Lady Gaga New York Bebeği

Popun yeni divası Lady Gaga.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 25 Mayıs 2010
Lady Gaga New York Bebeği
Lady Gaga kırmızı, beş metre kuyruğu olan bir elbise giyiyor. Dantel elbisenin altındaki göğüs uçları, siyah bandajla kapatılmış. Beyaz-sarı saçları 1930’ların modası olan sıra dışı bir modelde tasarlanmış. Manhattan’ın güney batısındaki Yahudi göçmenlerin oturduğu mahalledeki 1840’ların altın kaplı sinagogunda sahne alıyor. Bu akşam Gossip Girl’ün bir sahnesi için özel bir konser veriyor. Kolejdeki statüsünü tekrar kazanabilmek için Blair (Leighton Meester), sanatçı olarak Gaga’y ıgetirmiş. Lady G, 2003’te bir yıllığına NewYork Üniversitesi Tisch Sanat Okulu’nda okuduğundan, bu seçim daha eskiden neredeyse anlaşılır bir durum olabilirdi. Ama “The Fame Monster” albümünün ilk single’ı “Bad Romance” iki günde iTunes download’un bir numarası olmuş Lady Gaga’nın bu yazıyı okuduğunuz gün itibarıyla bir okulda çalma olasılığı, Ortadoğu’da barış olması ihtimali kadar zayıf. Ra-ra-ah-ah-ah/Roma Ro-ma-ma/… Gaga, son hit parçasının iç gıcıklayan bölümünü söylerken, başını sinagogun mavi boyalı, bulutlu tavanına doğru kaldırmış. Soluk, ağarmış günışığı demetleri, sarı telli cam pencerelerden yükseliyor; karanlık, sadece spot ışıklarının mucizevi aura’sıyla yıkanan Gaga tarafından bozuluyor. Sahnede kendi deyimiyle “hafif içine edilmiş” dansıyla (üç erkek dansçı arkasında hokkabazlık yapıyor) hareket ettikçe, sesini şeytanın –doğal sayılabilecek her şeyden uzak bir havada- kulağına püskürtmeye çalışan parlak, deli bir melek gibi görünüyor. ~


Bir grup şanslı insanın dışarıdan onu izlemesine izin verilmiş. Güney Carolina’dan fötr şapkalı genç bir adam “Tanrım, o muhteşem!” diyor. Yine Güney’den gelmiş kız arkadaşı “Onu çoook seviyorum!’” diye bağırıyor. “Henüz 24 yaşında olduğuna inanabiliyor musunuz?” diye soruyor adam. Ayrıntılı olarak hazırlanmış bu koreografinin sondan bir önceki sahnesinde Lady Gaga’nın bir setin üzerine çıkması gerekiyor ki, yüksek platformlu ayakkabılarla bu pek kolay değil. Dansçıları uzun eteğini çekiyorlar, etrafını çeviriyorlar ve Gaga kan rengi bir deniz köpüğü gibi görünene kadar ayaklarının etrafına doluşuyorlar. Lady, Venüs’e dua eden ciddi bir poza bürünüyor. (Boticelli ve fotoğrafçı David La Chapelle, bunu bana sonradan söylüyor.) Mitolojideki Vulcan’ı memnun etmek için Jüpiter’le evlendirilen aşk tanrıçasının bütün güzelliğiyle ıslak ıslak okyanustan çıkması temasına bir gönderme yapılıyor. Yeni pop starımız da, ıslak olmasa da kesinlikle parlak bir güzelliğe sahip. Performans sanatını ve gay haklarını savunan, kederli, sanayileşmiş dünyaya düşman, dans edilebilen şarkılar söyleyen, sıra dışı kostümler giyen ve fikir yüklü videolarda görünen Lady Gaga…~


