Yüksek Topukların Kadını

Sarah Jessica Parker'in Hayatı da Bir Komedi Filmi Gibi

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 30 Nisan 2010
Yüksek Topukların Kadını
Ya beni sevmezlerse?” diye soruyor Sarah. Bu endişesi, ne birlikte çalışacağı ekip arkadaşları, ne oyuncular, ne eleştirmenler ne de Black Berry’leriyle Parker’ı Manhattan’da yumurta yerken fotoğraflayan hayranlarıyla alakalı. İpeksi yeşilli mavili bir Leifsdottir elbise ve yüksek topuklu Anne Demeulemeester sandaletleriyle harika görünen Parker’ın endişesi, geçtiğimiz Haziran ayında taşıyıcı anne yöntemiyle doğan ikiz kızları Tabitha ve Loretta için. Loretta’nın doğum karnesindeki adı Marion fakat ailede onu bu isimle çağıran tek kişi, Parker’ın yedi yaşındaki oğlu James Wilkie. İlk doğduklarında James kendine en çok benzeyeni seçip adını koymuş. “Adı Marion olmalı” dedi. diye anlatıyor Sarah ve ekliyor, “O sırada panik olmuştum. Bebeğin adını koyması psikolojik olarak doğru mu, bu onun için önemli bir adım mı diye düşünürken James ‘Marion onun gerçek ismi olmalı ve yasallaştırılmalı’ dedi.” diye anlatıyor.


~Aile üyelerinin birden fazla adı olduğunu söyleyen anne Parker, “Tabitha’nın adı Babe, Loretta’nın ki de Kitty” diyor. Ünlü oyuncunun oğlu James biraz sabit fikirli bir çocuk. Berberinin yeri değişince neredeyse üç sene boyunca saçını kestirmeyi reddetmiş. “Çok zor bir çocuk” diye oğlundan bahsediyor Parker, “Bu tamamen benim suçum” diye eklemeyi de ihmal etmiyor. Hemen çantasından cep telefonunu çıkartıp oğlunun paskalya tatilinde çekilmiş bir fotoğrafını gösteriyor. Kızıl saçları berbere gitmeyi reddetmekten omuzlarına kadar uzamış görünüyor. Her ne kadar Carrie Bradshaw karakterinden dolayı Sex and the City dizisinin son bölümündeki renkli etek, onlarca ayakkabı, Kate Moss’un podyumda giymiş olduğu mini şort gibi mükemmel parçaları gardırobunda bulunduruyor olsa da, kızlarını bunlarla oyalayamayacağından korktuğunu söylüyor. Ne de olsa ilk defa kızları oluyor ve onlarla nasıl bir iletişim kurabileceği konusunda şüpheleri var.


~HUGH GRANT’İN EN SEVDİĞİ AKTRİS


Bu endişe duygusu Ohio doğumlu Parker’ın kişiliğine işlemiş. İşinde bile, bir film çekimine hazırlanırken endişe duygusundan kaçamıyor. “Chris Noth bana geçen gün çok ilginç bir soru sordu; ‘Sarah, sen oyunculuk yapmayı seviyor musun gerçekten?’ dedi” diyor oyuncu. Geçtiğimiz yıl, “Did you hear about the Morgans” filminin çekimlerinde Hugh Grant’le başrol oyunculuğunu yapan Sarah, Hugh için kendi gibi paniklemeye yatkın ve mükemmeliyetçi biri olduğunu söylüyor. “Sanki özellikle seçilmiş ve bir araya getirilmiş gibiydik” diye anlatıyor ve ekliyor, “İkimizin de yüzü endişe ve korkudan yemyeşildi. Kendimle aynı düzeyde cehennem acısı çeken biriyle birlikte çalışıyor olmak çok güzeldi. Onu sevdiğim için gurur duyuyorum çünkü ben pek kimseyi sevmem” diyor Grant. ~Burada, Batı yakasında, Sarah adeta kendi küçük cumhuriyetinde yaşıyor. Herkes ona hayran, sokaktan geçen genç kızlar onun ilgisini çekebilmek için her yolu deniyorlar. Bu kadar çok seveni varken, kızlarının onu sevmeyeceği konusundaki endişesini anlamakta bazen güçlük çekiyorum.Yoldan geçenler, gözlük kaplarını çıkartıp “Carrie ne olur imzalar mısın?” diye yanımıza gelirken ara sıra da ellerinde kalem ve kağıdı olmayan hayranlarına da rastlıyoruz. “Ben Toronto’dan geldim ve New York’a gelip Carrie’nin evini bulmak en büyük hayalimdi ki sen çıktın karşıma…” diyor hayranları. Sarah tüm samimiyetiyle gençlere güzel iltifatlar edip, bir peçeteyi imzalıyor. Böylece yıldızın solak olduğunu da öğrenmiş oluyoruz.  


