BEDENIMDEKI DÜŞMAN

Güneşin cildimize zarar verebildiğini hepimiz biliyoruz. Peki ya hormonlar?

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 08 Şubat 2017
BEDENIMDEKI DÜŞMAN
Onlar da bu konuda masum değil.





Rüzgarlı bir akşamüstü Londra'nın merkezindeki bir kafede kız kardeşimle buluşuyorum. Beni çok acil görmesi gerektiğini söyledi! işten erken çıkmış, bana "koşuyor". ikimiz hızlı adımlarla köşedeki rahat masaya doğru ilerlerken, sorunun ne olabileceğine dair içimden peş peşe tahminler yürütüyorum. Helen'e dikkatle bakıyorum. O da bana bakıyor. Üst dudağının üzerindeki bölgeyi göstererek, "bıyıklarım var" diye tıslıyor. Bu da yetmiyor, "iyice bak" diyor.


Cildinde, düzgün olmayan kahvemsi bir leke olduğunu fark ediyorum. Buna bıyık denmez de... Daha çok "saat beş oldu gölgesi"ni andırıyor. "Buna katlanamıyorum" diye sızlanıyor. "Sence bu neyin nesi?" Özetlemem gerekiyorsa; bu, kozmetik endüstrisinin uğruna, özellikle son beş yıllık dönemde araştırma bütçelerinin üçte birini harcadığı ve istatistiklere göre kadınların %25'inin şikayetçi olduğunu şey: Hiperpigmentasyon!



HİPERPİGMENTASYON MU DEDİNİZ?



Ertesi gün Clinique markasının araştırma ve geliştirme direktörü Dr. Tom Mammone'yi aradığımda hiperpigmentasyonun "belirli bir bölgede ciltteki normal pigmentasyonun artması" olduğunu öğreniyorum. "Cildimizin renginden melanin pigmenti (melanin yapan hücre) sorumlu. Melanosit üretimi çok arttığında, ciltte renk değişimine sebebiyet verebiliyor. Pigmentasyonun en önemli tetikleyicilerinden biri, güneşte fazla kalmak. Ancak buna sebep olan bir etken daha var ki, o da hormonlar" diye ekliyor.


Kız kardeşimin güneşten uzak durduğunu biliyorum, o zaman büyük ihtimalle "bıyığının" sorumlusu hormonlar. Özellikle de lekelenme üst dudak bölgesinde olduğunda suçlusu çoğu zaman, kısmen de olsa, hormonlar. Üstelik Helen'in hormonlara bağlı bir sorunu daha var: Yetişkin aknesi. Cildine çok iyi bakması veya titiz bir insan olması yetmiyor. Ne kadar çok su içtiği ya da yastık kılıfını ne sıklıkta değiştirdiği hormonlarının umurunda değil, onlar yapacağını yapıyor. Londra'daki University College hastanesinde dermatoloji bölümü danışmanı olarak çalışan Dr. Emma Edmonds bir detayı vurguluyor: "Hormonlar dış etkenlerden de çok zarar görür, mesela diyet, hava kirliliği ve stresten. Hormonal dengesizlikler cilt sorunlarının başlıca sorumlusu.


~ KADINLAR VE HORMONLAR


Kadınlarda baskın olan hormon östrojendir, ancak farklı oranlarda progesteron ve erkeklik hormonu androjen de var. Androjen, yüzdeki kıllanmanın artmasına ve ses tonunun kalınlaşmasını neden olur. Kadın vücudu minimum seviyede androjen üretimine ihtiyaç duyar, bu hormon; kaslar, kemikler ve libido için gereklidir. Bir kadının endokrin (içsalgı) sistemindeki herhangi bir sorun, androjen oranının artmasına sebep olursa, ya da genetik miras veya yaşam tarzı yüzünden hormonlar konusunda daha hassas bir bünyeye sahipse, vücuttaki sebum üretimi çoğalır ve bu da yüz derisinin yüzeyindeki ölü hücrelerle birleşip gözenekleri tıkar. Böylece akne bakterileri ortaya çıkar ve sonuç siyah noktalar, beyaz uçlu sivilceler ve benzeri sorunlar olur.