“ŞÖHRET” SATIYOR


Lady Gaga bir fenomen. İlk albümü,“The Fame”, 2008’de Interscope’tan çıktı. Ballad olan “Brown Eyes” dışındaki 14 şarkının hepsi, co?turan dans şarkıları. Elektrosound’ları; 80’lerin synth etkileri, davulları, hip-hop ve R&B’den esinlenen Amerikan kopyalarından çok, Avrupa örneklerinde görülebilecek türden. Ama Avrupa’da bu tür şarkılar genelde tek atışlık anlaşmalar oluyor; ancak The Fame, 70’lerin albüm çıkarmayı hedefleyen rock yıldızlarını takip ediyor: Albüm, dikkatle oluşturulmuş bir bütün, her şarkı kendi içinde de sağlam bir yapıya sahip. Öyle sağlam ki peş peşe her single –“Just Dance”, “Poker Face”, “Love Game”, ve “Paparazzi”- tarihteki diğer tüm ilk albümlerden daha fazla şarkı listelerinde üst sıralarda kalıyor. Ve diğer birçok genç yıldızdan farklı olarak Gaga, kaypak, tüketen ve sadece hoş cıvıltılar saçan bir şarkıcı değil. O kendi şarkılarını yazıyor, kendi klavyesini çalıyor ve konserlerinde playback yapmıyor! “The Fame” dünya çapında yaklaşık 5milyon sattı; yeni albümü “The Fame Monster”bu yazı yazılırken mağazaları vurmak üzere. Ayrıca eğer cep telefonu konuşmalarından kurtulmaktan bahseden Beyonce’la düet yaptığı “Telephone” parçasının da içinde olduğu CD’nin, sekiz orijinal bonus parçasından biri olan “Bad Romance”ın büyük tanıtım kokteyli, Lady’nin gerçekten de bir fırtına olacağının belirtisi. Pop sahnelerinin ana damarına dans müziğini getiren Gaga hakkında “Amerikan radyosundaki müzik manzarasını değiştirdi” diyor blogger Perez Hilton. “Nisan 2008’de ‘Just Dance’i çıkardığında bu tarz müzik radyoda çalınmazdı. ~


Şimdiyse her yerde.” Hilton devam ediyor: “O, pop müziği tekrar heyecanlı hale getirdi, öyle ki pop kültürünün yakın bir gözlemcisi olarak ben, Madonna’dan beri böyle bir deneyim yaşamadım. Heyecanlı ve tehlikeli. Kendi kurallarıyla çalıyor. ” Hilton’un bahsettiği, şarkıcının dur durak bilmeyen sahne başarıları. Stefani Joanne Angelina Germanotta olarak 1986’da vaftiz edilen Lady Gaga, “House of Gaga” ismindeki yaratıcı ekiple çalışıyor. Bu ekipte sanat, moda, modern dans ve müzikal becerilerini, Gaga’nın bol skandallı canlı şovlarına ve videolarına dönüştürmek için mix’leyen stilistler, moda tasarımcıları, prodüktörler ve koreografı Laurieann Gibson var. İlgi çeken Gaga görüntülerinden bazıları; giydiği sahte kan fışkırtan elbiseyle 2009 MTV Video Müzik Ödülleri’ndeki performansı (En İyi Yeni Sanatçı ödülünü kazandı), videolarından sahneler, değneklerden kurtulduktan sonra tekerlekli sandalyeden kalkarak yürümesi (“Paparazzi”), yatakta bir iskeletin yanında sigara içmesi (“Bad Romance”) şeklinde örneklenebilir. Bunun yanında her zaman tuhaf olan saç modelinden –kafasının üstünde kahverengi bir fil gibi örülmüş saçları, altın bir boynuz şeklinde de olabiliyor- veya Toronto’da Much Music Video Ödülleri’nde giydiği parlak koni şeklindeki büstiyerinden de bahsetmeden olmaz. Gaga genellikle cinsiyet rolleri üzerine çalılşıyor, travesti taklidi yaparak ve erkeklerle oynayarak, veya ekstrem makyaj ve aksesuarlarla (sahte sarı saçtan peluş çantayla) toplumun yapıştırdığı “ ateşli” imajını kırıyor. ~