SEX AND THE CITY’DEN SONRA


İnsanların tek bir gecede meşhur olma imkanının olduğu ve“reality” şovlarla yüz binlerce hayran kitlesine ulaşabildikleri şu dönemde, ~Parker biraz eski kafalı bir yıldız olarak görülüyor; çünkü o, ne şarkı söylüyor, ne de profesyonel olarak dans edebiliyor. 1995 yılında Parker, A.R. Gurney’nin Sylvia adlı eserinde baş karakteri canlandırmıştı. Parker, 2001 yılında da Wonder of the World eserinde oynadığında, New York Times’ın yorumları oldukça pozitifti. “Her erkeği eritebilecek güçte, altın gibi bir kadın.” Sarah’nın orantısız güzelliği oldukça büyüleyici. Bal rengi saçları dağınık bir şekilde dururken, cildi parıl parıl parlıyor ve masmavi gözleri Megan Fox’un ki gibi yırtıcı bakışlarla bakmasada derinlik dolu. Bugün 44 yaşını dolu dolu yaşayan Sarah, artık her zamankinden daha tanınmış biri olduğunu kabul ediyor. Parfüm koleksiyonları The Lovely Collecti on ve The Covet’in oldukça sevildiğini anlatıyor. “Demokratik Helmut Lang” diye tarif ettiği Bitten markasını tekrar canlandırmak istiyor oyuncu. 20 dolar ve altında ürünlerin satıldığı bu marka için oldukça yaratıcı fikirler üretiyor.


~Bunun yanı sıra kitap projeleri, televizyon dizisi ve sanata ilgili bir “reality” şov üzerinde çalışmalarını sürüyor. 400 milyon dolarlık SATC filmi, sonrasındaki DVD’leri ve dizinin getirisi Sarah Jessica Parker’ı ABD’nin en çok konuşulan ve kazanan isimleri arasında görmemizi sağladı. Tabii Parker için şunu belirtmemiz gerekiyor ki, bu kadın iki günde meşhur olmayı başarıpda “ünlü” diye baktığınız isimlerden çok farklı, çünkü o gerçek. Her haliyle samimi, onu sanki daha önceden tanıyormuşsunuz gibi sizinle yakınlık kuruyor. “Morgans” ve “Music and Lyrics” eserlerinin yazarı Marc Lawrence, “Sarah özellikle film izlemeyi seven insanlarla müthiş yakınlık kurabilen bir özelliğe sahip. Bu çok önemli, çünkü bu özellik onun oyunculuğuna da yansıyor ve Parker’in seyircileriyle çok ilginç bir iletişimi var. Bu da bir çeşit yetenek” diyor. 2004 yılında Parker’ın Carrie karakterini artık oynamak istememesinin en önemli sebebi,


