Sonıa Rykıel

Renkli Çizgilerin Mucidi H&M İçin Tasarlıyor

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 23 Şubat 2013
Sonıa Rykıel

Sonia Rykiel'in gizli mabedi, St. Germain bulvarına birkaç adım uzaklıkta Paris'e yukarıdan bakıyor. Evin içindeki her şey ve her yer siyah. Yerdeki halı, parlak duvarlar, üzerindeki elbise, hatta salonun ortasında tasarımcının oturduğu kanatlı koltuk bile siyah. Bütün bu karanlığın ortasında Sonia'nın gümüş çay takımı, koltukların üzerine serpiştirdiği leopar yastıklar, ortada duran sanat, aşk ve sinemayla ilgili kalın kitapları ve tabii ki duvarda Andy Warhol'un imzasını taşıyan kendi portresi dikkatimizi çekiyor. Yakasına kondurduğu kuş motifli kristal broşu ve kırmızı saçları, adeta Sonia'nın tüm benliğini oluşturuyor. Hayat dolu ve canlı.Dizindeki ağrıdan dolayı ayağa kalkamadığı için bizden özür dileyerek başlıyor cümleye, sonra titreyen elleriyle gümüş yazı masasının üzerindeki karalama defterine uzanıyor. Sonia Rykiel, 1968 yılının Mayıs'ın da politikanın sokaklara döküldüğü ve hazır giyimin yeni yeni yaşantımıza girdiği zamanları rahatça hatırlayacak yaşta. Bu kadının kızıl kâkülünün ardındaki melankolik bakışlı gözlerinin içinde kim bilir nedenli aşk ve acı gizleniyor? Sonia'nın sessiz ve sakin ruh hali ve dingin ses tonu bizi büyülüyor. şehvet, aldatma, seks ve bencillik gibi konular üzerine sohbet ediyor olsak da, onun ses tonuyla şiir okuyormuş gibi hissediyoruz. Hemen yanında duran boyama kalemlerine şöyle bir göz atıyoruz ve kırmızı olanın diğer kalemlere göre daha fazla kullanıldığını anlıyoruz çünkü kısacık kalmış. Sonia, içinde küçük, yaramaz bir genç kız ruhu taşıyor sanki. H&M için yaptığı koleksiyonun çizimlerinin taslakları hemen önümüzdeki sehpada, bize pembe güller arasında şık Çin porselenleriyle sunduğu kahve takımlarının yanında duruyor. Leopar desenli yastıklar yanında kendime bir yer açıp tasarımcının yanına oturuyorum. Rahatlığıyla beni de rahatlatan tasarımcı, ben sorularımı yöneltmeye başlar başlamaz beni bölüp, daha o sabah sadece ~

ELLE için yazdığı bir paragraf yazıyı okuyor bana. Söylediğine göre tasarımcı kocaman, kara kaplı defterine sürekli yazılar yazıyormuş. Yazdığı yazılarında bazı cümlelerin altı kırmızı kalemle çizili. Tıpkı hırkaları gibi. Renkli, uzun, ince çizgiler. Bundan kırk yıl önce tasarladığı bir süveteri revize ederek çalışmalarına devam ediyor. “Örgü örmek benim kaderim. Hayatım boyunca örgü örmekten büyük keyif aldım; hala da alıyorum. Küçüklüğümde annem bana siyah kazaklar örerdi. Örgü örmek bana büyük bir haz veriyor. Renkler ve şekillerle istediğiniz gibi oynayabilirsiniz. Ördüğünüz bir şeyi giymek; onu teninize yakın hissetmek, onu her gün giyerek ona daha fazla aşık olmaktır. Örgü örme işine girmek için fazlasıyla enerjik bir yapıda olmanız gerek. Tabii biraz da deli, güçlü ve vahşi olmak şart. İronik, dramatik, eğlenceli, karışık ve yenilikçi. Bizim gibi tasarımcıların aslında birçok şeyi bilmemiz bekleniyor ama bazen hiçbir şey bilmiyoruz. Kendimizi anlatmamız gerekiyor, bir yalan söylememiz, bir hikaye sunmamız gerekebiliyor. Benim iki ayrı hayatım var. Biri özel olan, biri de herkesle paylaştığım. İkisini de şu an dengelediğim için çok mutluyum. Bazen dikkatim dağılmış gibi geliyor ama aslında o dönem ilham arayışına giriyorum. Denge, insan hayatının en önemli kelimesi bence. Hiçbir konuda kendinizi kaptırmamanız gerekiyor. Her daim kontrol altında tutmanız gerekiyor kendinizi ve her gördüğünüz şeyden etkilenmemeniz gerekiyor. Örgü tasarımı bir çeşit tutku, hayat biçimi. Yeniliklere açık olmak gerekiyor; ama bu yenilikleri eskiyi öldürerek değil, biraz değiştirerek eskiye adapte etmeniz gerekiyor. Böylece yine yeni tasarımlar çıkabiliyor ortaya. Örgünün bendeki yeri bambaşka” diyor Rykiel. Sonia ve kızı Nathalie bu günlerde herkesin sabırsızlıkla beklediği H&M koleksiyonlarını tamamladıktan sonra, bize moda hakkında yapmak istedikleri devrimleri ve hayalleri anlatıyorlar. Sonia artık şirketin başkanlığını kızına devretmiş olsa da, hala şirkette yetkisi var ve kırmızı saçlarıyla tasarımlarına devam ediyor ve markaya ilham veriyor.~

