Utku Ergin yarattığı karakterlerle hepimizin sevdiği bir isim. Özellikle son dönemde fenomen haline gelen “Tutkum Boğuşmak” karakterinin de arkasındaki imza o. Doğal olarak ondan almak istediğimiz çok fazla ipucu var. Özellikle vintage parçalar hakkında.
Utku Ergin’le “komik” bir stil yaratmaktan vintage parçalara, aksesuar kullanımlarından günlük hayattaki stiline kadar uzun bir sohbet gerçekleştirdik.
Yaratıcısı olduğun Tutkum Boğuşmak, sivri dili kadar styling’iyle de öne çıkıyor. Bu stil nasıl evrimleşti?
Tutkum Boğuşmak aslında stiliyle tam bedenlenen ve benden ayrı bir kişiliğe dönüşen bir persona oldu. Stili en başından beri tamamen kardeşim Sevgi Ergin’e emanet. Karakteri ilk konuştuğumuzda “Dur, benim kafamda bir şeyler var” deyip beni giydirmişti, o günden beri beraber yürütüyoruz gösterileri de. Zaman içinde stili de oldukça renkli değişimler yaşadı. Ortaçağ prensleri gibi kıyafetler, vintage parçalar ve dönem temalı kostümler, kaftanlar, vatkalı ceketler, deri pantolonlar, yaza özel ipek gömlekler, yelekler, sihirbaz kostümleri, pelerinler, şövalye kostümleri, vampir görünümü gibi oldukça geniş bir skala çıktı ortaya. Sürekli bir kostüm arayışında Sevgi, sık sık bana yeni fikirler gösteriyor. Evimizde tamamen Tutkum’a ait bir oda ve gardırop var artık.
Her gösteriye farklı bir sahne kostümüyle çıkıyorum çekim olmasa da ve stilimi sahneye çıkacağım yer de etkiliyor. Atıyorum, Londra’daysak ona göre bir dokunuş, Ankara’da ona göre bir dokunuş oluyor. Dada’da ya da Aylak’ta olması da bayağı değiştiriyor, bazı sahneler daha iddialı kostümleri daha iyi taşıyor ya da sahnenin, mekanın renkleri, dekoru bir fikir veriyor.
Çekimli olan ve YouTube’da yayınladığımız gösterilerde de o dönemki ruh halimi ve önceki gösterilerdeki görüntüyle arasında doğal bir akış olmasını gözetiyoruz.
Biz cevabı biliyoruz ama sence stilin komiği olur mu? Komik bir stil yaratmak mümkün müdür?
Stilin komediye hizmet etmesi mümkün diyebilirim buna galiba. Yani Tutkum Boğuşmak, Halloween gösterisi yaparken daha komik olabiliyor giydikleriyle ya da Londra’da sahneye pelerinle, Berlin’de sahneye şövalye kostümüyle çıktığımda o geceye önden bir format atmış oluyoruz. Her gösteriye çıkarken "Sahneye bu kez nasıl bir kıyafetle gelecek?" diye bir soru yarattık seyircinin kafasında ve tematik kostümler o ilk şakayı yapıp gösteriye bir yol açıyor diye düşünüyorum.
Seyircinin bu, günlük hayatta karşılaşmadığı görünümleri yadırgamaması ve artık o kostümdeki kişiyle dertleştiği ya da “geyik” yaptığı anlarda, gösterinin içine girdiğimizde bu doğal karşılanan durum bana daha komik geliyor.
Ali İhsan Elmas
Tutkum’un sahne kıyafetlerinin çoğunun vintage olduğunu biliyoruz. Utku günlük hayatında vintage ve ikinci el giyime nasıl bakıyor?