~o karaktere çok fazla kendini kaptırmış olmasıydı. Parker’a kalsa ömür boyu Carrie’yi canlandırmaya devam ederdi fakat o bunun için oyuncu olmamıştı. Parker her zaman onu zorlayan bir işte çalışmak istediğini söylüyor. “Kariyer konusunda, kendimi geliştirebileceğim ve tamamen yabancı olduğum kişilerle birlikte çalışabileceğim, beni zorlayan bir ortamda çalışmak en büyük isteğimdi” diyor. İlk başlarda, art arda romantik komedilerde boy göstermeye başladı. Matthew Mc Conaughey’yle “Failure to Launch”ta ve Dennis Quaid ve Ellen Page’le “Smart People”da oynamıştı. 2006 yılında “The Family Stone”daki performansı için Golden Globe Ödülü’ne aday olan Parker, yavaş yavaş kariyer merdivenlerini çıkmaya başarıyordu. “Sex and the City” dizisinden tanıdığımız Kristin Davis,“Sarah’da bambaşka bir ışık ve yetenek var. O, çok sıkıcı ve itici karakterleri bile hayata geçirirken onlara kendinden bir şeyler katmayı başarıyor. Böylece oyuncu ve izleyici arasında da bir bağ oluşuyor. Bu da Sarah’nın bu günkü ününe ve başarısına ulaşmasını sağlıyor.” diye anlatıyor.


~YENİ FİLMİNİN SETİNDE GELEN MUTLU HABER


“Sex and the City” dizisinin beyaz perdedeki versiyonu uzun zamandır bir proje olarak duruyordu. Hatta belki Parker’ın tahmininden daha uzun sürdü sinemaya aktarılması. Kim Catrall’la film yapımcısı arasında bütçe konusundaki anla?mazlıklar, filmin aksamasının en büyük sebebi olarak gösteriliyordu. Bu da ekip arasında bazı anlaşmazlıkların olduğu yönünde haberlerin çıkmasına sebep oluyordu. “Sanırım hiç kimse benim Kim’i sevdiğime inanmak istemiyor. Ama ben ona bayılıyorum, gerçek de bu. Kim olmadan bu filmi yapmazdım, yapmadım da.” diye anlatıyor Sarah. Bu sıralar SATC’nin ikinci bölümü için hazırlıklara başlayan Parker, iki filmin arasında “Did You Hear About The Morgans” filminde Meryl Morgan karakterini canlandırarak kariyerine ara vermeden devam ediyor. ~Meryl yani Parker, filmde Hugh Grant’in canlandırdığı Paul ile evli. Filmin konusu oldukça komik. Çift, tesadüf ederi bir cinayete tanıklık ediyorlar; böylece hayatları tehlikeye giriyor. Verdikleri ifade sonucunda New York’un merkezinde modern bir hayat yaşayan çift, birden polisin gözetimi altında yaşamak durumda kalıyor ve New York’tan Wyoming’e zorunlu göç ederek orada yaşamaya başlıyorlar. Yaklaşık üç yüz kişinin yaşadığı kasabada, çifti lişkilerini tekrar gözden geçirmek zorunda kalıyor. “Meryl’la karakter olarak çok benzemiyoruz açıkçası. Ben onun kadar kesin biri değilim. Bence özellikle ilişkilerde biraz esneklik olmalı, yani esneme payı. Tabii sadece ilişkilerde değil, hayatın her alanında olmalı bu” diye anlatıyor Parker oynadığı karakterle kendi arasındaki farklılıkları. Parker, bu filmde Carrie’den çok farklı olarak gayet sade giyiniyor ve omuzlarında kestirdiği saçlarıyla seyirciyi şaşırtıyor. Parker, film boyunca ~“Wyoming’in gündelik kıyafeti” denilen rahat kıyafetler içinde. Filmin son haftası çok olaylı geçti. New Mexico’da kalan ekip, resmen kalacak yerleri olmadığı için bir okulun bahçesinde kalıp, kıyafet dolaplarının içinde uyuyor, okulun kafeteryasında yemek yiyor ve okulda duş alıyordu. “Sarah da benim gibi oldukça titiz biri ama durumu gayet iyi bir şekilde idare etmeyi başardı. Bana bile yardımcı oldu. Haftalık bakımlarımızı ihmal etmedik ve Sarah bana orada sette manikür bile yaptı” diye anlatıyor rol arkadaşı Hugh Grant.  Morgans filminin her bir bölümü Parker için bir endişe sebebiydi çünkü filmin çekiminin yarısından sonra oyuncunun bebeklerinin taşıyıcı annesinin doğum için hazırlandığı haberi geldi. Parker ve eşi Matthew Broderick haberi hemen duyurdular, çocuklar doğmak üzereydi. Fakat bu film setinde bomba etkisi yaratmış olmasa da, basın camiası için aynı şeyi söyleyemiyoruz.Taşıyıcı anneyle ilgili basına haber sızdırmak isteyen bir çift, annenin yatak odasını gözetleme suçundan tutuklandılar, fakat sonra serbest bırakıldılar. ~Yaklaşık bir sene kadar önce, New York Times gazetesinde taşıyıcı annelik konusunda bir yazı yayımlanmıştı. Bu yazıyı dikkatlice okuyan Sarah’nın ilgisini çeken kısımsa, onların yaptığı gibi orta sınıf bir taşıyıcı anne seçmektense, yazarın kendi çocuğu için daha üst sınıftan bir taşıyıcı anne seçmiş olmasıydı. “Biz taşıyıcı anne konusunda karar verdiğimizde, her yerde bu konunun konuşulacağına emindik. Neden evlat edinmediniz, neden kendin doğurmadın, fiziğinin bozulmasından mı korkuyorsun gib isoruların da sorulduğu oldu. Fakat bunun ne fiziğimle alakası var, ne de başka bir şeyle. Ben kendim hamile kalarak da doğum yaptım. O duyguyu yaşadım. Bu sefer başka bir şey denemek istedim. Bu son değil, bundan sonra da belki evlat ediniriz, kısacası bu konuyu henüz  noktalamadık, hala deniyoruz” diye taşıyıcı annelik konusunu açıklıyor Parker. Parker tam anlamıyla dört dörtlük bir anne.


