GYPSET'İN ANATOMİSİ

Sıcak yazın en seksi formülü, gypset!

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 22 Haziran 2016
GYPSET'İN ANATOMİSİ
Çingenelerin ahlak anlayışını ve özgür ruhunu, jet-set’lerin hızlı ve sofistike hayat stilleriyle harmanlayın. Her daim çalışan bir trendden çok daha fazlası, karşınızda sıcak yazın en seksi formülü; gypsy+jetset=gypset! 





Öncelikle şu konuda hemfikir olmalıyız; bu sezon çok duyduğunuz, hatta okuduğunuz, sıcak yaza damgasını vuran “gypset” tanımı ne bana ne de stiline bayıldığınız o ikonellaya ait. Moda ve seyahat yazarı, yanı sıra Assouline’den yayınlanan Gypset Style, Travel ve Living Trio kitaplarının yazarı Julia Chaplin’in yarattığı bu sözcük, aslında “gypsy” ve “jet-set” kelimelerinin birleşimi. Tabii ki sadece kelime olarak değil, anlam olarak da birleşiyorlar. Jet-set’lerin şaşaalı hayatlarıyla Çingenelerin özgür ruhlarını düşünün... Modayı, sanatı, müziği ve seyahati sakin, gösterişsiz bir şekilde harmanlayanlar için yaratılan bir karma. Belki de bugüne kadar kullandığımız “bohem” tanımının yeni sürümü. Hatta şöyle de açıklayabilirim: Hippiler hiçbir şeye aldırış etmezlerdi, bohemler müzik, sanat ve edebiyatı hayatlarının merkezine aldılar. Gypset’lerse tüm bu sosyal alanların kreatif tarafındalar. ELLE Amerika, New York Times, W gibi dergi ve gazetelere yazılar yazan Chaplin şöyle açıklıyor yarattığı bu tanımı: “Gypsetter’lar zeki ve eksantrikler, sanatçı, tasarımcı, yogi ya da sörfçüler. Rafine zevklerini yaratıcı zekalarıyla bir araya getiriyorlar. Ve bundan beklenmedik fırsatlar, sürprizlerle dolu seyahatler yaratıyorlar. Eşya değil, anı toplama peşindeler. Zamandan keyif alıyorlar, çünkü biliyorlar ki günümüzde en büyük lüks, sevdiğiniz şeyleri yapmak için zaman yaratmaktır.”





KİM BU GYPSET’LER?





Mesela sıkı bir sörfçü ama aynı zamanda da tasarımcı olan birini düşünün... Ya da New York’ta sanat ticaretiyle uğraşırken Bali’nin el değmemiş sahillerine seyahat eden birini. Veya Paris’te değil de Meksika’nın köylerinden birinde takılarını satan bir mücevher tasarımcısını... Size söylemiştim, olayın bütçeyle hiç ilgisi yok. Tamamen güvenlik çemberinin dışına çıkmayı başarabilenlerle, lüksü çok daha alt seviyedeki güzelliklerle bir araya getirebilmekte bitiyor iş. Bilinmeyeni keşfetmek, klişelerin ötesinde keyif almak ve yeni fikirler üretmek için dünyayı geziyorlar. “Gypset’lerin belli kuralları ya da standartları yok. Hızlı yaşayan, hızlı hareket eden, trend olacak her şeyi önceden keşfeden, beklenmeyeni yapan insanlar” diyor New Yorklu dedikodu yazarı Igor Cassini. Beatnik’ler, hippiler, bohemler, hipster’lardan sonra sahnede gypset’ler var. Onların haletiruhiyesini anladıysak artık esas meselemiz olan giyim kuşama geçebiliriz.


~GERÇEK FANTEZİ





Aslına bakarsanız bugün böyle bir yazı okuyor olmanızın en büyük nedeni moda tasarımcıları. 2015 ilkbahar-yaz sezonunda sıcak yaza damgasını vuran trend olarak da sıkça duymuş olabilirsiniz bu tanımı. Peki ama gerçek gypset ne giyer? “Gypsy (yani Çingene) yaşam biçimi gerçek bir fantezidir” diyor John Galliano bir röportajında. Bu fanteziden rol çalan moda tasarımcıları cesur baskıları ve tribal desenleri oryantal çizgilerle bir araya getirdiler. Yaratılan bu etnik “look”, egzotik ve rahat bir ruh halinin yansıması. Vahşi ama aynı zamanda da sofistike. Özgür ruhlu ama aynı zamanda da doğaya ve toprağa sonsuz şekilde bağlı. Aslında burjuva-Çingene ruh çok eskilerde yansımıştı podyumlara. Ossie Clark’ın baskılarındaki canlı renkler, Yves Saint Laurent’ın 67’deki tribal desenlerinden günümüze uzanan bir yolculuk bu. Bugünse, sanki yeni rotalara seyahat eder gibi karşımıza farklı tatlar çıkıyor. Gypset’lerin mükemmel görünümlerinin ardında lüks kumaşlarla üretilen tasarımlar var. Etro’nun kaleydoskopik efektleri, Chloe’nin dantel ve pilili uzun elbiseleri, Alberta Ferretti’nin pudra pembesi tasarımları, Roberto Cavalli’nin psikodelik çiçekleri... Mesela Emilio Pucci’nin kaftanları bu akımın en kilit parçalarından biri. Diane von Furstenberg ve Matthew Williamson’da bulabileceğiniz maksi elbiseleri düz, Roma stili ya da gladyatör sandaletlerle tamamlayın.





Fitting’ler bol, kesimler ve kumaşlar sayesinde kıyafetler uçuş uçuş. Aslında buna kıyafetlerin özgürlüğü de diyebiliriz. Ne de olsa siz her adım attığınızda püsküller, drapeler ve fırfırlar da kendi hareketlerini yapıyor olacaklar. Son vuruş için devreye boncuklar, ahşaplar, rafya kolyeler, bol bol “chunky” aksesuvar giriyor. En makbulü tüm bunları bir arada kullanmak. İlham almak isterseniz, Talitha Getty’nin Patrick Lichfield tarafından, Marakeş’te fotoğraflandığı kareyi hatırlayın (ya da Google’layın). 1969 yılında bir çatı katında çekilen bu fotoğrafta Talitha’nın üstünde renkli bir kaftan, harem pantolon ve beyaz çizmeler vardı. Bu kare bir gypset’in ruhunu en iyi yansıtan görsellerden biri olarak kazındı hafızalara. Giyinmeyi, kendi bedenini dekore ediyormuş gibi gerçekleştiren Frida Kahlo, sadece 20’nci yüzyılın en iyi otoportre sanatçılarından değil, aynı zamanda da kendini harika şekilde ifade eden ve her zaman ilham veren gypset’lerden.





Şimdi sıkı durun; gerçek bir gypset olmanın en eğlenceli ve en kolay yanı geliyor: Bütün gece o mükemmel elbisenin içinde dans edip o elbiseyle uyuyakalabilir ve ertesi gün o halde direkt olarak plaja gidebilirsiniz. Kimse size bir şey diyemez, çünkü siz artık Çingene ruhlu, sofistike bir gypset’siniz. Özgürlüğün ve klişeleri yıkmanın tadını çıkarın!





Yazı:  SERLİ GAZER BOYACI

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE 300. Sayı Çıktı!

ELLE 300. Sayı Çıktı!

300. Sayımızın konuk baş editörü ve kapak kızı Serenay Sarıkaya!

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.