Mıssy Rayder'la İstanbul'da

Mıssy Rayder'la İstanbul'da

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 23 Şubat 2013
<#text>Bir çarşamba sabahı, hava yağmurlu gibi; ama yağmaması için duacıyız. Dünyanın en ünlü genç modellerinden Missy Rayder'la buluşmak üzere Çırağan Sarayı'na doğru gidiyorum. Ekibimiz beni yönlendiriyor ve Missy ile buluşacağım odaya geçiyorum. ELLE'in Ocak sayısına kapak kızı olacak olan Missy için tam teşkilatlı bir organizasyon çıkıyor karşıma. Kuaför, makyöz, asistanları, 25 farklı çeşide yakın kıyafet seçeneği, ayakkabılar ve aksesuarlar bir kenarda çekim anını beklerken, bir yanda da top model'i ağırlamak adına taze sıkılmış meyve suları, kruvasanlar, kahve ve çay çeşitleri, tropikal meyve tabağı, somon füme sandviçler, poğaçalar derken tam bir ziyafet veriliyor hazırlanma odasında. Ünlü modeli dergimiz için fotoğraflayacak Koray Birand, moda editörüyse tabii ki de Yaprak Gerçek olunca, ortaya gayet başarılı bir iş çıkacağı konusunda şüphemiz yok. Ama elbette kızımızın tavrı ve profesyonelliği de mühim. ~Beklemedeyiz, asistanlar kıyafetleri diziyorlar, ayakkabıların altları çekim esnasında zarar görmesin diye bantlanıyor, aksesuarlar diziliyor, makyaj ve saç ekibi kendi çalışacakları bölümlere yerleşiyorlar derken kapıdan bir kız giriyor. Kafasında siyah el örgüsü bir bere, saçlar açık yüzünü saklıyor sanki. Bir tişört, salaş dize kadar ince bir hırka, jean ve siyah süet kovboy çizmeleriyle beni şaşırtıyor. “Bu mu top model?” diye geçiriyorum içimden. Bana bakıyor, elini uzatıyor ve inanılmaz içten bir gülümsemeyle “Merhaba ben Missy, çok kötü ayağım ağrıyor, Paris'te geçen gün çekimde parmağımı kırdım” diyor. Eyvah diyorum içimden. Nasıl geçecek bu çekim, nasıl olacak bu iş diye endişeleniyorum fakat Missy hemen “Ama sorun değil, her şey yolunda, siz nasılsınız?” diye ekliyor. İstanbul'dan bahsediyoruz, önceden Beymen için geldiğini anlatı yor fakat bir türlü gezme fırsatı bulamadığını da itiraf ediyor güzel manken. Beresini çıkartınca, masmavi gözleriyle bir kediyi anımsatıyor, gayet rahat, hiçbir kaprisi yok bu kızın. Gerçek adı Melissa Rayder ama herkes ona Missy diye hitap ediyor.


<#text> ~Yaklaşık on üç senedir modellik yapan Amerikalı güzel, aynı zamanda ünlü model Frankie Rayder'ın da küçük kız kardeşi. 1977 doğumlu olan model, çok genç yaşta İtalyan ve İspanyol Vogue'unun yanı sıra Fransız ELLE'ine de kapak oldu. Chloé, Costume National ve Louis Vuitton gibi markaların defilelerinde boy gösteren Missy, aynı zamanda Burberry, Jean Paul Gaultier, Missoni ve Prada gibi markaların da yüzü olmayı başardı. Dünyaca ünlü dergilere kapak olmayı başaran, 16 yaşında Carter Smith tarafından keşfedilen, New York'ta kendine ait yalnız bir hayat yaşamayı tercih eden bu modelle konuştukça, onun çok farklı biri olduğunu anlıyorum. Kahvesini içiyor, ananas ve kivi yiyor. Bense çoktan iki tane kruvasan yediğimi düşünerek kendimden utanıyorum ama yapacak bir şey yok, manken olan ben değilim ki! Yaklaşık on beş kişilik ekibimiz tamamlanıyor. Moda editörümüz Yaprak Gerçek ve fotoğrafçı Koray Birand, Missy'yle ilgilendikten sonra ihtişamlı Çırağan Sarayı'nda hangi noktalarda hangi kareleri nasıl çekecekleri konusunda toplantı yapıyorlar.


