Ve Tanrı Süreyya'yı Yarattı...

Bildiğinizden çok başka bir Süreyya var bu sayfalarda.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 01 Temmuz 2010
<#text>Başarıyla eğlencenin, sosyal yelpazenin en üstünde yer almayla mütevazılığın, zenginlikle cömertliğin dengesini “siz” olsanız nasıl sağlardınız? Bu soruyu size sorsalar, çağımız modern kadınlarına neler önerirdiniz? Sizin başarılı ve dengeli bir hayat için düsturlarınız neler? Size sorsam:“İş ve yaşam felsefeniz nedir?”, kaç cümleyle anlatabilirsiniz? Karşımda oturan Süreyya Yalçın. Ve bu soruları önce ona sordum. Kimilerini (tekrar) kendime de. 40 yıllık hayat deneyimimle insanların, karşılarındaki çok zengin, güzel ve güçlüyse, “Hmm... Bakalım insan da olabilmişmi?” diye bir “şeyi”, ölümcül derecede merak ettiklerini öğrendim. Eğer “olamamışsa”, bunca zenginliği ve gücü hak etmediğini düşünüp rahatladıklarını gördüm. Böylece fakir ve güçsüzler erdem yelpazesinin üstüne, zengin ve güçlüler de altına gidebiliyor. Kaos dengeye dönüyor. Peki ya tam tersi söz konusu olduğunda? Diyelim ki kadın hem doğuştan güzel, hem istediği her şeye ve herkese (!) sahip olabilecek kadar zengin, hem de kendi samimi doğrularının peşinden gidecek kadar cesursa... Kimsenin aklına artık yanında olmayan sevdikleri için üzülebileceği, sosyal statüsü nedeniyle tartışılıp alaya alındığı için kırılabileceği, sırf güzelliğinden dolayı ondan nefret edenlerin farkında olabileceği gelir mi? Gelmeli. Ya da aslında önyargılardan kurtulun. Her anlamda işinize yarar. ~


<#text> “SIKI BİR HAYVAN HAKLARI SAVUNUCUSUYUM”


<#text>
ELLE:
<#text>Herkes seni cemiyet dergilerinin sayfalarından biliyor. Aslında nasıl bir insansın?


<#text> SÜREYYA YALÇIN: <#text>Kendi hayatını yaşamaya çalışan, “İnsanlar ne der?” düşüncesinden ziyade, kimseye zarar vermemeye dikkat ederek, kendi doğruları ışığında hareket etmeyi seven bir insanım. Benim yaşımda ve konumumda biri nasıl hareket ederse, ben de aynı şekilde hareket ediyorum; farklı biri değilim, sadece spot önündeyim.


<#text>
ELLE:
<#text>Yapmaktan en çok zevk aldıkların neler; sana “iyi ki hayattayım” dedirten  şeyler?


<#text> S.Y.: <#text>Benim hayattaki en büyük avantajım, Faruk Yalçın gibi bir insanın kızı olarak dünyaya gelip onun yolunda ilerlemem. Bunu maddi anlamda değil, babacığımın manevi değerlerini göz önüne alarak söylüyorum. Babam çok mütevazı, sevecen, canayakın ve yardımsever bir insandı. Öyle bir babaya sahip olduğum için “İyi ki varım!” diyorum, çünkü ondan öğrendiklerim hayatım boyunca rehberim olacak. Sosyal olmayı çok seviyorum, uzun soluklu dostlukları da. Yabancı ülkelerden arkadaşlıklar kurup, farklı kültürleri görüp anlamayı çok seviyorum, zaman zaman yabancı dostlarımı ülkemize çağırıyorum ve kültürümüzü tanıtıyorum. Bence her Türk gencinin bunu yapması lazım. Çünkü ülkemizi kalkındırmada, anlatmada bize büyük görevler düşüyor, yabancılar bizi tam tanımıyorlar. Ayrıca köpeklerimle vakit geçirmekten büyük zevk alıyorum. Barınak ziyaretleri yapıyorum, sahipsiz hayvanlarla ilgileniyor, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Kendime kıyafet tasarlamaktan da büyük keyif alıyorum.~


<#text> ELLE:<#text> Senin ne kadar yardımsever bir insan olduğunu çok az kişi bilir. Bugüne dek yaptığın nelerden çok memnunsun?


