Kolajeni, cildimizin yüzde 80'ini oluşturan ve vücudumuzda en çok bulunan protein olarak tanıyoruz. Yani cildin sıkı, elastik ve genç görünmesini sağlayan temel yapıtaşı… Ancak 20'li yaşların ortalarından itibaren kolajen üretimi yılda yaklaşık yüzde 1 oranında azalmaya başlıyor; acı ama gerçek! Bu azalma ince çizgiler, sarkmalar ve cilt elastikiyetinin kaybı gibi yaşlanma belirtilerine de ne yazık ki yol açıyor. Peki, oldukça yeni bir kavram olan “kolajen bankacılığı” bize ne vaat ediyor? Kolajen bankacılığı cildin doğal kolajen üretimini artırmayı ve mevcut kolajen rezervlerini korumayı amaçlayan proaktif bir cilt bakım stratejisi. Bu yaklaşım yaşlanma belirtileri ortaya çıkmadan önce cildin kolajen seviyelerini güçlendirmeyi hedefliyor. Bir anlamda cildinizin gelecekteki ihtiyaçları için "kolajen tasarrufu" yapmanızı sağlıyor. Kolajen bankacılığı, özellikle 25 yaş ve üzeri bireyler için öneriliyor. Bu yaş grubunda cilt henüz belirgin yaşlanma belirtileri göstermese de kolajen üretimi azalmaya başladığı için kolajen kullanımına erkenden başlanarak cilt yapısı güçlendirilebiliyor ve yaşlanma süreci geciktirilebiliyor.
Nasıl Uygulayabiliriz?