NASIL BİR AŞK?

Aşk, teknolojiye ayak uydurup boyut değiştirdi ama artık romantizme yer açmalı!

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 25 Ağustos 2014
NASIL BİR AŞK?






Mürekkep izi taşıyan aşk mektuplarının, beklenmedik şekilde kapımıza bırakılan çiçeklerin bizi şaşırttığı bir dönemdeyiz. Fransız filozof Jean-Cassien Billier'nin “Seks her yerdeyse aslında hiçbir yerdedir” sözleri; tek gecelik ilişkilerin, sms, e-posta ve tweet'lerin yönlendirdiği hızlı ve mekanik bir hayatın, her şeyin ulaşılabilir olmasının yarattığı aleladeliğinin ve heyecansızlığın damga vurduğu bir zaman diliminde yaşadığımızı hatırlatıyor. Tüm bunlar bünyemize yüksek dozda enjekte edilirken bambaşka bir duyguya, biraz şefkate, yavaşlamış ve uğruna çaba sarf edilen ilişkilere, Fransa'da yok satan David Foenkinos'un kitabının da başlığı olan ve “İncelik” kelimesiyle Türkçeleştirebileceğimiz “Délicatesse”e ihtiyacımız var belki...





Kitap aniden eşini kaybetmiş dul bir kadının, çok hoş ve etkileyici patronunun yakışıksız ve ısrarcı tekliflerini geri çevirip daha sıradan fakat incelikli tavırlarıyla dikkat çeken bir erkeğe âşık olmasını konu ediyor. Evet, biraz incelik, nezaket ve romantizm istiyoruz artık. Sadece ilişkilerde değil; hayatın her alanında, iş dünyasının kaosunda, sosyal yaşamda, seçtiğimiz kıyafetlerde, hal ve tavırlarımızda, okuduğumuz kitaptan seyrettiğimiz filme romantizm arıyor, ona özlem duyuyoruz. Ama aptalca, çiğ ve çocuksu bir romantizmden ziyade; duyguların ağır bastığı, özen ve dikkat isteyen, sabrın ve yavaşlığın öne çıktığı bir manzaraya dahil olmak istiyoruz. İşte en zoru da bu... En zoru; içinde yaşadığımız hedonist çağda romantik olmayı öğrenebilmek ve bu şekilde gerçek hazzı yakalamak. Peki, gerçek romantizme cesaretiniz var mı?





İLİŞKİLERDE “FIN AMOR” DÖNEMİ


Geçen mayıs ayında Le Parisien Gazetesi'nin yaptığı bir araştırma, gençlerin yüzde 67'sinin sms yerine mektup almayı özlediklerini ortaya koydu. “Cinsel terörizm”in yaşandığı bu sınırsız özgürlükler çağında, Ortaçağ Avrupası'nın “fin amor” diye tanımladığı ince aşka, her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Duyguları açığa çıkarmaktan korkmadan ince aşka özgü bir yiğitlikle kalbini açmak, karşındakini tanımaya çalışmak ve beklemek. Ama sanki önceden kurgulanmış bir aşk stratejisi izler gibi değil de; duyguların peşine takılarak beklemek, hesapsız ve kitapsız... İşte tüm bu süreçtir zevki katlayan, cinsel mutluluğu doruğa taşıyan. Romantik kişi; uğruna çabaladığı aşkını sıradanlaştırmadığı, yüksek bir mertebeye koyduğu ve ona nazik davrandığı için, kavuştuğunda bir orgazmdan daha da kuvvetli duygular yaşayacaktır. Gerçek romantikler asla cinselliğe sırt çevirmez, sadece daha kaliteli ve daha heyecanlı bir seks için yavaş ve özenli hareket ederler. Cinselliğin banalleştirilmesine son verilip onun tekrar kutsallaştırılmasında, daha şık ilişkiler kurabilmekte yatıyor gerçek romantizm. Cinselliği sadece genital organlara indirgemeden, onu bakışlarda, ten kokusunda ya da bir öpücükte aramaktır ince aşk.~

KİTAPLARDA, MÜZİK VE SİNEMADA AŞK!



Geçen ağustos ayında yayımlanan Contribution A la Théorie du Baiser kitabıyla öpüşmenin farklı kültürlerdeki yerine ve çeşitli öpüşme tekniklerine göz atan filozof-yazar Alexandre Lacroix, tam da bahsettiğimiz noktaya değiniyor ve bir öpüşmenin inceliğinde arıyor romantizmi. Ağustos 2011'de Can Yayınları'ndan çıkan Aşka Övgü kitabı da, aşkı yücelten bir çalışma. Fransa'nın en çok okunan yazar ve felsefecisi Alain Badiou, kitapta çıkarı ve güvenliği her şeyin üstünde tutan günümüz dünyasında tehdit altında gördüğü aşkı yeniden keşfetmeye çağırıyor bizi. Aşkı okumanın yanı sıra; onu dinliyor ve seyrediyoruz. Ocak 2012'de piyasaya çıkan Göksel'in son albümü “Bende Bi' Aşk Var”, duygusal şarkılarıyla bize aşkı hatırlatıp yaşatırken; ona düşkünlüğümüzü müzikal boyutta gözler önüne seriyor. Şubat 2011'de gösterime giren Aşk Tesadüfleri Sever ve iki kez beyazperdeye konuk olup DVD'si yok satan İncir Reçeli; aşkın engellerle nasıl başa çıkabildiğini, “ince aşka” özgü bir kahramanlık ve fedakarlık duygusuyla nasıl yaşandığını gösteren filmler olarak aşk yolculuğunun romantik nitelemelerinden sayılabilir. Aşkın değersizleşti(rildi)ği günümüzde, romantik bir dönem filmi olan Jane Eyre'i seyretmek; gerçek aşk için katlanılan zorlukları görmek açısından önemliydi. 9 Şubat-28 Mart tarihleri arasında Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi'nde görülebilecek olan İsmail Acar'ın “Aşk” adlı retrospektifiyse, Sultan Abdülaziz'in Napolyon III'ün eşi Eugenie'ye olan aşkını gözler önüne seriyor.





Kısaca cinsel terörün, sevgisizlik ve yozlaşmanın hakim olduğu dünyada, içimizdeki “Sindirella”yı uyandırmak istiyor, gerçek aşkı arıyor, güzel ve estetik olanı seviyor, ahlakçılığa teslim olmadan değerlerimize sahip çıkıyor ve geleceğe umutla bakıyoruz. Belki de içinde yaşadığımız belirsizlik ve kaos ortamını küçük mucizelerle aşmak sandığımızdan kolay!





SELİN MİLOŞYAN

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.