Halbuki konu düğün hazırlığı olunca, özellikle de bir yıldan az bir süreyle karşı karşıyaysanız pembe panjurlar düğün sonrasına kadar iniyor. Nereden mi biliyorum? Çünkü canımdan çok sevdiğim ablamın düğünü daha geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Üstelik en başından, sonuna kadar her adımda tahmin edin kim vardı?





Sektöre yabancı olmadığımız için 1-0 önde başlayacağımızı düşündüysek de, ne yazık ki öyle olmayan serüvenimizden öğrendiğimiz her şeyi sizlerle paylaşmanın faydalı olacağını düşündüm. Peki, bekarlığa vedalar, kınalar, söz, nişan ve düğün hazırlığı konularında pişman olmamak, fotoğrafsız kalmamak ve mutsuz olmamak için neler yapılmalı?





Öncelikle ‘Evet’ dedikten sonra sistematik bir şekilde plan yapmakta ve karar almaya başlamakta fayda var. Zira, sonrasında işler ister istemez çok karışıyor… Yani küçüklüğünüzden beri kurduğunuz hayalleri damatla paylaşıp, bir an önce düğünü yapmak istediğiniz mekan ve tarihi kararlaştırmak ilk işiniz olmalı. Özellikle belirli bir tarihi ayırtmak isterseniz daha da hızlı hareket etmeniz gerek. Bu arada mekanlar da kapış kapış gidiyor. E, dünyayı döndüren şey aşk olmaya devam ettikçe düğün mekanları da durmaksızın dolmaya devam ediyor haliyle. Hayallerinize kavuşmak için önce bu kararları aradan çıkarmak ve işlemler için harekete geçmek en iyisi. Zira ‘Biz evleniyoruz!’ demekle imzayı atmak arasında sıkıcı mı sıkıcı onlarca doktor kontrolü ve test de sizi bekliyor, haberiniz olsun.





İkinci adımsa gelinlik ve ev sahipliğini üstlenecek ailelerin giysileri için düzenli alışveriş turlarına başlanması. Giysiler diktirilecekse de, ne istendiğine karar verme vakti. ‘Aman canıım, o iş kolay!’ diyenleri tam bu noktada ekstra ciddiyete davet ediyorum, çünkü dekoltesi, rengi, kol boyu, deseni veya işleri tam istediğiniz gibi olan bir; hatta ‘after party’ de olacaksa daha kısa bir alternatifiyle birlikte 2 elbise bulmak ne kadar zor haberiniz var mı? Özellikle de gelinlik gibi, yıllar sonra fotoğraflara baktığınızda bile pişman olmayacağınız ama gece boyu rahat hareket etmenize de izin verecek ama bir o kadar da göz alıcı modeller öyle her yerde karşınıza çıkmıyor maalesef… Bir de insan bir şeyi özellikle aramaya başlayınca bilirsiniz, mümkünatı yok, bulamıyor. E bir de onlara uyacak ve tüm gece ayakta olabildiğince rahat etmenizi sağlayacak ayakkabılarını, çok göze batmadan görünümünüzü tamamlayacak takıları da bulmak gerek. Çanta? Ev sahibi olacağınız için gerek yok, zaten alsanız bile elinizde gösterebileceğiniz bir vaktiniz bile olmayacak muhtemelen.





Eğer gelin sizseniz erkenden, güvenebileceğiniz gelinlik adreslerini arayıp randevu alarak, o mekanları gezinmeye başlamanız lazım. Çünkü şaşırtıcı şekilde, bulabileceğiniz gelinlik modelleri oldukça kısıtlı. Hatta bu işin en iyi markalarında bile. Ayrıca hazır bir şey almanıza rağmen ironik olarak, gelinliğin hazırlanışı altı ay sürüyor. Yani hemen karar vermeniz gerektiği bir gerçek. Ancak bu aşamada da şöyle bir durum var: Normal hayatta size kabarık etekler hiç yakışmıyor ama A kesim elbiseler sizde harika duruyorsa bile; gelinliklerde hiç aklınızdan geçmeyecek modeller sizin için en ideali olabiliyor. Yani aklınızdaki kesin olsa bile, o mekanlarda çalışan kişilerin önerilerine kulak vermenizi tavsiye ederiz. Zira tecrübeli olanların hepsi aynı şeyi söylüyor: Konu gelinlik olunca hiç tahmin etmeyeceğiniz veya giymem diyeceğiniz bir model, sizin için en iyisi olabiliyor. Ama seçim esnasında gelinliğin ağır olup olmamasına, size hareket özgürlüğü verip vermemesine ve fiziğinizi olabilecek en iyi şekilde göstermesine dikkat etmenizi öneririz. Çünkü düğün günü fotoğrafçılar güzel açınızı yakalamak için uğraşmayacak. Tersine, en doğal fotoğrafları yakalamak için her açıdan çekecek. Aklınızda olsun. Gelin ayakkabısında önemli olan da, rahatlığı ve ayağınızdan çıkmaması. İnanın başka hiçbir şeye bakmanız gerek yok. Duvak konularında da uzun duvağı,parmağınıza takmanız diye bir çözüm var ama kısa olana yok. Aynı zamanda rahat hareket edeyim diye duvağım eteklerime kadar inmesin diye düşünüyorsanız, onu da denedik: Öyle olunca da hoş olmayan bir görünüm ortaya çıkıyor, haberiniz olsun.





