Moda dünyasına dahil olmasını “60’ların sonunda tasarladığım koleksiyon ile çok erken bir yaşta yaptım” diyen Jean Charles de Castelbajac çocukluğunda annesinin atölyesinde çok vakit geçirdiğini, kendisine yardım ettiğini de anlatıyor. Belli ki pek çok tasarımcıda olduğu gibi, onun da moda aşkı ta çocuklukta başlamış. Benetton’un yeni artistik direktörü olarak ilk koleksiyonunu sunan Castelbajak merak ettiğimiz soruları yanıtladı.
ELLE:Modaya ilaveten, sanatla da iç içe olduğunuzu biliyoruz. Bunun başlangıcı nasıl oldu?
CASTELBAJAK: İşler hep birbirini takip etti. Kendi markam altında Paris’te defileler, uluslararası markalarla ve tasarımcılarla işbirlikleri yapıyordum ve Andy Warhol ve Keith Haring gibi isimlerin de bulunduğu yaratıcı bir çevrenin tam ortasındaydım.
ELLE: Benetton ile yollarınız nasıl kesişti?
C: İtalya ile bağım her zaman çok kuvvetliydi. Daha önce birçok İtalyan spor giyim markasıyla çalıştım. Jesus Jeans markasının reklam kampanyasının fotoğraflarını, orijinal dokunuşları, radikal ve çığır açan vizyonu ile zamanın genç fotoğrafçısı Oliviero Toscani çekti. 1982 yılında, bir başka efsane fotoğrafa imza atan Toscani bu sefer dönemin en etkileyici isimlerinden Luciano Benetton’un fotoğrafını çekmişti ve Iceberg reklamı için kamera karşısına geçen Benetton’un üstünde benim tasarladığım bir kazak vardı. Fotoğraf ortak arkadaşımız Toscani tarafından çekilince ve kazak da benim tarafımdan tasarlanınca fotoğrafta gözlerden kaçmayan ufak bir gülümseme vardı tabii ki. Luciano ile hep çalışmışım gibi hissediyorum. Ortaklığımız çok doğal bir adım oldu, sanki birlikte çalışmak kaderimizde vardı. Yakın arkadaşım Oliviero’nun aracılığıyla Luciano ile birlikte çalışacağımız çok belliydi. Sonuçta üçümüz de aynı dili konuşuyoruz.
FABRİKADA COUTURE TİTİZLİĞİ
ELLE: Benetton sizin için ne ifade ediyor?
C: Benetton’a dâhil olur olmaz çocukluğumdan bir ana ışınlanmış gibi hissettim. Luciano’dan beni arşive götürmesini istedim, mekana gider gitmez kendimi evimde hissettim. Orası bana (ilk tasarımlarımı yarattığım) annemin atölyesini hatırlattı. Benetton’un detaylara verdiği önemde ve işçiliğinde büyük bir titizlik var. Ponzano fabrikalarını ziyaret etmeyen bunu anlayamaz. Fabrikada couture atölyelerdeki adanmışlığın endüstriyel düzeydeki halini görebiliyorsunuz.
ELLE: Yenilenen Benetton’da bizleri neler bekliyor?
C: Çok net bir dileğim var; markanın kapasitesini canlandırmak. Markayı uzun zamandır öpülmemiş Uyuyan Güzel’e benzetiyorum. Benetton mağazalarının sanat galerileri gibi müşterileri ve ziyaretçileri çekmesini istiyorum. Tümünün hayat dolu, canlı ve enerjik olmasını hayal ediyorum.
ELLE: Markanın hem var olan müşterilerini hem de Y jenerasyonunu hedefliyorsunuz. Bunu nasıl yapmayı planlıyorsunuz?
C: Herkes Y kuşağının peşinde. Peki, kim bu Y kuşağı? Bana göre mıknatıs gibiler… Ben de öyleyim, ben de Y kuşağıyım! Bunun yaşla bir alakası yok, dünyayı algılama şeklinizle ve etrafınızdaki şeyleri nasıl yorumladığınızla alakalı. Ben de Y kuşağı gibi hareket ediyor ve tepkiler veriyorum. Bir mıknatıs gibi çevremdeki gerçekliğin her bir parçasını medyadan, fotoğraftan, elektronik müzikten, videodan ve bir cümleden çekip bir araya getiriyorum. Bu düşünme şekli bireyselliği barındırıyor. Benetton için yarattıklarım da modern çoğunluğun farklı bakış açılarının güncellenmiş hali gibi olacak.
ELLE: Hazırladığınız ilk koleksiyondan bahseder misiniz?
C: Adı Rainbow Machine. Bu koleksiyon ile endüstriyel üretim, yenilik ve renge atıfta bulunduk. Gökkuşağı, Luciano ile paylaştığımız ortak vizyonu temsil ediyor. İkimiz de renklerden ibaretiz. Makine ise Benetton’un geniş endüstriyel geleneklerine, benzersiz teknolojik uzmanlığına ve bilgi birikimine gönderme yapıyor. Bu koleksiyonda herkesin dolabında bulunan ikonik parçaları minimalize ederek yeniden yorumladık.
YAZI: Suzan Yurdacan
ELLE 2019, Nisan sayısından alınmıştır.