Paris Moda haftası resmen başlamışken şu sıralar Paris'in tüm sokakları bir stüdyo, oralara ayak basan herkes de bir model. Tabii deklanşöre basan kişi usta bir sokak fotoğrafçısı olunca model olsun, olmasın; her fotoğraf harika çıkıyor. Peki, siz yolunuz Paris'e düştüğünüzde harika Instagram fotoğrafları için ne yapmalısınız? Paris'teyken mutlaka uğramanız, hatta bir de fotoğraf çekinmeniz gereken noktalar, şöyle:
#text>
#text>
#text>
Champ Elysees
#text>
Paris'in 8. Bölgesindeki, Place de la Concorce ve Place Charles de Gaulle arasında (ki ikisi de ayrıca güzel ve fotoğraflamalık bölgeler) Avenue des Champ Elysees (yani bildiğiniz adıyla, Şanzelize Meydanı.) Buradaki Arc de Triomphe milyonlarca Instagram fotoğrafının arka planı, neden sizin de olmasın? Üstelik burayı turlarken Seine'in altında yer alan Eiffel kulesini de görmeniz mümkün. Boydan boya turlamanızı önerdiğimiz cadde boyu harika mağazalar da var, yani cüzdanınızın içini doldurmayı unutmayın.
#text>
#text>
Louvre
#text>
Yer yüzünde önündeki metal üçgenlerle fotoğrafı olmayan bir siz kaldıysanız, acele edin zira o kısımları hiç boş kalmıyor. Dünyanın en büyük müzesi olan Louvre, 1. bölgede ve Seine'in tam sağında kalıyor. Eski uygarlıklardan, ortaçağa veya İslami sanata kadar aradığınız her şeyi bulabileceğiniz, bu zengin kaynağı detaylıca gezmek isterseniz mutlaka bir gün ayırın. Tabii sanmayın ki içindekilerin hepsi bir günde biter: Gitmeden önce müzenin haritasını internetten bularak mutlaka görmek istediğiniz kısımları işaretleyin, yolunuzu çizin. Zira her daim tıklım tıklım olan devasa müzeye ayak basınca, bize teşekkür edeceksiniz. Bu arada müze içinde selfie çubuğu kullanımı yasak.
#text>
#text>
#text>
Royal Sainte Chapelle
#text>
14. yüzyıla kadar Fransız krallarının evi olan 'Sainte Chapelle' de hem tarihsel olarak çok zengin, hem de içindeki sarayları andıran tavanları ve büyüleyen vitray camlarıyla içinde kötü bir fotoğraf çekmeniz imkansız gibi. Mekanın büyüsünden kurtulup da fotoğraf çekmek aklınıza gelirse, tabii.
#text>
#text>
#text>
Marais
#text>
Tarihi ve aristokratik bir Paris bölgesi olan Marais sokaklarında, özellikle renk renk kapıların önünde çok havalı fotoğraflarınız olabilir. Ayrıca mimari olarak göz zevkine hitap eden harika binalar, cevher değerindeki kıyıda köşede saklı kalmış dükkanların yanı sıra; Picasso ve Judaizm Sanat Tarihi Müzesiy, Cafe de la Grace de burada. Arnavut kaldırımından sokakları daima sakin, özellikle yağmurlu günlerde oldukça romantik.
#text>
~
#text>
Jardin du Royal Palais
Bakımı daima yapılan, bu yüzden sürekli estetik görünen Paris bahçeleri'nde onlarca Intstagram'lık fotoğraf çekmenin yanı sıra, temiz havaya ve huzura da doyabilirsiniz. Bisikletle de varabileceğiniz bahçelerin oradaki 'Kitsuné' adlı sevimli kafeden bir kahve alıp, şehrin tadını çıkarmayı unutmayın.
#text>
#text>
#text>
The Tuleries
Louvre'un önünden ilerleyen bu bahçeler nasılsa, her mevsim şahane görünüyor. Erken varabilirseniz parkın, Rivoli caddesinin yanındaki dış cephesini de görürseniz daha bile iyi. İçerisindeki, 1800'lü yıllarda bir şatoya gidiyormuşsunuz hissi veren toprak yollarda fotoğraf çekinmeden tabii ki oradan ayrılmayın.
#text>
#text>
#text>
Eyfel Kulesi
#text>
'E, herhalde.' demeden biraz daha bekleyin. Çoğunluk fotoğraf çekme konusunda kulenin yakınındaki bahçeleri veya merdivenleri tercih etse de, sokak fotoğrafçılarının adresi Trocadero. Onun dışında kuleyle birlikte en harika kadrajları Bateux Mouche yolundan veya Avenue des Camoens'da yakalayabilirsiniz. Like'lardan yıkılan Instagram fotoğraflarının yolu, özellikle sabahın erken saatlerinde arkanıza Eyfel'i alabileceğiniz bu mekanlardan geçiyor.
#text>
#text>
#text>
Musee d'Orsay
Seine nehrinin solunda kalan müze, 19-20. yüzyıldan Avrupalı sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapıyor. Harika bir mimarisi ve görmeye değer bir manzarası var. Kendinize bir şeyler katmak ve gezinizden çok daha fazlasını elde etmek için, ideal. Fotoğrafların arka planı için? Şahane.
