2021'de Pandemi sonrası hayata dönüş ile dünya biraz daha parlak görünmeye başladı. İnsanların tekrar dışarı çıkmak, yemek yemek ve partilere katılmak için can attığı bir dönemden geçiyoruz. Mümkün olduğunda eğlenmek ve hayatı kutlamak çok önemli hale geldi.
Peki kükremeye hazır mısınız? Miuccia Prada'nın Şubat ayında Prada'nın sonbahar 2021 koleksiyonunu tanıttıktan sonra en iyi şekilde ifade ettiği gibi; "YENİ BİR ENERJİ, YENİ BİR ARZU YÜKSELİYOR."
Bu zorlu dönem yeni sezon koleksiyonlarına ilham ararken, kısıtlamalardan uzak ve sosyal toplantıları sürdürmeye daha yakın olan iyi günleri hayal eden tasarımcıları yeniden cesaretlendirdi. Ve payetler, kristaller, nakışlar, canlı renkler ve maksi hacimlerle oynamaya ilham verdi. Giyinmenin geri dönüşü, kükreyen yirmilerin yeni bir turu olarak düşünüldü.
Sonbaharda 1920'lerin siluetlerine; zengin akışkan kumaşlar, payetler, elmas süslemeler, tüylerle ihtişam estetiğine göndermeler olması tesadüf değil. Bunun örnekleri Paco Rabanne, Fendi, Prada, Saint Laurent, Dries Van Noten Miu Miu, Lanvin gibi pek çok markada görülüyor. Sokak giyiminin yeniden dirilişi, Caz Çağı'nın moda kodlarına kafa sallıyor. Bu dönemde aynı parti dışarı çıkmak, en önemlisi yeniden görmek ve görülmek arzusunu taşıyan yorumları kucakladı.
Birçoğunun tahmin ettiği 1920'lerin trendleri, Sonbahar/Kış 2021 pistlerinde geri dönüş yaptı. Chloe, Prada, Miu Miu, Fendi ve pek çok markada görülen saten elbiseler, hem gündüz hem de akşam giyiminde yeni tercihler olmaya başladı. Saint Laurent, Paco Rabanne ve Dries Van Noten’da görülen parıltı yoluyla kesinlikle ihtişama geri dönüş göreceğiz. İpek ve kadife kumaşlar, danteller, tüyler ve kürkler, Sonbahar/Kış koleksiyonlarında 1920’lere atıfta bulunarak, daha modern yinelemeler ile karşımıza çıkıyor. Uzun paltolar, kürk kabanlar, tüy detaylar, eldivenler, dikkat çeken saç aksesuarları, ihtişamlı mücevherler, saten gecelikler… Hepsi dikkat çekme arzusuyla, yeni sezonda bizi bekliyor.
Sonbahar/Kış 2021 koleksiyonlarında görüldüğü gibi giyinmenin geri dönüşü, kükreyen yirmilerin yeni bir turunun yaklaştığını gösteriyor, ancak bu sefer gösteriş ön planda ama bilinçli tüketim daha fazla olacak.
Tasarımcılar pek çok markada görüldüğü gibi genellikle parlak renkler ve cesur desenlerle birlikte büyük hacimlerle dikkat çekme özlemini doyurdu. Tasarımcılar aslında yeni sezonda, giyinmedeki bu canlanmaya dikkat çekti. Fakat moda endüstrisi şu anda sallanan bir terazide denge kurmaya çalışıyor. Bir uçta estetiğin ve gerçekliğin temsilinin aşamalı olarak basitleştirilmesi; diğer uçta cesur ve rüya gibi görüntülere ilham verme özlemi.
Sadece moda göstergelerine dayanarak 2020'lerin kükremenin eşiğinde olduğunu varsaymak indirgemeci olur. Bir asır önce giyim tarzı, sosyal, politik ve kültürel bağlamdaki dönüşümlerin neden olduğu yaşam tarzındaki önemli değişikliklerin sadece bir yansımasıydı. O dönemin büyüleyici değişimine, canlı enerjisine, ekonomik ve yaratıcı refahına, benzeri görülmemiş endüstriyel büyüme, film endüstrisinin hızlanması, yeni dansların ortaya çıkışı ve caz müziğinin zirvesine kadar birçok unsur katkıda bulundu.
Bu nedenle, tasarımcıların dansa (Dries Van Noten'in videosu), müzik seçimine ve mekân seçimine daha fazla dikkat etmesi ve umut verici rönesans ruhunu daha da aktarması şaşırtıcı değil. DJ'lerle yapılan işbirlikleri (Plastikman, diğer adıyla Richie Hawtin, Prada koleksiyonu için “Sin Thetik” adlı parçayı besteledi) ve dans dünyasına atıflar artarken, markalar ayrıca ikonik mekânlara da dokundu. Milano'daki Piccolo Teatro'daki şovunu sahneleyen Valentino’dan, gece kulübü Castel'de ışıltılı parti kıyafetlerini sunan Chanel'e, Paris'teki Le Train Bleu restoranını tercih eden Loewe'ye kadar; bu seçimler hem iyimserliği hem de nostaljiyi tetikledi.
Bu okuduklarınız, sokak stilinin mutlaka abartılı süslemeler içermek zorunda olduğunu vurgulamıyor. Sadece canlı tonlarla kanalize edilebilir. Son günlerde sıkça duyduğumuz “Dopamin Dressing” terimi, yani bizi mutlu eden ve bize neşe veren giysiler giymek; aslında bunun bir göstergesi. Bu yeni ihtişam dünyası, yavaş yavaş kendini göstermeye başladı.
Gerçekçi olmak gerekirse, bu parti giyimi, yapılandırılmış terzilik ve canlı görünümler bir yana; rahat kıyafetleri ve pratik stilleri aniden bırakacağımız anlamına gelmiyor. Fakat bir yandan da rahat stillerin arasına parlaklığı, canlılığı sıkıştırmayı öğreniyoruz.
1920'lerden 100 yıl sonra, on yılın stillerinin kendi kükreyen 20'lerimizde yeniden ortaya çıktığını görüyoruz. Tasarımcılar, eski ve yeniyi dengeleyen bir görünüm için 20'lerin etkisinde modern varyasyonlar sunuyor.
Jil Sander, Kwaidan, Saint Laurent
İçinde olduğumuz bu dönem, kükreyen ama yükselen 20'lerin sadece başlangıcı olabilir. Bu yüzden parıldamak için süslü bir miniye ya da vücudunuzdan akan saten elbiseye selam verin. Bunu yaparken kendinize bir kokteyl yapın. Hoş geldin yeni ihtişamlı cazibe çağı!
Sezonun koleksiyonlarında 1920'lerin zarif ve şık görünümlerinden ilham alan; ipek, dantellerle ve parıltılarla süslenen görünümler, günümüze zahmetsizce adapte olmuş gibi… 1920’lerden ilham alan parçaları, foto galerimizde incelemeyi unutmayın.