CİLDİNİZİ YENİLEYİN

Mevsim dönümleri cildimize de ekstra özen göstermemizi işaret ediyor. Peki neler yapabilir, hangi yöntemlerden destek alabiliriz ?Cildinizi yenilemek için ihtiyaç duyduğunuz tüm tüyolar burada.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 03 Ekim 2018
CİLDİNİZİ YENİLEYİN Getty Images

Güneş ışınlarının cilde verdiği zararları bilmeyen yok. Genetik faktörler ve zamanın etkileri de bir araya gelince yaşlılık süreci hızlanıyor. Neyse ki gelişen teknoloji, zamana ve bu faktörlere meydan okumayı başardı. Günümüzde, güneşin cildimizdeki negatif etkileriyle ve kırışıklıklarla savaşmak için kremlerin yanı sıra pek çok yöntem var. Yaz sonrası uygulanabilecek cilt yenileme yöntemlerini uzmanlara sorduk.

VOLITE


Plastik Cerrahi Estetik Cerrah Op. Dr. Alpaslan Topçu’ya göre yeterli neme sahip olmayan ciltlerde kırışıklıklar ve çizgiler daha belirginleştiği için, nemlendirme genç ve güzel bir cilt için olmazsa olmaz. Cildin kurumasına mevsim değişiklikleri, soğuklar ve güneş başta olmak üzere birçok faktör yol açabiliyor. Yapılan araştırmalara göre kadınlar için kaliteli cildin ışıltılı, taze ve parlak olması gerekiyor ve elbette cilt kalitesi, estetiğin de ötesine geçiyor. Cilt kalitesi kim olduğumuzu, nasıl hissettiğimizi ve nasıl yaşadığımızı da gösteriyor. Birçok kadın cildini nemlendirmek için kremlere başvuruyor, oysa artık tek uygulamayla etkisi dokuz aya kadar süren ve 2018 yılına damgasını vuran bir uygulama var: Volite. En önemli özelliği, hidrasyon, elastikiyet ve pürüzsüzlük için ayrı ayrı uygulamalara gerek kalmadan cilt kalitesini artırması ve derinlemesine nemlilik kazandırması. Alpaslan Topçu bu uygulamayı, “Volite, cilt kalitesini iyileştiriyor.
Hyalüronik asidin intradermal cilt altına uygulanmasıyla ince çizgiler yok oluyor, akne lekeleri ve kırmızı lekelerin görünümü azalıyor, cilt nemleniyor, pürüzsüzlük ve elastikiyet kazanıyor. Günün sonunda size sadece ışıldamak kalıyor” diyerek özetliyor.

ULTHERA
Tatil sonrası cildi toparlayacak bir başka uygulamaysa Ulthera. Topçu bu uygulamayı şöyle anlatıyor: “Sarkmış, elastikiyetini kaybetmiş, yorgun ve üzgün görünen bir yüzü eskiden sadece cerrahi müdahaleyle toparlarken, şimdilerde bu tip müdahalelere gerek bırakmayan teknolojilerden faydalanıyoruz.
Bunlardan biri de zamanın, yaşın ve yer çekiminin yarattığı tahribatı onaran Ulthera. Ulthera,Ulthera, gevşek deriyi toparlamak ve sıkılaştırmak için ultrasonteknolojisinden faydalanıyor. Derinin 3-4,5 mm’lik derinliğinekadar inen ses dalgasıyla kolajen ve elastin lifleri uyarılıp cilt yeniden yapılandırılıyor.” Alpaslan Topçu, Ulthera sistemiyle ilgili şunları ekliyor: “İşlem sırasında derinin alt tabakalarında, ses dalgasıyla enerji noktaları yaratılıyor. Bu
sayede cilt kendi onarım sürecini oluşturarak yeni kolajen üretimine ve sıkılaşmaya başlıyor. Tüm yüz için yapılan uygulama 30-45 dakikada tamamlanıyor. İşlemin hemen ardından kişi günlük aktivitelerine geri dönebiliyor. Ulthera’nın uygulama alanlarında kaş kaldırma, yüz, boyun ve dekolte bölgesi de bulunuyor.” Uygulamanın ardından toparlanmaya başlayan cildin bir ay içinde gözle görülür bir şekilde sıkılaşmaya başladığını ancak tam sonucun üç ay
sonunda ortaya çıktığını da sözlerine ekleyen Alpaslan Topçu,“Bir seansın etkisi en az 2-5 yıl arasında devam ediyor” diyor.


     PANDA TREATMENT
 Uykusuzluk, stres, kötü beslenme alışkanlıkları ve genetik faktörler göz altında ortaya çıkan yorgun, karanlık ve sağlıksız görüntünün başlıca sebepleri olarak sayılabilir. Bugüne kadar çare olarak karşımıza hep medikal-estetik yöntemler, enjeksiyonlu uygulamalar çıktı. Son zamanlarda adını sıkça duymaya başladığımız bir uygulama var: Panda Treatment. Türkiye’de ilk kez Cosmopark Clinic’in kurucusu ve güzellik uzmanı, eğitmen master Figen Aktosun tarafından uygulanan Panda Treatment, göz altı morluklarına cilt tipine göre 3-5 yıllık çözümler sunuyor. 

