Her defilesini, koleksiyonunu heyecanla beklediğimiz, merakla takip ettiğimiz Arzu Kaprol, çağımızın ruhunu en iyi yakalayan isimler arasında. Bunu mayıs ayındaki ilk dijital defilesiyle de doğruladı. Başarılı tasarımcıyla yaz koleksiyonuna ilham olan şehirleri ve selfie’leri konuştuk.
#text>
#text>
Arzu Kaprol’e son zamanlarda nelerden ilham aldığını sorduğumda, “Mesleği yaratmak olan bir tasarımcı kimliğiyle, ilhamla ilişkim oldukça yakın. Baktığım, gördüğüm, hissettiğim her şeyin tasarıma dönüşmesi kaçınılmaz” diyor. Tabii ki daha fazlasını bilmek istiyoruz.
#text>
#text>
#text>
ELLE: Tüm bunlar tasarımlarınıza nasıl yansıyor?
#text>
#text>
ARZU KAPROL: Günlük yaşam içerisinde karşılaştığım her şeyin ilham olması ve ardından bir tasarıma dönüşebilmesi durumu kendi içinde değişken ruh halleri, sonsuz hazlar ve depresyonu beraberinde getirse de yaratma özgürlüğü beni hayatta tanımlayan en değerli konulardan biri (Önce annelik ama o zaten klasman dışı). Her koleksiyonun, yaşamın içerisinde barındırdığı ayrı ilhamı ve özellikleri oluyor. Tasarım ve yaratma yolculuğunda bazen kırılma noktaları vardır, o an bir sonraki tasarıma ilerleyemezsin. Bunu kalbinde ve aklında çözmek zaman alır, çok da kıymetlidir, değişim anıdır, gereklidir, kaçınılmazdır. Tasarım süreci devam ederken değişen tasarım değil aslında kişinin kendisidir.
#text>
#text>
#text>
SELFIE’LER İLHAM OLDU
#text>
#text>
ELLE: En son, kumaşa/kıyafete yansıyan ilham neydi?
#text>
#text>
A.K.: 2015 yaz koleksiyonumun ilham kaynağı selfie’ler. Selfie’lerle dolu bir dünyada öz benliğini herkesten gizleme halinden yola çıkarak tasarladığımız “Selflessness” (Ben-siz-lik), koleksiyonunu dünyada her an milyonlarcası çekilen selfie’lere ve onların isimsiz kahramanlarına adadık. Aynı koleksiyonda Hindistan’da her sene düzenlenen, renklerin, aşkın ve baharın festivali Holi, sezon desenimize, kumaşlarımıza ve ruh halimize ilham kaynağı oldu.
#text>
#text>
#text>
ELLE: Geriye baktığınızda tasarımlarınızın hangi yönünün güçlendiği, nasıl bir değişim gözlemliyorsunuz?
#text>
#text>
A.K.: Tasarımlara yansıyan yaşamımdan pek çok hikayem var. Bu hikayelerin her biri sonraki koleksiyonu daha da güçlü hazırlamak adına bana yol gösterici oluyor. Tüm ceketlerimin astarlarındaki parmak izim bana Paris Moda Haftası’nda önemli bir kritiğin sonunda yaşadığım sürecin armağanı. Veya dünyada benim farklılaşma detayım haline gelmiş mikro biye çalışması, deri teknikleri gibi, sınırsız uykusuz çalışma gün ve gecelerin birer hediyesi, çıktısı.
#text>
#text>
#text>
ELLE: Kişisel yolculuğunuz, yaşadığınız değişim tasarımlarınıza nasıl yansıyor?
#text>
#text>
A.K.: Kişisel yolculuğum tasarımcı kariyerine odaklanmaktan ziyade ilham veren, giyildiğinde iyi hissettiren özgün tasarımları dünyayla paylaşmak ve bunları yaparken kendi yolculuğumda ifade dilimi güçlendirmek olarak şekil aldı. Yaşamın muazzam bir mucize, üretmeninse ayrıcalık ve başlı başına mutluluk kaynağı olduğunu düşünüyorum.
#text>
#text>
~
#text>
ELLE: Tasarım teknik bir şey mi, yoksa hisler mi daha baskın?
#text>
#text>
A.K.: Tasarım ve her türlü yaratıcı meslek, ülkemizdeki algının tersine yüksek disiplin gerektiren alanlar. Muazzam bir zaman planı içerisinde, güçlü bir ekiple çalışırken, bir yandan da bu yaşamda olmaya şükretmek belki de yeni farkındalığım. Yaratma cesareti, görmeye ve değişmeye açık olmak ve kabul hali, yaşama direnmemek, yaşamla beraber var olmaya devam etmek yeni cümlelerim...
#text>
#text>
#text>
ELLE:
İmzanızı taşıyan bir elbisenin (şimdilerde) dünyaya mesajı nedir?
#text>
#text>
A.K.: Tasarladığım her parçada benim için en önemli nokta, kullanan kişinin kendini içerisinde iyi hissetmesi. Tüm tasarımların iç kısımlarında, tenine değdiği noktada yer alan saadet düğümü de benim bu coğrafyada doğduğumun bir izi, gizli çizgisi.
#text>
#text>
#text>
ELLE: Size daima ilham veren şehirler, sanatçılar var mı?
#text>
#text>
A.K.: İstanbul, Paris, New York ve tabii her seyahat ayrı ilham kaynağı oluyor. 2015 ilkbahar-yaz koleksiyonuma ilham veren Hindistan gibi. Şehirlerle birlikte, ressam Françoise Nielly’nin soyut resimlerinin renklerin soyut doğasının keskin çizgilerle birleştirmesi, mühendis ve matematikçi Adam Summers’ın “Cleared” isimli fotoğraf çalışmalarındaki su altı canlılarının x-ray görüntüleri ve Mathieu Missiaen’ın fotoğrafları her zaman dikkat çekici ve ilham verici.
#text>
#text>
#text>
ELLE: Yolun çok başındaki genç ve heyecanlı bir tasarımcıya ne önerirsiniz?
#text>
#text>
A.K.: Tasarım aşkını test etmesini öneririm, tutkuyla ve ne olursa olsun devam etme gücünde, inancında ve kararlılığında, aynı zamanda atlet disiplininde olmasını; mümkünse hangisini ne zaman yapacağını bilebilecek duyarlılıkta ve yaratarak var olabildiğine şükretme kabulünde olmasını dilerim.
#text>
#text>
#text>
ELLE: Bu yaz için “yapılacaklar liste”nizde neler var?
#text>
#text>
A.K.: Bu y az için h ayallerim ve yapmayı düşlediklerim başladı bile, size bu cevapları Kapadokya’da bir kaya otelin terasından, Üçhisar Vadisi’ne bakarak yazıyorum.. Bu seyahatin birazdan çizeceğim 2016 yaz koleksiyonuna nasıl ilham vereceğini bilmeyerek... Sırada bolca seyahat, kitap ve sergi, yeni ve eski şehirlerde yeni keşifler var. Yeni bulutlar, eski bildik güzel güneşler... Yaratmak, yaşamımın tam da ortasında, çok güzel bir manzaraya bakıyorum.
#text>
#text>
Yazı: Suzan Yurdacan
#text>