Suçluluk duygusu; kıskançlık kadar yıpratıcı, mide bulantısı kadar
bezdiricidir. Ama çoğu davranışlarımızın arkasındaki itici güç ve birçok
sohbetin ana konusudur aynı zamanda. Bazılarımız ona bağışıklık
gösterecek kadar şanslıyken; çoğumuz daha iyi bir insan olma umuduyla
suçluluk duygusu bağımlısı oluyor. Sonuçta hepimizin istediği daha iyi
bir insan olmak, öyle değil mi? Ama çoğumuz tıpkı toplantı masasında en
son çıkan deterjanı tartışan pazarlama uzmanları gibi, kendimizi
insafsızca eleştiriyoruz. Ambalajın daha parlak; davranışların daha
etkili olması gerektiğine karar veriyoruz. Çünkü bizim için erkeklerin
aksine, işimizi iyi yapmak yeterli olmuyor. Aynı zamanda çekici olmamız,
kolumuza doğru çantayı takmamız, iyi bir anne, iyi bir sevgili
olmamız gerekiyor. Egzersiz yapmamız; buğday, süt ürünleri ve alkolden
uzak durmamız gerekiyor. Dişlerimiz bembeyaz olmalı; bunun yanı sıra
otomobiller hakkında da bilgili olmamız lazım.
#text>
#text>
~
Fakat bu mükemmeliyetçilik kültünü kendimiz besledik. Şimdi de suçluluk
duymadan bir adım atamıyoruz. Bir suçluluk duygusu bağımlısı olarak
benim için her gün, üçayaklı koşu gibidir. Uyuyakalmaktan, bir gün izin
kullanmaktan, sahip olduğum giysilerin sayısından, abuk-sabuk televizyon
programlarını izlemekten, dün gece çok içmiş olmaktan, annemi geri
aramamaktan, düşüncesiz bir arkadaş olmaktan, süt kartonunu geri dönüşüm
kutusuna atmamaktan ve komodinimin üzerindeki okunmamış kitaptan
suçluluk duyuyorum. Neslimdeki birçok kadın gibi, suçluluk duygusu
hayatıma dahil ettiğim keyiflerin bedelini oluşturuyor. Ama bu
davranışım başkalarını; daha da kötüsü beni bunaltıyor.
#text>
#text>
~
SUÇLU HİSSETMEK, BİR LÜKSTÜR!
#text>
Kendimi cezalandırmamım altındaki nedenler daha önemli olsaydı, bu
davranışım onurlu olabilirdi. Kim bilir belki dünyadaki çaresiz ve
muhtaç insanlar için endişe duysaydım. Ama çoğu kadın için günlük
suçluluk duygusunun ana nedeni; akla gelebilecek en yüzeysel konuyla
yani fiziksel görünümle ilgilidir. Bazı insanlar için aynaya bakmak;
acı, pişmanlık uyandıran bir sohbet haline geliyor. “Daha fazla uyumam,
alkolü kesmem, kahveyi azaltmam, kuaföre gitmem, daha iyi bir günlük
bakım kremi seçmem, kaşlarımı almam ve yaşlanmaya karşı bir şeyler
yapmam gerekiyor” diyor 36 yaşındaki avukat yardımcısı Jessica Edwards.
Bir dereceye kadar kendimizi suçlamaktan keyif alıyoruz, tıpkı Kate
Moss'un plaj görüntülerini incelemekten aldığımız gibi. Hak ettiğimiz
cezayı bulmak için çok çaba harcıyoruz.
#text>
#text>
~
Kendimize uygun gördüğümüz miktardan bir adet fazla bisküvi
yediğimizde, üçüncü bir kadeh şarap içtiğimizde ya da egzersizi
atladığımızda bundan ders çıkaracağımızı umuyoruz. “Aslında yanılıyoruz.
O brownie'den vazgeçseniz bile Kate Moss gibi görünmeyeceksiniz.
