Eşikteki Çocuk
Şöhret şekerine bulanık paylaşımlarla #tween(s),’ “ne çocuk ne ergen” arada sıkışmış; “eşikteki çocuk”tur. Türkiye’de tween fenomen dünyaya oranla çok az, paylaşımlar daha ölçülü; ama fenomen olma arzusu çok yüksek! Keza elinizde tuttuğunuz bu kitap Instaşöhret kimliğinin okullarda da taklit edildiğini ve onun getirdiği sembolik kapitalin özellikle de kolejdeki çocuğun sosyal statüsüne transfer olduğunu bulguluyor! Celebrity-endüstriyel kompleksinin bir ürününe dönüşen ve çocukluğun masumiyetinden koparılarak fetişleştirilen eşikteki çocuğun gösterdiği en üzücü gerçek ise: “Çocukluğun yitişi”dir.
Algı İnşasında Sosyal Medyanın Gücü
Sosyal medya platformları, gerek bilgi akışının tazeliği ve hızı, gerekse karşılıklı etkileşim temelinde bir yapıya sahip oluşları açısından çok avantajlı platformlardır. Bu yapıya bir de az maliyetli olma durumları eklenince, sosyal, kültürel yaşamdan, siyaset ve iş yaşamına kadar geniş bir yelpazede, kullanım oranlarının arttığı görülmektedir. Sosyal medyanın kamuoyu üzerinde bıraktığı etki ve kitleleri harekete geçirme gücü, birçok örnek olayda tecrübe edilmiştir.
Çöküş
Şaşırtıcı miktarda kaynaktan elde ettiği yeni kanıtları derleyip toplayıp bir yapbozun parçalarını bir araya getirir gibi işleyerek toplumların kendilerini yok etmeyi tercih etmelerinin nedenlerini sorgulayan Çöküş, atalarımızın mahrum olduğu bir şeyi; geçmişimizden nasıl yararlanabileceğimizi ve hayatta kalmak için neler yapabileceğimizi gözler önüne seriyor.
Öte
“Annesi gelin olduğunda kayınvalidesinin aldığı ve babasının atılmasına asla izin vermediği, kahverengi çiçekli kanepenin yanındaki mindere baktı, yoktu. Annesi gelin olduğunda kayınvalidesinin aldığı ve babasının atılmasına asla izin vermediği kahverengi çiçekli kanepenin arkasına baktı, yoktu. Annesi gelin olduğunda kayınvalidesinin aldığı ve babasının asla izin vermediği kahverengi çiçekli kanepenin altına bakmak için eğildi, belini incitti.”