Aksesuarları Kendimizi İyi Hissetmek İçin Alırız

Aksesuarları Kendimizi İyi Hissetmek İçin Alırız

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 02 Temmuz 2010
Aksesuarları Kendimizi İyi Hissetmek İçin Alırız
Modanın asıl amacı ne? Tüm bu kıyafet ve aksesuarların? Sadece bizi şık yapmak mı? Tabii ki hayır. En önemli gaye bizi mutlu etmek, çokça eğlendirmek ve tabii ki hayatımıza keyif katmak. Aksesuar tasarımcısı Ayça Sytmen’le yeni çalışmalarını konuşmak için buluştuğumuzda bunu bir daha hatırlıyorum. Neden öyle, nasıl oluyor da oluyor... Gerisini kendisinden dinleyelim...



ELLE:
“Sır” filmini izledik, kitabını okuduk, bu konu çok konuşuldu. Bunun üzerine “Secret” adlı bir koleksiyon hazırladın...


Ayça Sytmen: Aynen öyle. Bana hep nelerden esinlendiğimi soruyorlar. Hayatın içinden! İnsanlar neyi önemsiyor, neleri konuşuyorsa onu ele alıyorum. Bu defa da aynı şey oldu. İnsanlar bu “sır” denen şeyden o kadar etkilendi, söz konusu kitap ve benzerleri o kadar sattı ki... Demek ki ben de buna dair bir şey yaparsam insanların hoşuna gidebilir diye düşündüm. Takının Secret’ını yapmaya karar verdim.



ELLE:
“Sır”ra inanıyor musun?


A.S.: Ne kadarı doğru, ne kadarı hayal tartışılır ama olumlu düşüncenin hayatımıza iyi şeyler getirdiğine inanıyorum. Bu kanıtlanmış bir şey. Kuantumcu düşünce de bunu söylüyor. Bu koleksiyonu hazırlamamın bir sebebi de şu: İnsanların benim tasarımlarımı ellerine aldıklarında tebessüm etmeleri hoşuma gidiyor.~


Günlük hayatımız zaten yeterince stresli, yoğun... Tasarımlarımla insanların hayatlarına biraz renk katmayı deniyorum. Nasıl ortaya çıktığına gelince, ofis ortağım Fahri Nakiboğlu tekstil işinde; çok da renkli ve zevk sahibi bir insan. İşi gereği modayı hem takip eder, hem de anlar. Birlikte alışverifle çıktığımızda çok eğleniyoruz. Bana en pahalı şeyleri aldırdığı için şikayetçiyim ama sonradan hep hak veriyorum ona ve doğrusunu yaptığıma ikna oluyorum. Neyse, bir gün ona “Bu senin işin değil biliyorum, ama gel ortaklaşa takı yapalım.” dedim. Konusunu zaten belirlemiştim: Secret. Ortaya, biraz keskin hatlı, erkek dokunuşunun çok belli olduğu bir koleksiyon çıktı.



ELLE:
Çoğu insan böyle bir flfleyi tek başına yapmayı tercih eder. İşbirliği başarıyı veya övgüyü de paylaşmak demek...


A.S.: Biriyle bir şeyler yaptığımda mutlu oluyorum, bundan keyif alıyorum. Her insanın zevki, benden farklı artıları var. İki insanın zevki ve artıları buluştuğunda ortaya


bambaşka bir şey çıkıyor. Secret koleksiyonunda ilk defa bir erkekle çalıştım. Benim hiç düşünmediğim detayları o gördü. Birlikte çalıştığım her insandan bir şeyler öğreniyorum.



ELLE:
Secret kaç parçalık bir koleksiyon?


A.S.: Sayısını kısıtlı tuttum. Önce ilgiyi ölçmek istiyorum. Bakalım insanlar kitabını, filmini sevdikleri kadar Secret takılarını da sevecekler mi diye.



ELLE:
Secret üniseks bir koleksiyon mu?


A.S.: Evet, ancak erkeklerin siyah ve gri ipli seçeneklerle koyu renkleri tercih edeceklerini tahmin ediyorum. Türk erkeği takı söz konusu olduğunda renk kullanmaya çekiniyor.~


ELLE: Sen takı takmayı seviyor musun? Yoksa işin gereği takıyla çok haşır neşir olduğun ters mi tepiyor ?


