Evli olanlar, olmayanlar; evlenmek isteyenler, hatta ‘Ben böyle iyiyim!' diye düşünenler. Sizin seçeneğiniz hangisi olursa olsun, hepimizin kabul ettiği bir gerçek var: Evlilik zor zanaat! Hele ki boşanmaların eskiye oranlar çok daha sık yaşandığı günümüzde. Bu da ‘Partnerimizi seçerken nelere dikkat etmeliyiz?' sorusu daha çok akla geliyor. Biz de sorumuzu işin uzmanına, evlilik ve çiftler konusunda uzmanlaşmış Psikiyatrist Dr. Gülcan Özer'e yönelttik.
‘Bu dünyanın her tarafında sorulan bir soru' diye başlıyor sözlerine Özer ve ekliyor 'Yurt dışında birçok çift, evlenmeden önce terapiste gitmeye başladı. Bu durum bizde de artık yavaş yavaş yaygınlaşıyor. Benim kişisel olarak evlenmeden önce, “Ne dersiniz, nasıl biz evliğe uygun muyuz?“ ya da “Biz evlendiğimiz zaman ortaya çıkabilecek dertler nedir, ne gibi sorunlarla karşılaşırız?“ diye soran çiftler görmüşlüğüm bile var ve tabii ki bu sorunun kesinlikle öyle tek bir cevabı yok.' diye devam ediyor...
‘Karşınızdakini değiştirme ve dönüştürme fanteziniz varsa ilişkinizin başı beladadır.'
İlk hata, karşınızdaki insanı değiştirmeye çalışmak... Bu, evlenmek üzere olduğunuz kişi değişmeyecektir. Tabii ki bu, kişi yedisinde neyse yetmişinde de o olacaktır demek değil... Fiziksel, ruhsal, davranışsal, duygusal olarak değişiyoruz, dönüşüyoruz, iyi yahut kötü... Mutlak bir biçimde herkes değişir, dönüşür fakat bu sizin zihninizdeki proje kıvamında olmayabilir. Yani eğer evlenme arzusu ya da hayali içinde olduğunuz kişi aynı zamanda sizin bir 'projeniz' ise evlenmeyin. Bu çok kıymetli bir mesele. Olabildiğince ona uygun biçimde ve kendinizi de yenileyerek, onu değil ilişkinizi dönüştürün. Ne kadar az değiştirmeye odaklanırsanız, hikayeniz o kadar doğru demektir...
‘İnsan canlısı kendi yolculuğunu yaşarken kabul edilmek, onaylanmak istiyor.'
Tarafından kabul görmeyi en çok istediğimiz kişi partnerimiz. Tam da bu noktada partner değiş diyor, gümbürtü burada kopuyor. Bir grup ‘uyum her şeydir' diyor kimliğinden vazgeçmeye oynuyor, diğer grup ise direniyor olağan evrilme sürecini bloke ediyor. İkisi de ilişkiyi yıpratan durumlar.
‘Evlenme nedenimiz boşanma nedenimiz olabiliyor!'
Bir vakit evliliği birbiri için çok uygun olan iki insan bir vakit sonra çok uygun olmaz bir hale gelebiliyor. Yani kendisi için daha anne kadın isteyen, kendini daha derleyip toplayan bir kadın isteyen adam bir süre sonra diyor ki; ben kadın gibi bir kadın istiyorum. Çok geleneksel söylemlerden biri de şu; Sıklıkla evleniş nedenimiz bir süre sonra boşanma nedenimiz oluyor. Örneğin, 'adam hareketli' diye evlenirsin sonra 'eve girmiyor' diye boşanırsın gibi. Burada önceliklerin değişebileceğini, onun bu özelliğine olan ihtiyacınızın azalabileceğini anımsamak gerekiyor.
‘Hikâyenin bir diğer ayağında evliliğin sosyal bir kontrat olduğunu da fark etmek gerekiyor.'
Bu coğrafyada malum, insanlar birbirlerinin aileleriyle de evleniyor. Bu sadece fiziksel olarak bir arada olma hali değil! Aile dinamiği ve kültürüyle de evleniyorsunuz. Evlilik; analı, babalı, dayılı, amcalı, halalı kocaman bir koloni halidir, böyle bir hikayedir. Bu coğrafyada hangi sosyal grupta olursanız olun bu alandaki dertler duygusal olarak evliliğin önündeki önemli engellerdendir. Hepimizin içinde kökende, ailemiz tarafından onaylanma ve sevilme isteği vardır ve bu neredeyse bizim sevilişimizin ispatıdır.
Bu noktalara dikkat ederek bir başlangıç yapmaksa daha sağlam bir temel sağlıyor.