Günümüzün kadınları için bu düşünce sürecinin acizliği kabul edilemez.
Suçluluk duygusunu bir bahane olarak kullanıyorlar” diye açıklıyor
psikolog Dr. Dorothy Rowe.
#text>
#text>
~
AKŞAMDAN KALMAYSAM, KİME NE?
#text>
Çalışan kadınlar kendilerini neredeyse her konuda suçlu hissediyor;
kendilerini kötü arkadaş, kötü eş, kötü anne ve kötü çalışan olarak
görüyorlar. Uyandığımız saniyeden yatmaya gittiğimiz ana kadar sürekli
çevremizde olan o iğneleme hissi! Huzur ya da iç gözlem dönemleri,
sürekli meşgul olan bizler için hiç uygun değil. Kitap okumak,
televizyon izlemek, tatil yapmak, hatta içmekten keyif almak; suçluluk
duygusuna neden olan zevkler olarak görülüyor. Yaşam koçu Fiona
Harrold'a göre, bu sorun gereksiz rol modellerinden kendimize uygun olup
olmadığına bakmadan ödünç aldığımız değerlerin kötü karışımından
doğuyor. “The Seven Rules of Success” kitabının yazarı Fiona Harrold'sa
“Kendinize 10 dakika ayırıp kişisel ahlak değerlerinizin
listesini yapmalısınız” diyor.
#text>
#text>
~
BİR HAFTA HİÇBİR ŞEY İÇİN SUÇLULUK DUYMAYIN
#text>
Harrold'un önerilerine uyarak beş gün boyunca suçluluk duymadan yaşamayı
denedim. Sonuçta ilginç gerçekler ortaya çıktı: Hafta ortasında
arkadaşlarımla dışarı çıktığımda tatlı sipariş eden tek kişi bendim.
Tiramisumu neşesiz bir şekilde zorla bitirdim. Kendimi muhalif bir
liseli kız gibi hissediyordum ama kime ya da neye karşı? Tatlılara
“hayır” demek aslında benim için kolay ama suçluluk kompleksi olmadan
tatlı yemek, hiç de eğlenceli değil. Alışveriş, tuz tüketimi ve
–üzgünüm– geri dönüşüm gibi diğer konularda kendimi suçlu hissetmemem
daha kolay.
#text>
#text>
~
Belki de bunlar kendime ait olmayan, ödünç aldığım değerlerdi. Belki bu
konularda suçluluk duymam kendimi erdemli hissetmemi sağlıyordu.
Sonuçta, etik bilincimi beslemem gerekiyor. Diğer günlük suçluluk
bombalarımı; örneğin yaşlanma sürecinden duyduğum suçluluğu ya da kötü
bir arkadaş/abla/kız olmaktan duyduğum endişeyi üzerimden atmam mümkün
değil. Fakat ofisten çıkamadığımda ve arkadaşımın beni kafede
beklediğini göz ardı ettiğimde fark ediyorum ki kendimi suçlu hissetmek,
istediğim bir şey. Ahlaki değerlerin zayıf olduğu bir dönemde, gönüllü
olarak seçtiğim bu parametreler olmasaydı ne kadar bencil olurdum diye
düşünüp korkuya kapılıyorum.
#text>
#text>
~
Sizi çevreleyen suçluluk kodlarını kırmak gereksiz endişelerinizi yok
etmeyebilir ama sizi daha fazla manasız pişmanlıklar biriktirmekten
korur. O küçük asalakları üzerinizden attığınızda sizin için faydalı
olan pişmanlıkları tespit edeceksiniz. Bazıları kariyerinizi, bazıları
özel hayatınızı geliştirebilir. Sizin için gerçekten önemli olan
değerler “moda” olmayabilir; selülitinizi de gidermeyebilir ama onlara
uygun şekilde yaşamak, sizi olmak istediğiniz o mükemmel kadına
yaklaştırabilir.
#text>
#text>
Yazı: CELIA WALDEN
#text>