Marc Jacobs Louıs Vuıtton İçin Yine Ne Yaptı?

Nasıl oluyor da dokunduğu her şeyi altın ediyor?

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 04 Mart 2014
<#text>Moda dünyasına ilk adımını henüz 15 yaşındayken attığıiçin olsa gerek, Marc Jacobs'un her koleksiyonu merak ve heyecanla bekleniyor. Nefeslerimizi nasıl keseceğini, aynı zamanda bizi nasıl neşelendirebileceğini çok iyi biliyor.1997 yılından bugüne Louis Vuitton'un kreatif direktörü olan 47 yaşındaki tasarımcının marka için hazırladığı yaz koleksiyonu punk ve hippi dönemine, hatta sanal gerçekliğe göndermeler yapıyor. Hergün etrafımızda görmeye alıştığımız bir giysiyi, sıradanlıktan kurtarıp yeni bir yorumla sunuyor.


<#text>
RENKLER VE NEŞE



<#text>
ELLE:
<#text> Koleksiyonu hazırlarken nelerden ilham aldınız?


<#text> Marc Jacobs:<#text> Kullanışlı olan giysilere odaklandık. Parka, jean, iş üniformaları, asker kıyafetleri, kısaca şehir hayatının her zaman parçası olmuş, insanların hergün kullandığı giysilerden yola çıktık. Bunları yeniden yorumlayıp, günümüzde bol bol seyahat eden, punk hareketine baş kaldıran ya da onun peşinden gelen insanları düşünerek bir araya getirmek istedik. Koleksiyondaki parçalar punk, hippi ve pek çok başka akım veya kültürü kapsıyor, buna sanal gerçeklik de dahil. Sonuçta hem etnikle bir ilgisi olmayan hem de aynı zamanda kesinlikle çok etnik olan bir karışım elde ettik: Adeta mangavari bir simetride birleşen bir kültür, sokak terminolojisi ve argo karışımı. Hergün karşımıza çıkan pek çok giysiyi alıp bozduk/çarpıttık ve yeni renklere boyadık, hepsiyle oynadık ve yeniden detaylandırdık. Kısmen çok çirkin ve sıradan olan şeyleri alıp onları harika, eğlenceli, flörtöz ve çılgınca parçalara dönüştürdük. ~


<#text> ELLE: <#text>Bolca farklı doku ve renk söz konusu...


<#text> M.J.:<#text>  Koleksiyonun odak noktası, renkler ve neşe. En büyük derdimiz sizi eğlendirmek. Yani siz ne olmasını istiyorsanız o. Harika bir ekiple çalışıyorum, ekipteki herkesi gerçekten çok seviyorum. Bir koleksiyon hazırlarken hepimiz kalbimizi ve ruhumuzu bu işe veriyoruz. Gördüğünüz en ufak ayrıntı bile, bir ayakkabı veya çantadaki, elbise veya ceketteki en minik detay bile en içten duygularla hazırlandı. Hepsi çok renkli, enerjisi yüksek ve aşk dolu, çok eğlenceli aşamalardan geçirildi.


<#text>
ELLE:
<#text> Bir koleksiyondaki çanta, ayakkabı ve giysiler hangi ortak noktada buluşuyor?


<#text> M.J.:<#text>  Yaptığımız her şeye kattığımız heyecan, tutku ve detaylardaki titizliğimiz, hepsini aynı noktada buluşturuyor. Tüm bu kıyafetler, çanta ve ayakkabılar modayı kutlamamızın bir şekli.


<#text>
SIRA DIŞI AKSESUARLAR



<#text>
ELLE:
<#text> Louis Vuitton için tasarladığınız ayakkabı ve çantalar yine çok ilginç ve sıra dışı görünüyor.


