MUTLULUK DİKTATÖRLÜĞÜNE SON VERİN
Mutsuzlukla yüzleşin hayatınızın daha keyifli geçeceğinden emin olabilirsiniz.
ELLE ONLINE 23 Ekim 2014






Son yıllarda mutluluk üzerine ne kadar çok konuşulduğunun farkında mısınız? Mutluluk arayışı hiç bu kadar yoğun yaşanmamıştı herhalde. Konuyla ilgili art arda basılan kitaplar, 10 adımda özetlenen hızlı formüller, ilan panoları ve reklam spotlarındaki mutluluk çağrıları, psikoloji ve kadın dergilerindeki geniş dosyalar, nasıl bir “mutluluk patlaması” yaşandığını gösteriyor. Harvardlı öğrenciler nasıl mutlu olacaklarına dair ders görüyorlar. Hatta konuyla ilgili çeşitli kurslar bile mevcut. Öyle ki Türkiye'de Şapka Danışmanlık tarafından 2012 yılında açılan Mutluluk Kulübü, evde ve işte mutluluğu yakalamanın formülünü dört adımda özetliyor. “Sadeleşin, sakinleşin, kendi anlamınızı bulun ve kendinize inanın” gibi yöntemleri kim bilir daha önce kaç defa duydunuz. Özellikle pozitif psikolojinin olumlu duyguların, iyimserliğin ve umut etmenin ruhsal sağlığa faydalı olacağına dair çalışmalarıyla birlikte psikolog ve mutluluk gurularının “derin nefes alın, şükredin, olumsuz düşünceleri kafanızdan atın, gülümseyin” gibi önerileri peynir ekmek gibi pazarlanıyor. Kapitalist toplumun alkışladığı tüketim çılgınlığında insanlar yoga ve meditasyon kurslarına giderek, envai çeşit sosyal gelişim kitabı okuyarak ya da sosyal çevrelerini, kıyafetlerini, cep telefonlarını veya arabalarını değiştirerek mutluluğa erişmeyi hedefliyor. Şimdi mutluluk hedeften de öte normatif bir anlam kazanmış durumda. Peki, mutsuz olmaya hiç mi hakkımız yok?~





Amerika gibi kapitalist toplumlarda derinleşen eşitsizlikle birlikte şiddet ve kriminal suçlara yatkınlık oranının artması, Türkiye'deki kırılgan demokrasi, yüksek enflasyon ve işsizliğin umutsuzluğu tetiklemesi, mutlu bir tablo çizmiyor elbette. Ayrıca günlük hayatın koşturması, yaşanan hayal kırıklıkları ve üzüntüler, başarısızlıklar, teknolojik dünyanın yalnızlığı da mutsuz kılabiliyor bizi. Ve bu şartlarda mutlu olmaya zorlanıyor ve sanki mutsuzluk en büyük günahmış gibi mutsuzluğumuzdan suçluluk duyuyor, kendimizi eksik hissediyoruz. Oysa tüm bu olumsuzlukların da mutluluğun diğer yarısı olduğunu ayrımsamak, başarısızlıkların başarılarla birlikte oluşturduğu dengeyi kabullenmek, kısaca asıl empoze edilen pembe dünyanın gerçeklikten uzak olduğunu farkına varmak, bizi kendimize getirir. Kaliforniya'da çocuklarla yapılan bir araştırma, iyimser çocukların gerçeklik duygusunu kaybettikleri için birçok riske girdiklerini ve gençken öldüklerini gösteriyor. Yaşlı insanlarla yapılan bir araştırmaysa karamsar olanların kendilerine yakın birini kaybettiklerinde, iyimserlere göre daha az depresyona girdiklerini açığa çıkarıyor. Kısaca, gerçek hayat, kimi yaşam gurularının önerdiği “gülümseyin, pozitif düşünün ve tüm güzellikler sizinle olacak” tablosundan çok daha farklı ve can yakıcı.





“Mutluluk varış değil, bir yolculuk. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır” diyen Konfüçyüs gibi mutluluğun mutsuzluğu da kapsadığını unutmadan, bugünkü ve şimdiki mutsuzluklarımızdan beslenerek, daha gerçek bir hayat sürdürebiliriz. Mutlu olmayı kafaya takmadan mutlu olmak sizin elinizde!





SELİN MİLOŞYAN
SON HABERLER