Venedik Film Festivali bu yıl çeşitli filmlerin arasında duygusal bir filme de evsahipliği yaptı. The Smashing Machine yalnızca fiziksel güce değil insanın iç dünyasına da odaklanan çarpıcı bir yapım. Filmin merkezinde 90’lı yıllarda ringlerin en korkulan isimlerinden biri olan Mark Kerr var. Ama bu hikaye yalnızca bir dövüşçünün değil, aynı zamanda bir insanın hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Filmin yönetmeni Benny Safdie, The Smashing Machine’i “radikal empati” fikriyle kurgulamış. Yani seyirciye karakterlerin hayatını dışarıdan değil içeriden yaşatmak istemiş ve bu bakış açısı, filme çok özel bir derinlik katmış.
Mark Kerr’i canlandıran Dwayne Johnson kariyerinin belki de en etkileyici performansını sergiliyor. Johnson, tanınmayacak kadar değiştiği bu rolde sadece fiziksel olarak değil duygusal olarak da dönüşüyor. Yanında Kerr’in sevgilisi Dawn Staples rolünde Emily Blunt var. Blunt’ın sade ama güçlü oyunculuğu hikayenin duygusal yönünü tamamlıyor.
Gösterimin ardından 15 dakika süren alkışlar, filmin izleyicide nasıl bir etki bıraktığını açıkça gösterdi. Johnson, Safdie ve Blunt gözyaşlarını tutamadı. Mark Kerr de salonda bu anlara tanıklık ederken duygulandı.
The Smashing Machine ilk bakışta klasik bir spor filmi gibi görünebilir ama aslında daha fazlası. İzleyiciyi hem ringdeki sertliğe hem de hayatın içinde herkesin yaşadığı kırılgan anlara davet ediyor. Johnson’ın bu performansıyla Oscar sezonunun güçlü isimlerinden biri haline gelmesi sürpriz olmaz. Film A24 tarafından kasım ayında vizyona girecek. Belli ki daha şimdiden yılın en çok konuşulan yapımlarından biri olmaya aday.