FİLTRELİ GÜZELLİK HAYATIMIZI ELE GEÇİRDİ!

Sosyal medyada herkes çok güzel! Mükemmel yaşamlar, kusursuz güzellikler... Dünyayı kendi estetik algımıza göre yeniden yarattığımız gerçek hayattan kopuşun reçetesi ne olacak?

Ece Baban ECE BABAN 16 Ağustos 2018
FİLTRELİ GÜZELLİK HAYATIMIZI ELE GEÇİRDİ! Getty Images

Teknolojiye olan bağlılığımız, teknolojinin beraberinde yaratmamıza imkan tanıdığı mükemmel hayata bağımlılığımıza döndü. Gerçek ile sanal arasındaki köprüleri attık. Yeniden ve yeniden istediğimiz hayatı akıllı telefonlarımızın ekranlarında minicik yer kaplayan uygulamalar ile yeniden yaratıyoruz. Eskiden sıkılıkla karşılaştığımız destekli sutyenler, dolgu topuk ayakkabılar ile olmayanı varmış gibi gösterme çabası bugün teknoloji ile yüzümüzün şeklinden, gözümüzün rengine, cildimize, olmadığımız yerlerde varmış gibi görünmemize, hatta kameralara gülümserken mutlu rolü yapmaya yani ruh halimizle oynamaya kadar ilerledi. Ünlülerin hayatını sadece televizyonlardan izler, dergilerden takip ederken hepimiz kendi sosyal paylaşım hesabımızda ünlü olduk. Gelelim güzellik konusuna…

Instagram profilimize göre hepimizin mükemmel, eksiksiz bir hayatı var ve bu hayat içinde hepimiz aslında kusursuz bir güzelliğe sahibiz. Kullanılan filtreli uygulamalar yüzümüzdeki lekeleri kapatıp, çizgilerimizi yok edebilir. Saçımız daha sarı, burnumuz daha düzgün görünebilir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, en çok kullanılan filtre programlarında Youcam Makeup, Virtual Nail Salon, Hairstyle Makeover, My Dressing, Spit Lens, Hair Color Changer, Facetune, Perfect 365 başı çekiyor. Merak etmeyin tüm bu programlar sizi olduğunuzdan daha güzel, hatta kusursuz yapıyor. Peki mükemmel bir yaşamın, kusursuz bir güzelliğin dayatıldığı bu vahşi kapitalist dünyada bireyin kendini inkarı ne kadar sağlıklı bir davranış? Filtresiz bir fotoğraf paylaşmanın neredeyse mümkün olmadığı günümüzde, denizin mavisi, güneşin sarısı, çimenin yeşilinin tonu ile bile oynamak ve istediğimiz dünyayı kendi estetik algımıza göre yeniden yaratmak parmaklarımızın ucundayken, gerçek hayat ile kopuşun acı reçetesini ne zaman göreceğiz? Tüm bu soruları ‘’Filtreli Güzellik’’ kitabının yazarlarından  Ebru Güzel ile konuştuk.   

“Güce dayanan bir mübadele sisteminin takas nesnesi: Güzellik”

ECE BABAN: Ne oldu da biz bu kadar filtrelere bağımlı olduk?

EBRU GÜZEL: Bunun tohumları modern ekonomiyle birlikte ekildi, sosyal medya işin zirve noktası. 2010’da kadın ve güzellik konulu yazdığım doktora tezinde, modern güzellik idealinin ya da Virginia Wolf’un deyimiyle “güzellik miti”nin televizyonda, kadın dergilerinde, sinemada, reklamlarda her yerde işlendiğini gördüm.  Bundan kaçış yoktu, çünkü endüstri ve medya güçlü bir işbirliği içindeydi. Bu aç gözlü canavarın hedefi ne yaparsa yapsın asla ulaşamayacağı bir Venüs heykelini idealize eden kadınlardı. Böyle olmasın, şunu giymelisin, kusurlarını estetik cerrahi ile tıraşlamalısın gibi pek çok dayatmanın kurbanı oldular. Yıllarca süren esaretlik durumu maalesef gönüllü rıza yarattı, çünkü güzelliğin getirisi vardı: iyi bir eş/iş seçimi, statü, para vb.; yani güzellik bir mübadele sisteminin takas nesnesiydi artık... Güzellikle para ile yer değişen bir güçken şimdi Instagram ile sıradan insana şöhret katan bir güce evrildi. Bu yüzden de kadınlar filtrelere bağımlı oldular, kırılan, ezilen, kusurlu olduğuna inandıkları benliklerini, avatar hesaplarla onarmaya çalışıyorlar.

