Dıane Von Furstenberg'in Türk Tasarımcısı

Eğitim, azim, yetenek biraz da şans olsa gerek…

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 23 Şubat 2013
<#text>Hiçbir zaman hayatın tesadüflerden ibaret olduğuna inandıramadım kendimi. Her zaman gücün ve kontrolün bende olduğunu düşündüm, düşünmek istedim. Hayatın plansız bir şekilde “sürpriz” diye sunduklarıyla bir şeyler yapabilmek sanki beni savunmasız kılıyor. Kendi hayatımda yaşadıklarımın, evrenin sunduklarıyla değil, kendi bilincimle, isteğimle, planlarımla ve azmimle oluşacağına inanan biri olarak bu röportajımdan sonra bu inancım konusunda bazı şüphelerimin oluştuğuna itiraf ediyorum. Acaba hayatımızı oluşturan gerçekler, tesadüf denilen ve kendi kontrolümüzün dışında gelişenler mi? Nazlı Soylu, hayatını modaya adamış, desenlerin, kumaşların ve hayal dünyasının içinde, çok azimli, çok yetenekli, samimi, bir o kadar da çalışkan bir Başak kadını. Kafasına moda okumayı koyduğundan beri bu yolda ilerlemek için; değil ülkeleri, okyanusları aşmaya hazırlanıyor. Hayattaki her şeyini ona borçlu olduğunu düşündüğü annesinin de desteğiyle, Nazlı dünyanın en iyi moda okullarından Parsons School of Design'dan yüksek dereceyle mezun oluyor. İşte hayatının dönüm noktasıda bu dönemde karşısına çıkıyor. NewYork'ta, DVF'in mağazasına alışveriş için giren tasarımcının yanından DVF'in kendisi geçiyor. Sonrası peri masalı!~


<#text> HER TASARIMCININ RÜYASI


<#text> ELLE:<#text> Ne zamandan beri tasarımla uğraşıyorsun?


<#text> NAZLI SOYLU: <#text>Doğduğumdan beri demek en doğrusu. Çocukluğumdan beri tasarımın her türlü zevkini ve özelliğini evimde annem sayesinde gördüm, yaşadım ve öğrendim. Annem sayesinde evimde gördüğüm aksesuarlardan başlayıp,özel günlerde giydirildiğim kıyafetlerle devam eden ve bugünkü başarıma taşıyan adımlarım, tasarım hayatımın zaman çizelgesi. Evde kurulan sofralardaki detaylarda kullanılan tasarımların bile bugünkü hayatımda ortaya çıkarak vizyonumu ne kadar etkilediğini görüyorum. Bir de kıyafet ve saç tasarımına mahkum (zavallı) Barbie'ler tabii ki. Moda tasarımına olan ilgim tamamen o zamanlardan. Desen ve tekstil tasarımına başlama noktam da ortaokul zamanlarında annemin dekorasyon mağazasında geçirdiğim zamanlara dayanıyor. Bütün desenli kumaşları ezberler, satıcılık oynardım ve sonunda kumaşları biriktiremeyeceğimi anladığımda peçete koleksiyonuna başlamıştım. Renk renk, desen desen, büyüklü küçüklü dosyalar dolusu peçetem vardı ve sürekli onları kumaş olarak alıp satma oyunları oynardım. Şimdiyse tam anlamıyla çocukluk hayalimin gerçekleşmesini yaşıyorum.~


<#text> ELLE: <#text>Nerelerde eğitim aldın?


<#text> NS: <#text>Lise ikinci sınıfta üniversite için hazırlanmaya başladığım zamanlarda gitmek istediğim üç şehir ve üç okul vardı ve bir karara varmalıydım. Paris, Londra, NewYork. Çocukluğumdan beri gittiğim resim kurslarında artık portfolyo hazırlıklarınında yetersiz olacağını düşünüp, her Perşembe-Pazar çizim ve portfolyo hazırlıkları için Deniz Orkus atölyesinde derslere başlayarak İzmir'den İstanbul'a geldim. Tasarım okulları fuarındaki görüşmelerimde, tercihim New York Parsons School of Design oldu ve 2008 yılında BFA/FashionDesign bölümünden mezun oldum.


<#text>
ELLE:
<#text> Ne zamandır New York'ta yaşıyorsun?


<#text> NS: <#text>2004 Eylül'ünde üniversiteye başladığım günden beri New York'ta yaşyorum. New York'ta zoru başarma fikri, dört senelik okul hayatım boyunca bana kendi ayaklarımın üzerinde durabilmeyi öğretti. Paris ve Londra tasarımda daha özgür ve yaratıcılığa yönelik, oysa New York'un tasarım disiplini, pazarlamaya dayalı sistem ve yaşam tarzı, diğer iki özellikle birleştiğinde vizyonunuzu çok geliştiren etkenlere sahip.~


<#text> ELLE: <#text>DVF'le nasıl tanıştın, nasıl çalışmaya başladın?