<#text> S.Y.:<#text> Yapılan yardımlar konusunda konuşulmaması gerektiğine inanıyorum. Yaptığım yardım ve iyiliklerin gizli kalması ve yardımımın dokunduğu insanlar hariç, yapılanların kimse tarafından bilinmemesi gerektiğine inanıyorum. Bu, babacığımdan öğrendiğim çok önemli bir meziyet. Babam “Birine iyilik yapıyorsan o insan için yaparsın. Deşifre edersen, o insana iyilik değil; kendi reklamını yapmış olursun” derdi. Bu, hayatımda asla unutmadığım bir ilke. Hayvan sevgimi dile getirmeme zaten gerek yok. Örneğin ABD’de açtığım petshop’umda neredeyse satış yapamaz durumdaydım, çünkü satılmak üzere gelen köpeklere kıyamayıp, evime götürüyordum. Sıkı bir hayvan hakları savunucusuyum.


<#text>
“OLUMLU BİR İNSANIM”



<#text>
ELLE:
<#text>Bir daha dünyaya gelsen, aynı insan mı olmak isterdin?


<#text> S.Y.:<#text> Melek babacığımla çok vakit geçirirdim. Onun dışında yine aynı Süreyya olmak isterdim. Arkadaş ve dostlarımı çok seviyorum, onlarla yaşadığımız güzellikleri tekrar yaşamak isterdim. Yaptığım veya yaşadığım hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum. Hatta kendimi şanslı sayıyorum, çünkü genç yaşımda çok olgunlaştım, hayatın bana çok daha fazla güzellikler getireceğine inanıyorum. “Keşke” dediğim tek şey, babacığımla daha uzun seneler yaşayıp, onun tecrübe ve fikirlerinden daha fazla şeyler alabilmek. Ancak o, öğrettikleriyle her zaman benim kalbimde yaşıyor, bana hala yol gösteriyor.~


<#text> ELLE:<#text> Bu tip şeylere inanır mısın... Dünyaya tekrar gelmek, karma, nazar, vesaire...?


<#text> S.Y.: <#text>Nazara çok inanıyorum ve açıkçası nazardan korkuyorum. Genelde olumlu bir insanım, kıskançlığım yoktur, ancak insan ister istemez bazen olumsuz enerjiyi kendine çekebiliyor. Reenkarnasyona inanıyorum. Daha önceki yaşamlarımızda tamamlayamadığımız ya da çözemediğimiz birtakım konuların bu hayatımıza yansıdığını ve test edildiğimizi düşünüyorum. Bir nevi hayat sınavındayız. Her birimiz kendi eylemlerimizden sorumluyuz ve bu eylemlerin ardından gelen sonuçları kabul etmek zorundayız. Bu yüzden karma felsefesinede inanıyorum.


<#text>
ELLE:
<#text> Uğurların var mı?


<#text> S.Y.: <#text>Babamın yatılı okulumun ilk günü bana hediye ettiği dört yapraklı yonca şeklindeki kolyem, en büyük uğurum.


<#text>
ELLE:
<#text>Bir “en önemlilerim 10” listesi yapsan?


<#text> S.Y.: <#text>Ailem, arkadaşlarım, sağlık, huzur, köpeklerim, spor, doğrularım, takılarım, kıyafetlerim, Blackberry’m.


<#text>
ELLE:
<#text> Favori seyahat adreslerin?


<#text> S.Y.:<#text> Miami, Las Vegas, Aspen, Roma, Alaska, Hawaii, Seyşeller, Bodrum, Texas, Afrika, Londra.


<#text>
ELLE:
<#text> Sence dünyanın en tarz yerleri nereleri?