   SABINE VILLIARD TRUNK ARCHIVE

Bu yöntem morlukları ortadan kaldırıyor ve hatta çizgileri yok ediyor. Sonuç tazelenmiş, canlı, sağlıklı bir göz çevresi. Göz altı kamuflajı olarak da tanımlayabileceğimiz Panda Treatment doğal ürünlerle yapılan bir kalıcı makyaj uygulaması. İşlem HD iğne yardımıyla gerçekleştiriliyor ve uygulama sırasında tatbik edilen anestezik kremler sayesinde
acı ve ağrı hissi minimum oluyor. Seans sayısına (genelde 1-2 yeterli oluyor) cildin tipine göre ve uzmanın yapacağı konsültasyon sonucunda karar veriliyor. Panda Treatment göz altındaki ince çizgilerin görünümüne de etki ediyor çünkü işlem sayesinde o bölgedeki kolajen tetikleniyor ve çizgiler doluyor.İşlem sonrası göz altı daha gergin, sıkı ve yenilenmiş bir görünüme kavuşuyor.

Estetik işlemler ve estetik cerrahi baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Dünyanın pek çok ülkesinde araştırma ve geliştirme faaliyetleri soluksuz devam ediyor. Son birkaç yılın yeni teknolojilerine baktığımızda bazı uygulamalar birkaç adım öne çıkıyor. Prof. Dr. Reha Yavuzer bu sistemleri şöyle özetliyor.

AĞIZ İÇİ RADYO FREKANS UYGULAMASI

“Yanak inceltme işlemi için en geçerli işlem ağız içerisinden gerçekleştirilen ve Bişektomi adıyla bilinen yağ alma cerrahisi. Çok yakın zamana kadar yanak yağlarının alındığı ameliyat dışında yanak incelten başarılı bir metot yoktu. Artık ağız içerisinden uygulanan radyo frekansla birkaç seansta kalıcı şekilde yanak bölgesinde incelme ve sıkılaşma elde edilebiliyor. Kore’de geliştirilmiş olan bu teknolojinin arkasındaki temel motivasyon, Koreli kadınların yüzlerinin
genetik olarak daha geniş olması ve bunun azaltılması yönünde taleplerinin bulunması. Konu üzerinde çalışan firmalar sonunda başarılı bir cihazla karşımızda. Türkiye’ye de gelen bu çok yeni teknoloji, kullanım kolaylığıyla yüzünü inceltmek isteyenlerin ilgisini çekebilir. Peki tam olarak nasıl çalışıyor? Ağız içerisinden yanak altına yerleştirilen bir prob’la verilen enerji kolaylıkla yanak yağ dokusuna ulaşıyor.Her bir yanak bölgesine yaklaşık 5-10 dakika arasında enerji verilmesi yeterli. Herhangi bir anesteziye ihtiyaç duyulmayan yanak inceltmede hafif bir sıcaklık dışında kişinin hissedebileceği bir şey yok. İşlemin hemen sonrasında yanaklardaki incelme gözlemlenmeye başlanıyor ve yaklaşık bir haftalık zaman içerisinde kendini tam olarak gösteriyor.
İşlem sonrasında dikkat edilmesi veya kaçınılması gereken hiçbir şey olmaması nedeniyle öğle arasında bile yaptırılabilecek kadar konforlu. Bu özellikleriyle adını çok sık duyacağımız bir uygulama olacak.

SARI/YEŞİL LAZERLE DUAL TERAPİ

Lazer teknolojisi yeni değil. Ancak tüm teknolojik cihazlarda olduğu gibi lazerlerde de hızlı bir değişim söz konusu.
Yeni jenerasyon cihazlar daha başarılı, ağrısız, konforlu ve günlük yaşantıyı aksatmadan uygulanabiliyorlar. Bundan 10-15 yıl önce yüzünüze lazer yaptırdığınızda 20 güne yakın bir süre kabuklanmalar ve yaralarla dolaşmanız gerekirken artık lazer uygulamasından sonra bunları yaşamadan direkt işe dönebileceğiniz teknolojiler var. Avustralya’da bir süredir kullanılan ve Türkiye’ye de çok yeni gelen ‘dual therapy yellow/green laser’, iki dalga boylu lazer tedavisi, yüzdeki kırmızılıkların azaltılmasında, sivilce izlerinde ve yüz gençleştirmede başarılı bir yöntem. FDA onaylı bu sistemin en önemli avantajı, deride bir soyulma yaratmadığı için iyileşme süreci de gerektirmemesi. Sarı ve yeşil lazer dalgaları ardışık olarak cilde uygulanıyor, hem yüzeydeki hem de daha derindeki tabakalara ulaşan enerji en ufak bir ağrı dahi hissettirmiyor. Dual terapi, kişinin ihtiyacına göre seanslar halinde 3-8 kez yapılabiliyor.
Yaklaşık 30 dakika süren uygulama sonrasında günlük yaşantıya hemen dönmek mümkün. İnatçı lekeler, cilt altı kılcal damarlar ve cilt yenileme, kolajen doku stimülasyonu dual terapinin başarılı olduğu ana alanlar. Teknolojinin içerisinde barındırdığı sarı lazer dalga boyu kolajen üretiminde
önemli bir uyaran. Yeşil lazerse deri üzerindeki sivilce izlerigibi hasarlı alanların azaltılmasını sağlıyor. Ancak dual terapi deri üzerinde bir hasar yaratmamasına rağmen yaz aylarında çok tercih edilmemeli. Önceden, hassas ve ince derili bireylerde lazer tedavilerinden kaçınmak gerekirdi. Bu durum
dual terapi için geçerli değil. Artık çok ince deriye sahip hassas ciltler için de bir lazer çözümü var.

