Yazı: Serra Üner
Fransa en sevdiğim ülkelerden biri olabilir. Kültürü, insanlarının enerjisi ve yaşam tarzları beni her zaman çok etkiliyor. Bu yıl hem kuzey hem de Güney Fransa’yı görme şansım oldu. İlkbaharda kuzeyde küçük bir araba yolculuğu sonrası Paris’te birkaç gün geçirdim, yazın ise güneyde uzun bir yolculuk yapıp birçok farklı yeri keşfettim. İşte sizlere kuzey ve Güney Fransa’dan gözlemlerim ve önerilerim:
Yolculuğumuz Lille’de başladı. Burada fazla vakit geçirmeden kiraladığımız arabayla yola çıktık. İlk durağımız Trouville-sur-Mer oldu. Küçük ama çok otantik bir merkezde yürüyüş yaptık. Lokal ruhu çok hoştu. Öğle yemeği için "Robert et Denis" adlı salaş bir restorana uğradık. Karides, yengeç ve istiridye tattık; Kuzey Fransa’nın klasik lezzetleri diyebilirim.
Hemen yanındaki Deauville’e geçtik ve burada herkesin tavsiye ettiği "Le Drakkar" adlı restoranda yemek yedik. Daha şık, beyaz örtülü bir mekandı ve menüsü oldukça genişti. Özellikle tatlı olarak kocaman sundae’sini mutlaka denemenizi öneririm.
Ertesi sabah Trouville’de deniz kenarında kahvemizi içtik. Hava denize girmek için serin olsa da manzara ve atmosfer harikaydı. Sonrasında Honfleur’e gittik. "Le Vieux Bassin" limanının çevresinde lokal kafeler sıralanmıştı. Hepsinde geleneksel crêpe bretonne bulabilirsiniz. Sanat ilginizi çekiyorsa şehirde sayısız sanat galerisi de mevcut.
Bir sonraki durağımız Caen oldu. Burada "Mémorial de Caen"i gezdik. İkinci Dünya Savaşı üzerine kurulmuş bu müzede çok etkileyici eserler ve belgeler vardı.
Ertesi sabah "Hotel Barrière Le Normandy"de muhteşem bir açık büfe kahvaltının ardından Paris’e doğru yola çıktık.
Paris’te kahve için "Café Nuances" (1, 4, 6, 8. arrondissement), "Paolina" (2.), "Copains", "Maurice Sfez" (4.), "Verlet" (1.) ve "Wiolette" (6.) gibi adresleri tercih edebilirsiniz.
Alışveriş için "Le Bon Marché", "Merci", "Galeries Lafayette" ve "Fleux" öne çıkarken, 3. ve 4. arrondissement’daki "Le Marais" bölgesinde pek çok lokal markanın dükkanlarını gezebilirsiniz.
Daha şık bir yemek deneyimi için "Loulou", "Gigi", "Thoumieux", "Girafe", "L’Avenue" ve "Hotel Costes" güzel seçeneklerdir.
Eğer hızlı ama kaliteli bir şeyler denemek isterseniz "La Baguette du Relais" (4.), "Dumbo" (3.) ve "Homer Lobster" (3, 6,16.) iyi tercihlerdir.
Daha rahat ve her öğüne uygun mekanlar arıyorsanız "Le Café Marly" (1.), "Les Deux Magots" (6.), "Babylone" (7.), "Bar de la Croix Rouge" (6.), "Atlas" (6.), "La Coupe d’Or" (1.), "La Bonne Franquette" (18.) ve "Marco Polo" (6.) öne çıkar.
Şehirde mutlaka "Jardin des Tuileries"de vakit geçirmeli, ayrıca "Musée du Quai Branly", "Musée d’Orsay", "Musée du Louvre" ve "Fondation Louis Vuitton" gibi önemli müzeleri gezmenizi öneririz.
Güney Fransa yaz ayları için son derece popüler bir destinasyon. Bizim yolculuğumuz Saint-Paul-de-Vence’ta başladı. Burada sadece dört odası olan, aynı zamanda bir sanat galerisi olarak da işleyen estetik "Fondation Cab" otelinde kaldık. Çok ünlü olan "Fondation Maeght"i gezip Joan Miró ve Georges Braque gibi sanatçıların eserlerini gördük. Şehri dolaştıktan sonra, keyifli bir yokuşun üzerinde yer alan "Restaurant Le Tilleul"de öğle yemeği yedik.
Cannes’da plaj için rahat bir seçenek olarak Croisette üzerinde olmayan "L’Alba"yı tercih edebilirsiniz; eğlenceli bir alternatif arıyorsanız Croisette üzerindeki "Lucia" da güzel bir opsiyon. Akşam yemeklerinde şık bir deneyim için ikonik "La Petite Maison, daha samimi ve rahat bir ortam için ise İtalyan restoranı "Le Vesuvio" öneririm. Yemekten sonra farklı bir atmosfer için "Hotel Martinez"in barına uğrayabilirsiniz. Sabahları hızlı bir kruvasan ve kahve için "Philippe Tayac Bakery" harika bir durak.
Beaulieu-sur-Mer’deki "Baia Bella"' plajı denizi, tatlı atmosferi ve arkadaki restoranıyla çok keyifli. Burada su sporları da yapma imkanı bulunuyor. Küçük ama sevimli bir durak olan Mougins’de ise dondurma yiyip kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Juan-les-Pins’teki "La Petite Plage" hem gündüz plaj olarak tercih edilebilecek hem de akşam canlı müzik, DJ performansları ve çok lezzetli yemekleriyle öne çıkan kum üstü bir restoran. Yine burada yer alan "Hotel Belles Rives" hem denize girmek hem de manzaraya karşı yemek yemek için mükemmel bir seçim.
Monaco’da sabah kahvaltısı için "Le Petit Café Deli Robuchon", akşam yemeği ve eğlencesi için ise ünlü "Sass Café" tercih edilebilir. Şehirde ayrıca prensin araba koleksiyonu müzesi ve tüm şehri kapsayan Formula 1 pisti mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.
Son olarak Èze’de yürüyerek keyifli bir gezinti yapabilir, öğle yemeği için "Le Cactus"e uğrayabilirsiniz.
Saint-Tropez ise şık ve enerjik akşam yemekleri için oldukça iddialı bir adres. Özellikle müzikli ve hareketli bir atmosfer arıyorsanız "Pablo", "Nao" ve "Tigrr" öne çıkan mekanlar arasında. Sabahları kahvaltı için limanın en bilinen noktalarından "Sénéquier" veya panoramik manzarasıyla "Hotel Sube"yi tercih edebilirsiniz. Eğlenceli plaj partilerinin kalbi ise La Ramatuelle; burada "Verde Beach", "Casa Amor" ve "Kalamata" gün boyu müzik, dans ve keyifli bir atmosfer sunuyor. Tatlı bir mola vermek istediğinizde ise dondurma için iki klasik adres var: "Glacier J.O. 1946" ve "Barbarac".
Bölgedeki alternatiflerden biri de Grimaud. Burada kahvaltı için popüler bir durak olan "Brunchini", güne güzel bir başlangıç yapmak için harika bir seçenek. Yine yakınlardaki Cogolin tarafında bulunan "Chez Nous" ise lokal mutfağıyla dikkat çeken küçük bir yıldız.
Evet, Fransızlar bazen mesafeli olabiliyor ama doğru insanlarla doğru adreslerde buluştuğunuzda, Fransa’da geçirilen vakit bambaşka bir keyif oluyor.
Fotoğrafların hepsi editör tarafından çekilmiştir.