<#text> M.J.:  <#text>Evet, bunu daha öncede yapmıştım. Louis Vuitton'un en önemli mirası bavullar, çantalar ve yolculuk konsepti. “The new age traveller”, yani çağımızın seyahat eden kişisi bu koleksiyonu hazırlarken çıkış noktamızdı. Ben çanta tasarlamaya bayılırım. Ayakkabı ve çantayı kıyafet veya makyajdan farklı görmüyorum, hepsi birer aksesuar. Hepsi, elde etmek istediğiniz görüntü için emrinize amade birer malzeme. Birkaç sezonu yüksek topuklular ve platformlarla geçirdikten sonra, takunya gibi çirkin bir şeyi alıp, onu en az yüksek topuklu bir ayakkabı kadar arzu edilen ve fetiş bir aksesuara dönüştürmek beni gerçekten çok eğlendirdi. Bu ufak çaplı bir meydan okumaydı. Geçen sezonun minik kokteyl çantalarından sonra denizci modelleri, büyük torbalar ve spor çantalar tasarlamak harika bir duyguydu. Tüm bu ebatlarla çalışmak çok güzeldi.~


<#text> ELLE:<#text> İlkbahar-yaz sezonunu tanıttığınız defile “gerçek kadınlar”ın giyebileceği görüntüler sundu diyebilir miyiz?


<#text> M.J.:<#text>
Podyumdakiler bir moda şovundaki kızlardı. Tüm modeller gayet oyuncu bir havada ve heyecanlıydı. Podyumda gördüklerinizi bir kenara bırakırsanız, geriye sadece kıyafetler kalır. Parkalar; harika, minik tüvit takımlar; sevimli, kaşmir kazaklar; transparanlar, örgüler, muhteşem gömlek ve bluzlar... Çeşitli giysilerden oluşan bir koleksiyon. Son şovumuzda amacımız izleyicileri gülümsetmekti. Şöyle düşündük: “Tamam, herkes gerçek kadınlara yönelik gerçek kıyafetler yapabilir, ama bu bir moda şöleni, üstelik burası Paris, dünyanın moda başkenti!” Bu bir Louis Vuitton şovu, yani her şey daha büyük, daha gürültülü, daha sert, daha hızlı, daha güçlü ve daha iyi olmalı...


<#text>
ELLE:
<#text> Parçaların üzeriindeki “manga” etkisi neydi?


<#text> M.J.:<#text> Bütün bu üniforma kıyafetler ve “new age” (yeni dönem) seyyahı, punk, hippi ve siber'in arasında yer alan bir bölümdü. Ayakkabılar, mini elbiseler ve dev peruklar arasında abartılı bir oran kurduk. şekil, kesinlikle ön plandaydı.


<#text>
ELLE:
<#text>Peki podyumda izlediğimiz şova ilham veren neydi?


<#text> M.J.:<#text> Sunum kesinlikle eğlenceli olmalıydı. İzleyenlerin gülümsemesini ve podyumdaki kızların sevimli, seksi ve flörtöz olmalarını amaçladık.~


<#text> ELLE: <#text>Modelleri hayal ederken aklınızda neler vardı?


<#text> M.J.:<#text> Kafayı şekillere taktık. “Hadi rüküş tişörtlere bakalım. Parkalara bakalım, patenci şortlara bakalım, çocukların giydiği her şeye bakalım!” dedik. Couture dışındaki pek çok şeyi alıp hepsinin şeklini değiştirip abarttık. Saç, bunun önemli bir parçasıydı. Kat kat giyinmiş incecik siluetlerin üzerinde kondurulmuş volümlü, yuvarlak kürelerin olması fikrini çok sevdim. Buna bir de kürklü, püsküllü, hantal takunyalar ve biraz Eskimo, biraz başka etkiler ilave ettik. Makyajda biraz güneş yanığı, biraz da göz çevresine beyazlık... Modellerin kuklalara benzemeleri için çalıştık.


<#text>
“STİL İNSANLARIN SESİDİR”



<#text>
ELLE:
<#text>Çok orijinal ve neşeli bir koleksiyon olmuş. Ekonomik krizin icabına bu şekilde bakığınızı söyleyebilir miyiz?


<#text> M.J.:<#text> Yok, hiçbir şeyin icabına bakmadım.Herhangi bir şeyin icabına bakmanın tek yolu tavrımız olabilir. Kıyafetler bu anlamda bir şey yapamaz, onlar tavrımızı değiştirmez. Önemli olan tek şey insanın tavrıdır. Bir insan, iyi bir gün mü yoksa kötü bir gün mü geçireceğine kendi karar verir. Koleksiyondaki renkler ve tüm detaylar bu süreçten keyif alacağımızı hissettirmişti. Öyle de oldu. Ben ekonomiyi iyileştiremem ancak moda yaparak iyi vakit geçirebilirim. Zaten bunu yapıyorum.~


<#text> ELLE: <#text>Bu koleksiyon için tipik bir Louis Vuitton diyebilir miyiz?


