Her ne kadar 'Çok saçma ben kutlamıyorum' desek de, Sevgililer Günü yaklaştıkça, özel bir plan yapma telaşına birçoğumuz karşı koyamıyoruz. Özellikle de 14 Şubat'ın bu sene cumartesi gününe denk gelmesi kaçamak planlarını gündeme getiriyor. İşte tam da bu noktada, Konular Editörümüz Suzan Yurdacan'ın Şubat sayımızda yer alan röportajı size ilham verebilir diye düşündük! Suzan, tasarımcı Burçe Bekrek'le, dört yıl önce, bir hafta sonu için gittiği Macaristan'ın başkenti Budapeşte'yi konuştu. ‘En çok insanlardan, onların hikayeleri ve ruh hallerinden etkileniyorum' diyen tasarımcının röportajının tamamını ELLE Şubat sayısında okuyabilirsiniz. Biz, “Dünyanın en güzel ikinci şehri” diye bilinen Macaristan'ın başkentine kaçmak isteyen çiftlere fikir vermesi için röportajdan kısa bir bölüm derledik.





Röportaj: Suzan Yurdacan





Budapeşte'ye ne zaman gittiniz?


Dört yıl önce gidip dört gün, The Four Seasons Hotel Gresham Palace'da kaldım.





Şehri sevdiniz mi?


Budapeşte inanılmaz romantik bir şehir! Neo gotik yapıları ve ortasından köprü geçmesi orayı sevmem için yeterliydi. Otelin, tam 10 ülkeden geçen Tuna Nehri'ne bakan manzarası muhteşemdi. Bu arada duydum ki normalde kahverengi olan Tuna Nehri'ni ancak aşıklar mavi görürlermiş!





SPA'ları da ünlüdür...


Evet, Budapeşte SPA cenneti! Her ne kadar oraya gidenlere hep Varosliget'te bulunan Szechenyi'nin termal sularına ruhlarını teslim etmeleri tavsiye edilse de, ben kaldığım otelinkini tercih ettim. Macar yemekleri de mükemmeldi. Balık çorbasını denemenizi özellikle tavsiye ederim. Bu arada yemeklerinde acı ve soğan eksik olmuyor. Gerbeaud Pastanesi ve New York Cafe bir Budapeşte ritüeli olmalı! New York Cafe favorimdi: Tavandaki süslemeleri, freskleri seyrederek doyuyor insan. Burası dönemin aristokrasisinin, yazarlarının buluşma mekanıymış. Macar gastronomisine dair leziz bir deneyim için Gundel restoranını öneririm. Hotel InterContinental'in Corso'su ve Michelin yıldızlı Costes de tadları damağımda kalan yerler.





Devamı ELLE Şubat sayısında!