<#text> NS:<#text> Parsons son sınıf öğrencisiyken, Aralık2007'de DVF'in mağazasına girmiş kıyafetleri karıştırıyordum. Birden yanımdan Diane'in geçtiğini gördüm ve sanırım saniyeleri hayatımda en iyi değerlendirdiğim zaman o oldu. Yılbaşı zamanı olduğu için kasanın yanında “DVF'ten bu yıl beklentileriniz nelerdir?” yazan bir kart vardı; hemen ismimi, e-posta adresimi, Parsons'ta son sınıf moda tasarımı öğrencisi olduğumu ve yeni yıldan tek dileğimin DVF'te staj yapmak olduğunu yazıp, DVF'in yanında onunla sohbet eden kişiye koşup kartı ona verip veremeyeceğini sordum. O da bütün iyi niyetiyle gerekli yerlere kartı ulaştıracağının sözünü verdikten sonra dükkandan ayrıldım. Yılbaşı tatilimden sonra NewYork'a geri döndüğüm hafta “Hala DVF'te staj yapmak istiyor musunuz?” yazılı bir e-posta aldım. Bu teklifle karşılaştığımda tek düşündüğüm, hangi cümlelerle bu soruya cevap vermem gerektiğiydi. Görüşme gününü kararlaştırdıktan sonra ilk hatırladığım sahne, görüşme sırasında “DVF için süper bir tasarımcısın!” cümlesiydi. Portfolyomu tasarım toplantısında bütün ekibe göstermek istediler ve ertesi gün geri almaya gittiğimde ne zaman başlayabileceğimi sormalarıyla DVF okuluna başlamış oldum. Okulun son dönemi sırasında sadece cuma günleri staja gidiyordum. Mezuniyet sonrası yazın kalıp stajıma devam ettim. Ekim 2008'de desen-baskı tasarımı asistanlığından sonra 2009 baharında desen tasarımcısı olarak çalışmaya başladım.~


<#text> “TASARIMLARINIZIN NEREDE KULLANILACAĞI HİÇ BELLİ OLMUYOR”


<#text> ELLE:<#text> DVF'te tam olarak ne yapıyorsun?


<#text> NS: <#text>
DVF'te desen tasarımcısı olarak çalışıyorum ve ayrıca DVF şal ve eşarp koleksiyonunun tek tasarımcısıyım. Hazır giyim koleksiyonunun desenlerini üç kişilik bir ekip olarak tasarlıyoruz. İlk olarak genel konsept toplantımız yapıldıktan sonra, aylara göre bu konseptleri belirleyip desenlerimizi onlara uyacak şekilde tasarlamaya başlıyoruz. Önce deseni, daha sonra kıyafetlerimizi tasarlayan bir markayız. Desen oluşup, renklendirilip son haline gelmeden, gördüğünüz kıyafetler oluşamıyor. Tabii ki desen bazlı bir marka olduğumuz için desen tasarımcılığı sadece kıyafetlerle sınırlı kalmıyor. Sürekli ayrı projeler için desenler üretiyor ve düzenlemeler yapıyoruz. Örneğin çanta koleksiyonumuz için her sene hazır giyim koleksiyonumuzda kullandığımız desenlerden esinlenerek düzenlemeler, renklendirmeler ve plasmanlarla ilgili projeler üzerinde çalışıyorum. “Swim and beach” koleksiyonumuzdakiterliklerin, çantaların, havluların ve pareoların desenleri diğer projelerim arasında yer alıyor. Şal ve eşarp koleksiyonuna gelince, bu koleksiyonun şirket bünyesine geçmesiyle ana tasarımcı olarak seçildim ve bu sene ilk koleksiyonumuz İlk-bahar/Yaz 2010 koleksiyonuyla beraber satışa sunuldu.~


<#text> Yaratabilecekleriniz ve tasarımlarınızın nerede, ne zaman kullanılacağı asla belli olmuyor. Örneğin “swimand beach” için tasarladığım bir deseni, farklı boyut ve düzenlemelerle çantada, havlu ve terliğimizde ve pareomuzda kullandık. Diane çok beğendi ve bizden evi için deseni sert kumaşa bastırmamızı istedi. Şu an o desen Diane'in yazlık evinin perde ve yastıklarını kaplıyor. Yarattığınız şeyin istediği yere gidebilme özgürlüğüne sahip olması bu mesleğin en güzel yanı.


<#text>
ELLE:
<#text>DVF'in en çok hangi özelliğinden etkileniyorsun?


<#text> NS: <#text>Doğru olduğuna inandığım her şeyin pe?inden koşmayı ve onları en sade ve pratik haliyle korkusuzca yaratmanın gerçek özgürlük, yaratıcılık ve mutluluk olduğunu Diane sayesinde öğrendim. Bu felsefe, hem tasarım hem de özel hayatımda çok şeyi değiştirdi.Diane, kendine çok güvenen, çok güçlü ve aynı zamanda çok da alçak gönüllü biri. Bu kadar başarılı ve güçlü bir kadınla çalışıyor olmanın öğrettikleri sınırsız bir deneyim. Hayat hikayesini ilk kez okuduğumda da çok etkilenmiştim, şanslarına hep kendi özgürlüğü çerçevesinde şans vermiş bir insan. Evliliği, iş hayatı ve daha sonrasında aldığı kararlar hep korkusuzca ve kendisi için. Bir gün toplantıda tasarımcılarımızdan biri bulunduğu durumla ilgili bir şeyden korktuğundan bahsetmişti ve bunun üzerine Diane “Asla korkmakla zaman kaybetme; çünkü korkmak, korktuğun şeyin daha korkutucu hale gelmesini sağlayarak sadece vakit kaybettirir.” dediğinde ona hayranlığım bir kez daha artmıştı. Korkmak, gerçekten de kaybetmenin birdiğer yüzü. DVF sayesinde çok şey kazandım, kazanıyorum.~