Onu moda (“Bad Romance” videosunda Alexander McQueen tasarımları var) ve sanat dünyasına doğru iten, biraz eğlence endüstrisinin, biraz da sanat endüstrisinin kalitesi. Los Angeles Museum of Contemporary Art’taki şovu için kıyafetini Miuccia Prada hazırlamış; piyanosunu Damien Hirst tasarlamış. Bu durum, aynı zamanda neden yazarlarla tartışmasına sebep olan soruları olduğunu da açıklıyor: Lady Gaga ne kadar zeki? Müziği eğlenceli, ama ya verdiği mesaj? Gerçekten hepsini kendisi mi yapıyor? O, olmak istediğini iddia ettiği yeni Madonna, yeni Kylie Minogue, veya yeni David Bowiemi? Gerçekten sadece 24 yaşında mı? O gerçekten hermafrodit mi? Tüm dünya onun müziğiyle keyiflenirken, Lady Gaga başarıdan başarıya koşuyor. Ama tabii ki annesinin karnından bu şekilde çıkmamış. Dört yaşından beri bunun için çok çalışıyor ve mesela şimdilerde piyano çalmayı öğreniyor. Lady Gaga’yı anlamak için onun hakkında bilmeniz gereken bir şey de, Manhattan’da büyüdüğü. 1.6 milyon aceleci insan nüfusuna sahip, 13 mil uzunluğundaki gökdelenler diyarı bir adada yetiştirilen çocuklar, sizden ve benden çok farklı. İnsanlar tarafından yapılmış çelik ve beton vadilerinde benlik geliştirmek için nevroz, vizyon, hırs, kültürel ve bedensel bilgi, moda bilgisi baskısı hakim. Bu hakimiyet, genellikle beraberinde erkenden dünyadan bıkmaya sebep olan bir değer karmaşası da getiriyor.~


PAZAR KAHVALTISINDA


Lady Gaga büyüdüğü yeri göstermek için benimle pazar kahvaltısında 69. So-kak’la Broadway’in köşesideki Westside Restaurant’ta buluşmak istiyor. Gaga, burada İtalyan-Amerikan ebeveynleriyle yaşamış, daha sonra da aralarında 6 yaş olan kız kardeşiyle birlikte buradan birkaç blok ötedeki bir apartmanda. Convent of the Sacred Heart Katolik Kız Okulu’na gitmiş. O ve arkadaşları, çalışmadıkları zamanlarda –okul katı disipliniyle meşhurmuş- burada takılırlarmış. Westside Restaurant geleneksel bir Yunan lokantası (Akdeniz yemekleri yaptığından değil de, sahipleri Yunan göçmenler olduğu için buraya Yunan lokantası diyorlar). Burası yaşlı hanımlarla, koşucularla ve çocuklarıyla gelen babalarla dolu, rezervasyon alınmıyor, o yüzden masamı kaptırmamak için sipariş vermem gerekiyor. Dışarıda siyah Escalade SUV’u gördüğümde, yemeğim bitmiş durumda. “Özür dilerim, gerçekten çok ayıp oldu yemeğimi bitirmem…” diyorum nispeten sade ve günlük giysiler içindeki Lady Gaga’ya: Vintage YSL erkek paltosu inanılmaz derecede iyi vintage, Thierry Mugler markalı-, 90’ların siyah dik omuzlu ve yakalı ceket-elbisesi, gri süet YSL dardolgu topuklu platformlar. Tek abartılı “Gaga” izi, büyük takma üst ve alt kirpikleriyle, belki de hemen masanın altına saklanması gereken, çantasının içindeki yeni Shiba Inu yavru köpek.~


“Lütfen, ben İtalyanım, yediğine sevindim!” diyor, sonra eğiliyor, neredeyse boş olan tabağıma bakıyor ve doğru tahminde bulunuyor: “İki iyi pişmiş yumurta, kızarmış patates ve tam buğday ekmeği.”Özgeçmişindeki birçok kısa süreli garsonluk tecrübesi ve sıradan biriymiş gibi çalışanlarla kolaylıkla kurduğu samimiyeti, yapay gerçekçiliği olan bir stardan çok, yakın geçmişte buralarda bulunmuş birisi gibi gösteriyor onu. “Bu işte gerçekten iyiydim. Hep çok bahşiş toplardım. İşe hep topuklu ayakkabıyla giderdim!” diyor. “Herkese hikayeler anlatırdım, şlörteden mü?teriler için romantik hikayeler seçerdim. Bu da işin bir parçası sayılırdı.''


