Elızabeth Hurley

Liz Hurley, evliliğini, çocuğunu, kariyerini ve güzellik sırlarını anlattı.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 23 Şubat 2013
Elızabeth Hurley
ELLE: Gelecek planlarınız neler? Daha fazla çocuk, daha fazla filme prodüktörlük yapmak, komedi oyunculuğu, moda endüstrisinde büyük bir çıkış yapmak... Sizinle ilgili şok bir haber var mı?    


LİZ HURLEY: İspanyol markası Mango için hazırladığım beachwear (plaj giyimi) koleksiyonunu yeni bitirdim. Bana bir de takı koleksiyonu hazırlamamı önerdiklerinde, çok heyecanlandım. Beachwear koleksiyonu harika oldu ve çekimlerini de bitirdik. Eğer çocuk sahibiyseniz film çekmek gerçekten zor ve uzun zamandır film çekmediğim de doğru. Şu sıralar reklam anlaşmalarına konsantre oldum, ayrıca çiftliğim ve kendi kurduğum beachwear şirketiyle ilgileniyorum. Bütün bu işleri yaparken çoğu zaman oğlumun uygun olduğu saatlere denk getiriyorum.





ELLE: Dünyanın en muhteşem adamlarıyla çıktıktan sonra, bunlardan biriyle evlendiniz. Evlilik hayatı nasıl? Bizim gibi sıradan insanlarınkine benzeyen sıradan bir evliliğiniz mi var, yoksa sıradışı mı? Eğer öyleyse eşiniz Mr. Arun Nayar ile nasıl tanıştınız?   


L.H.: Ortak arkadaşlarımız tarafından Londra'da bir restoranda tanıştırıldık ve aramızda hemen bir çekim oluştu, benim açımdan kesinlikle öyleydi! Her ikimiz de neredeyse on iki yılı aşkın bir süredir kimseyle ‘çıkmıyordu' ve ilişkimizin başlangıcı çok komikti, kendimizi becereksiz teenager'lar gibi hissediyorduk. Ancak hemen çok iyi anlaştık ve aramızda çok hoş bir bağ gelişti, ki bu durumu çok fazla insanla yaşayamazsınız. İlişkimizin ikinci ayında Arun St. Moritz'de geçirdiği bir spor kazasında omzunu ve bileğini kırdı ve ben de ona baktım. İşte o zaman ilişkimizin ne kadar özel olduğunu da fark ettim.~ Arun kibar, kendine güvenen ve sadık biri, aynı zamanda bana hayatımda çok destek oldu. Bütün arkadaşlarım onun inanılmaz biri olduğunu düşünüyor. Kendimi emniyette hissediyorum ve ‘resmen' bir aile oluşumuzu da çok seviyorum. Çok iyi anlaşıyoruz ve geleceğe dair bir sürü plan yapıyoruz.





ELLE: Hayatınızı Damian'dan Önce (DÖ) ve Damian'dan Sonra (DS) diye ayıracak olursanız neler söylersiniz?


L.H.: Damian'dan önceki hayatımda her şey benle ilgiliydi; böyle bir hayat bana şimdi epeyce akıl almaz geliyor. Yatakta uzanıp saatlerce kitap okuyabileceğimi artık hayal bile edemiyorum. Bu günler tamamen geride kaldı. Ancak zamanı asla geriye almak istemezdim. Çocuk sahibi olmamayı ve hayatımda Damian'ın olmadığı zamanları düşünemiyorum bile. Damian'dan sanrası daha iyi.





ELLE: Bazı kadınlar ‘ancak anne olduktan sonra gerçek bir kadın olursun' diyor. Siz de aynı şekilde mi hissediyorsunuz? Çocuk sahibi olmak bir kadını nasıl etkiliyor? Hatta o kadın sizin gibi dünya çapında bir yıldızsa?


L.H.: Anne olmanın her gününü seviyorum. Damian şimdi altı yaşında ve sadece ikimiz başbaşa çok zaman geçiriyoruz. Birlikte çok ilginç konuşmalar yapıyoruz, Damian buna ‘çeneçalanlar' (chitterchatters) diyor. Bunu büyüleyici buluyorum. Ne yazık ki annelik beni bile biraz daha endişeli bir hale getirdi. Durmadan onun güvenliği için endişe ediyorum ve yakınına gelebilecek kötü insanlardan korkuyorum, eminim bütün anneler de benim gibidir. Annem Angela, hala benim için endişelenir. Her sabah ve akşam onu arayıp her şeyin yolunda olduğunu söylemem gerekiyor. Kızkardeşim Katie ve erkek kardeşim Michael da beni  her gün kontrol eder. Birbirimize her sabah ve akşam telefon mesajları atıp hayatta ve keyfimizin yerinde olduğunu bildiririz. ~


ELLE: Sizi ne tür kadınlar etkiler?


L.H.: Kendilerine karşı hakiki olan kadınlar. Eğer bir kadın evde kalıp çocuklarını büyütme fikrini benimsemişse ona bu kararından dolayı saygı duyarım. Eğer bir kadın Everst'in tepesine tırmanmak ya da İngiliz Merkez Bankası'nı yönetmek istiyorsa, ona da saygı duyarım. Ailesine bakmayan ve çalışmayan bir erkeğeyse hakikaten hiç saygım yok. Aylak adamların işe yaramaz bir şekilde ortalarda gezinmesi bende gerçek bir nefret yaratıyor.





ELLE: Hayatınızdaki iki erkeğin, yani oğlunuzun ve kocanızın, en çok hangi özelliklerini seviyorsunuz?  