A.S.: Takı takmayı çok seviyorum. Zaten renkli giyinmeyi de seviyorum ama oldu ki siyah bir kıyafeti tercih ettim, o zaman özellikle ve mutlaka takı takıyorum. (Çünkü siyah enerjimi alıyor). Bazen tasarımcılar “Ben sadece yaratmayı seviyorum” diyor. Ben hem yaratmayı, hem de takmayı çok seviyorum. Zaten takıyı çok sevdiğim için aksesuar tasarımcısı oldum. Aksesuarın her türlüsünden hoşlanıyorum. Atkı, şapka, eldiven, şemsiye... Hepsini çok beğeniyorum.



ELLE:
Takıya dair ilk anın kiminle ilgili?


A.S.: Annemle. Annem mücevher konusunda çok bilgili. Pırlanta, zümrüt, yakut, altın... Hepsini iyi bilir. Kendi mücevherlerini hep kendi çizmiştir. Yıllar öncesinde, sırf onun bu merakı yüzünden Ankara’dan Kapalıçarşı’daki ustalara gelmişizdir. Bence takıya merakım bununla başladı. Sevgisi annemden bulaştı.



ELLE:
Senin tasarımlarını da kullanıyor mu?


A.S.: Günlük kullanımında takıyor. Çok eğlenceli buluyor. Ancak onun gönlünde, mücevhere geçmem var.



ELLE:
Sen buna sıcak bakıyor musun?


A.S.: Tek başıma böyle bir şey yapamam ancak bir mücevher markasıyla ortaklaşa olabilir.~


ELLE: Bir insanın üzerindeki takılar, o kişi hakkında ne kadar ipucu verir?


A.S.: Üzerinizde taflıdığınız her şey, kıyafet veya aksesuar, kişiliğinizi yansıtır. Renkler de öyle. Mesela sürekli siyah giyinen ve onun tam tersi, renkleri seven iki insan hakkında düşüncelerim farklı olur. Tabii ki yanılma payımız var. Siyahı tercih eden bir kişinin bana fazla disiplinli ve keskin uçları varmış gibi gelir. Ama kolay ve pratik bir renk olduğu şüphesiz.



ELLE:
O zaman diğer koleksiyondan bahsetme sırası geldi. İsmi o yüzden mi “Feelings” ve “Colours” (“Duygular” ve “Renkler”)?


A.S.: Evet. Önceleri yeni bir fikir arayışındayken hep “Öyle bir şey bulmalıyım ki herkes hayret etsin.” şeklinde düşünüp kendimi fazla zorlardım. Sonra ismini hatırlayamadığım bir kitapta, basit şeyler düşünüp basit şeyler yaparsak insanlara daha kolay ulaşabildiğimizi okudum. Çok mantıklı geldi. Ben niye aksesuarda çok karmaşık olmak durumundaydım ki! İnsanlar (aksesuar konusunda) bir şeyin ne olduğu üzerine kafa patlatmak zorunda kalmadıkları şeyleri daha çok seviyor. Bu arada, insanlar aksesuarları ihtiyaçtan değil, kendini iyi hissetmek için satın alıyor. Ve siz anlaşılır bir şey yaptığınızda, herkes iletmek istediğiniz mesajı alıyor. Bunu sayılarla ilgili (önceki) koleksiyonumda gördüm. 6 yaşında da müşterim oldu, 70 yaşında da. Renklere gelince, bu sezon büyük aksesuarlar moda. Ben de kocaman renkler yazdırdım, yurt dışında da satış yaptığım için hepsi İngilizce...~


Mesela kocaman BLUE, (mavi) veya RED (kırmızı), dev kolyeler tasarladım. Burada da müşteri en sevdiği rengi seçecek. Tüm bunlara ek olarak, daha kısa, tüm renkleri (minicik) barındıran üç zincirli kolyeler de yaptım. Yani üst kolyede tüm renkler bulunuyor, alt kolyedeyse “kendi kimliği” ortaya çıkıyor. İnsanlar renklerin uğruna inanır. “Feelings” adlı kolye ve bileziklerse herkesin özlemini duyduğu şeyleri içeriyor: Love, Kiss, Touch, Miss (sevgi, öpücük, dokunuş, özlem)... Aslında her iki koleksiyonu bir arada kullanmak da mümkün.