Ben de gayet keyif alıyorum bundan, özellikle yurtdışı seyahatlerimde vintage mağazalarda gezmeyi, bitpazarlarına gitmeyi, takı alışverişini ya da eski dönemlerden sokak giyimi tarzında şeyler almayı çok seviyorum. Bir de genel olarak eski zamanlardan beri babamdan klasik giyim özelinde eski saatler, gömlekler, hırkalar, kol düğmeleri gibi şeyleri “ödünç alıp” çoğunlukla geri vermemeyi çok severim. Hâlâ gardırobumda tuttuğum, yıllar önce thrift shop tarzı yerlerden bulduğum çok sevdiğim şeyler var.
Peki Tutkum ve Utku’nun stil konusunda nasıl ortaklıkları var?
Galiba en temel ortak nokta takı sevgimiz. Ben kolye, küpe, bileklik, saat gibi aksesuarları hep çok severdim. Ama artık 6-7 yıldır hayatımda Tutkum Boğuşmak var ve bu süreçte çok daha fazla takı girdi hayatıma, bana da çok ilham oldu. Ortak takılarımız var, daha fazla bileklik takıyorum, kıvırcık saçlarımdan dolayı bir süredir kulaklarım kamufle olsa da daha sık küpe değiştiriyorum. Kendime aldığım bir şeyi Tutkum Boğuşmak Show’a taşıdığım ya da tam tersi Tutkum’a aldığım bir şeyi günlük hayatta giydiğim çok sık oluyor. Ve renkler açısından benzer zevklere sahibiz diye düşünüyorum.
Senin gündelik hayatında da dinamik bir stilin var. Alışveriş yaparken nelere dikkat ediyorsun?
Günlük bir iş hayatım ve sürdürmem gereken mecburi bir stil olmadığı için aslında o dönemki modumu yansıtan, benim keyif alacağım, kendimi yansıtabileceğim, çeşitliliğe hizmet eden şeyler almayı seviyorum. Bazı dönemlerde bir renge çok odaklandığım zamanlar oluyor, öyle olduğunda o renk dünyasıyla uyumlu olacak şeyler seçmeyi seviyorum. Genelde rahat ama bir dokunuşu olan, kendimi stil olarak ifade edebileceğim şeyler almayı seviyorum.
Utku Ergin
Aksesuarlar da senin koleksiyonunun büyük bir bölümünü kaplıyor gibi. Görünümlerinin enerjisini yükseltmek için araçlar mı, yoksa onlarsız adım atmaz mısın?
Onlarsız adım atmam diyebiliriz. Bir devinim halinde o aralarki moduma göre değişen küpe, bileklik, kolye ve yüzüklerim oluyor, aşağı yukarı hep üstümdeler diyebilirim ev halimde bile olsam da.
Stand-up gösterilerindeki stilini neye göre seçiyorsun?
Stand-up gösterilerimde genelde, mekanın havası ekstra bir dokunuş gerektirmediği takdirde daha rahat, sokak stili şeyler giyiyorum. Eski gösterim Adaptasyon Hayvanı’nı yaparken bir ara sadece çizgili tişörtler giydiğim bir dönem vardı, sonra o gösteriyi bitirmeye yakın vazgeçtim ondan ve daha çok gömlek giydiğim bir döneme evrildi. 2024’ten beri de güncel gösterim olan “Ya Şimdi Ya Hiç”i yapıyorum. Burada o günkü moduma göre renkler değişse de genelde denim pantolonlar, bol tişörtler, sneaker’lar gibi bir rahatlık tercih ettim. Ama özellikle hırka bu dönemki en sevdiğim dokunuş oldu. Yazdan beri ara verdim tabii hırkaya. 2025’in birçok tatsız toplumsal olayla gelmesi sebebiyle birkaç ay sadece siyah giydim sahneye çıkarken.
Sanırım yeni sezonda da gösterim için yeni hırkalar peşine düşeceğim.
Aşağıdaki kategorilerden bizim için seçimini yapar mısın?
Yüzük - Bileklik
Jean Ceket - Deri Ceket
Yaz - Kış
Çizgili - Pötikareli