<#text> S.Y.: <#text>Yemek için LA’deki Geysha, konser için NYC veya Londra, eğlenmek için Miami, dinlenmek için Seyşeller, aile ortamı için kesinlikle Zürih, dostlarımla Bodrum. ~


<#text> ELLE:<#text> Sanatla aran nasıl? Örneğin sanatı bir yatırım aracı olarak görür müsün?


<#text> S.Y.:<#text>  Sanatı bir yatırım aracı olarak görmüyorum, “İleride değerlenir, satarım” düşüncesiyle sanat eseri almam. Antika seviyorum ve topluyorum, evimde ruhu olan eşyaları kullanmak ve görmek beni çok mutlu ediyor. Dekorasyondaysa etnik çizgileri seviyorum. Galiba gelenekselim; ancak albeni de beni cezbediyor, beni daha doğru yansıttığına inanıyorum. 


<#text>
ELLE:
<#text>Hangi tarz sanat ilgini çekiyor?  


<#text> S.Y.:<#text> Bu sıralar İslam mimarisiyle ilgileniyorum. Paris, Londra ve Münih’e yaptığım geziler sırasında İslami mimariyi yansıtan bazı yapılara rastladım. Zaten İstanbul bu konuda çok zengin ve bu şehirde yaşadığım için kendimi şanslı sayıyorum. İslami mimaride malzeme, olduğu gibi, nitelikleri inkar edilmeden neyse o olarak kullanılmış. Bu açıdan, İslami mimariyi çok samimi ve doğal buluyorum. Son zamanlarda bu konu ilgimi çekmeye başladı, çok okuyorum ve araştırma yapıyorum.


<#text>
ELLE:
<#text>Aile, aşk, sadakat, sevgi, ölüm gibi yaşamsal parçalar senin için ne ifade ediyor?


<#text> S.Y.: <#text>Aile, asla bölünmemesi gereken, insana güç veren, çok önemli bir müessese. Aşk: Ne onunla ne de onsuz. Sadakat: Olmazsa ilişkiler de olmaz. Bu sadece ilişkilerde değil; dostluklar için de geçerli. Az ve öz insanla olmamın sebebi de, fazlasıyla sadakat arıyor olmam. Sevgi: Karşılığı olması gereken çok özel bir duygu, tanımlamak çok zor. Ölüm: Yaşadığım en taze duygu. Alışması ve kabul etmesi çok zor.~


<#text> “DİKKAT ÇEKMEK İÇİN GİYİNMİYORUM”


<#text>
ELLE:
<#text> Diyelim ki (ve bence bu oluyor ya da olmalı) dünyaca ünlü bir  tasarımcı sadece senin için kıyafet ve aksesuar, hatta belki de bir gardırop tasarlayacak. Bu kim olabilir ve bir tek senin için ne tasarlanmasını isterdin?


<#text> S.Y.:<#text>
Hermes, “Birkin” model çanta ismini nasıl ünlü İngiliz aktrist Jane Birkin’den aldıysa, benim adıma da model üretilse tabiiki çok sevinirdim. Örneğin Balmain’in benim için özel bir koleksiyon hazırlamasını reddedemezdim.


<#text>
ELLE:
<#text>Vazgeçemediğin moda aksesuarları?


<#text> S.Y.:<#text> Bu kış eldivenler vazgeçilmezim oldu. Çünkü giydiğim elbiseleri feminen bir tarzla tamamladığına inanıyorum. Aslında kostümlerimden çok aksesuarlara önem veriyorum, beni aksesuarlarımın tamamladığını düşünüyorum.


<#text>
ELLE:
<#text> Sezon sonunda ya da birkaç yıl sonra, artık giymeyeceğin kıyafetleri ne yapıyorsun?


<#text> S.Y.:<#text> Giymediğim kıyafetlerimi hala gardırobumda saklıyorum, gördüğün gibi her şeye karşı sadığım.


<#text>
ELLE:
<#text>Modaya ilgin nasıl başladı?