L.H.:
Arun çok sakin ve kibar biri, benden çok daha geçinilmesi kolay bir insandır. İkimizin çok farklı hayat tarzları ve kariyerleri vardı, o Hindistan'da büyümüş ama okul hayatı İngiltere'de geçmiş ve annesi Alman, epeyce kozmopolit bir insan. Muhtemelen aynı değer yargılarına sahibiz ve aynı şeylerden hoşlanıyoruz. İkimiz de partilere gitmeyi ve saatlerce dans etmeyi seviyoruz. Ancak tanınmış biri olmam sebebiyle, onun benimle tanışmadan önce çıktığı kadar sık çıkmıyoruz. Artık eskisi gibi bir sokak kafesinde rahatlıkla oturamıyorum, insanların bana bakmasından hoşlanmıyorum ve rahatsız oluyorum. Tanınmadan önceki zamanlarım dünyada en sevdiğim şeylerden biri ve Arun'un zaman zaman benimle birlikte olmakta zorlanmasını anlıyorum. Etrafım tanıdığım insanlarla çevrilmiş bir şekilde, kocaman evlerde zaman geçirmeyi seviyorum. Arun'un benim koşullarıma uyum sağlaması büyük bir adım ve bunu çok iyi başarıyor. Üstelik nadiren durumundan şikayet ediyor! Damian ise hala bir ‘cennet bahçesi'nde yaşıyor ve bunu büyüleyici buluyorum. Onunla ilgili her şeyi kayıtsız şartsız çok seviyorum. ~


ELLE: Hayatınızda başarmak istediğiniz herhangi bir şey kaldı mı? Herhangi bir pişmanlığınız var mı?


L.H.: Hem iş hem de eğlence alanında hala yapmam gereken milyonlarca şey var. Yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum ama birkaç şeye hayır dememiş olmaktan kaynaklanan bir pişmanlığım var.





ELLE: Yıllardır bir stil ikonu olarak moda anlayışınız zamanla nasıl değişti? Nasıl giyiniyorsunuz? Ruh halinize göre mi yoksa gideceğiniz yere göre mi karar veriyorsunuz?


L.H.: Büyük okazyonlara hazırlanarak gitmeyi seviyorum ama günlük hayatımda jean pantolon giyiyorum.





ELLE: En sevdiğiniz tasarımcılar?


L.H.: Sayıları çok fazla! Versace, Dior, Dolce&Gabbana ve daha pek çok isim...





ELLE: En iyi hangi şekilde görünüyorsunuz, pantolonla mı yoksa elbiseyle mi?


L.H.: Uzun gece elbiselerini ve dar jean pantolonla yüksek topukları seviyorum.   





ELLE: Çalışmaktan en çok hoşlandığınız fotoğrafçılar? Nihat Odabaşı'yla çalışmak nasıl, eğlenceli mi?


L.H.: Nihat'la çekimlerimizde gerçekten çok eğlendim, onunla çalışmayı çok seviyorum ve benim favori fotoğrafçılarımdan biri. Nihat işi söz konusu olduğunda çok tutkuludur... ~





ELLE: Türkiye ve Türk insanı hakkında neler hissediyorsunuz? Türkiye'de ziyaret etmekten hoşlandığınız bir yer var mı? Türk kadınları hakkında ne düşünüyorsunuz? Hiç Türkiyeli arkadaşınız var mı?


L.H.: Çok iyi bir Türk arkadaşım var, adı Ömer Karacan, zaten bu çekimi de o organize etti. Ömer İstanbul'da yaşıyor ve birkaç kez onun evinde kaldım. Karacan ayrıca birkaç yıl önceki Magnum reklam çekimini de organize etmişti.





ELLE: Evlenmek Hindistan'la ilgili bakış açınızı da değiştirdi mi? Hindistan sizin için önceden sadece bir seyahat rotasıyken şimdi anlamı değişti mi?


L.H.: Hindistan'a ilk kez 1998 yılında Hugh (Grant, eski erkek arkadaşı) Kalküta'da film çekerken gitmiş, orada bir ay geçirmiş ve çok sevmiştim. Şimdi Hindistan'da kendimi evimde hissediyorum. Arun bütün zamanımızı Hindistan'da geçirme fikrini seviyor. Bu fikre ben de bayılıyorum, ama ne yazık ki şu anki iş bağlantılarım Londra'da ve belki bir on yıl daha da buralarda olacağım. Seyahatlerimiz ve tatillerimizin çoğunu Hindistan'a yapıyoruz. Orada harika vakit geçiriyorum ve çok iyi arkadaşlarım var. Ayrıca eşimin binasında bana ait bir ofisim de var ve beachwear şirketimle ilgili işler de yapıyorum.





ELLE: Formunuzu nasıl koruyorsunuz? Bunun için spor mu yapıyorsunuz, yoksa sadece çok iyi genlere mi sahipsiniz?


L.H.:
Çok ama çok meşgulüm ve bence çalışmak hayatın anahtarı. Tembel ve uyuşuk insanlar hiç ilgimi çekmiyor. Hiç bir zaman boş duramam. Düzenli bir egzersiz programım yok ama köpeklerimle yürüyüş yapmak ve oğlumun peşinden koşmak işe yarıyor.





ELLE: Kendinizi bundan 20 yıl sonrasında nerede hayal ediyorsunuz?


L.H.: Umarım sık sık seyahat ederim, eğlenirim ve bir şeyler öğrenmek zorunda olmadığım halde yeni şeyler öğrenmeye devam ederim. Umarım sağlıklı olurum ve arkadaşlarımla daha çok vakit geçiririm...



SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.