~Gecenin dördünde çekimden eve geldiği zamanlarda bile, evdekilerin kızlarının mamasını vermiş olmasına üzülüyor çünkü kendisi yetişememiş oluyor. “Tabitha sütünü içerken, ‘Mmm, hayatımda içtiğim en lezzetli şey bu!’ dercesine bir ses çıkarıyor” diye anlatıyor Parker ve ekliyor, “Bezlerinin kokularına bayılıyorum. Ne ilginç değilmi? Altlarını ıslatmış olduklarında bile bence harika kokuyorlar, sanki fırından yeni çıkmış bir kek gibi” diyor anne Parker. Üç çocuk annesi olmak, artık oyuncunun hayatını tam anlamıyla etkiliyor. Son filmindeki gibi Mexico City’ye gidip de oralarda aylarca kalmak ya da tiyatro sahnesinde rol almak artık mümkün değil. Çocuklarının uyku saatlerinde evinde onlarla birlikte olmak isteyen oyuncu, kariyer planlarını biraz olsun değiştiriyor.


“İKİZLERİN AYAK NUMARASI UMARIM BENİMLE AYNI OLUR!”


Eşiyle geçirdiği romantik akşam yemeklerine bile hasret kalan oyuncu, kızların doğumundan sonra sadece iki kere Broderick’le yemeğe çıkabildiklerini söylüyor,


~“Uzun bir süre de çıkamayacağız gibi görünüyor” diyor. Özellikle de oğlu James onların evden çıkmalarını istemiyor. Bebekliğinde bile annesinin saçını toplu gördüğü anda, annesinin bir partiye ya da davete gideceğini anlayan James’in bugün hala toplu saçlara karşı bir fobisi var. “Ne zaman saçımı topuz yapsam ya da tepeden toplasam hemen bağırıyor, saçımı açmamı istiyor” diye anlatıyor anne. Geçen gün, James annesine kız kardeşlerinin de onunla okula gelmesini istediğini söylemiş. Parker oğlunun kızlara düşkünlüğünden çok mutlu: “James kızları korumayı henüz kızlar büyümeden başlayacak galiba” diyor. Üstelik kızlara bırakmak için harika bir gardırobu var. “Tabii en büyük sorun kızların ayakları benden büyük olursa çıkar!” diye gülümsüyor ünlü oyuncu...

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.