FROZEN KARBONDİOKSİT

İsmi buz gibi bir içeceği andırıyor. Cilde sıvı karbondioksit püskürtülüyor, cilt yüzeyinde hızla gaza dönüşen karbondioksit ısıyı da hızla düşürerek soğuk şoka neden oluyor. Deri üzerindeki ısı kaybı başka hiçbir soğutucu sistemle bu kadar hızlı yaşanmıyor. Soğuk şok kolajen üretimini artırıyor,cildin sıkılaşmasını sağlıyor. Tüm bunları yaparken cildin altında karbondioksit artmasıyla mikro kanallardan bölgeye oksijen gönderiliyor. Böylece oksijen oranı yükseliyor ve yenilenme hızlanıyor. Frozen C adıyla bilinen kolay ve etkili bu yöntemde sıvı karbondioksit gazı -78 derecede şok soğuk dalgası yaratıyor. Çok hızlı ve aniden düşen sıcaklık cildin stresini azaltıyor ve kolajen üretimini tetikliyor. Vücudun kendini iyileştirme mekanizması uyarılıyor ve ciltte yenilenme ve parlama sağlanıyor. Cilt daha dolgun ve ipeksi görünüme kavuşuyor. Soğuk şok cilt altında sebum üretiminin azalmasına yol açıyor. Böylelikle, yoğun yağ atımı sebebiyle genişleyen gözenekler gözle görülür şekilde küçülüyor. Bu da cilde daha dinamik ve genç bir görünüm kazandırıyor. Aktif akne tedavisinde de rol alabilen Frozen C, cilt altında akneye sebebiyet veren bakterilerin de azaltılmasına etki ediyor. Konforlu ve rahatlatıcı olan bu uygulama yaklaşık 20 dakikada tamamlanıyor. Başarılı sonuçlar için 6-8 seans gerekiyor.

LEKE DEYİP GEÇME

Pek çok kişinin şikayeti olan lekeler yaz güneşinin etkisiyle ortaya çıkıyor ve daha da belirginleşiyor. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Reha Yavuzer, lekenin birden fazla sebebi olduğunu ve çözüm için birkaç işlemin bir arada kullanıldığı kombine tedaviler uygulamak gerektiğini dile getiriyor. Tedavi yöntemini belirlemek için öncelikle detaylı bir cilt analizi yapmak gerekiyor. Lekenin koyulaşmasını önlemek yeni leke oluşumuyla savaşmak kadar önemli. 


SABINE VILLIARD TRUNK ARCHIVE 

Özellikle 12-15 saatleri arasında güneşlenmek, başta deri kanseri erken yaşlanma, deri kalitesinin azalması ve leke gibi birçok soruna yol açabiliyor. Peki ama hangi lazer?  Özellikle derin ve koyu lekelerde, farklı bir dalga boyuylu çalışan Q-Switch lekenin giderilmesini ve

buna sebep olan pigmentin aşırı üretiminin baskılanmasını sağlayan bir lazer türü. Saniyenin milyonda biri hızında atışlı yüksek enerjiyi lekeye ulaştırabiliyorken, diğer lazer türleri saniyenin sadece yarısı ya da onda biri hızında atış yapıyor. Yapılan atışla oluşan patlamanın etkisiyle, birbirine tutunmuş büyük leke pigmentleri binlerce küçük parçaya ayrılıyor. Bu şekilde iyice küçülen melanin pigmenleri vücut tarafından atılabilir hale geliyor. Hücreler tarafından eritilerek bölgeden uzaklaştırılıyor, sonuç olarak daha aydınlık ve berrak bir cilt oluşuyor. Bu dalga boyunda yapılan atışlar cilt altında melanin pigmentlerinin oluşmasını da baskılıyor. Uygulamanın düzenli tekrarlanması gerekiyor. 10 seansa kadar yapılan uygulama sonrasında lekelerde azalma ve yeni leke oluşumunun durduğu görülebiliyor.



YAZI: ESRA ÖZÜBEK

ELLE EYLÜL,2018 sayısından alınmıştır.


ETİKETLER
SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Türkiye 25 yaşında!

Mayıs sayımızda ELLE dergisi global kodlarıyla bir araya getirdiğimiz kendi alanlarında çok başarılı tam 8 isim ve 8 marka var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.