ECE BABAN:Eğitim, entelektüel zeka, bakış açısı, farkındalık gibi kavramların da içi boşaltılmış durumda kadınlar sadece görünüme yatırım yapıyorlar. Bedene tapmak yerine, manevi yanımıza yani ruhsallığımla barışabilir miyiz sizce?

EBRU GÜZEL: Vahşi kapitalist tezlere kulağımızı tıkayabilirsek, evet! Mesela “kötüler kazanır”, “rakibini yen”, “kadın kadının kurdudur”, “mutlu ol”, “zinde kal”, “süper kadın”, “kariyer de yapar çocuk da” gibi pek çok söylem bireyselliği yüceltip, kadını bir makine/nene/meta olan bedene indirgiyor. Ayrıca manevi değerleri de yok sayıyor bu söylemler. Zaten mutsuzluğumuzun kaynağı maneviyatı reddetmemiz ve bize ölümlü olduğumuzun söylenmesi! Kişisel gelişimimiz bile çok satan kitaplarla (!) mümkün, sınırlardan dışarı çıkamıyoruz.  Biraz çizgiden çıksak fazla ruhsal ya da spiritüel konularla uğraşma aklını yitirirsin diye hemen uyarı alıyoruz. Hepsi birer kurgu! Çerçeveden  çıkmadan resmi göremezsin! Tabi bu yatırım için zaman, emek ve motivasyon gerek. İnsanın kendini tanıması, sonra da kendini kendinden silmesi ve tüm mevcudatla bütünleşmesi yıllarını alabiliyor. Ama inanın sonunda içeriden çok güçlü bir kadın haline geliyorsunuz. Tekamülün evreleri var ve keşke “hal hali”ni size anlatabilseydim, ama 50 yaşında beyaz saçlarım, gözlüğüm ve estetik çizgilerimle daha da güzel bir kadın olacağımın garantisini şimdiden verebilirim.

ECE BABAN: Instagram’da şöhret olan küçük kızların beğeni ve takipçiye bağımlı yaşantısını da eleştiriyorsunuz açıklar mısınız?

EBRU GÜZEL: Instagram’da 10 yaş ve daha ufak kızlar için “tween fenomeler “ve “tween kraliçeler” diye etiketler var girin bakın. Hepsi ünlü ve hepsi yetişkinler gibi sabah uyanır uyanmaz güzellik performansıyla başlıyorlar güne! Makyaj, marka giysiler ve lüks yaşamlar içinde! Bazı anneler kendileri paylaşıyor, kızlarını, ailelerini... Kapitalist ekonomi tüketim ve serbest zamanı planlarken artık çocukları da bu planın içine kattı. Yani serbest zamanımız kalmadı; var diyen kendini kandırır, tuvalete bile Instagram’a giriyoruz! Popüler bilim, çocukları karar veren küçük otoriteler olarak büyütmek gerektiğini salık veriyor, onları yetişkinler gibi görmemizi istemiyor mu? Medyada da bu ideoloji kafamıza işleniyor. Çocuklarımıza da tapıyoruz maalesef onlara iyi okullar, en moda giysiler ve organik yiyecekler ararken gösterdiğimiz titizliği kendimize göstermiyoruz. Önce kendimizi aydınlatmak, çocuğa kılavuz olmak gerekirken onlarla bağımlılık ve iktidar ilişkisine giriyoruz.

“Kitlece uyanış gerek, bireysel uyanış yeterli değil artık”                                                                                                                              

ECE BABAN: Peki bu korkutucu olan filtreli bağımlılığa karşı önerileriniz nedir?

EBRU GÜZEL: 

Korkutucu olsun diye söylemedim. Zaten yeterince korkuyla güdülenmiş haldeyiz. Mutsuzluğumuzun nedeni bu. Sürekli sorunları dışsallaştırıyoruz ve yönlendirildiğimiz bir yaşamı seçerek kolaya kaçıyoruz.  Önce kadınların beyninin içini güzelleştirmeleri gerekiyor. Çocuk eyleme bakar, kısıtlamalara ya da sözlere değil! Dünya nasılsa nasıl, iç dünyamıza yatırım yaparsak inanın dışarısı da dönüşmeye başlıyor. Soyut gibi gelebilir sözlerim; ama kadın işe kendisinin çalışmasıyla başlarsa sezgileri onu yönlendirecektir zaten. Altın kural şu; kadın varsa toplum var, kadın mutluysa toplumlar refah! Tabi iyi şartlarda olsa ne ala, ama bazen görmek için en dibe inmek gerekebilir. Umarım o noktaya gelmeden kitlece uyanmış oluruz, bireysel uyanış artık yeterli değil maalesef.

Fotoğraflar: GETTY IMAGES


SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.