“İnsan, bağımlı bir canlı türü”

"İnsan, bağımlı bir canlı türü"

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 21 Aralık 2010
“İnsan, bağımlı bir canlı türü”
ELLE: Son yıllarda kreatif disiplinler daha çok birbirleriyle iç içe geçmeye başladılar. Mimarlar ayakkabı tasarlıyorlar, moda tasarımcıları sanatçılarla iş birlikleri yapıyorlar... Bu ortamda tasarımın rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?


DEYAN SUDJIC: Bunun tamamen doğru olduğundan emin değilim. Disiplinler arasında çok keskin sınırlar da bulunuyor. Bu çekişmeli alanlarda statü kıskançlıkları ve popüleriteyle ilintili olarak bölünmeler yaşanıyor. Bence tasarımla ilgili en harika şey, faydalı olması, seri üretilmesi ve sadece belirli bir zümreye hitap etmekten ziyade herkesin ulaşımına açık olması.



ELLE:
Sizce günümüzün kült tasarım objeleri neler? Onları ‘fetiş’ hale getiren nedir?


D.S.: Uzun zaman önce ‘Cult Objects’ isimli bir kitap yazdım. Son dönemde yazdığım ‘The Language of Things’ adlı kitabımın daha olgun bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Bu kitapta, tasarımın ne şekilde arzu ürettiğini ortaya koymaya çalıştım.



ELLE:
Çağımızın en çok arzulanan tasarım objelerine baktığınızda güç ve tasarım arasında bir ilişki görüyor musunuz? Kreatif endüstriler, dünyanın her yanında eşit dağılım gösteriyor mu?


D.S.: Tasarım, bazı toplumları merkezde bazılarını da periferide kalmaya zorluyor. Örneğin, zengin bir topluma mensup olsanız bile dünyanın diğer ucunda tasarlanan tüketim ürünlerini satın alabiliyorsunuz. Ya da Milano, Paris ve New York’ta üretilen modaları alıyorsunuz. Bu durumda, kendinizi diğer ülke tarafından sömürülüyor gibi hissedebilirsiniz.~ ELLE: Hepimiz tüketim konusunda gün geçtikçe daha açgözlü hale geldik. İnsanların doymak bilmez tüketim arzularının sebebi nedir?


D.S.: Esasen insan, bağımlı bir canlı türü. İhtiyacımız olmayan şeyleri alma konusunda takıntılıyız.



ELLE:
Tasarım objlerinin hızlı tüketimi, tasarımcıların disiplinlerini uygulama şekillerini ne yönde etkiliyor?


D.S.: Bunun, tasarımcıların sandalye tasarlama fetişinde kendini gösterdiğini düşünüyorum. Sandalyelerin, 9 aylık görsel bir ömrü olan cep telefonlarından daha uzun ömürlü oldukları bir gerçek. Üstelik telefonların teknik olarak da miyadı daha çabuk doluyor.



ELLE:
Küreselleşme, kent yaşamı da dahil olmak üzere pek çok şeyi değiştirdi. Şehirlerin geleceğiyle ilgili neler öngörüyorsunuz?


D.S.: Küreselleşme, daima büyükşehir hayatının bir parçası oldu. İstanbul’un tarihçesine bir bakın. Londra ve İstanbul’un varlığı, İngiltere ve Türkiye’ninkinden daha eskiye dayanıyor. Bu şehirler, dünyanın dört bir yanındaki insanlara sundukları cazibelerle hayatta kalıyorlar. Gelenleri ne kadar iyi karşılarlarsa o kadar başarılı oluyorlar. Buradaki asıl mesele, büyümeye devam ederken kimliklerini nasıl korumayı başaracakları.















SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.