<#text> M.J.: <#text>Evet. Bana göre bu çok LV. Tüm kızlar çanta taşıyor, böylece görüntü LV oluyor. Kıyafetler harika ve merak uyandırıyor. Güzel kumaşlar, muhteşem uygulamalar. Gerçi bunu söylemem gereksiz çünkü bu her sezon için geçerli.


<#text> Ekipçe kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz.


<#text>
ELLE:
<#text>21. yüzyılın stil fark ne?


<#text> M.J.:<#text> 20. yüzyılla aynı. Stil, insanların kendi “ses”ine dairdir, kendini ifade etme biçimleridir; modaysa, podyumda gördükleriniz. Stil, ne giymek ve onu nasıl giymek istediğinizle ilgilidir.


<#text>
ELLE:
<#text> Şovunuzu  kaç kişi izledi?


<#text> M.J.:<#text> Facebook üzerinden canlı yayınlandığı için 700 bin kişi.


<#text>

ELLE:
<#text> Defilenin Facebook'ta eş zamanlı gösterilmesi sizi heyecanlandırdı mı?


<#text> M.J.: <#text>Evet. Bu şekilde modayı takip etmek isteyen herkese ulaşabiliyoruz. İnternet insanlarla iletişim kurmak için harika bir araç ve biz de bundan faydalanıyoruz. Modayı başkalarına keyif vermek için yapıyoruz. Kendimiz için yapmıyoruz. Sevdiğimiz için modayla ilgileniyoruz. Ancak bunu başkalarıyla da paylaşmak istiyoruz. Bir kıyafeti alabilirsiniz, belki o size ilham verebilir, ya da ona sadece bakmaktan hoşlanıyorsunuzdur. Sebebiniz her neyse, tüm bunların ruhumuzu iyi yönde beslediğine inanıyorum. ~


<#text> ELLE: <#text>Mutlu bir insan gibi konuşuyorsunuz.


<#text> M.J.:<#text> Tabii ki öyleyim. Ekibimi seviyorum. Louis Vuitton'la çalışmayı seviyorum. Modayı seviyorum. Herkesin karamsar olduğu bu dönemde bence panzerimiz, iyi vakit geçirmek ve gülümsemek.


<#text>
ELLE:
<#text> Hanginiz daha ünlü, siz mi, Louis Vuitton mu?


<#text> M.J.:<#text> Louis Vuitton moda dünyasının en göz kamaştırıcı ismi. Ve en önemli, en lüks ismi. Ben sadece bir çalışanım.


<#text>
ELLE:
<#text>Genç tasarımcılara tavsiyeniz?


<#text> M.J.:<#text> Asla pes etme! Bir “ses”in varsa, onu kullanmalı, yükseltmelisin. Denemeli ve yeni deneyimler biriktirmelisin.


<#text>
KOKET FRANSIZ KADININA ÖVGÜ



<#text> Marc Jacobs'un Louis Vuitton için hazırladığı 2010 Cruise koleksiyonu, bazen deniz kenarında keyif yapan, bazense şık bir safariye çıkan, yani seyahat etmeyi seven kadınlar için düşünülmüş. Peki bu koket kadının bavulunda neler olmalı? Marc Jacobs'a sorarsanız, mesela flörtöz ya da piliseli deri etekler yola çıkarken asla evde unutulmamalı. Çizgili bluzlar, mini şortlar ve ince ceketler ve elbiseler de buna dahil. Ve bavul, yani içindekiler kesinlikle çok seksi olmalı. Tüm parçaları özetleyen cümleye gelince: Bu koleksiyon kesinlikle ciddi olmamak konusunda çok ciddi! Yani ağır meseleleri, bunu destekleyen kıyafet, hal ve hareketleri, yani “ciddiyeti”eve bırakıp seyahate öyle çıkmalı. Peki “cool couture”den yana olan bu koket kadının aksesuarları? Çantalar kesinlikle pratik, işlevsel; sandalet veya yazlık botlarsa bazen altın rengi, bazense siyah, ancak pırıltılı olmalı. Olmazsa olmaz diğer detaylara gelince: Koton şapkalar, fiyonklu ve parmaksız eldivenler, ip ve deriden kemer ve bileklikler, rengarenk ahşap bilezikler ve çapa simgeli kolyeler,çıkacağınız keyifli ve şık tatilinizde size mutlaka eşlik etmeli.

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.