#text>
#text>
Sacre Coeur
#text>
Paris'in eski bir dini yerleşim yeri olan Montmartre'daki 'Sacre Coeur' kilisesi, şehrin en yüksek tepesinde bulunuyor. İçi dışı bembeyaz olan bu kilisenin uzun merdivenlerinden tüm Paris'i kuş bakışı izlemeniz mümkün. Zaten tam da bu yüzden çevresi ve merdivenler, genellikle insan kaynıyor. Adı 'Gizli Kalp' anlamına gelen kilisenin yanında, fotoğraflarda pek görünmeyen bir çan kulesi de var. Kilisenin bitmek bilmeyen merdivenlerini çıkabilenlerdenseniz, o kuleye tırmandığınıza değiyor; zira o noktada Paris tam ayaklarınızın altında kalıyor. Tabii, direkt kiliseye girmek için merdivenlerin başladığı yerde, soldaki tramvaya binerseniz en üst kısımda inerek, merdivenlerin büyük kısmını atlatabilirsiniz. Buradaki esas fotoğraf noktanız kilisenin içi değil aslında, bahsettiğimiz merdivenler ve etrafı.
#text>
#text>
#text>
Notre Dame Katedrali
#text>
Paris'in dünyaca ünlü bu katedrali de tabii ki hem harika fotoğraflar hem de biraz daha kültürlenmek isteyener için ideal bir adres. Gotik mimarisiyle göz alan ve ince detayları/işçiliğiyle insanı hayran bırakan katedral, tam Seine nehrinin kıyısında bulunuyor. Turistler için çok popüler olmasına rağmen hala bir Roma Katolik katedrali olarak da faaliyet gösteriyor. Bize göre en iyi açısı sabahları 'The Petit Pont' dan, akşamlarıysa 'Pont de l'Archeveche'den.~
#text>
Lezzet
#text>
E, o kadar gezip yorulunca bir yerlerde dinlenerek karnınızı doyurmanız gerek. O esnada tadı damağınızda kalacak öğünler için bu adreslere uğrayabilirsiniz:
#text>
#text>
Kruvasanı bir de kendi memleketinde, Chez Michel'in ünlü versiyonlarında deneyin. Aradaki farkı size biz anlatmayacağınız, onu damak tadınıza bıraktık. Hamurişlerinden sonra da her turistin mutlak adresi Angelina Paris'te sıcak çikolata içmeden gelmeyin deriz. Hangi mevsimde olursanız olun, alıştıklarınızdan çok daha yoğun kıvamlı, lezzetli mi lezzetli bu sıcak çikolatayı sonra çok özleyeceksiniz, dikkat! Pralin mus, karamelize edilmiş fındıklar, tadı damakta kalan yoğun bir sıcak çikolata.. Hepsi kulağa harika geliyor değil mi? Tatları, çok daha iyi!
#text>
#text>
Söz konusu Cezayir yemekleri olursa, en iyilerini yine Paris'te bulabilirsiniz. Leziz yemekleri, el boyaması tabakları ve çinili dekoruyla göz dolduran 'Zerda Cafe' en bilinenlerinden. 1946 da açılmış bu eski adresin kuskuslu kuzusu, ekstra meşhur.
#text>
#text>
Buralara kadar gelmişken, klasik bir Fransız öğünü yemeden geri dönmek istemiyorsanız, tavsiyemiz, 'Auberge Pyrenees Cevennes'. Klasik Fransız yemekleri konusunda bir dünya markasına dönüşen restoranda şefin fasulyesi ve ördeği övgüleri toplayan yemeklerinden. Auberge Pyrenees Cevennes'dayken Fransız ünlüler veya politikacıları görürseniz de şaşırmayın. Hatta Froncoise Hollande mekanın sadık bir müşterisi.
#text>
#text>
Sahibi Amerikan da olsa samimi bir Fransız restoranı havasına sahip olan 'A Baker's Dozen'da yemekler lezzetli olduğu kadar, harika da görünüyor. Saint Germain'den aşağı uzanan dar bir sokak sonunda buluşabileceğiniz mekan ve yolunda çekineceğiniz fotoğraflardan da çok memnun kalacağınızdan eminiz.
#text>
#text>
Le Deux Magots da, tatlı için yaşayanların illa gitmesi gereken adreslerden biri. Tatlıya düşkünlüğünüz olmasa bile buraya uğradıktan sonra bu durum değişebilir. Hatta buradaki tatlı tepsisini istemeden önce en iyisi, siz bu konuda kesin bir yorumda bulunmayın.
#text>
#text>
Onların yanı sıra Paris ve tatlı demişken akla ilk gelenlerden makaronları da atlamak olmaz. Klişe olabilir, ama Paris'e ilk gelişinizse mutlaka Laduree'de makaron keyfini tadın deriz. Instagram için en ideali, Saint Germain'deki şubeleri.
#text>
#text>
Yukarıda bahsettiğimiz Kitsuné'un yanı sıra; Saint Martin kanalının bitişiğindeki 'HolyBelly' adlı yeni kahve dükkanı da, Anglo kahvaltıları ve özel kahveleriyle ünlü. Genç ve enerjik bir havası olan mekanda bir 'Pinball' makinesi bile var. Kat kat, yumurtalı krep kulesi ve Bourbon tereyağını denemeniz gerek!
#text>
#text>
#text>
Yazı: Hande Öztürk
#text>