ELLE:
Neden herkes gibi bir koleksiyon yerine, birkaç tanesini aynı anda yapıyorsun?


A.S.: Bir koleksiyon için çok parça yapmaktansa, çok koleksiyonun içinde az parça olmasını tercih ediyorum ki insanlar bıkmasın.



ELLE:
Sana takı beğendirmek, hediye etmek zor mu, kolay mı?


A.S.:
Bir tek annem bana mücevher hediye eder. Onun dışında bugüne kadar hiçbir arkadaşımdan takı hediye gelmedi. Herhalde bir takıya daha ihtiyacım olmadığını düşünüyorlar. Aslında beğendirmeleri de kolay değil. Beni yansıtan takıyı bulmak zor oluyor. Başka tasarımcıların takılarını kullanmayı çok seviyorum, sık sık da alırım.



ELLE:
Takı hediye etmek iyi fikir mi?


A.S.: Kesinlikle. Çünkü kıyafette olduğu gibi bedeni tutturma sorununuz yok.



ELLE:
Keyfin yerindeyken mi daha iyi işler çıkartırsın, yoksa tadın tuzun olmadığı dönemlerde mi daha yaratıcı olursun?


A.S.: Daha sakin, hatta çok keyfimin olmadığı dönemlerimde daha yaratıcıyım. Bir de ben yaptıklarımı testten geçiririm.~ ELLE: Nasıl bir test bu?


A.S.: Kendimde denerim, zor takılıyor mu, ağır mı (özellikle küpelerde), insanı yoruyor mu, çorap kaçırıyor mu, rahatsız ediyor mu... Bir bilezik almışsınız, beş çorabınızı kaçırmış, ne kadar güzel olursa olsun, aldığınıza pişman oluyorsunuz.



ELLLE:
Takıya uyarlamayı düşündüğün bir film veya kitap/masal kahramanın var mı?


A.S.: Çoğu yapıldı. Çocukken şüpheci bir insandım, masallara çok inanmazdım. Erkek gibi olduğum için masallardaki prenseslerden çok, arabaları ve bisikletleri severdim. Zaten bu her ikisini de koleksiyonlarımda kullandım.



ELLE:
En sevdiğin, hep giydiğin parça nedir? Ve bu sezonda yeni neler aldın?


A.S.: Mini etek. Yaz-kış giyerim. Bu sezon ise birkaç parça yarasa kollu bluz, yandan fermuarlı tayt ve kendiden pırıltılı bir mini etek aldım. Dört yıldır severek kullandığım yağmur botlarının küçük topuklularını buldum.



ELLE:
2010’da kendin için ne diliyorsun?


A.S.: Yeni yılın bana çok uğur getireceğine inanıyorum. Sanki hiç beklemediğim şeyler yaşayacakmışım gibi de geliyor. Umarım çoğu iyi (şeyler) olur.~


Broş Kullanalım, Broş Kullandıralım!


Ayça Sytmen, Toz Design’dan aksesuar tasarımcısı Leyla Taranto’yla birlikte bir çalışmaya daha imza attı. “Leyla’nın gayelerinden biri, Türk insanına broşu sevdirmek. Sırf o yüzden broşlu tişörtler tasarlamıştı, ben de severek kullanıyorum. Yaz başında, ‘Birlikte bir tişört yapalım mı? Ama broşlu olsun’ diye teklif edince ortaya bu bluz çıktı” diye anlatıyor. Kısaca, iki aksesuar tasarımcısı bir araya gelip bir tişört tasarlamışlar. 80’li yıllardaki yarasa kolları özleyenleri mutlu edecek, gündüz ve gece kullanıma uygun bu bluzun odak noktası tabii ki aksesuarı, yani broşları! Devamı için yakasının içindeki Türkçe ve İngilizce olarak yazılan iki satırı okuyun! Ayça Sytmen imzalı ürünler için Bilstore mağazaları ve Midnight Express/Bebek’e bakabilirsiniz. Yurt dışında Hollanda ve Amerika’da da satışı yapılıyor.



SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.