Ancak hiperpigmentasyonda tam tersi bir durum söz konusu. Doğum kontrol hapları, hamilelik ya da hormonal dengesizliğin tetiklediği fazla ostrojen üretimi, melanositin fazla çalışmasıyla sonuçlanır. Böylece elmacık kemiği bölgesinde, alında ve evet, üst dudağın üzerinde lekeler belirir.





ASIL MESAJ


Aslında buraya kadar söylenenler bir "flaş haber" niteliği taşımıyor. Bilim insanları uzun zamandır hormonların cilt üzerindeki etkilerini araştırıyorlar. Tek yenilik, bu ikisi (hormonlar ve cilt) arasında ne kadar sıkı bir bağ olduğuna ikna olmamızdır. "Güneş ve yaşlanma dışında, cildimizi hormonlar kadar fazla etkileyen başkamr şey yok" diyor Dr. Mammone. "Ancak çok yakın bir zamana kadar cilt ve hormonlar arasındaki bağın önemi hep küçümsendi. Neyse ki son 10 yıl içerisinde bu konu ciddiye alındı. Beş yıl öncesinde, anti-pigmentasyon ürünlerinin araştırmasına ayrılan bir bütçe dahi yoktu. Şimdiyse Clinique'de, araştırma ve geliştirme açısından en hızlı büyüyen üç alandan biri."





BAŞIMIZIN BELASI STRES


Üzerinde durulan bir başka konu da, stres faktörünün hormonları ve dolayısıyla cildimizi ne kadar etkilediği. Stres hormonu kortizolun sivilce yaptığı biliniyordu ancak şimdi asıl merak edilen, bunun "bıyıklar"dan ne denli sorumlu olduğu. Kortizolun, androjen üretimini arttırdığı bir gerçek ancak uzmanlar onun ostrojeni de tetiklediğini ortaya çıkardı. Bunun anlamı şu: Stres ve hormonal değişimlere karşı daha hassassanız, hiperpigmentasyon da, akne sorunu da yaşayabilirsiniz. Yaşımız ilerledikçe hormonal dengemizin de değiştiğini işin içine katarsak, yaşla birlikte lekelenmenin neden çoğaldığını anlamak zor değil.





Bu bilgileri öğrenmek 29 yaşındaki kız kardeşimi teselli etmeye yetmiyor. O "nedenlerle değil, daha çok "neler yapılabilirlerle ilgileniyor. Çoğu uzman bu sorunu "bel altından vurmayı" öneriyor. Mesela doğum kontrol hapları söz konusu olduğunda, bir kadına en uygun olanını bulmak, mükemmel jean'e karar vermek kadar hassas bir mesele.


Hiperpigmentasyonda tam tersi geçerli. Östrojen de içeren kombine bir hap kullanıyorsanız, onu bırakmak işe yarayabilir. Örneğin sadece progesteronlu hapları düşünebilirsiniz. Gerçi bunun sorununuzu çözeceğine dair garantisi yok çünkü her vaka kişiye özeldir. Bir kadında işe yarayan, bir başkasında geçerli olmayabilir. Hormonlar bir mayın tarlası misali. Yaşam tarzı, genetik miras, yaş, genel sağlık durumu... Tüm bunlar hormonlarımızı da etkiliyor.


~ CİLT BAKIMI NE KADAR ÖNEMLİ?