<#text> ~Kuaför İbrahim Zengin mankenin saçlarını incelerken, makyöz Çiğdem Yartaşı da kızın cildinin pürüzsüz oluşundan gayet memnun bir şekilde makyaj yapacağı renkleri ayrıştırıyor. İbrahim Ipod'unu Missy'ye veriyor ve ne tarz müzik istiyorsa onu seçmesini öneriyor. Missy seçimini tabii ki de gayet hareketli İngilizce parçalardan yana yapıyor, Ipod masada çalarken herkeste bütün gün boyunca sürecek olan çekimin heyecanı başlıyor. O sırada gazeteci Sibel Arna'yı Missy'le röportaj yapması için beklerken biz de kıyafetlere bakıyoruz. En sevdiğim Türk tasarımcılardan Hakan Yıldırım'ın başarılı birkaç parçası gözüme çarpıyor. İstanbul Moda Günleri'nde defilede görmüştüm bu parçaları diye düşünüyorum. Aksesuarlar da bir o kadar göz alıcı şekilde parlıyorlar. Missy kıyafet konusunda yapılan seçimleri beğeniyor ve “Çok hoş kıyafetler var, heyecanlıyım” diyor.


<#text> ~Havanın soğuk olmasının yanı sıra, yağmurun yağacağı konusunda tahminlerde bulunuyoruz. Missy'yse, “Sorun değil, soğuk olsa da merak etmeyin, ben üşümem” diyor. Üşüdüğümde yatağımdan elimi çıkartıp kumandada bir düğmeye basıp kanalı bile değiştiremeyecek kadar üşengeç olduğum için Missy'nin profesyonelliği ve soğuğa karşı dayanıklılığı konusunda hayrete düşüyorum. Mankenimiz manikürü yapılırken kahvesini yudumluyor ve New York hakkında konuşmaya dalıyoruz. New York'ta mankenlik dışında neler yaptığını soruyorum; o da hiç beklenmedik bir yanıt veriyor: “Yazı yazıyorum ve çok okuyorum.” Odaya ilk girdiğinde gerçekten bu kızın model olduğu konusunda şüpheye düşmüş olsam da, ekibimizin sihirli elleri ve beresini çıkardığında karşılaştığım doğal güzelliği sayesinde, Amerikalı model birkaç saat sonra tam anlamıyla bir tanrıçaya dönüşüyor. Bu durumda da ondan benim gibi yazı yazmayı ve kitap okumayı sevdiğini duyunca şaşırıyorum. Neler okuduğunu soruyorum, o da beni şaşırtmaya devam ediyor. ~“Psikanaliz kitapları okuyorum çünkü şu an üniversitede psikoloji dalında eğitim görüyorum.” diyor. Üniversite yıllarımda Freud ve Jung'la çok iç içe olduğumu söylüyorum ve Missy'nin gözleri parlıyor. “Psikanalize merakımdan dolayı bazen insanlar benim deli olduğumu düşünüyorlar, beni anlamıyorlar. Beni anlayan birisiyle şu an dünyanın bir başka ucunda ELLE gibi marka olmuş bir moda dergisi için sohbet ettiğim için çok mutluyum” diyor. Rüyalardan ve analizlerden bahsediyoruz. Bu sırada Missy'nin makyajı bitiyor ve saçlarına son rötuşlar yapılıyor. Çekim başlıyor, “Mankenlik benim için bir araç, ben çok daha farklı şeyler yapmak istiyorum ileride” diyor Missy ve çekim için giyinmeye başlıyor. İşte size güzelliği, samimiyeti ve rahatlığıyla bizi kendine hayran bırakan Missy Rayder'ın muhteşem İstanbul fotoğrafları...

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.