LADY SOLAK


Lady Gaga her zaman insanları eğlendiren birisi olmak istermiş. Katolik babası ve Methodist annesinin oluşturduğu çevre, kendi deyimiyle “geleneksel ve psikolojik olarak ilerleyen” bir çevreymiş. Babası otellere Wi-Fi satan bir şirketin sahibi olan bir işadamı, annesi de telekomünikasyon sektöründe çalışan bir kadınmış. Sacred Heart’ı karşılayacak kadar varlıklılarmış (bu okulun mezunları arasında Caroline Kennedy ve Nicky Hilton var), ama New York standartlarında onlar zengin değil, sadece geçinebilecek kadar rahat olanlardanmış. Her zaman ifadeci ve özgür bir ruha sahip olmasına rağmen (“Ben solağım” diyor) dikkatli bir öğrenci ve temkinli bir müzik delisiymiş; okul piyeslerinde oynar, günde iki saat piyano çalışırmış. ~


Bunlar çoğunlukla anne-babasınında onu teşvik etmesiyle olurmuş. Konuşmamızın bir anında stres yaşayıp yaşamadığını sordum. Mükemmel bir New York aksanıyla şarkı söylemeye başladı, “Psychosomatic symptoms, difficult to endure…” – Sadece yirmili yaşlarda olmasına rağmen Broadway’e liderlik eden hanımefendilere duyduğu özlemle söylenebilecek Guys and Dolls’dan “Adelaide’s Lament”in güzel bir yorumuydu bu! Aslında bedensel reaksiyonlar veriyor. “Hamile bir kadının tüm semptomlarına sahibim” diyor ve hep doğum yapmak üzereymiş gibi hissettiğini açıklıyor. “House’la yaptığımız yoğun çalışmalar sırasında başım ağrıyor, yoruluyorum, gözlerim kararıyor.”


RADIO GA GAAA


En verimli olduğu alanı keşfetmesi biraz zaman almış. 17 yaşında elit Tisch’e kabul edilmiş, ancak bir yıl sonra sanatçı olmak istediği için Tisch’i bırakmış. İş bulana kadar doğu yakasındaki bir apartmanın kirasını ödeyebilmesi için babası ona birkaç ay destek çıkmış ama sonrasında Gaga kendi geçimini sağlamaya başlamış. Bir süre müzikal anlamda birkaç tarz denemiş, hard-rock grubunda çalmış, lokal bir kulüp olan Bitter End’de Fiona Apple’ı taklit ederken YouTube’da klipleri de var. Daha sonra sanatçılarla takılmaya başlamış ve tarzı da şekillenme sürecine girmiş.~


Kendisine ismini veren (Queen’in şarkısı “Radio Ga Ga”yı hatırlatıyor) prodüktör Rob Fusari (Destiny’s Child’ın çekici şöhretinin sebebi) ile tanışmış. (Gerçek şu ki Gaga, hem bebekçe tınılar hem de hayranlık anlamları taşıyan bu eski lakapta bir potansiyel görmüş ve gerçekten bu lakap onu Taylor’ların ve Christina’ların dünyasına sokmuş, sadece ona özgü olan vizyonuna hitap etmiş.) DJ Lady Starlight’la çalışmış ve G-string’ini yakması gibi komik detayları sahne şovuna eklemiş. 2007 Lollapalooza’da alt kadroda sanatçı olarak sahne almış ve bikiniyle klavye çalmış. Kokain bağımlısı olduğu bir dönem geçirmiş, ancak ailesinin yardımıyla uyuşturucuyu bırakmış. Stevie Wonder ve Destiny’s Child’ın prodüktörü Vincent Herbert (Interscope), Gaga’nın “Beautiful, Dirty, Rich” performansının videosunu görmüş. Onu Los Angeles’a götürmüş ve 24 saat içinde anlaşma yapılmış. Böylece “The Fame” ortaya çıkmış.  Interscope’ta ayrıca Pussycat Dolls, New Kids on the Block ve Britney Spears’ın (Circus’un European iTunes versiyonu) da dahil olduğu diğer sanatçılar içinde şarkılar yapmış. Interscope’un başkanı Jimmy Iovine “Vincent Herbert onu ofisime getirdiğinde hala kahverengi saçlıydı. Bana birkaç şarkı söyledi. Herbert şarkı da yazdığını ve piyano çaldığını söyledi. Ben de ‘Bu kızı tanıyorum!’ dedim. Yani onu tanımıyordum ama şarkı yazan Manhattan’lı Yahudi veya İtalyan kızları biliyordum. Gaga, Carole King ve Cynthia Weil gibi, ama daha çok pop ikonu olarak Brill Building tarzında bir şarkı yazarı.~