Hormonal tedavi bir kenara, akne ve hiperpigmentasyon sorununu ortadan kaldırma çabası, uygun cilt bakımı rutiniyle de desteklenmeli. Bu ürünleri geliştirmeye ve üretmeye ayrılan bütçelere ve cildin rengini düzenlemeye hatta açmaya yönelik krem ve serumların sayısına bakıp, pazarın ne kadar büyük olduğunu görebilirsiniz. "Anti-blemish", yani sivilcelenmeyi önleyen ya da onları tedavi eden ürünlerin sayısı hızla artıyor. Uzmanlar bunları düzenli olarak kullanmamızı ve buna ilaveten cildin yüzeyindeki ölü deri ve kirden kurtulmamıza yönelik temizleme ürünlerini de ihmal etmememizi tavsiye ediyor. Dikkat edilmesi gereken bir başka husussa, yüzümüzdeki "koruyucu bari- yeri" ihmal etmemek, diğer bir deyişle, dışarıya çıkarken güneşin zararlı ışınlarından korunmak. Antioksidan zengini bir krem veya nemlendirici kullanmak çok önemli. Bunların en az 15 korumalı olmasına dikkat!





Akne konusundaysa "yeniden eğitilmemiz", eski bilgileri çöpe atmamız lazım. Çok sert ürünler kullanarak, yani akneye "agresif" yaklaşarak durumu daha da kötüleştirmek yerine; daha narin, yağ bazlı ürünlere geçiş yapmamız öneriliyor. Cildinizi yağlı hissediyorsunuz diye nemlendiriciyi sakın es geçmeyin.


Maskeler de bu anlamda çok faydalı. Akne sorununuz tüm bu çaba ve özene rağmen hayatınızı zehir etmeye devam ediyorsa, daha ciddi bir şeyler yapmalı. 15 yıl öncesinde akla gelen tek çözüm antibiyotik tedavisiydi. Günümüzde dermatologlar bundan daha fazlasını önerebiliyor.





ELLE'DEN ÖNERİLER


İlaç ve diğer öneriler sizde bir işe yaramıyorsa, o zaman işte size ELLE'den birkaç tüyo: Beslenme ve yaşam tarzınızda bazı ufak ama etkili değişiklikler yapın. Taze meyve ve sebzelerde bulunan C ve E vitamini cildin kalitesini artırır. Yosundaki iyot da hormonal dengeyi destekler. Gıdalardan gerekli vitamin ve takviyeyi alamadığınıza inanıyorsanız, vitamin hapları almayı düşünebilirsiniz. Abur cuburu kesmenizde fayda var. Şekerse, akne açısından ve genel olarak cilt için zararlı.



SÜT VE HORMONLAR



Bu arada, araştırmalar bazı süt ürünlerinin de bu anlamda masum olmadığını gösteriyor. Örneğin inek sütünde bulunan hormonlar insanlardaki hormonal dengeyi olumsuz etkileyebiliyor. Sütten tamamen vazgeçmeniz gerekmiyor. Bu arada, inek sütünden yapılan ürünlerin yerine, keçi ve koyun sütü ürünlerini tercih edebilirsiniz.





HORMONAL DENGE İÇİN EGZERSİZ


Egzersiz yapmak da önemli. Sizi rahatlatan başka aktiviteleri de düşünebilirsiniz. Komplike bir şey olması gerekmiyor. Bazı kadınlar için bu, güzel bir kitabı okumak kadar "basit" bir şey olabilir.





HİKAYENİN SONU


Bana sorarsanız, kız kardeşime güzel bir kitaptan fazlası gerekiyor. Ancak asıl meseleyi anladım: Şu cilt işini ciddiye almakta fayda var. Sonuç almak içinse sabırlı olmak şart. Dr. Mammone son eklemeyi yapıyor: "Cildinizin genç kalmasını istiyorsanız, vücudunuzun fit kalması için gösterdiğiniz çabayla özeni bu konuda da gösterin. Mutlu hormonlar ve güzel bir cilt için şu andan itibaren 'yatırım' yapmaya başlayın."





Hazırlayan: Lisa Reich 


Derleyen:Suzan Yurdacan

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.