Saint Laurent, modayı yalnızca podyumda bırakmaya hiç niyetli değil. Anthony Vaccarello’nun kreatif vizyonuyla 2023 yılında kurulan Saint Laurent Productions, yalnızca giyilebilir olanı değil, izlenebilir olanı da üretmeye başladı. Pedro Almodóvar, Jean-Luc Godard, Paolo Sorrentino ve Jacques Audiard gibi yönetmenlerle kısa sürede kurduğu yaratıcı ortaklıklar, markanın sinemaya adanmış tarafını görünür kıldı. Şimdi ise Jim Jarmusch’un yazıp yönettiği dördüncü uzun metrajlı filmi "Father Mother Sister Brother" ile karşımıza çıkıyor. Film, 2025 Venedik Film Festivali'nin resmi seçkisi kapsamında yarışma bölümünde yer alacak. Cannes’daki kısa ve uzun metraj başarılarının ardından Saint Laurent Productions, Venedik’te ilk kez Altın Aslan için yarışıyor.

Saint Laurent Productions, MUBI ve The Apartment iş birliğinde gerçekleşen bu proje; Fransa, İrlanda ve ABD’yi kapsayan uluslararası bir yapım ağıyla hayata geçirilmiş. Saint Laurent’in yalnızca fon sağlayan değil, yaratıcı sürece dokunan bir üretici olarak konumlandığı bir yapı.

Saint Laurent Productions, 2023 yılında Pedro Almodóvar’ın Strange Way of Life ve Jean-Luc Godard’ın Trailer of the Film That Will Never Exist adlı kısa filmleriyle, 2024 yılında ise yarışma seçkisinde yer alan Jacques Audiard imzalı Emilia Perez, Paolo Sorrentino’nun Parthenope’u ve David Cronenberg’in The Shrouds adlı üç uzun metraj filmiyle Cannes Film Festivali’ne iki yıl üst üste katıldıktan sonra, ilk kez resmi yarışma bölümüyle Venedik Film Festivali'nde yer alıyor.



Jarmusch’un filmografisinde ayrıksı bir yerde duran Father Mother Sister Brother, üç bölümlü yapısıyla dikkat çekiyor. Her biri günümüzde geçen üç kısa hikâye, yetişkin çocuklarla mesafeli ebeveynler arasındaki ilişkilere odaklanıyor. Amerika’nın kuzeydoğusunda bir baba, Dublin’de bir anne, Paris’te iki kardeş… Coğrafyalar değişse de duygusal mesafe sabit kalıyor. Yönetmenin deyimiyle bu bir “anti-aksiyon” filmi; olaylar değil, boşluklar konuşuyor.

Filmin oyuncu kadrosu ise uluslararası bir geçit töreni gibi: Tom Waits, Adam Driver, Cate Blanchett, Charlotte Rampling, Vicky Krieps, Luka Sabbat ve Françoise Lebrun gibi isimler bir araya geliyor. Ancak bu yıldızlar, alışıldık görkemin aksine, sessiz ve incelikli bir anlatının parçaları olarak yer alıyor.

Saint Laurent’in sinema üretimine yaklaşımı, “estetik sponsorluğu”ndan fazlasını öneriyor. Bu yaklaşım, modanın sınırlarını zorlarken kültürel üretim sahasında da kalıcı bir iz bırakmayı hedefliyor. Geçtiğimiz iki yılda Cannes Film Festivali’nde ses getiren işlerin ardından, bu yıl ilk kez Venedik yarışma seçkisine girmesi, bu stratejinin istikrarını da ortaya koyuyor.

Jarmusch’un deyimiyle film, “üç zarif çiçek düzenlemesi gibi”. Sessiz, gözlemci ve yargıdan uzak. Tıpkı Vaccarello’nun Saint Laurent için çizdiği sinematografik dil gibi: net, ölçülü ama duygusal. Bu iş birliği, modanın artık yalnızca ne giydiğimizle değil, nasıl hissettiğimizle de ilgilendiğini hatırlatıyor.