DOĞU VE BATI

Ünlü tasarımcı Atıl Kutoğlu, Osmanlı etkisindeki koleksiyonunu anlatıyor.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 03 Nisan 2014
DOĞU VE BATI
Bizans'tan günümüze İstanbul modasını incelemeye Atıl Kutoğlu'nun Osmanlı etkisindeki koleksiyonuyla devam ediyoruz... Atıl Kutoğlu, Osmanlı etkisindeki koleksiyonunu anlatırken bugünün İstanbul kadınının giyim zevkiyle ilgili de açıklamalarda bulunuyor.


“Ben Osmanlı çizgilerini kariyerimin başından itibaren, modernize ederek koleksiyonlarıma taşıdım. 1999 yılında Berna Yılmaz'ın davetiyle, Osmanlı İmparatorluğu'nun 700'ncü kuruluş yıldönümü vesilesiyle 150 parçalık ‘The Ottoman Collection'ı hazırladım. Bazen kaftan, ceket, cepken formlarından esinlenerek, bunları tamamen çağdaş parçalara, robmanto, elbise, tunik veya ceketlere uyguluyorum. Bazen Osmanlı kubbelerini, bina veya pencere formlarını kreasyonlara yansıtıyorum. Bazense çiniler veya Osmanlı kumaşlarındaki desenler ilham kaynağım olabiliyor. Bizans da, Osmanlı da, barındırdıkları motiflerle bugün dünya insanlarına ilham verebiliyor. Bugünkü İstanbul kadınına baktığımızdaysa; onun Bizanslı ve Osmanlılı atalarından çok daha renkli, çeşitli, zengin ve en önemlisi daha bilinçli giyindiğini görüyoruz. Bugün dünya şehri olan İstanbul'da, New York'taki kadar cool ve modern, Paris'teki kadar feminen ve hoş, Milano'daki kadar dinamik ve yoğun hanımlara rastlamak mümkün. İstanbullu kadınların bugün Doğu ve Batı'yı çok iyi harmanladıklarını görüyorum. Ancak ne yazık ki İstanbul da, özensizlikten nasibini alıyor. Aşırıya kaçan, alaturka giyinen kesimlerin varlığı yadsınamaz gerçek. Ama bu tezatlardan oluşan karışım, İstanbul'u görülesi yapıyor.”~ 1920'LERDEN GÜNÜMÜZE İSTANBUL KADINININ STİL DÖNÜŞÜMÜ


İstanbul kadınlarının 20'li yıllarda Paris modasının etkisi altında olduğunu görüyoruz. Boyları kısalan elbiselerinin üzerine aldıkları kürk manto ya da “renard argente” (tilki kürkü), siyah kadife şapka, beyaz eldiven ve süet çanta, bu yılların moda unsurlarından. Paris'in ünlü terzilerinin imzasını taşıyan ve manto yerine de kullanılan kaplar da (minik pelerin), yine İstanbul şıklığını yansıtıyor. Bu dönemde İstanbul kadınlarının birçok taşlı, renk renk taraklar taktığı görülüyor.


Kadınlar bu dönemde artık sadece Paris'ten elbise getirmiyor, Beyoğlu'ndaki Krepen ya da Aynalı pasajlarındaki terzilere kıyafet diktiriyorlar. Bu arada 1933'te kurulan Sümerbank ve Kız Sanat Enstitüleri, Türk tasarımının gelişimine büyük fayda sağlıyor.~20'li ve 30'li yıllarda devam eden Çarliston modasıyla İstanbul kadını, kolsuz V yaka jarse elbiseleri, uzun kolyeleri, pırlanta taşlı broşları içinde zarafeti yeniden tanımlıyor.


Sadeliğin ön plana çıktığı savaş yıllarından sonra 50'lerde İstanbul kadını da, Amerikan rüyasından etkilenip kısa etekler giyiyor.


1961 Anayasası'nın getirdiği özgürlük ortamı ve Türkiye'yi de etkileyen öğrenci hareketleriyle kadınlar mini etekleri, diz yüksekliğindeki botları, geniş kemerleri ve yapay mücevherleriyle özgür ve isyankar stilin savunucusu oluyor.


Siyasal hareketlilikle İstanbul 70'lerde büyük göç dalgasıyla karşılaşırken; bir yandan tesettürlü, bir yandan bol paça pantolon giymiş kadınla tanışıyor.


80'lerdeki liberalleşme sonrası İstanbul'da açılan birçok yabancı marka, bir zamanlar Beyoğlu'ndaki terzilerin kapısını çalan İstanbul kadınını, marka bağımlısı yapıyor.





Selin MİLOŞYAN

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.