<#text> S.Y.: <#text>Annem çok bakımlı ve süslü bir kadın olmuştur her zaman. Küçüklüğümden beri, annemi örnek aldım. Şu andaki tarzım, çocukluğumdan beri süregelen bir şey.~


<#text> ELLE: <#text>Sosyal statünden dolayı hep en şık, en güzel, en gösterişli giyinmesi gereken insan senmişsin gibi bir  baskı hissettiğin oluyor mu? Çok göz önünde olduğun için herkes senin giyim stilinle ilgili söz söyleme ihtiyacı hissediyor gibi. Bununla nasıl baş ediyorsun?


<#text> S.Y.: <#text>Sosyal statümden kaynaklanan herhangi bir baskı hissetmiyorum. Basının olmadığı yerlerde de -gerek evim, gerekse yurtdışı seyahatlerim olsun- aynı şekilde giyiniyorum, çünkü aynada kendimi bu tarzda görmek beni her zaman daha iyi hissettiriyor. Dikkat çekmek için albenili giyinmiyorum, herkesin bir tarzı var, ben de böyleyim ve bana özel tarzımı çok seviyorum. Zevkler ve renkler tartışılmaz, biliyorsun. Herkesin, eleştiriden korkmayıp kendisi gibi olması gerektiğine inanıyorum. Kişilerin hayatlarını kendileri için yaşamaları gerektiğini düşünüyorum.


<#text>
ELLE:
<#text>Her sezon mutlaka koleksiyonlarına baktığın, defilelerini ya da özel gösterimlerini kaçırmadığın, tasarımlarını satın almadan rahat etmediğin, vazgeçemediğin markalar ve tasarımcılar vardır. Kim bunlar?


<#text> S.Y.: <#text>Geçmiş yıllarda ülkemizdeki çok değerli ve yetenekli moda tasarımcılarının kıyafetlerini giydim, hala da koleksiyonlarını ilgi ve beğeniyle takip ediyorum. Fakat son zamanlarda kendi tasarımlarımı giymeyi tercih ediyorum.~


<#text> ELLE:<#text> Yurt dışından ve Türkiye’den özel alışveriş adreslerin nereleri?


<#text> S.Y.:  <#text>Aksesuarlarım hariç hiçbir şey almıyorum. Her şey tamamen kendi tasarımım. Aksesuar alışverişimde de marka ayırt etmeden ve kendi tarzım dışına çıkmadan yurt içi ve yurt dışından yapıyorum. Bunun haricinde, kendi tasarımım olmayan günlük kıyafetlerim tabii ki var. Bunlar içinse özel bir tercihim yok. Kendime yakışan kıyafetleri, dikkatimi çeken rastladığım herhangi bir yerden almayı tercih ediyorum. Özelikle uğradığım, kimseye söylemediğim gizli bir marka ya da mağaza yok.


<#text>
ELLE:
<#text> Her sezon gardırobunu oluştururken, nelere dikkat edersin?


<#text> S.Y.:<#text> Klasik sezon parçalarını, kendi tasarımlarım ve aksesuarlarımla birleştirmeyi seviyorum. Örneğin bu sezonun vatkalı deri ceketlerini taşlı ve parlak takılarla birleştirmek favorim. Yine bu sezonun vazgeçilmezleri olan platformlu ayakkabılara kendi tasarımım olan zincir detayları eklemek bana keyif veriyor.


<#text>

ELLE:
<#text>Gardırobunda mutlaka yeri olan parçalar neler?


<#text> S.Y.:<#text> Taşlı payetli mini elbiseler, dizüstü çizmeler ve clutch'lar.~


<#text> ELLE: <#text>Gardırobuna neleri asla koymazsın? Vetolu markalar/tasarımcılar var mı? 