Çok parlak ve harika bir şarkıcı, harika bir şarkı yazarı ve çok çalışkan biri. ”Ama Iovine’in bahsettiği gibi iyi hazırlanmış, fazlaca tanıtılmış bir albümlebile Lady Gaga hala koşuşturmak zorunda. “Radyo istasyonları ‘Just Dance’i çalmak istemedi. Ritmlerin tarzı, radyoda çaldıkları türden değildi. Ama o birçok turneye çıktı ve kulüp promosyonu yaptı, videolarını tanıttı.” Etkisi büyük olan New York Z100 radyosu onu çaldığında, her şey bir araya gelmiş. Hilton, dokuz ay önce Prive Las Vegas’taki 4 Temmuz partisinde onu çalmak istediğinde, kulübün bunu neredeyse reddettiğini, çünkü daha önce bu adı hiç duymadıklarını anlatıyor. Lady Gaga’yla ilgili en büyüleyici şeylerden biri de, genç yetenekleri bir kalemdesilen medya güçlerini yönetmek veya onlardan daha üstün gelmek için kararlı olması. Albümü “The Fame”, aslında cesur bir hamle: şöhrete ulaşmayı hedeflemiş ve bunu başarmış bir kadın var karşımızda… Videolarında ve şarkılarında kullandığı bir tema da, kendisini öldürüp dirilttiği sahne. “Ölümümü halka sanatsal olarak gösterebilirsem, kendi efsanemi daha güzel bir hale getirebilirim gibi hissediyorum. Size gösteriyorum, böylece onu aramıyorsunuz. Televizyonda sizin için ölüyorum, o yüzden hiç kimse merak etmek zorunda değil.” Tabii biz merak etmeye devam edeceğiz.Lady Gaga için Sacred Heart’taki önemli bir hatıra t-shirt’ünü değiştirmesini söyledikleri günmüş. ~


O ve yakın arkadaşlarından biri, beyaz bisiklet yakalı t-shirt giyiyorlarmış, ama Gaga’nın ki daha geniş yakalıymış. Öğretmenlerinden biri bunun uygun olmadığını söylemiş “Aynı t-shirt’ü giyiyorduk” diyor Gaga. “Çok kızmıştım. Neden o değil de ben problem yaşamıştım? Omuzlarım dik ve başım yukarıda yürüyorum diye mi? Omuzlarımı çökertip kambur yürüseydim daha mı uygun olurdu? ”Cinselliğini sanatının bir parçası olarak kullandığını söylüyor ve “Diğer kadınların benim gibi olmalarına gerek yok ama nasıl olmak istiyorlarsa öyle olsunlar. Benim albüm kapaklarım hiç seksi değil, bu konu plak şirketimin de sorunuydu. Aylarca savaştım ve toplantılarda ağladım. Fotoğrafların yeterli derecede ticari olmadığını düşünüyorlardı. ‘Yüzünün tamamını göremiyoruz, vücudunun tamamını göremiyoruz, çok karanlık, hoş değil’ sözlerini duyuyordum” diyor. “Ama bilirsin, ben kim istersem olabilirim. Sanatçılar böyledir. Ne gördüğünüzü biz seçeriz ve biz size bir hikaye anlatırız. Ve genç bir kadının isteyeceği son şey, kumlarda kıvranan, yağla kaplanmış, kendine dokunan başka bir seksi popstarın resmidir.” “The Fame”in kapağında yüzü yakın çekimde görünüyor, kısa sarı saçlı ve siyah kayak gözlüğünü andıran güneş gözlükleri var, ama onların arkasından güzel küçük bir yıldız gibi parlıyor. Cildi diri ve dudakları Jennifer Lopez gibi parlıyor. Plak şirketi yöneticilerinin bu kadının kendini böyle sergilemesinin nesini “gayri ticari” algıladıklarını anlamak zor…~