Anne kızın arasındaki müthiş dostluk bizi de çok etkiliyor ve ikisi de bize H&M için yaptıkları güzel ürünlerden bahsediyorlar. Dünyada 250 adet H&M mağazasında görücüye çıkacak olan Sonia Rykiel ürünlerinin ardındaki beyin Nathalie olarak görünse de, Sonia her daim onun koruyucu meleği olma görevine devam ediyor. İkili, yolculuklarını anlatmaya başlıyor.

ELLE: Sonia Rykiel'in H&M için hazırladığı iç çamaşırıve kıyafet koleksiyonunun Aralık'ta Paris'teki daveti müthiş geçmişti. Siz neler söylemek istersiniz?

Nathalie Rykiel: O gece benim hayalimdeki Paris yeniden canlanmıştı sanki; eğlence, çocukluğa dönüş gibi, her şey çok şeker görünüyordu; ama aynı zaman da oldukça şık ve kaliteliydi. Sadece o geceye mahsus herkesin kendi içindeki çocuğu çıkarmasını istediğimi hatırlıyorum. H&M, daveti adeta ‘Rykiel'li keşfetmemize'izin verdi.

Sonia Rykiel: Bence inanılmaz eğlenceli ve görkemli bir organizasyondu. Kıyafet ve iç çamaşırlarını da çok beğendim. Öncelikle şunu belirtmek isterim, Rykiel markasının H&M'de olması bence hiç utanç verici bir durum değil; tam tersi oldukça gurur verici bir olay. Tek pişmanlığım, o büyük pastalardan tatmamış olmamdı, gerçekten de çok lezzetli görünüyorlardı.

ELLE: Bu projenin bu kadar önemsenmesinin başlıca  sebepleri nelerdir?


N.R.: H&M bizim çizgimizin ne kadar ciddiye alındığının ve kadınların artık günümüzde bu ciddiyeti önemsediğinin farkında. Bizim açımızdan baktığınızda, uygun fiyatlarla Rykiel üretiyor olmak ve herkesin bu ürünlere sahip olabilmesi bizi gerçekten çok


heyecanlandırıyor. H&M için ilk iç çamaşırı koleksiyonumuzu çıkarttığımızda ertesi gün ürünler yarı fiyatına internet sitelerine düşmüştü. Talep o kadar fazlaydı ki ikinci koleksiyon istenmişti. şimdilik kıyafet koleksiyonumuz yalnızca 250 mağazada satışa sunuluyor olacak, dolayısıyla nelerle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Payetler, çizgiler, “Sonia Rykiel örgü kraliçesi” baskılı çantalar koleksiyonunana temalarını oluşturuyor.~


ELLE: 1968 yılında Rykiel kadınlardan sütyenlerini çıkarmalarını  istemişti..  Bugün, bu iç çamaşır koleksiyonuyla o çıkardıkları sütyenleri geri  takmalarını mı istiyor?


N.R.: İç çamaşırı artık bir kıyafet olarak algılanmıyor; kadının kendini iyi hissetmesi için oyun oynadığı bir parça haline geldi. Kadının kendini şımartmak ve vücuduyla daha iyi ilişki kurmak istediği zaman giydiği bir parça olarak kabul ediliyor. Sıkı bir korse örneğin, sizi olduğunuzdan çok daha seksi gösteriyor.


S.R.: Moda, geçişlerle alakalı bir kavramdır. O dönem benim dantel elbiselerim çok modaydı ve kadınlara sütyensiz olmalarını söylemiştim çünkü dantel elbiselerin altında çıplak bir beden bence harika görünüyordu. O dönem defile esnasında bir mankenin sütyenini herkesin önünde çıkarmasını istemiştim. Büyük yankı uyandırmıştı. Bugünse iç çamaşırlarını seviyorum, ama beni yine de örgü kadar heyecanlandırmıyorlar; oysa Nathalie onlara bayılıyor.