<#text> S.Y.: <#text>Benim kendime özel, kendim tasarladığım bir tarzım var. Bu tarza uyan aksesuarları, marka göz etmeksizin alırım, ancak vintage tarzını kendimde benimseyemiyorum. Dolayısıyla vintage kıyafetler gardırobumda yoktur. Boyfriend jean’leri de benimseyemedim, kendim tasarladığım ve renklendirdiğim jean’lerimi giymeyi tercih ederim.


<#text>
“İLİŞKİDE DÜRÜSTLÜK ÖNEMLİ”



<#text>
ELLE:
<#text> Modern çağın kadını sence nasıl bir karaktere sahip olmalı?


<#text> S.Y.:<#text> Kesinlikle bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilmeli. Eskiden kadınlar daha arka plandaki güç olarak kalırdı. Bugünse her türlü projede ön planda yer alıyorlar, bu yüzden risk almaktan korkmamalı ve bir değer üretmek için çaba sarf etmeliler. Kadınlar, tüketiciden çok üretici olmalı, hayatın her alanında kendilerini göstermeliler.


<#text>
ELLE:
<#text>Seni örnek alan pek çok kadın olduğundan eminim. Onlara başarı ve güç dengesi için hangi tavsiyelerde bulunabilirsin?


<#text> S.Y.:<#text> İnsanlarla iyi ilişkiler kurmak ve hırs uğruna kalp kırmamak, sevdiğin işi yapmak, mücadeleci ve sabırlı olmak, yılmamak ve en önemlisi kötümserleri dinlememek başarı için vazgeçilmezlerdir. Ben de kararlarımda, iç sesimi dinlemeyi tercih ediyorum, kararlarımın arkasında durabiliyorum.~


<#text> ELLE: <#text>Hangi tarz erkekler ilgini çeker?


<#text> S.Y.: <#text>Benim için önemli olan –kadın-erkek fark etmez- merhamet, saygı ve sevgi çerçevesinde davranan, sadık ve kendine güvenen insandır. Erkeğin kendisine güvenmesi, yanındaki kadına sahip çıkması ve sevip, saygı duyması mühimdir. Kafamda çizebileceğim net bir profil yok. Biraz öncede söylediğim gibi her şey alın yazısı, fazlasıyla kaderciyim.


<#text>
ELLE
<#text>: Ama senin gibi bir kadının ilgisini, hatta dikkatini çekecek erkek, nasıl bir insandır? Senin kalbine girebilmesi için hangi özellikleri olmalı?


<#text> S.Y.: <#text>Her kadın gibi, sevgi, saygı, sadakat ve sahiplenilmek benim için çok önemli. Ailemden böyle gördüm ve kendi hayatımda da bunlara çok dikkat ediyorum. İlişkilerde hesap yapmamak çok önemli, dürüstlük olunca her şey kendiliğinden olumlu gelişiyor. Dolayısıyla ekstra bir beklentim yok; ancak ben nasıl davranıyorsam, banada öyle davranılmasını isterim.


<#text>
ELLE:
<#text> Burcunun özelliklerini taşıyor musun?


<#text> S.Y.: <#text>Yay kadını özgürlüğüne düşkündür, kabına sığmaz, keşfetmeyi ve öğrenmeyi çok sever. Bu açıdan bakıldığında kesinlikle burcumun kadınıyım. Yay kadını, ilişkilerde hesap yapmaz, çok çabuk affeder; maalesef bunun da acısını çeker.~


<#text> ELLE: <#text>Güzelliğini nelere borçlusun? Özel bakım reçetelerin var mı?


<#text> S.Y.: <#text>
Kişinin kendisini görsel olarak rahatsız hissettiği ve gerekli olan durumlarda estetik yapılması gerektiğine inanıyorum. Ama toplum tarafından onaylanmak adına bu tür operasyonlar yapılmamalı. Ben estetiği tercih etmeyenler arasındayım. Doğal yöntemlerle de bakımlı ve güzel olunabileceğine inanıyorum. Örneğin La Praire’nin cilt bakım kremleri favorim. Yorgunluk için ılık duş benim için bire bir. Son zamanlarda personal trainer’ımın tavsiyesiyle pilates’e yoğunlaştım. Pilates’in sağlıklı ve fit bir vücut yarattığına, en önemlisi duruş bozukluklarına birebir olduğuna inanıyorum.


