Moda dünyası, parmak arası terlikleri bir kez daha radarına aldı. Fakat bu sefer mesele sadece nostalji değil kültürel referanslar... Estetik sınırlar ve küresel trend döngüsünün adaletsiz doğası da işin içinde.
2000’lerin başında düşük belli kotlarla birlikte parmak arası terlikler yükselişteydi. Bugün ise parmak arası terlikler sadece plaj stili değil, moda haftalarının da yıldızı haline geldi. The Row’un minimalist yorumları, David Koma’nın podyum görünümlerindeki Havaianas detayları ve Jacquemus’un ön sıradaki konuklarının ayağındaki terlikler, bu ürünleri lüks moda objesine dönüştürdü. Havaianas bu süreçte İspanyol marka Gimaguas ile işbirliği yaptı ve Gigi Hadid marka yüzü oldu; bu işbirliği reklam kampanyalarına da yansıyor.
Fakat burada dikkat çekici ve belki de biraz tartışmalı bir trend gözlemleniyor: Brezilya kökenli bu parça, Avrupa merkezli estetiklere entegre edilerek yeniden pazarlanıyor. Kopenhag stili, Stockholm yalınlığı, hatta Berlin’in cesur tarzı içinde parmak arası terlikler yeniden doğuyor. Sosyal medyada bu görünümler “İskandinav stili”, “Kopenhag tarzı” etiketiyle yayılıyor. Fakat bu yeniden doğuşun içinde Brezilya’nın adı pek geçmiyor.
Brezilyalı influencer Vicky Montanari
Bu durum, global modanın sık sık tekrarladığı bir örnek: Yerel bir stil, ancak Avrupalı estetiklerle sunulduğunda “giyilebilir” ve “trend” olarak kabul görüyor. Parmak arası terlikler yıllardır Brezilya estetiğinin parçası olsa da, görünüşe göre minimalist bir Instagram filtresinden geçmedikçe hak ettiği değeri alamıyorlar. Peki, neden bir Havaianas kombini “Rio stili” olarak anılmıyor? The Row’un ultra sade ancak oldukça pahalı parmak arası tasarımları bu tartışmayı daha da derinleştiriyor. Estetik olarak neyin kabul gördüğü ve hangi kültürlerin görünmez bırakıldığı üzerine düşünmemiz gereken bir noktayla karşı karşıyayız.
Brezilyalı influencer Rebeca Oksana