Bundan sonra da düğün tarihine yaklaşırken aralıklı tarihlerle prova günleri ayırıyorsunuz. Gelinlik üzerinize bol mu, dar mı, daralacak mı, yakasındaki danteller sola mı kayacak, etek uçları mı kısalacak… Neresinde nasıl değişiklikler yapmak istiyorsanız adım adım onları söylüyor ve bir sonraki provayı, yenilenmiş versiyonuyla yapıyorsunuz.~Ancak bizim tecrübemize göre belirtmeden geçemeyeceğim ki çok saygın bir yerde bile olsanız ve bu sizin en özel gününüz olsa da, gelinlik sektöründekilerin günlük işleri olduğu için aynı özeni, hızı ve heyecanı görmeniz pek mümkün olmuyor. Örneğin yanlışlıkla fazla daraltılan gelinliği açmalarını istediğinizde ‘Nasılsa zayıflayacaksınız, hiç endişe etmeyin.’, veya etek uçları kısa geldiğinde, ‘Düğünde herkes gelinin yüzüne bakıyor, lütfen bu kadar detaylara takılmayın.’ Gibi sinir testi niteliğinde cümlelerle karşınıza çıkabiliyorlar, dikkat. Özellikle sakinliğin elzem olduğu bu zamanlarda düğün gününüzün harika versiyonunu hayal edin..





Üçüncü adım: ev bakmak. Aynı gelinlik ve elbise konularında olduğu gibi tam istediğiniz gibi, yerde ve yıllık bir evi, özellikle de belli bir bütçeniz varsa bulma işi de epey uğraştırıyor. Diyelim ki Nişantaşı’nda oturmak istiyorsunuz. O zaman evlerin yeni olmasından ve otopark konusunda fedakarlık etmeniz gerekiyor. Ya da önceliğiniz güvenlik ve toplu taşımaya yakınlık.. O zaman da şehir merkezinden biraz daha uzakta olan, ama her şeye sahip yeni sitelere yönelmeniz gerekiyor. Tabii bir de size gösterilen evlerin gerçek yüzünü anlamak, her söylenene inanmamak ve gittiğiniz yerlerde yaşayanların kapılarını çalıp doğru bilgiler edinmekte, gezdiğiniz evlerin her odasında telefonun çekip çekmediğini kontrol etmekte fayda var. Çünkü dünyanın en harika evini bile alsanız, sadece bir odasında konuşabiliyorsanız ne anlamı kalır? Zaten ev belli olunca üzerinizden büyük bir yük kalkma hissiyle biraz hafifleyip, oyunda aynı derecede yorucu ve uğraştırıcı olan ev döşeme kısmına doğru seviye atlıyorsunuz.





Bu aşamada evlilik oyunumuza mağazacılar, mobilyacılar, perdeciler, panjurcular, mimarlar, nakliyeciler ve tamirciler dahil oluyor. Ne kadar zevkli değil mi(!). Öyle ki aldığınız ev bomboş bir kanvas. Dolması için aşk, para ve zamanın yanında, büyük miktarda sabır ve emek de istiyor. Yani tam gönlünüze göre olan çay takımından, L şeklindeki koltuğa kadar onlarca detay için alışverişe çıkmak çok yorucu. Sonunda aradıklarınzı bulamamak da hüsran tabii. Diyelim aradığınız parçaları bulan şanslı azınlıktansınız, ya da onları bulamasanız bile birebirlerini üretebilecek, güvenebileceğiniz bir mimarla tanıştığınız için kafanız rahat. Ondan sonra mutfak dolaplarının içine gelecek parçaları, evi yuvanız yapacak aksesuarları, aydınlatmaları vs. düşünmeye başlamanız gerekiyor. Gerekirse birebir aynı görünen iki kumaşın hangisinin perde veya mobilyada kullanacağınıza karar vermek için 10 kez oylama yapın. Bu aşamada herkes ne kadar gergin ve yorgun olduğunuzu anladığı için ne sorsanız, anında cevaplıyor. Tabii onların cevapları sizin kafanızı biraz daha karıştırıyor, ama en azından çözüme bir adım daha yaklaşmış oluyorsunuz. Özellikle bu esnada paniği azaltmak için küçük detayları gözünüzde çok büyütmemeye ve ihtiyaç duyduğunuz her konuda çekinmeden, en yakınlarınızın desteğini istemekten korkmayın. Ev sizin olduğu ve ilgili kararları onlar veremeyecekleri için uzak gibi dursalar da sorduğunuz an, göreve hazırlar emin olun. Aynı zamanda kahve sehpasının üzerine gelecek aksesuarlar, televizyon, yatak odasına konacak lambalar gibi yaşamınıza engel olmayacak detayları düğünden sonraya da bırakabilirsiniz nasılsa.





Bu arada nakliyeciler ve tamirciler konusuna ayrıca değinmeden geçmem mümkün değil; zira tüm bu düzen içinde sizi belki de en çok yıpratacak kişiler onlar. Neden derseniz, tecrübeyle öğrendik ki; ‘Biz eve ancak öğlen gelebileceğiz, o yüzden siz de öğleden sonra gelebilir misiniz?’ diye konuşup anlaştığınız kişilerden, o günün akşamında ‘Mobilyalarınız yarın sabah saat 9:00’da ulaştırılacaktır.’ diye mesaj almanız çok normal. Veya bizzat sizin yapmanız gereken onlarca şeyin arasında, tüm gün tamirci gelecek diye evde bekleyip onun o gün gelmemeye karar vermesi de bir o kadar doğal. İnsanın heyecanını, aşkını, sevgisini ve hevesini bir anda unutturabilen bu durumlarda aman diyelim kendinizi kaybetmeyin, zira o insanlara bir süre de ihtiyacınız olacak.












SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.