<#text>
ELLE:
<#text>Özel bir diyet uyguluyor musun?


<#text> S.Y.: <#text>Hayır, fakat akşam 8’den sonra ağır yemekler yememeye dikkat ediyorum. Bunun haricinde pilates derslerine devam ediyorum.


<#text>
ELLE:
<#text> Saç ve makyaj için hangi markaları tercih ediyorsun?


<#text> S.Y.: <#text>Makyaj ürünlerimi Mac ve Nars’tan almayı tercih ediyorum. Her iki markanın ürünlerini de çok profesyonel buluyorum. Saçlarım içinse Kerastase ürünlerinden vazgeçemiyorum.~


<#text> SÜREYYA YALÇIN KİMDİR?


<#text>


<#text> Kendisinden dinleyelim: “18 Aralık 1984’te İsviçre’de Zürih’te dünyaya geldim. Melek babacığımın işleri nedeniyle 7 yaşıma gelene kadar orada yaşadık, anaokuluna Zürih’te gittim. Ailem ilkokulu Türkiye’de okumamı istedi; dolayısıyla 1991’de buraya taşındık. Özel Efdal İlkokulu’ndaki 5 seneden sonra MEF Okulları’nda bir sene orta hazırlık okudum. Ortaöğrenimimi orada tamamlamayı planlıyordum; ancak yaz tatilinde beklenmedik bir anda, kuzenlerimin okuduğu İsviçre’deki Le Rosey adlı yatılı okula gitme isteğimi melek babacığıma dile getirdim. Babamın onayını alınca, yaz tatilimin sonunda annem ve babacığımla İsviçre’ye gittik. Yatılı okulda özellikle okumak istedim; çünkü bu deneyimin beni hayata çok iyi hazırlayacağına inanıyordum, haksız da çıkmadım. 12 yaşımda tek başıma kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğrendim. İki sene Le Rosey’de okuduktan sonra şehir merkezine daha yakın olan College du Leman’da son senelerimi tamamladım ve başarıyla mezun oldum. Üniversiteyi Londra’da okudum. Aslında moda tasarımı okumak istiyordum; ancak babamın isteği üzerine, American Intercontinental University’de işletme okudum. Moda hep aklımdaydı, işletme eğitimim ardından kendi isteğim üzerine London Fashion School’da iki senelik sertifika programına katıldım.”Bildiğiniz gibi Süreyya Yalçın, 2008’de vefat eden Faruk Yalçın’ın sevgili kızı. “NATO müteahhidi” olarak tanınan ve Fenerbahçe Kulübü asbaşkanı Neşet Yalçın’ın amcası olan Faruk Yalçın,Türkiye’nin en zengin işadamlarındandı.~


<#text> 1963’te kurduğu inşaat şirketi Makyal’ı 45 yıl içinde dev bir grup haline getirmişti. 2006’da Forbes Dergisi’nin “dünyanın en zenginleri”  listesinde 746’ncı sıradaydı. 2008’de de Ekonomist Dergisi’nin “Türkiye’nin En Zenginleri” araştırmasında 3 milyar doları bulan servetiyle 19’uncu sırada yer aldı. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın dayısı olan Faruk Yalçın da, tıpkı kızı Süreyya gibi doğa ve hayvan severliğiyle ün yapmıştı. 1993’te doğa ve hayvan tutkusunu toplumla paylaşmak amacıyla Darıca’da Boğaziçi Hayvanat Bahçesi’ni kurmuş ve 1994’te kendini emekli ettikten sonra, zamanının büyük bölümünü burada geçirmişti. Bayramoğlu’nda botanik müzesine dönüştürdüğü evinin bahçesinde Koi balıkları yetiştiren ünlü işadamı, ayrıca bitki ve hayvan bakımı üzerine kitaplar yazmıştı.

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.