ELLE: H&M'le Rykiel markası arasında çok büyük farklılıklar var. Rykiel bir aile şirketiyken H&M çok kültürlü bir şirket. Ortak anlaşabildiğiniz  bir diliniz var mı?


N.R.: Tam bir kültür şoku yaşandı aslında. Ama H&M markası, çok zeki bir ekiple çalışıyor ve bu projede bizim kimliğimize yakınlaşmaları gerektiğini anlayarak, zor olsa da bizim gözümüzden bakmaya çalıştılar ve bunu başardılar. Kumaşlar ve dikişler gerçekten muhteşem oldu.


SR: Bu konularda her zamanyanlış yolda olduğunuzu düşünen kişilerle karşılaşıyorsunuz. Gerçekten zor bir durum. 1977 yılında her şeyin baştan sona örgü olduğu bir koleksiyon yapmıştım, herkes bana karşı çıkmıştı. Bu işin olmayacağını söylemişti. Artık o örgü modeli benim mesleğimdeki ve sektördeki imzamı oluşturuyor. Bizim işbirliğimiz de bu şekilde karşılıklı olarak ilerledi. ~


ELLE: Genç nesil Chanel, Rykiel, H&M ve vintage parçaları bir arada giyiyor. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?


N.R.: Biz bunu tasarımları yaparken bile düşünüyoruz. Artık gençler, modanın hakim olmaları gerektiği bir kavram olduğunu anladılar. Kendi vücutlarına, isteklerine ve kişiliklerine hitap eden bir durum olması gerektiğini biliyorlar. Eskiden, hazır giyim ilk çıktığı zaman kadınlar markaların hakimiyeti altındaydı. Ama artık uzun bir yol kat ettiler ve artık tek bir tasarımcının onlara hükmetmelerine kolay kolay izin vermiyorlar.


S.R.: Ben her zaman bir şeyleri karıştırmaya bayılmışımdır. Hatta ilk koleksiyonlarımdan biriydi, bir Kenzo altı, bir Rykiel üstle ve bir Karl Lagerfeld ceketle kombinlemiştim. Moda da tamamen bu zaten, var olanları karıştırarak yeni kişilikler ve stiller yaratmak. Bence bir kadının sıradan olmasındansa, belli bir stil sahibi olması önemlidir.





ELLE: 2010 hakkında neler düşünüyorsunuz?


N.R: Bu yıl bence biraz kimlik, farkındalık ve biraz da çılgınlıklar yılı olacak. Bizim, sizlerin sürekli giymek isteyeceği, uzun ömürlü tasarımlar yaratmamız gerekiyor. Lüks kelimesinin özü git gide değişiyor, dolayısıyla bambaşka araçlarla yine aynı etkiyi yaratabiliyoruz. İster saçlarda bir ahenk, ister harika bir hırka.


S.R. Şu an dünyada olup bitenler çok önemli. Kırk yıllık moda hayatım boyunca, tasarladıklarıma olup bitenleri, yaşadıklarımı ve gördüklerimi de katıyorum. şuan dünyanın durumu bence oldukça vahşi. Modaysa eğitici bir rol üstleniyor hayatımızda, bir yaşam tarzını oluşturuyor, birbenlik oluşturma çabası yaratıyor. ~


ELLE: Rykiel defilelerinde modeller her  zaman gülümsüyorlar.


N.R.: Ben modellerin bizim defilelerimizde biraz daha öteye gidip kendi kişiliklerini yansıtmalarını seviyorum. İki sezon önce, mağazada karşılaştığımda modellerle konuştum ve çok mutlu oldular. Defile öncesi onlara bütün pozitif enerjimi yansıtmaya çalışıyorum ki her şey güzel olsun. Defile sonrası stres bitiyor ama tabii bizler de bitmiş oluyoruz.


S.R.: Bu kızlardan gülümsemelerini isteyerek aslında onlardan defileye ruhlarını katmalarını istemiş oluyoruz. Kızlar gülümseyince, giydikleri kıyafetle mutlu olunca, işte o zaman bütün taşlar yerine oturuyor ve harika bir defile sunuyoruz.





ELLE: Rykiel'in büyük gruplardan kendini soyutlayarak tek başına ayakta


durmasının sırrı nedir?


N.R.: Biraz kendine güven, yetenek, gurur ve kadınlarla her daim iletişim içinde olarak güçlü kalmak. Bence bu sektörde güzel bir başarı öyküsü olan bu Fransız markasına ayrı bir saygı duyuluyor.


SR:Tek bildiğim şey, benim çok dikkatli ve özenli olmam. Bizim sırrımıza gelince de, verebileceğim tek cevap ekibim. Ben bu işe ilk başladığım yıllarda tamamen yalnız çalışıyordum çünkü hiçbir şey bilmiyordum.  Şimdi etrafımda kocaman bir ekibim var. Nathalie'ye ve bana güç veriyorlar. şirketimizde fazlasıyla saygı, aşk ve bağlılık var.