HERMAFRODIT AFRODİT


Saturday Night Live’a en zeki ve hazır cevap iki popüler müzisyen olan Gaga ve Madonna için komik bir şeyler yazma fırsatı verildiğini aklımızdan çıkarmayalım. Ortaya çıkan şey hiç komik olmayan ve küçük düşürücü, ikisinin büstiyerli olarak birbirleriyle hırlaştığı bir skeçti.Tüm ciddiyetiyle Lady Gaga’nın hermafrodit olduğu dedikodusunu çıkaran da aynı medya çevresiydi. Bunun sebebi, kısa bir elbisenin altından kabarık iç çamaşırının görünmesiydi; ama şüphesiz asıl sebebi travesti üslubu kullanması, biseksüel olduğundan bahsetmesi, VMA ödülünü “gay”lere ithaf etmesi, DC National Equality March’ta müzik endüstrisinde homofobi bitene kadar rahat edemeyeceğini açıklamasıydı. (İngiliz televizyoncu Jonathan Ross, Gaga’ya basının bu spekülasyonuyla ilgili bir soru sorduğundaysa, Gaga cevap olarak “Evet gerçekten büyük bir penisim var” dedi. Diğer konuk Hugh Jackman arkada gülmekten katıldı. “Güzel vajinam çok güceniyor”da Gaga’nın diğer cevabı oldu.)Lady Gaga alternatif cinsel eğilimleri konusunda ne derse desin, (“So Happy I Could Die” şarkısı, bir kadını düşünerek mastürbasyon yapan bir kadınla ilgili), kendi romantik geleceğiyle ilgili vizyonu şu an oldukça heteroseksüel. şimdilik bekar ve “Ben babamla evliyim” diyor. Buluşmamızdan birkaç gün önce babası Joe Germanotta başarılı bir kalp ameliyatı geçirmiş.~


Joe henüz 52 yaşında ve ani koroner problemleri Gaga’yı derinden sarsmış. “babamın düğünümde benimle yürümesini ve bebeklerimi kucağına almasını istedim” diyor ameliyattan sonraki gün telefonda konuşurken. Bebek sahibi olmak? Babasıyla yürümek? Bir erkek arkadaşının videoda üçüz İsveçli oğlanlarla sarılıp öpüştüğünü görünce kıskandığı dedikodusuna, “O zaman benim erkek arkadaşım olmamalılar!” diyen de aynı Lady Gaga. “Tabii ki evet. Yani yarın değil! Ama sekiz-on yıl içinde babamın kucağına alacağı bebekler, torunları olsun istiyorum. Beni seven ve destekleyen bir koca istiyorum; herkes gibi!” diyor. Ve ekliyor, “Şu an bir erkek için asla kariyerimi bırakmam ve asla bir erkeğin peşinden gitmem.” İş için yerleştiği LA’dan (çoğunlukla hayıflanıyor) New York’a geldiğinde ailesinin dairesinde kalıyor. “Babasının kızı” için belkide tesadüf değildir ama Gaga’nın House’taki sağ kolu ve en yakın erkek arkadaşı Matthew Williams’ın lakabı “Dada”. Lady Gaga’nın babası kızına çok destekçi görünüyor. Lady Gaga, annesi ve kızkardeşiyle beraber hastane nöbetindeyken günlerce duş almamış. İyileşme döneminde babası ona bakmış ve “Yavrucuğum, senin muhafaza etmen gereken bir şöhretin var. Neden eve gidip, duş alıp, saçını tarayıp biraz makyaj yapmıyorsun? Emin ol ki kendini daha iyi hissedeceksin” demiş. Gaga, eve gidip toparlanıp dönmeyi özverili sevginin bir işareti olarak görüyor. “Eve gittim, biraz ruj sürdüm, geri geldim. Babam ‘İşte bu! İşte benim kızım’ dedi. ”Şüphesiz o haklı! Babasının bağlılığı ve son derece büyüleyici olduğunu söylediği ebeveynlerinin güçlü evliliği, Gaga’ya kendini geliştimesi için gereken disiplin ve cesareti veren sevginin en büyük örneklerinden birisi. Ama muhtemelen bu, aynı zamanda onun özel savaşının da bir parçası.



ETİKETLER
SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.