<#text> ELLE: <#text>Diane'in çalışanlarıyla diyaloğu ve çalışma tarzı hakkında neler söyleyebilirsin?


<#text> NS:<#text> Diane her zaman unvanınız ve pozisyonunuz ne olursa olsun,her türlü fikre saygı duyan ve sizi dinleyen bir patron. İlgisini çeken ve bizim esinleneceğimizi düşündüğü her malzeme ve kaynağı bize mutlaka ulaştırır. Binada, satış ve ürün bölümü üçüncü katta, beşinci kattaysa Diane'in kendi ofisi ve evi yer alıyor. Büyük sezonluk toplantılarımızı tasarımcılar ve başkanlarımızla beraber beşinci kattaki toplantı odasında yapıyoruz. Diane'e bütün gün merdivenlerde rastlamak mümkün çünkü sürekli çeşitli departmanlarda her şeyi takip ediyor. Bize verilen imkanlar sadece muhteşem bir çalışma atmosferiyle sınırlı değil. Toplantı masasını çevreleyen, senelerin birikimi olan, istediğimiz zaman kullanabildiğimiz harika bir kütüphanemiz var ve kaynak aramak gibi bir problemimiz asla olmuyor. İşine saygısını, bize olan sevgisini ve alçak gönüllülüğünü şöyle anlatabilirim: Ev eşyaları projemiz için yaptığımız toplantı esnasında eski arşivlerden esinlenmemiz gerektiğini tartışıyorduk. Birden Diane bizi desen ekibi olarak hafta sonu için Connecticut'taki evine araştırma yapmak üzere çağırdı. Bütün gün beraber evinin altındaki DVF desen ve kıyafet arşivinde ve onun kütüphanesinde özel çalışmalar yaptık ve bizi orada ağırladı. DVF sadece bir şirket değil, tam anlamıyla bir aile; başarısının sırrını da bu gücün ve samimiyetin oluşturduğuna inanıyorum. ~


<#text> ELLE:<#text> DVF'le çalışırken en çok hangi  konuda zorlanıyorsun?


<#text> NS:<#text> İşimi çok severek yapıyorum, dolayısıyla beni zorlayan bir durum söz konusu olmuyor. DVF'in en hareketli kısmı desen tasarımı olduğu için tempo hiç durmuyor ve uzayan saatler bile hem öğretici hem keyifli zamanlara dönüşüyor.  En zorlayıcı kısım, keyifli yoğunluğun yorgunluğu diyebilirim.


<#text>
“GELECEKTE TÜRKİYE'YE DÖNMEYİ DÜŞÜNÜYORUM”



<#text> ELLE: <#text>Türkiye'ye gelmeyi ve çalışma hayatına burada devam etmeyi düşünüyor musun?


<#text> NS:<#text> Türkiye'ye dönmeyi, şu anda tam olarak ne zaman olduğundan emin olamasamda, gelecekle ilgili planlarım arasında düşünüyorum. İşimde ve New York'ta hala çok şey öğreniyorum. Öğrendiğimin tekrara geçtiğini hissettiğim zaman dönmeyi planlıyorum. Annemin Nişantaşı'nda bulunan “Naz 19” isimli tasarım mağazası, döndüğümde tasarımlarımın yuvası olacak. Dönüşümle ilgili beni en çok motive eden şey “Naz 19”un varlığı.  Diğer bir planımda, desen ve eşarp-şal tasarımlarıyla Türkiye ve Avrupa'da serbest olarak özel projeler için tasarımlar yapmak. ~


<#text> ELLE: <#text>Ne kadar sıklıkla geliyorsun İstanbul'a, gelince ilk neler yapıyorsun?


<#text> NS: <#text>İstanbul'a yılbaşı tatillerinde ve ileride kaçırmaktan pişman olacağım ailemle geçirmem gereken özel günlerde, dört günlüğüne de olsa geliyorum. Bir de yazın bir haftalık tatilimde, Çeşme'de olmak çocukluğumdan beri vazgeçilmezim olduğundan, soluğu orada alıyorum.. İstanbul'a geldiğimde ilk akşam ailece balıkçıya gidiyoruz, ertesi gün bütün gün Bebek'te Boğaz manzarası ve arkadaşlarımla hasret gideriyorum.


<#text>
ELLE:
<#text> Hayat felsefeni nasıl tanımlıyorsun?


<#text> NS:<#text> İsteklerinize şans verdiğiniz sürece onlar da size şans verecektir. Şansınızı kendiniz yaratın.

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.