ELLE: Son iki yıldır olanlara baktğımızda,Yves Saint Laurent vefat etti ve Christian Lacroix iflas etti. Bu olanlar sizce Paris modasında bir devrin kapandığını mı gösteriyor?


N.R.: Cocteau bir zamanlar ‘Moda olan her şey genç ölüyor, zaten onun için efsaneleşiyor' demişti. Yaklaşık on beş yıl önce, büyük şirketler devreye girerek bu fikri adeta çürüttüler. Sadece Paris'te değil, tam on yıldır moda dünyasında bambaşka bir durum var. Artık kadınların alışveriş alışkanlıkları değişti, tüketim çağı tavana vurdu. Artık moda maalesef ekonomiyle yakın ilişki içinde devam ediyor. S.R.: Evet, bir devrin sonunun geldiği söyleniyor; ben de bu fikre katılıyorum. Bu durum önceden de, bugünkü kadar açık ve somut olmasa da yavaş yavaş kendini bellietmeye başlamıştı. Yaratıcılık artık duraksamaya başladı, bazı şeyler kırılma noktasında. Zor bir geçiş dönemi yaşanıyor.~


ELLE: Rykiel markasının ana fikri “arzulamak”.. Peki siz neler arzuluyorsunuz?


N.R.:  Ne istediğimi söylemeyeceğim çünkü söylersen gerçekleşmezmiş.


S.R.: Her şeyin aynı şekilde devam etmesini istiyorum. Cesaret, yetenek, akıl ve aşkla her şeyin üstesinden gelerek başkoyduğumuz işe devam etmeyi arzuluyorum. Kısacası, çok güzel bir hikaye yazdım; hayatımın hikayesini; ve bunu yazmaya devametmek istiyorum.





PHILIPPE STARCK -TASARIMCI


Sonia Rykiel dünyasıyla ilgili nelerdüşünüyorsunuz?


Rykiel ailesi her zaman “Alice Harikalar Dünyasında” gibi bir dünya yaratmayı başarıyor. Herkes Sonia'yı modanın en güçlü isimlerinden biri olarak kabul etti, ama ben onu daha çok zamansız bir moda ikonu olarak tanımlayabilirim. Her zaman kendi tasarımları üzerinde çalıştı ve kendi dünyasını yaratmayı başardı.Yaptığı her şey uzun soluklu olduğu için, onun bugün yarattıkları aslında yarını yansıtıyor.





Rykiel ve H&M arasındaki iş birliği için neler  söyleyeceksiniz?


Ben şuna inanıyorum: Eğer Sonia gibi müthiş fikirleri olan bir insansanız, ozaman onu birçok kişiyle paylaşmayı görev edinmeniz gerek. Çok pahalı kıyafet tasarlayıp azınlıkla paylaşma fikri artık eskide kaldı; bugün herkes daha uygun fiyatlarda tasarım yapıp satıyor ama daha geniş kitlelere ulaşıyor.~


EVA HERZIGOVA - MODEL


Sonia Rykiel deyince aklınıza neler geliyor? Paris. Sonia'yı en çok neler yansıtıyor?


Tabii ki müthiş örgüler ve renkli çizgiler, “amour” kelimesi... Aynı zamanda çok güzel çanta ve aksesuarlar da tasarlıyor ki o aksesuarlardan bir çoğu benim gardırobumda da mevcut.





Sonia Rykiel ve H&M arasındaki işbirliği için neler düşünüyorsunuz?


Bence H&M ve böylesine büyük tasarımcıların bir araya gelmeleri gerçekten heyecan verici bir durum.











JEAN PAUL GAULTIER - TASARIMCI


H&M hakkında neler düşünüyorsunuz?


Bence oldukça başarılı ve akıllı bir ekipleri var. Çok zevkliler.





Siz kendinizi onlarla çalışırken görüyor musunuz?


Tabii, neden olmasın? Harika işler çıkartıyorlar, bu akşam da buna tanık oluyoruz zaten.





H&M ve Sonia hakkında neler söyleyeceksiniz?


Sonia çok farklı biri. Kendi tarzı ve kendine özgü tasarımları olan, tasarımcılığın ve feminenliğin sembolü haline gelmiş bir kadın. Bence harika bir iş çıkmış ortaya, kim daha uygun fiyata Sonia Rykiel giymek istemez ki?





Size buradan çıkarken iç çamaşırı hediye edecekler mi?


Umarım ederler! Erkek çamaşırları da güzel, ama kadınlarınki çok daha güzel. Bir tanga hediye etseler mesela, hiç fena olmaz!

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.